"AZERİLER TÜRKÇE'Yİ YASAKLADILAR YA BEN DE DESTEKLİYORUM!..." ENGİN ARDIÇ TÜRKÇE'NİN YASAKLANMASINI NEDEN DESTEKLİYOR?...
Azeri televizyon kurulu, yılbaşından başlamak üzere, Türk film ve dizilerinin, dublajsız olarak yayınlanmasını yasakladı.
Hardan gelüpsen televiziya şurası?
Kurula, gırgır niyetine "Azeri Rütükü" de diyebilirsiniz, adı şöyle: Azerbaycan Respublikası Milli Televiziya ve Radio Şurası.
Bu tasarruf, bizim burada "Azeriler Türkçe´yi yasakladılar" şeklinde algılandı ve tepki gördü.
Haberin yanlış yansıtılmasında, elbette bir Azeri gördüğü zaman "ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz, nerede öğrendiniz" diye soran bazı basın eşeklerinin de payı olmuştur. Neyse, şimdi bir adım ileri gitmişler, birisi geçen gün "Türkçe´ye çok benzeyen Azerice" diye bir laf etmiş! Eh, bu da bir gelişmedir.
Azeriler, Türkçe´yi yasaklamadılar, kendilerininkinden farklı olan "batı diyalektini", yani bizim "lehçemizi" yasakladılar.
Çünkü onlar da Türkçe konuşuyorlar. O da Türkçe, bu da Türkçe.
Bir Edirneli bir Bakulu´dan daha az ya da daha çok Türk değildir.
Onların diyalekti bize tuhaf, hatta gülünç geliyor, aramızda bununla alay edenler bile çıkıyor, buna da hem üzülüyorlar hem kızıyorlar.
Bize hayranlık ve hatta kompleks duyan bazı Azeriler de televizyonda dinleye dinleye bizim gibi konuşmaya çabaladıklarından, adamlar kendi lehçelerine sahip çıkmak için böyle bir karar almışlar.
Tersini düşünelim: Hani o kablolu yayında ara ara bakıp bakıp güldüğünüz Azeri filmleri var ya, hiç dokunulmadan bizim kanallarda yayınlansa, kaçınız sonuna kadar izlersiniz ve yüzde kaçını anlarsınız?
Altyazı şarttır!
Eh, bizim filmler için de onlara altyazı ya da dublaj gerekiyor işte...
Üstelik adamlar çok uzun süren bir Rus boyunduruğundan yeni çıktılar (Çar ya da Bolşevik Partisi, hiç farketmez) ve dilleri ağır bir Rusça etkisi altında. Sanki bizimki de ağır bir Amerikanca saldırısına uğramamış gibi.
Cumhuriyete respublika, başkana prezident, otomobile maşın derler... Ekim ayı oktiabr, aralık ayı dekabr...
İsimlerini de bir türlü "Hasanov, Hüseyinov" olmaktan kurtaramadılar!
Bizde olmayan bir "peltek e" sesleri vardı (ters dönmüş e harfiyle yazılıyor), fakat cahil ve aptal genç kızlarımız sayesinde o ses artık bizde de kullanılıyor! (Taencere, paencere, baen, saen...) Şabalaklar böyle konuşunca daha çekici olduklarını sanıyorlar...
İşleri zor. Fakat ne yapsınlar, bizim gibi mi konuşsunlar?
Ismarlama olur mu bu işler, bütün dünya üniversitelerini güldüren anlı şanlı "güneş-dil teorimiz" gibi? Biz de otuzlu yıllarda "öz Türkçe" sanıp emir ve komuta altında Çağatayca konuşmaya çalışmış, gülünç olmuştuk.
O da Türkçe´nin bir başka diyalektidir ama "kamutay, saylav, kamubuyurum tüz bölemi" gibi piç kelimeler tutmadı işte...
Ne biz onlara kendi lehçemizi "empoze" edebiliriz, ne de kimse bize...
Sonuç olarak, herkesin devleti de, lehçesi de kendine. Adamlar durup durup "tek millet, iki `dövlet´" diyorlar ya, bizim boyunduruğumuzu istemiyorlar işte... Dilde de, siyasette de...
Bizde bir de "komünist Turan İmparatorluğu" düşleri kuranlar var. Moskova´nın sultasından yeni çıkmış ülkeleri, Azerbaycan başta olmak üzere lehçelerini anlamamız hemen hemen hiç mümkün olmayan Kırgızlar´ı, bize son derece uzak Uygurlar´ı, kaptırıp yürüseler Tacikler´i, Yakutlar´ı falan Ankara egemenliğine alacaklar, üstüne de komünizm gömleğini bize ve onlara yeniden giydirecekler!
Peki "q" ve "w" gibi harfleri de kullanacaklar mı, adamlar kullanıyorlar... Bizde bunu yapanı bölücü diye oyuyorlar şimdi.