13 Oca 2018 10:38
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:56
AYM kararının perde arkası: Çifte raportör görevlendirildi
Şahin Alpay ve Mehmet Altan için verdiği ‘hak ihlali’ kararı ve yerel mahkemenin tahliyeye karşı çıkması hem siyaset hem hukuk dünyasında tartışma yarattı.
Anayasa Mahkemesi’nin, FETÖ suçlamasıyla tutuklu yargılanan gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan için verdiği ‘hak ihlali’ kararı, ardından yerel mahkemenin tahliyeye karşı çıkması hem siyaset hem hukuk dünyasında tartışma yarattı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ AYM’nin sınırı aştığını savunurken CHP’den “AYM de AİHM’ye başvursun” yorumu geldi. Öte yandan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün ikinci kez yapılan tahliye başvurusunu da reddetti. Gerekçede 'AYM kararı görev gaspıdır' yorumunda bulundu.
KÖTÜ VE YANLIŞ BİR TEKRAR
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: Anayasa ve yasada belirtilen konularla sınırlı bireysel başvuruları incelemek ve karara bağlamak, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi ve görevi dahilindedir. Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi’ni güçlendirdiği gibi kişisel hak ve özgürlükler bakımından da önemli bir yargısal güvencedir. Bireysel başvuruları karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların kurallarıyla bağlıdır; anayasa ve yasaların belirlediği sınırları aşamaz; ilk derece veya istinaf ya da temyiz mahkemesi gibi hareket edemez; hiçbir kurala bağlı değilmiş gibi karar veremez. Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi; anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir. Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez. Anayasa Mahkemesi’nin Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir. Anayasa Mahkemesi, algıları değil anayasa ve yasaları gözetmek ve gereğini yapmakla yükümlüdür.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı: Bir hukuk devletinde mahkemeler arasında tartışmalara yol açacak işlemlerin yapılıyor olması üzücü. AYM’nin “Hak ihlali var” demesini esas yargılamayı yapan mahkemenin buyruk olarak dikkate alıp almayacağı da elbette tartışılır. Daha özenli olunması gerekir.
ERDOĞAN’A UYDU
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan: Hak ihlali kararı çok doğru, evrensel hukuka ve Yüksek Mahkeme’nin kendi yerleşmiş içtihatlarına uygun bir karardır. Mahkeme hukuka uymak yerine AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce söylediği ‘Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum’ sözüne uymuştur. Bu ise hukuk düzenine değil, darbe düzenine uygun bir tutumdur. Bozdağ demokratik hukuk devletinin bakanı olarak değil 20 Temmuz darbesinin bakanı olarak konuşmuştur.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil: Alt mahkeme, üst mahkemeye resmen “Sen kimsin” dedi. İktidar da hoşlanmadığı kararlar çıktığında aynısını söylüyor. AYM hiç böyle hakarete uğramamıştı. O yüzden nacizane tavsiyem, bence AYM ya kapısına kilit vursun ya da hak mağduriyeti nedeniyle AİHM’ye başvursun.
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü ve eski AK Parti Milletvekili Osman Can: Oy çokluğuyla da olsa Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu gazeteciler hakkında verdiği karar çok önemli ve değerli. Gerekçelerini merakla bekliyoruz.
DOSYANIN İÇERİĞİNİ BİZ DE BİLMİYORUZ
Başbakan Binali Yıldırım, AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararıyla ilgili “Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir” dedi. Yıldırım, Pursaklar Merkez Camisi’nde kıldığı cuma namazı sonrasında özetle şunları söyledi: “AYM kararını beğeniriz beğenmeyiz ancak takdir edersiniz ki, ilk derece mahkemesi dosyaya hâkimdir. Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir. AYM de değerlendirmesinde birkaç husustaki iddiayı, dayanaktan yoksun bulmuş reddetmiştir. Nöbetçi mahkemenin kararı yeterli değildir. AYM’nin gerekçeli kararının beklenmesi istenmiştir. Buradaki verilen karar iddianame sürecine kadar olan işlemlerle ilgilidir. İddianame ve sonrası konularda mahkemenin yargılama hakkı saklıdır. Yerel mahkeme, içeriği ve AYM’nin kararlarını dikkate alarak en uygun kararı, hukuka uygun kararı verecektir. Bizim yürütme olarak beklentimiz, FETÖ terör örgütü ile mücadelenin zaafa uğramasına sebep olacak, böyle anlaşılacak kararları almamalarıdır. Bu konuda çok dikkatli davranmak hem mahkemenin hem idarenin görevidir.
(AYM yapısında bir değişiklik olur mu?) Mahkemeleri verdikleri kararları tartıştırmak hukuk devletinin ilkelerine aykırıdır. Her olaydan sonra düzenleme yapmak hukuk devletine uygun düşmez.” / Gizem KARAKIŞ - (Hürriyet)
AYM KARARININ PERDE ARKASI: ÇİFTE RAPORTÖR GÖREVLENDİRİLDİ
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu’nun önceki gün ikisi tutuklu üç gazeteci ile ilgili hak ihlali kararının ardından gözler perde arkasına çevrildi. AYM’nin, dosyalar konusunda çift raportör görevlendirdiği, “İhlal var” ve “İhlal yok” olarak iki rapor hazırlattığı öğrenildi.
NEDEN İHLAL, NEDEN TUTUKLULUĞA DEVAM?
Hak ihlali başvurusu, hukuki prosedür gereği AYM Genel Kurulu’nda ele alındı. Diğer tutuklu gazeteci dosyalarına örnek olacak bu üç bireysel başvuruyla ilgili farklı bir yol izlenerek incelemek üzere iki raportör görevlendirildi. Raportörlerden biri “Gazeteciler yönünden neden ihlal kararı verilip tahliye edilmeleri gerektiğinin”, diğeri ise “Yerel mahkemenin neden tutuklama kararı vermesi gerektiğinin” hukuki gerekçelerini değerlendirdi. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlığındaki 17 kişilik Genel Kurul’da, bu iki rapor ayrı ayrı görüşülerek üç ayrı ihlal kararı verildi.
AYM TAHLİYE KARARI VERİYOR MU?
AYM kanun ve içtüzüğüne göre ‘ihlal’ kararı verirken tahliyeye hükmetmiyor. Böyle bir yetkisi de görevi de bulunmuyor. Üç tutuklu gazeteci kararında ve daha önce verilen yüzlerce hak ihlali kararında olduğu gibi AYM hak ihlali tespiti yaparsa; kararını, bu ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması veya yeniden yargılama için ilgili mahkemeye gönderiyor. Bugüne kadar da AYM’nin internet sitesinden verilen ihlal kararlarının ardından yerel mahkemeler Resmi Gazete’de yayım ya da tebliğ beklemeden çok sayıda tahliye kararı verdi.
MAHKEMEDE KİMLER NE OY KULLANDI?
AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da bulunduğu 11 üye FETÖ sanığı gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ve “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiğine karar verdi. Altan kararına, Başkanvekili Burhan Üstün, üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy kullandı. Alpay kararına ise üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Hicabi Dursun, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy verdiler. Turhan Günay için hak ihlali kararı ise oy birliğiyle verildi.
HUKUKÇULAR: İHLALİN DEVAMI
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: AYM’nin tahliye kararı verme hakkı ve yetkisi yok. Burada hak ihlalini tespit eder, mahkemenin de hemen tahliye kararı vermesi gerekir. Nitekim Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki üyelerden biri de bu gerekçeyle anında tahliye yönünde oy kullanmıştır. AYM kesinlikle yetkisini aşmamıştır. Hukuk devletini yerle bir ettiler.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Mahkemeler AYM’nin ihlal kararlarına uymakla mükelleftir. Mahkemenin ‘tahliye etmiyorum’ deme hakkı yoktur; AYM’nin de tahliye kararı verme hak ve yetkisi yoktur. Yapılan, ihlalin devamı anlamına gelir.
Prof. Dr. Devrim Güngör: Anayasa Mahkemesi’nin yetki ve sorumluluk alanını belirleyen kurallara ilişkin yapmış olduğu yorumlar bağlayıcı olduğundan AYM’nin yetkisini aştığı değerlendirmeleri sağlıksızdır.
Doç. Dr. Kerem Altıparmak: Anayasa Mahkemesi’nin OHAL KHK’larıyla ilgili kararı sonrasında ‘Bir KHK ile Anayasa Mahkemesi bile kapatılabilir’ derken eksik söylemişiz. ‘Bir ağır ceza mahkemesi kararıyla da Anayasa Mahkemesi kapatılabilir’ diye eklemek gerekiyormuş. AYM’nin yayımladığı kararla bizim yazdıklarımız arasında bir fark yok. İkisi de mahkemeleri bağlamıyor.
2. BAŞVURUYA ACM YANITI: AYM KARARI GÖREV GASPIDIR
AYM’nin önceki gün ihlal kararını verdiği Şahin Alpay’ın avukatları, tahliye talebini “gerekçe yok, karar ulaşmadı” diye reddeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, AYM’nin açıklamasının ardından dün ikinci kez başvurdu. 13. Ağır Ceza, bu kez de, “Anayasa Mahkemesinin dosyamızın esasına girerek karar vermesi ‘görev gaspı’ niteliğindedir” yorumuyla başvuruyu reddetti. Mahkemenin gerekçeleri şöyle: “AYM’nin, bireysel başvuru üzerine hak ihlali olup olmadığı noktasındaki değerlendirmesi sınırsız değildir. Anayasa Mahkemesi hangi nedenle olursa olsun, yerel mahkemelerin yerine geçerek ‘delil değerlendirmesi’ ve ‘yerindelik incelemesi’ yapamaz. Ceza muhakemelerinin ‘mahkûmiyet ya da beraat’ yönündeki kararlarının yanlış olduğunu söyleyemeyeceği gibi, ‘delil durumu yetersizdir, o nedenle başvurucunun hakkı ihlal edilmiştir’ kararı vermesi de mümkün değildir. AYM’nin bağlayıcı niteliğindeki kararları anayasa ve kuruluş kanununa uygun olarak verdiği kararlar içindir. Bunun haricinde kararların ‘kesin ve bağlayıcı’ olduğundan söz edilemez.” / Fırat ALKAÇ (Hürriyet)
Başbakan Yardımcısı Bozdağ AYM’nin sınırı aştığını savunurken CHP’den “AYM de AİHM’ye başvursun” yorumu geldi. Öte yandan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün ikinci kez yapılan tahliye başvurusunu da reddetti. Gerekçede 'AYM kararı görev gaspıdır' yorumunda bulundu.
KÖTÜ VE YANLIŞ BİR TEKRAR
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ: Anayasa ve yasada belirtilen konularla sınırlı bireysel başvuruları incelemek ve karara bağlamak, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi ve görevi dahilindedir. Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi’ni güçlendirdiği gibi kişisel hak ve özgürlükler bakımından da önemli bir yargısal güvencedir. Bireysel başvuruları karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların kurallarıyla bağlıdır; anayasa ve yasaların belirlediği sınırları aşamaz; ilk derece veya istinaf ya da temyiz mahkemesi gibi hareket edemez; hiçbir kurala bağlı değilmiş gibi karar veremez. Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi; anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış; suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir. Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez. Anayasa Mahkemesi’nin Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir. Anayasa Mahkemesi, algıları değil anayasa ve yasaları gözetmek ve gereğini yapmakla yükümlüdür.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı: Bir hukuk devletinde mahkemeler arasında tartışmalara yol açacak işlemlerin yapılıyor olması üzücü. AYM’nin “Hak ihlali var” demesini esas yargılamayı yapan mahkemenin buyruk olarak dikkate alıp almayacağı da elbette tartışılır. Daha özenli olunması gerekir.
ERDOĞAN’A UYDU
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan: Hak ihlali kararı çok doğru, evrensel hukuka ve Yüksek Mahkeme’nin kendi yerleşmiş içtihatlarına uygun bir karardır. Mahkeme hukuka uymak yerine AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daha önce söylediği ‘Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum’ sözüne uymuştur. Bu ise hukuk düzenine değil, darbe düzenine uygun bir tutumdur. Bozdağ demokratik hukuk devletinin bakanı olarak değil 20 Temmuz darbesinin bakanı olarak konuşmuştur.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil: Alt mahkeme, üst mahkemeye resmen “Sen kimsin” dedi. İktidar da hoşlanmadığı kararlar çıktığında aynısını söylüyor. AYM hiç böyle hakarete uğramamıştı. O yüzden nacizane tavsiyem, bence AYM ya kapısına kilit vursun ya da hak mağduriyeti nedeniyle AİHM’ye başvursun.
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü ve eski AK Parti Milletvekili Osman Can: Oy çokluğuyla da olsa Anayasa Mahkemesi’nin tutuklu gazeteciler hakkında verdiği karar çok önemli ve değerli. Gerekçelerini merakla bekliyoruz.
DOSYANIN İÇERİĞİNİ BİZ DE BİLMİYORUZ
Başbakan Binali Yıldırım, AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında verdiği ‘hak ihlali’ kararıyla ilgili “Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir” dedi. Yıldırım, Pursaklar Merkez Camisi’nde kıldığı cuma namazı sonrasında özetle şunları söyledi: “AYM kararını beğeniriz beğenmeyiz ancak takdir edersiniz ki, ilk derece mahkemesi dosyaya hâkimdir. Dosyanın içeriğini biz de bilmiyoruz, AYM de bilmiyor. Doğru kararı verecek olan birinci derece mahkemesidir. AYM de değerlendirmesinde birkaç husustaki iddiayı, dayanaktan yoksun bulmuş reddetmiştir. Nöbetçi mahkemenin kararı yeterli değildir. AYM’nin gerekçeli kararının beklenmesi istenmiştir. Buradaki verilen karar iddianame sürecine kadar olan işlemlerle ilgilidir. İddianame ve sonrası konularda mahkemenin yargılama hakkı saklıdır. Yerel mahkeme, içeriği ve AYM’nin kararlarını dikkate alarak en uygun kararı, hukuka uygun kararı verecektir. Bizim yürütme olarak beklentimiz, FETÖ terör örgütü ile mücadelenin zaafa uğramasına sebep olacak, böyle anlaşılacak kararları almamalarıdır. Bu konuda çok dikkatli davranmak hem mahkemenin hem idarenin görevidir.
(AYM yapısında bir değişiklik olur mu?) Mahkemeleri verdikleri kararları tartıştırmak hukuk devletinin ilkelerine aykırıdır. Her olaydan sonra düzenleme yapmak hukuk devletine uygun düşmez.” / Gizem KARAKIŞ - (Hürriyet)
AYM KARARININ PERDE ARKASI: ÇİFTE RAPORTÖR GÖREVLENDİRİLDİ
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu’nun önceki gün ikisi tutuklu üç gazeteci ile ilgili hak ihlali kararının ardından gözler perde arkasına çevrildi. AYM’nin, dosyalar konusunda çift raportör görevlendirdiği, “İhlal var” ve “İhlal yok” olarak iki rapor hazırlattığı öğrenildi.
NEDEN İHLAL, NEDEN TUTUKLULUĞA DEVAM?
Hak ihlali başvurusu, hukuki prosedür gereği AYM Genel Kurulu’nda ele alındı. Diğer tutuklu gazeteci dosyalarına örnek olacak bu üç bireysel başvuruyla ilgili farklı bir yol izlenerek incelemek üzere iki raportör görevlendirildi. Raportörlerden biri “Gazeteciler yönünden neden ihlal kararı verilip tahliye edilmeleri gerektiğinin”, diğeri ise “Yerel mahkemenin neden tutuklama kararı vermesi gerektiğinin” hukuki gerekçelerini değerlendirdi. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın başkanlığındaki 17 kişilik Genel Kurul’da, bu iki rapor ayrı ayrı görüşülerek üç ayrı ihlal kararı verildi.
AYM TAHLİYE KARARI VERİYOR MU?
AYM kanun ve içtüzüğüne göre ‘ihlal’ kararı verirken tahliyeye hükmetmiyor. Böyle bir yetkisi de görevi de bulunmuyor. Üç tutuklu gazeteci kararında ve daha önce verilen yüzlerce hak ihlali kararında olduğu gibi AYM hak ihlali tespiti yaparsa; kararını, bu ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması veya yeniden yargılama için ilgili mahkemeye gönderiyor. Bugüne kadar da AYM’nin internet sitesinden verilen ihlal kararlarının ardından yerel mahkemeler Resmi Gazete’de yayım ya da tebliğ beklemeden çok sayıda tahliye kararı verdi.
MAHKEMEDE KİMLER NE OY KULLANDI?
AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da bulunduğu 11 üye FETÖ sanığı gazeteciler Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” ve “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiğine karar verdi. Altan kararına, Başkanvekili Burhan Üstün, üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy kullandı. Alpay kararına ise üyeler Serdar Özgüldür, Osman Paksüt, Hicabi Dursun, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç ve Recai Akyel karşı oy verdiler. Turhan Günay için hak ihlali kararı ise oy birliğiyle verildi.
HUKUKÇULAR: İHLALİN DEVAMI
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: AYM’nin tahliye kararı verme hakkı ve yetkisi yok. Burada hak ihlalini tespit eder, mahkemenin de hemen tahliye kararı vermesi gerekir. Nitekim Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki üyelerden biri de bu gerekçeyle anında tahliye yönünde oy kullanmıştır. AYM kesinlikle yetkisini aşmamıştır. Hukuk devletini yerle bir ettiler.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu: Mahkemeler AYM’nin ihlal kararlarına uymakla mükelleftir. Mahkemenin ‘tahliye etmiyorum’ deme hakkı yoktur; AYM’nin de tahliye kararı verme hak ve yetkisi yoktur. Yapılan, ihlalin devamı anlamına gelir.
Prof. Dr. Devrim Güngör: Anayasa Mahkemesi’nin yetki ve sorumluluk alanını belirleyen kurallara ilişkin yapmış olduğu yorumlar bağlayıcı olduğundan AYM’nin yetkisini aştığı değerlendirmeleri sağlıksızdır.
Doç. Dr. Kerem Altıparmak: Anayasa Mahkemesi’nin OHAL KHK’larıyla ilgili kararı sonrasında ‘Bir KHK ile Anayasa Mahkemesi bile kapatılabilir’ derken eksik söylemişiz. ‘Bir ağır ceza mahkemesi kararıyla da Anayasa Mahkemesi kapatılabilir’ diye eklemek gerekiyormuş. AYM’nin yayımladığı kararla bizim yazdıklarımız arasında bir fark yok. İkisi de mahkemeleri bağlamıyor.
2. BAŞVURUYA ACM YANITI: AYM KARARI GÖREV GASPIDIR
AYM’nin önceki gün ihlal kararını verdiği Şahin Alpay’ın avukatları, tahliye talebini “gerekçe yok, karar ulaşmadı” diye reddeden 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, AYM’nin açıklamasının ardından dün ikinci kez başvurdu. 13. Ağır Ceza, bu kez de, “Anayasa Mahkemesinin dosyamızın esasına girerek karar vermesi ‘görev gaspı’ niteliğindedir” yorumuyla başvuruyu reddetti. Mahkemenin gerekçeleri şöyle: “AYM’nin, bireysel başvuru üzerine hak ihlali olup olmadığı noktasındaki değerlendirmesi sınırsız değildir. Anayasa Mahkemesi hangi nedenle olursa olsun, yerel mahkemelerin yerine geçerek ‘delil değerlendirmesi’ ve ‘yerindelik incelemesi’ yapamaz. Ceza muhakemelerinin ‘mahkûmiyet ya da beraat’ yönündeki kararlarının yanlış olduğunu söyleyemeyeceği gibi, ‘delil durumu yetersizdir, o nedenle başvurucunun hakkı ihlal edilmiştir’ kararı vermesi de mümkün değildir. AYM’nin bağlayıcı niteliğindeki kararları anayasa ve kuruluş kanununa uygun olarak verdiği kararlar içindir. Bunun haricinde kararların ‘kesin ve bağlayıcı’ olduğundan söz edilemez.” / Fırat ALKAÇ (Hürriyet)