31 Mar 2013 10:54 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:06

AYŞENUR ARSLAN AÇIKLADI; CNNTÜRK'TEN NEDEN ATILDIM?

Medya Mahallesi'nin ablası, Yurt gazetesi yazarı Ayşenur Arslan, CNN TÜRK ayrılışının perde arkasını anlattı.

Medya Mahallesi'nin ablası,Yurt gazetesinin yeni yazarı Ayşenur Arslan, CNN TÜRK'ten ayrılışının perde arkasını anlattı.
Ayşenur Arslan "Başbakan Erdoğan, Doğan Grubu yayın organlarına çıkmıyordu, ben kovulduktan sonra Kanal D ve CNN Türk'ün ortak yayınına çıktı"yorumunu yapı.

Arslan'ın yazısı bugünkü Yurt Gazetesi'nin sürmanşetinde "CNN Türk'ten neden atıldım" başlığı ile yayınlandı.

İşte Arslan'ın köşe yazısında anlattıkları:

BAŞBAKAN BENİM GİTMEMİ ŞART MI KOŞTU

Bu yazı için, “kendini ne kadar da önemsiyor” der misiniz diye tereddütler yaşadım. Çünkü şöyle başlamam gerekiyor: CNN TÜRK’ten atıldım, Başbakan Erdoğan Kanal D-CNN TÜRK ortak yayınına çıktı.

Tereddüt etmekte haksız mıyım! Koskoca Başbakan, işi yok gücü yok, benimle uğraşacak.. Beni mesele haline getirecek.. CNN TÜRK yayını için benim gitmemi şart koşacak. Gidince de CNN TÜRK yayınına “tamam” diyecek.

Aslında tam da böyle olmadı zaten. Ama –en moda tanımlamayla- süreç böyle işledi ve “durumdan çıkartılan vazife” bu oldu.

ŞİFRELİ YAZMAYAYIM OLANI ANLATAYIM

Şifre gibi yazmayı bırakayım, olan biteni adım adım anlatayım: Malum, Medya Mahallesi iktidar çevrelerinde pek sevilmedi!! Bu yüzden bıçak sırtında ilerledi. Puanlarım biriktikçe birikti! Nihayet, 2012 yaz başında program normalinden iki ay önce tatile sokuldu.

O sırada bin bir dedikodu çıktı. Soran herkese aynı şeyi söyledim. “Bu durumun Ankara ile iktidar ile ilgisi olduğunu hiç düşünmüyorum. Eğer koskoca Başbakan, işi gücü bırakıp benimle uğraşıyorsa vay halimize..”

DERKEN AKİF BEKİ İLE İLGİLİ RÖPORTAJ YAYINLANDI

Ardından, programı iki kişi yapacağımız tebliğ edildi. Birkaç isim konuşuldu. Akif Beki için “evet” dedim. Ekim 2012’de başladık. Kimi zaman kavga-gerilimle, kimi zaman da tatlı didişme denebilecek bir havada yola devam ettik. Derken, 2013 Şubat başında Cumhuriyet Gazetesi’nde bir röportajım yayımlandı. Meslektaşım Akif Beki’yi sormuştu, ben de şöyle bir yanıt vermiştim: “Onunla ilgili çok bilgim yoktu, bir iki kere program yapmıştık, o kadar. Ekrana çıkabileceğim isim olabilir diye düşünmüştüm.”

Bu röportaj 3 Şubat Pazar günü yayımlandı. 4 Şubat Pazartesi günü işe gittim. Her zamanki gibi yayın hazırlığımı yaptım. Sonra makyaja geçtim. Ve yayına sadece yarım saat kala, Akif Beki gelmediği için programın yapılmayacağı söylendi.

“AKİF YOKSA PROGRAM DA YOK, TAMAM MI!”

Önce anlamadım. “Ben hazırım, programı yaparım.. Akif’in de mazereti olduğunu söylerim” dedim. Meğer mazeret benmişim! Akif Beki, röportajdaki ifadeye kırılmış. O kadar kırılmış ki, “programı bırakıyorum” demiş. Doğrusu hem komik buldum durumu, hem de 39 yıllık meslek tarihimin öğrettikleriyle “yanlış”. “Bana kırılabilir ama izleyiciye dargınlık olmaz.. Gelir yayınını yapar, sonra kavga mı ederiz, barışır mıyız bakarız. Akif Beki gelmiyor diye program kalkar mı yayından” dedim.

Sonraki anı unutamayacağım. Yaklaşık 20 yıldır tanıdığım, atv Haber’de birlikte çalıştığım CNN TÜRK Haber Genel Yönetmeni Ferhat Boratav daha önce hiç duymadığım kadar sert bir tonda karşılık verdi: “Evet! Akif Beki yoksa Medya Mahallesi de yok, tamam mı!”

ANLAŞILDI Kİ SORUNU ÇÖZME NİYETİ YOKMUŞ

Sahiden de öyle oldu. Program yayından kalktı. Akif Beki’nin yumuşaması beklenmeye başlandı. Ben doğrusu konuyu “yönetim zafiyeti” olarak yorumladım önce. Hani vaktinde ikimizi konuşturmayı başarsalardı.. Hani Akif’i ikna etmenin yolunu bulsalardı.. Hani devreye akil insanları sokup sorunu çözselerdi.. Ancak kısa sürede anlaşıldı ki, çözmek gibi bir niyet yokmuş. Akif Beki’nin krizi bilerek çıkarttığını düşünmüyorum, ama en azından krizin zamanlaması pek uygun olmuş!

Çünkü krizin hemen ardından (önce kapıların ardında, sonra ortalık yerde) sıcak bir sorun konuşulup tartışılmaya başlandı. Başbakan Erdoğan sonunda/nihayet/yaşasın Doğan Grubu’nda canlı yayını kabul etmişti. Ama sadece Kanal D’de. “CNN TÜRK’ü istemiyorum” demişti. Daha önce benzeri hiç yaşanmamış bir şeydi bu. Öyle ya Başbakan’la özel yayınlar STAR-NTV ya da SHOW-SKY TÜRK gibi ana-yavru kanallarda ortak olurdu. CNN-TÜRK dışlanırsa, bu bir “ilk” olacaktı.

BAŞBAKAN SUSTURUN ŞU KADINI DEMEMİŞTİ ELBETTE AMA

Bir süre sonra, bu sohbetlerde adım da açıktan zikredilir oldu. Hatta kimileri, Başbakanlık makamından bana yönelik öfke salvolarından bile söz etti. O nedenle, bir ay geçmeden fişim çekilince şaşırmadım.

Başbakan elbette, “susturun şu kadını” dememişti. Ancak “CNN TÜRK’ü istemiyorum” demesi yetmiş de artmış olmalıydı. Öyle ya, olağan şüpheliler listesinin birinci sırasında başka kim olabilirdi!

Ayrılırken bir yönetici “zamanın ruhu, bu!” demişti. Aydın Doğan da, vedalaşırken “muhalefet istemiyorum, yoksa seni severim” diye uğurlamıştı.

Neyse, vatan ve CNN TÜRK sağ olsun!