28 Oca 2025 15:55 Son Güncelleme: 28 Oca 2025 15:55

Ayşe Barım Sanatçıları Gezi Parkı Olayları İçin Örgütledi Mi?

Gezi Parkı protestoları, Türkiye’nin son yıllardaki en büyük toplumsal hareketlerinden biri olarak tarihe geçti. Ayşe Barım, bu süreçteki rolü nedeniyle yargılamalar ve iddialarla karşı karşıya kaldı. İşte savcılığın Barım'a yönelttiği suçlamalar, sanatçıların tanıklıkları ve olayın medyadaki yansımaları...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, bazı sanatçı ve oyuncuların menajerliğini yapan Ayşe Barım hakkında sosyal medya platformlarında yer alan paylaşımlar ve haberlerdeki iddialar ihbar kabul edilip, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için re'sen soruşturma açmıştı.

ID Danışmanlık Limited Şirketi'nin kurucusu ve ortağı olan, birçok ünlü oyuncunun menajerliğini yapan Ayşe Barım, sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddialarıyla gündeme gelmiş, kendisine karşı çıkan oyuncuları piyasadan uzaklaştırdığı öne sürülmüştü.

Barım'a kendisine açılan soruşturma kapsamında Ayşe Barım hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulurken, Barım'ın menajerliğini yaptığı Serenay Sarıkaya "tanık" olarak ifade vermiş ardından ise gözaltına alınmıştı.

Ayşe Barım Sanatçıları Gezi Parkı Olayları İçin Örgütledi Mi?

Sanatçıların Tanıklıkları

Barım’ın menajerliğini yaptığı bazı sanatçılar, ifadelerinde kendisinin protestolar sırasında belirgin bir yönlendirme yapmadığını ifade etti. Tanıklardan öne çıkanlar:

Serenay Sarıkaya protestolara kendi kararıyla katıldığını, Barım’ın bu konuda kendisine herhangi bir talimat vermediğini söyledi.

Deniz Işın ise, "Protestoya katılmak veya katılmamak tamamen benim tercihimdi," diyerek Barım’ı suçsuz gördüğünü belirtti.

Gizli tanık beyanları da kayıt altına alındı. Bazı gizli tanıklar ise Barım’ın protestoları organize eden gruplar içinde yer aldığını iddia etti. Ancak savunma, bu tanıklıkların somut delillere dayanmadığını vurguladı.

Savcılığın Ayşe Barım hakkındaki Gezi iddiaları

Savcılık, Ayşe Barım’ın Gezi Parkı olaylarının planlayıcıları arasında olduğunu ve sanatçıları bu protestolarda aktif bir rol almaya teşvik ettiğini öne sürdü. Savcılık belgelerinde şu iddialar yer aldı:

  • Koordinasyon Rolü: Barım’ın, menajerliğini yaptığı sanatçıları protestolara katılmaya yönlendirdiği ve onların kamuoyu oluşturmasına aracı olduğu iddia edildi.

  • İletişim Trafiği: Protestolar sırasında Barım’ın, olayları organize edenlerle iletişim halinde olduğu ve bu bilgileri sanatçılara ilettiği öne sürüldü.

  • Etki Ajanlığı: Barım’ın, "etki ajanlığı" suçlaması kapsamında, protestoları yönlendirmek ve uluslararası kamuoyunda Türkiye aleyhine bir algı oluşturmak için hareket ettiği savunuldu.

Ayşe Barım Sanatçıları Gezi Parkı Olayları İçin Örgütledi Mi?

Ayşe Barım'ın Gezi Parkı Olayları'nda Sanatçıları Örgütlediği Suçlamaları İçin Verdiği Savcılık İfadesi

Tutuklanması talep edilen menajer Ayşe Barım'ın savcılık ifadesi ortaya çıktı. Gezi Parkı olaylarının planlayıcısı olduğu suçlamasıyla hakim karşısına çıkacak olan Barım savcılık ifadesinde eylemlerine yönlendirmediğini, eyleme giden oyuncularının yanına gidip, 1-2 kez bireysel olarak katıldığını söyledi.

Gezi Parkı olaylarında sanatçıları eylemlere katılması için yönlendirdiği, Osman Kavala gibi sanıklarla yoğun iletişimde olduğu tespit edildiği ve olayların planlayıcılarından olduğu iddia edilerek gözaltına alınan menajer Ayşe Barım'ın tutuklanması talep edildi.

Adli süreç devam ederken; Barım'ın savcılık ifadesi ortaya çıktı. Ekol TV'den Dilek Yaman Demir'in haberine göre savcılık ifadesinde aylık gelirinin 300 bin TL olduğunu belirten Barım, "Gezi Parkı eylemlerinin başlarında bu konuyla ilgili beni kimse aramadı. Kimse benden birlik kurmak adına finans ya da ismimle destek olmak adına bir talepte bulunmadı" dedi. Eylemlerin başladığı ilk dönemde Muhteşem Yüzyıl dizinde beraber çalıştığı bazı oyuncuların olduğu ileri sürerek "Oyunculardan birisi arayarak setten çıkarak eyleme gideceklerini, ne yaptıklarına bakmak istediklerini dediler. Ben de hemen gideceğimi söyledim" şeklinde konuştu.

Parkın karşısında boş bir alanda oyuncuların toplandığını, onlara eşlik etmek için gittiğini, 1 ya da 2 defa eyleme gittiğini söyleyen Barım, "Sanatçıların şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde sanatçılarla beraberdim diye hatırlıyorum" diyerek bireysel olarak katıldığını söyledi.

Sanatçılara hiçbir zaman meydanda beyanat vermediğini, onlara bir açıklama yapmaları hususunda herhangi bir yönlendirme ve terkinin olmadığını öne süren Barım, "Bahse konu sanatçılara benim talimat vermem söz konusu değildir. Görüntülerde yer alan Halit Ergenç'in yanındaki benim orada telefonla kiminle görüştüğümü hatırlamıyorum. Arkadaşıma nerede olduğumuzu söylüyorumdur" dedi.

Tapelere konu bildirinin sorulması üzerine Barım, "Alabora sendika başkanıydı, oyuncularımı korumakla yükümlüydüm. Bildirinin içeriğini hatırlamıyorum. Benim fikrim bildirinin yayınlanmaması yönündedir. Kim tarafından yazıldığını bilmiyorum. Anladığım kadarıyla bildiri Çiğdem Mater tarafından gönderildi" dedi.

İfadesinde son olarak, oyuncuların kendi fikir ve iradelerinin olduğunu, onların fikirlerini yönlendirmediğini belirterek "3 haftadır süre gelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetin devletim tarafından giderilmesini istiyorum. İş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Üzgünüm, sağlığım çok kötü etkilendi" diyerek son verdi.

Ayşe Barım Sanatçıları Gezi Parkı Olayları İçin Örgütledi Mi?

Barım, İstanbul Nöbetçi 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nde ifade verdi

Kimlik tespitinde aylık gelirini 250 bin lira olarak beyan eden Barım, ID İletişim’i 23 yıl önce kurduğunu, ondan önce 10 yıl boyunca eğlence sektöründe ve çeşitli yerlerde çalıştığını söyledi.

Yazılarda kendi adı geçmeden “Sektörde mamalar da var” denildiğini, bir oyuncusunun da sahte bir reklam ilişkisi içinde olduğunun iddia edildiğini belirten Barım şunları söyledi:

İsmim geçmediği için ben de bir suç duyurusunda bulunamadım. 7 Ocak’ta bir anda yazıların sadece orası paylaşıldı. ‘Bu Ayşe Barım’dır’ denilerek beni ‘mama’ ilan ettiler.

Çok yoğun bir karalama ve iftira kampanyası karşı karşıyayım. Bu süre içerisinde neden olduğunu anlamadığım çok ciddi iftiralara uğradım ve günün sonunda önce magazinsel konuyla şimdi de bu suçlamayla buradayım. Bunların hepsi iftiradır, karalamadır.

Bu kadar emeğin sonunda başarı hikayesi olan hikayemin bu şekilde utanç hikayesine döndürülmesinden dolayı mağdur durumdayım. Bu suçlamalar, araştırıldıktan sonra inşallah son bulacaktır.

Kalbinden sağlık sorunları olduğunu belirten Barım, atılı suçlamaları kabul etmediğini vurgulayarak serbest bırakılmasını talep etti

Medyadaki Yansımalar

Barım’ın gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, medyada geniş yankı uyandırdı.

İktidar yanlısı medya, Barım’ın Gezi Parkı olaylarındaki rolünün açıkça tespit edildiğini savunarak, onun "dış güçlerin maşası" olduğunu iddia etti.

Muhalif medya ise, bu olayın, sanatçıları ve onların temsilcilerini susturmaya yönelik bir hamle olduğunu belirtti. Ayrıca, Barım’ın tutuklanmasını ifade özgürlüğüne bir darbe olarak değerlendirdi.

Ayşe Barım'ın tutuklanmasının kamuoyundaki etkisi

Barım’ın tutuklanması, Türkiye’de sanat dünyası ve ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi.

Sanat dünyasından tepkiler gecikmedi. Birçok sanatçı, Barım’a destek mesajları yayımladı ve davanın siyasi olduğunu savundu.

Toplumsal yansımalar ise fikir karşıtlığını belirgin hale getirdi. Olay, Gezi Parkı protestolarına farklı bakış açılarına sahip gruplar arasındaki kutuplaşmayı derinleştirdi.

Ayşe Barım'ın tutuklanması, hukuki, toplumsal ve siyasi boyutlarıyla tartışılmaya devam ediyor. Bu olay, Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve sanatçıların toplumsal meselelerdeki rolleri konusundaki tartışmaları daha da görünür kıldı. Barım’ın yargılanması ve bu süreçte yaşananlar, bir yandan hukukun tarafsızlığı sorusunu gündeme getirirken, diğer yandan sanatçıların politik olaylardaki pozisyonlarının sınırlarını tartışmaya açtı.