Aytaç Yalman hangi gazeteye yazar oldu?(Medyaradar/Özel)
Jandarma Eski Genel Komutanı Aytaç Yalman, festival yazarlığına başladı.
Jandarma Eski Genel Komutanı emekli orgeneral Aytaç Yalman,
Milliyet Gazetesi'nde festival yazarlığına başladı.
Özellikle Balyoz davasında çok sayıda meslektaşının yargılanarak
hapse girmesine kayıtsız kalmakla suçlanan emekli paşanın festival
yazması bazı çevrelerce oldukça manidar karşılandı.
İşte o yazı?
Bu festivaller istikbalimizin güvencesi
14 yıldır düzenlenen Uluslararası Antalya Piyano Festivali Fazıl
Say konseriyle başladı. Latin caz piyanisti Michel Camilo
ve şef Gürer Aykal yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni
Orkestrası’nın konseriyle kapandı. Özellikle, genç yeteneklere yer
veren festival yetkililerini kutlamak gerek
14. Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin 30 Kasım 2013 günü
kapanış programına katıldım. Festivalin parlak geçmişine uygun
olarak, mükemmel bir kapanış izlediğimi ifade etmeliyim.
Bilindiği gibi 8-9 Kasım 2013 tarihinde Fazıl Say’ın yeni eseri
‘Water’ ile başlayan festivale 12 gün süreyle yerli ve
yabancı seçkin gruplar katıldı. Özellikle, Genç Yeteneklere de
programda yer veren, festival yetkililerini kutlamak isterim.
Çünkü yarınımızı estetik açıdan aydınlatacak genç sanatçılar
istikbalimizin güvencesi olacaklardır.
Festivalin kapanış programına geçmeden önce, bugünki programla
ilgili bir anımı sizlerle paylaşmak isterim; 2001
senesinde Jandarma Genel Komutanı olduğum dönemde Amerika
Birleşik Devletleri’nin Ohio Eyaleti Cezaevleri Bakanı’nın
davetlisi olarak Amerika’ya gittim. Bölgedeki 4 sınıf ceza
evini gezdim. İlk gezdiğim ceza evinde mutat olduğu üzere bir
birifing verdiler.
Brifingde ceza evini tanıtan bilgiler anlatılıyordu. Ancak
brifingin fon müziği dikkatimi çekti ve büyük bir heyecanla
müziği dinledim. Cezaevi müdürü brifingin sonunda bana, “Siz
sanırım fondaki müziği dinlediniz” dedi. Ben de “Evet çok duygu
dolu bir müzik, etkilendim” dedim. Bunun üzerine dinlediğim
müziğin CD sini bana armağan ettiler. Cezaevi müdürü bilahare
CD hakkında bana bilgi verdi. Dinlediğim müzik 1800’lerde
cezaevindeki zencilerin, acılarını ve özlemlerini anlatan protest
bir müzikmiş. Kuşkusuz dinlediğim müzik bugünki programda çok
güzel örnekleri bulunan cazın ortaya çıkışının ilk
örnekleriydi.
MICHEL CAMILO’YU İZLEMEK BİR ŞANS
Türkiye’nin yetiştirdiği müstesna orkestra şefi sayın Gürel
Aykal’ın yönetimindeki programda Dominik Cumhuriyeti’nden
değerli piyanist ve besteci Michel Camilo’yu izleme imkanı
bulduk. Programla ilgili izlenimlerime geçmeden önce, sayın Michel
Camilo hakkında bilgi vermek istiyorum 4 Nisan 1954 yılında
Santa Domingo’da doğan Camilo müzik dolu bir ailenin içinde
yetişti. İlk tanıştığı enstrüman akordiondu. 9 yaşında
dedesinin aldığı piyano onu Grammy ödül sahibi yaptı. 13 yıl ulusal
konservatuvarda okudu. 1979’da New York’a eğitim almak için
gitti. 1985 yılında Carnegie Hall’de ve Avrupa’nın birçok yerinde
konserler verdi ve plaklar yaptı. Özellikle sevilen film
müziklerine imza attı.
‘Bestem hayatımı yansıtıyor’
Kapanış gecesinin ilk eseri Antalya Devlet Senfoni Orkestrası
eşliğinde M. Camilo’nun piyano konçertosu No 1 idi.
Bu konçertonun prömiyeri 1. Latin Karayip Müzik Festivali’nde
Kennedy Center da yapılmıştır. Eser Türkiye’de ilk
defa seslendirilmiştir.
Öncelikle eser hakkında besteci M. Camilo’nun görüşünü ifade etmek
isterim. “Bestelediğim müzik benim tüm hayatımı yansıtıyor.
Benim amacım değişim tutkusundan ve geçirdiğimiz zamanın
enerjisinden esinlenerek bugünün müziğini yazmak.
Bu eserin elementlerini oluşturan 3 şey benim müzikal
kelimelerimle; caz, klasik, afro-caribbean. Tüm bunlar
Amerika’daki Afrika kültürünü, gizemini, folklörünü,
ritimlerini, mitolojisini baz almaktadır. Ama aynı zamanda tüm bu
unsurlara caz armonileri ve uzun bir klasik fonla yeni bir
karakter vermek istedim ve piyanoyu aynı zamanda perküsyon
enstürümanları gibi orkestranın içindeki farklı bölümlerini
kullanarak melodik doku içerisindeki ritmik desenlere
dönüştürdüm.
Orkestrayla seyirci ilişkisi
İlk bölüm; benim Dominik Cumhuriyeti’ndeki gençliğimden esinlenen
afro-karayip ve caz manzaralarına doğru yolculuk
gibidir. İkinci bölüm; yavaş hareket eden, ama piyanodaki
sürükleyici dokusu ve etkileyici lirik doğaçlama pasajları ile umut
ve harika anılarla dolu, yoğun bir romantik balattır. Son
bölüm ise; modern ve çağdaş etkilerin caz motifleriyle birleştiği
enerji ve canlılık dolu bir bölümdür.”
Özellikle Antalya Senfoni Orkestrasının sergilediği fevkalade
performanstan bahsetmeliyim. Yarım asrı aşkın bir süre
klasik müzik dinlerim. Bu nedenle orkestrayla seyirci
arasındaki ilişkiyi hissederim. Kapanış gecesinde bu ilişkiyi çok
yoğun bir şekilde yaşadım. Kuşkusuz değerli şefimiz sayın
Gürel Aykal’ın her zamanki titiz çalışma disiplini ve olumlu
müzikal ortamın yaratılmasındaki önemi yatsınamaz.
Daha sonra anıt bir eser mesabesindeki G. Gerhwin’in mavi
rapsodisini dinledik. Bilindiği üzere Gerhwin 1898
yılında Brooklyn’de dünyaya gelmiş. Temmuz 1937’de ölmüştür.
ABD’li besteci ve piyanist Broodway müzikalleri ve Klasik Batı
Müziği için eserler yazmıştır. Çeşitli orkestra eserleri,
orijinal film müzikleri ve operaları olan bestecinin çok sevilen
bir eseri ‘Rapsodi in Blue’yu (piyano ve orkestra için)
izledik.
Siyahilerin hüzünlü müziği
Bostom’da bir tren yolculuğunda, tren sesinden esinlenerek fikirsel
temeli atılan bu eser, günümüze kadar önemini
muhafaza etmiştir. Özellikle eserdeki klarnet, tuba, bass
klarnet ve piyano sesleri esere ayrı bir güzellik katmıştır. Adını,
siyahilerin hüzünlü ezgilere verdikleri blues’dan aldığı öne
sürülen rapsodiye ağabeyi tarafından ‘Nocturn in Blue and Green’
(Mavi Yeşil Noktürn) adı verilmiştir. Eser blues türündeki
armonisi ve caz türündeki ritmiyle özellik kazanmıştır.
G. Gershwin’den söz edince kuşkusuz onun en önemli operası olan
Porgy ve Bess’den bahsetmemek mümkün değildir. İlk Amerikan
Halk Operası olan Porgy ve Bess, caz opera veya siyahi operası
olarak anılır. Çocukluğunda ailesiyle New York’un siyahi
mahallelerinde yaşayan Gerhwin birçok siyahi müzik adamıyla
tanışmış ve onları hayranlıkla dinlemiştir. Bu
operada çocukluk yaşamının anlamlı bir yeri olduğu
kuşkusuzdur.
14 yıldır bu güzel festivali müzikseverlerin hizmetine sunan
Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ve festivalin sanat
yönetmeni sayın Fazıl Say’a ve bu festivalin hayata
geçirilmesinde büyük fedakarlıklar gösteren sayın Kadir Dursun’a
teşekkür ederim.
MEDYARADAR/ÖZEL