AYOL BU TAYYİP HER ŞEYİ YAPAR KARDEŞ! MAHALLE KARISI YİNE ŞARLAMAYA BAŞLADI!
Engin Ardıç hangi kadın yazara "mahalle karısı" yakıştırmasında bulundu? İşte Ardıç'ın o alaylı yazısı...
Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç'tan Vatan yazarı Ruhat Mengi'ye alaylı tepki!
Mengi'nin dünkü "Gümrük Kapılarındaki Onbinlerce Oyu Kim Denetliyor?" başlıklı yazısına ilginç bir tarzda eleştiri getiren Engin Ardıç, isim vermeden "abla" diyerek Ruhat Mengi'ye yüklendi.
İşte Engin Ardıç'ın o yazısı...
Şarlamaya hazırlanıyorlar
Az satışlı bir kısım CHP basınında gene "klasik" bir eğilim belirdi...
Huylu huyundan vazgeçmiyor.
Her seçimden sonra denerler, başaramazlar ama gene denemekten de kendilerini alamazlar: "Seçim sonuçlarına şarlama" geleneği...
Halk kime oy vereceğini bilemeyecek kadar cahil ve aptaldır ya, hoşlarına gitmeyen sonuçlarda da mutlaka bir "katakulli" aranmalıdır.
Hani halk cahil olmasa ya da berikiler hile yapmasalar CHP kazanacak da...
Ama burada bir çelişki vardır.
Hile yapılmasa CHP kazanacağına göre halkın cahil ve aptal olmaması gerekir, onların mantığına göre...
Bunun içinden bir türlü çıkamazlar. Halkı mı suçlamalı, hilecileri mi?
Hani cumhuriyet mitinglerine katılan beş milyon kişinin seçimde "nereye gittiğini" çözememek gibi bir şey...
Şimdi bakıyorum, referandumda evet çıkacağını anladıkları günlerde gene bir telaş....
Hile yapılacakmış, önlem almak gerekirmiş!
Hile yapılacağını nereden biliyorlar?
"Ayol bu Tayyip her şeyi yapar kardeş" şeklinde mahalle karısı yaklaşımıyla yazı yazanlar var.
Ayol 1994 yılında da hile yaptılar da o körolmayasıca Tayyip İstanbul'a belediye reisi seçildi, hile yapılmasaydı ne güzel bizim beyin kankası Zülfikar kazanacaktı kardeş...
Koskoca Yüksek Seçim Kurulu bu hileleri niçin tesbit edemez, sonuçları niçin iptal edemez acaba?
Demek ki ya hile yoktur, ya da hileler alt tarafı birkaç sandıkta, genel sonucu etkilemeyecek "münferit" olaylardır.
Yani, 1946 seçimlerinde CHP'nin yaptığı kadar açık seçik ve de kör kör parmağım gözüne değildir!...
"Akıllı bir muhalif", seçim yasakları başlamadan, yani insanların her türlü propagandaya açık olduğu dönemde oy kullanılmasındaki çelişkiyi, ancak referandum günü sandığa gidebilecek olanlarla bu gurbetçiler arasında yaratılan eşitsizliği dile getirirdi...
Böylece de bir kısım vatandaşın oy kullanmasını engellemeyi, yani "geri dönmeyi" önermiş olarak tarihe geçerdi!
Şimdi tutturdular: Fethullah Gülen "mezardakiler bile oy kullanmalıdır" şeklinde bir espri yapmış ya, AKP ölüleri de kütüğe yazıp onlara da anayasa değişikliğine evet oyu kullandırmaya çalışacakmış...
Gülen'den temmuz sonunda "tüyoyu" alıp eylül başına yetiştirecekler ölüleri... Yıldırım servis...
Kütükler ne zaman saptanır, listeler ne zaman nereye asılır, ne zaman kesinleşir, ortamektepte yurttaşlık bilgisi dersinde öğretiyorlar cancağızım.
Şimdi tutturdular: Sınır kapılarında kullanılmakta olan oyları kim denetliyormuş?
Yüksek Seçim Kurulu niçin denetlemiyor muhterem ablacığım?
"Sizin partinin" adamları niçin sandığın başında durmuyorlar?
Pasaportları mı yok? "O tarafa" geçemiyorlar mı?
Zarar yok canım, kafanıza takmayınız: Referandumda evet çıkar ama ablamı da eşek değillerse genel seçimlerde CHP'den milletvekili adayı gösterirler artık...
Ayol Nesrin girdi, Güldal girdi, Nevin girdi, Jale girdi, Fatma Nur girdi, Birgen girdi, Canan girdi, Özlem girdi, Bihlun girdi, Necla girdi meclise... Senin neyin eksik? Güzellik desen güzellik, olgunluk desen olgunluk, hava desen hava... Amigoluk desen amigoluk.
Yoksa Baykal kadından anlıyor da Sav anlamıyor mu?
Kılıçdaroğlu'nu boşver, ondan kaset bile olmaz.
Engin Ardıç/Sabah