10 Eyl 2008 13:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:12

AYŞE ARMAN SESSİZLİĞİNİ BOZDU!... ARMAN BİR HAFTA GİTTİĞİ MUZAFFER KUŞHAN ZAYILAMA KAMPINI YAZDI: "KORKTUĞUM BAŞIMA GELDİ!...

Kamptaki ilk karşılaşmamızda "Aaa senin gözlerin turkuvaz!" demiştim, gerçekten de öyleydi, utangaç bir biçimde gülümsemişti. Sessiz, kendi halinde ve şeker... Zayıf olmak, zayıf kalmak isteyen biri. Çağın çılgınlığına tutulmuş biri.

Korktuğum başıma geldi

19 yaşındaki Dila Kurt vefat etti.

Ah Dila ah...


Turkuvaz gözlü kız.

Gözleri ne gök mavisiydi ne de lacivert.

Kamptaki ilk karşılaşmamızda "Aaa senin gözlerin turkuvaz!" demiştim, gerçekten de öyleydi, utangaç bir biçimde gülümsemişti.

Sessiz, kendi halinde ve şeker...

Zayıf olmak, zayıf kalmak isteyen biri.

Çağın çılgınlığına tutulmuş biri.

Sizin gibi benim gibi...

* * *

Ah Dila ah...

19 yaşındaki bu genç kızın ölümü beni derinden sarstı.

Bu cümleyi yazarken bile inanamıyorum.

19 yaşındaydı daha...

Henüz çocuktu...

Ve hayata gözlerini yumdu.

Annesinin, babasının halini düşünmek bile istemiyorum.

Bütün sevenlerine baş sağlığı diliyorum.

* * *

Anlatması kolay değil...

İnsan o kampta kalınca, bir "aile" gibi oluyor, her gün aynı insanların yüzünü göre göre aranızda bir tür akrabalık gelişiyor.

Sabah, öğlen, akşam aynı sofraya oturup, birlikte yemek yiyorsunuz, o 7 kilometrelik ormanı günde 2 kez birlikte yürüyorsunuz.

Aynı amaç için ter döküyorsunuz.

Tuhaf bir yakınlık, bir sıcaklık.

Ve hep aynı mevzu...

"Ne kadar kilo vermişsin? A çok iyi!" ya da "Dert etme yarın daha çok verirsin..."

Aynı hedefe kilitlenmiş insanlar olarak birbirinize daha çok bağlanıyorsunuz.

O yüzden kamptaki bütün arkadaşlarımın da başı sağ olsun.

Hepsinin fevkalade üzgün olduğuna eminim.

Muzaffer Kuşhan´ın da.

Ben kendi adıma onun elinden gelen her şeyi yaptığına eminim.

* * *

Demin Madam Rosa´yı aradım.

Kampın müdavimlerinden, senelerdir gider gelir. Onun hikayesini de anlatmıştım size, "Sorma, perişanız" dedi "Ağlamaktan helak olduk. Şimdi öylece duruyoruz. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Hepimizde bir sessizlik. 10 dakika evvel ailesiyle güle oynaya oturan kız, 10 dakika sonra yok..."

Önce sara krizi ya da baygınlık geçirdiğini sanmışlar.

Sonra kalbinin durduğu anlaşılmış.

Muzaffer Kuşhan anında müdahale etmiş, ama elden ne gelir.

En şaşırdıkları ormanda yürürken ya da aşağıda aerobik yaparken değil de, ailesiyle sakin bir şekilde otururken bunun başına gelmiş olması.

O yüzden her yerde başına gelebilirdi bu olay diye düşünenler de var.

Zannetmeyin ki herkes Kuşhan´ı suçluyor yani.

Dün Günaydın yazarı Rahşan Gülşan benim Muzaffer Kuşhan´la yaptığım söyleşiden bölümler almış, sağ olsun, var olsun.

Gelin yeniden birlikte okuyalım:

Soru: İyi ama bu kampa girerken detaylı bir check-up yapılmadı bana. Sadece kanım alındı, tansiyonum ölçüldü. Başkalarına yapılıyor mu?

Kuşhan: İnsülin kullanan şeker hastalarını, kalp yetmezliği ve kontrol edilemeyen yüksek tansiyonu olanları kabul etmiyoruz. Yani buraya alacağımız kişilerin az çok sağlıklı olması gerekiyor. Siz de öyleydiniz...

Soru: Nereden biliyorsunuz? Mu