07 Eki 2007 20:56 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:50

'AYŞE ARMAN GAZETECİLİĞİ'Nİ NASIL BULUYORSUNUZ?...SEVİŞME POZİSYONLARINI,SÜTYEN MARKALARINI OKURLA PAYLAŞAN ARMAN GAZETECİ Mİ,PROJE Mİ?..

En son Şerif Mardin röportajıyla bütün Türkiye'ye 'mahalle baskısı'nı ve Malezya'yı tanıştıran Ayşe Arman'ın sırrı ne?..Sabah Gazetesi Pazar ilavesinde uzmanlara Ayşe Arman gazeteciliğini nasıl buldukları soruldu.

Gazeteciliğiyle olduğu kadar özel hayatına dair paylaşımları ve fotoğraflarıyla da kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim Ayşe Arman. En son yaptığı Şerif Mardin röportajıyla ses getiren Ayşe Arman'ın gazetecilik tarzını işin uzmanlarına sorduk..

"Kendisiyle kişisel ilgim olmadığı halde, regl günlerini, hangi tip orkid kullandığını ve sutyen markalarını bildiğim kadın," diyor onunla ilgili cümle kuran hemen herkes. Kimileri onun bir gazeteci olmasından çok, bir proje olduğunu düşünüyor. Herkes onun Adanalı, yarı Alman ve Tarsus Amerikan'da okuduğunu, sevgililerini, kızını, sevişme pozisyonlarını biliyor. Aldığı mastürbasyon aletinden tutun da, köprü trafiğinde direksiyonda mastürbasyon yaparak beklemesine kadar birçok ayrıntıyı da. Yalçın Küçük'e bile 'Sevişmeyi bilmiyor, öyle Dubai'lerde büyük yataklarda olmaz bu iş,' dedirtecek kadar gündemin ta kendisi. Hülya Avşar'la da polemik yaptı, Perihan Mağden'le de. Hıncal Uluç onu Türkiye'de yaşamadan ülke insanının nabzını tutmaya çalışmakla eleştirdiğinde de, Oray Eğin ona 'sıradanlaştı' dediğinde de onlarla atışmaktan geri durmadı. Hasan Pulur'un onun için söylediği, "Bunların arasında en sivrisi ama en boşu değil," sözü ise hâlâ akıllarda.

İLKLERİN KADINI

Ama kim ne derse desin kendisini çok geliştirdiği, Türkiye'nin en iyi röportajcılarından biri olduğu, sorularını ima etmeden net bir şekilde sorduğu ve çok iyi işlere imza attığı da madalyonun öbür yanı. Işılay Saygın'a 'hâlâ bakireyim' itirafını yaptıran da o, Fethullahçı doktor Oktar Babuna ile ilk konuşan da, Kumkapı cinayetini işlediği ispatlanan zanlıyı aklayan da. En son yaptığı Şerif Mardin röportajıyla Türkiye'de Malezya ve 'mahalle baskısı' tartışmalarına yol açan Ayşe Arman'dan bahsediyoruz. Yılların gazetecisi Leyla Umar onun hakkında, "Çok iyi bir gazeteci. Dubai'ye bir geziye birlikte gittik. Hiçbirimizin aklına gelmedi ama o çocuğunu bırakıp dönemin Turizm Bakanı Atilla Koç'la röportaj yaptı," diye konuşuyor. Ancak bir başka kadın meslektaşı, Nur Çintay ise onun gözümüzün önünde Hülya Avşarlaştığı görüşünde. Çintay 17 Eylül'de kaleme aldığı yazısında alımlı bulduğunu söylediği Arman'ın sürekli et göstermesinden şikâyet ediyor: "Bu da genellikle fotoğrafların azizliğinden, her defasında kendisinin de bir sonraki gün pişmanlığını dile getirdiği üzere, kalın bir kol/bacak/ayak bileği ya da 44 numara çıkmış ayaklar şeklinde tezahür ediyor." Çintay empati de kuruyor 'sürekli et gösterme' ihtiyacı konusunda: "Cevabı Şerif Mardin röportajında buldum. 'Ya biz farkında bile olmadan, gittikçe etek boyları uzarsa...' diyen soruda." 'Ayşe Arman gazeteciliği' kim ne derse artık bir ekol, onun gibi olmak isteyen, onun gibi yazmak isteyen de çok, onun gibi olmamak gerektiğine inandığı için onu takip eden de.

'Gazeteler hatıra defteri değil'
RAGIP DURAN (GS Ü. Öğretim Üyesi, Gazeteci)..

"Gazeteci, editör, muhabir, yazar haberde, söyleşide, yazısında merkeze neyi koyacak, haber yapılması gereken olaya hangi perspektiften bakacak? Gazeteciliğin kamu çıkarını kollamaktan vazgeçip metalaşmaya başladığı son 20- 25 yıldır gerek akademik gerekse mesleki alanlarda tartışılan soru bu. Muhabirin ölümü ve gazetecinin toplumdan uzaklaşmasının sonucunda gazeteci, en iyi bildiği ve neredeyse tek konuyu gazete sayfalarına taşımaya başladı: Bizzat kendisi! Gazeteci gerçek peşinde koşan bir çalışan olmaktan çıkıp haber öznesi/nesnesi haline geldi. Ciddi