Ayşe Baykal'dan Nagehan Alçı'ya 'taciz' cevabı! "Her taciz itirafına saygı gösteremeyeceğim!"
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Baykal, ile hemcinsi Habertürk yazarı Nagehan Alçı arasında 'kadınlara taciz' polemiği çıktı.
Oyuncu Talat Bulut’la ilgili taciz iddialarına takipsizlik kararı
veren erkek savcıya itiraz eden Nagehan Alçı, "taciz iddiasının
bulunduğu dosya, onca şahit varken, bir kadın savcıya verilse,
takipsizlik alır mıydı?" diye sordu ve Batıyı örnek göstererek,
ülkemizdeki taciz ve tecavüz davalarının kadın savcı ve hakimlere
verilmesini önerdi.
Ayşe Baykal'ın bugünkü yazısından "Taciz" başlıklı yazısı
şöyle:
Geçtiğimiz günlerde Habertürk yazarı sevgili Nagehan Alçı “Taciz”
le ilgili dikkat çekici bir yazı kaleme aldı.
Talat Bulut’la ilgili taciz iddialarına takipsizlik kararı veren
erkek savcıya itiraz eden Alçı, "taciz iddiasının bulunduğu dosya,
onca şahit varken, bir kadın savcıya verilse, takipsizlik alır
mıydı?" diye sordu ve Batıyı örnek göstererek, ülkemizdeki taciz ve
tecavüz davalarının kadın savcı ve hakimlere verilmesini
önerdi.
Şahsi görüşümü yazarak mevzuya dahil olmak istedim. Anladığım
kadarıyla Nagehan Hanım, Talat Bulut davasının takibini yapan
savcının kadın olması durumunda takipsizlik kararı
çıkmayacağından emin. Hemcinsim olan meslektaşımın sorusunu anlamlı
bulmakla birlikte kendisine katılmadığımı söylemek isterim. Zira
maalesef ülkemizde özellikle taciz ve tecavüz olaylarında erkeği
koruyan ve kollayan bir anlayış var. Ve bu anlayışı zaman zaman
kadınlar erkeklerden daha hararetli savunuyor.
İster geleneksel, ister dini olsun katı bir kültürde yetişmiş bir
kadın savcı veya hakimin taciz olaylarında kadının lehine
karar verebileceğine inanmayacağım gibi özgür, eşit, adil
kültürde yetişen bir erkek savcı veya hakimin de kadının
aleyhine karar verebileceğine inanmıyorum. Eğitim şart... Lakin
adaleti sağlayan bir alanda hukukun üstünlüğünü kavrayamamış bir
insanın cinsiyetinin çok önemli olmayacağı kanaatindeyim.
Dönüp dönüp bizi yaralayan ve öldüren taciz-tecavüz
sorununu ortadan kaldırmak için öncelikle biz kadınlar birlik
olmalıyız ve dik durmalıyız ama erkekleri çözümün dışına
itemeyiz.
Farkındaysanız biz daha tacize karşı tepkilerimizde birlik
sağlayamıyoruz. Tacizcinin kimliğinden önce hangi cemaat veya hangi
parti mensubu olduğunu konuşuyoruz. Sosyal medyada taciz
haberlerini takip ederseniz takipçilerin tacizciye değil de
birbirine hakaret ettiğine tanık olacaksınız. Bazen durum öyle bir
trajikomik hale geliyor ki, sırf yaşam tarzından dolayı tacizci bir
grubun veya tarafın sorumluluğunda kalabiliyor. Birkaç gün sonra
karşı grubun yaşam tarzına sahip bir erkeğin taciz haberi oluyor.
Garip anlamsız ve yorucu bir kısır döngünün içine girmişiz.
Birlikte bir şeyler yapmamız için önce ivedilikle bu durumdan
kurtulmamız gerektiğini hatırlatmak isterim.
Sırf hemcinsimiz diye her şeyi tacizden mi
sayacağız?
Nagehan Hanım ülkemizin aydın sınıfı olarak kadın köşe
yazarlarımızı yaşadıkları tacizi anlatmaya davet ediyor. Hangi
sektörden olursa olsun yaşadığı tacizi anlatan kadınlara saygım
sonsuz, hiçbir itirazım yok lâkin her taciz itirafına saygı
gösteremeyeceğim.
Hatırlarsanız 2017 yılında Amerikalı ünlü yapımcı Harvey
Weinstein’in tacizci olduğu ortaya çıkmıştı. Sonrasında kadın
oyunculardan itiraflar da geldi. Kimi tacize boyun eğdiğini kimi
kariyeri uğruna tacize karşı çıktığını söyledi.
Bir tarafta hak ettiği rolü veya ödülü sadece tacize HAYIR
dediği için alamayan bir kadın, diğer tarafta o kadının HAYIR’ına
EVET diyerek şöhret sağlamış bir kadın. İki kadın
profilini aynı kefede değerlendirmek adil olabilir mi?
Tacize DUR diyememiş yetişkin bir kadının geçmişe dair
yaşadıkları taciz değil uygunsuz bir alış veriştir.