"AYIP ETME REHA!" SONER YALÇIN'DAN REHA MUHTAR'A JET YANIT!

AYIP ETME REHA!

Dünyanın hangi ülkesinde, neresinde olursa olsun “haber” diye nitelenecek bir olayı, Odatv gündeme getirdi.
“Tanzanya’da tacize uğradığı iddia edilen üç kadın gazeteci” haberinden söz ediyoruz.
Son olarak; Tanzanya’da olaya neden olduğu belirtilen Bellboy’un polis ifadesini de sayfalarımızda yayınladık.
Sanırız iş ciddiye binince, Reha Muhtar (her nedense) devreye girerek, “daha ciddi meselelerden söz etmek varken, Tanzanya’daki taciz meselesinin haber yapılmasını ciddiyetsiz” olarak niteledi.
Tanzanya’daki olayın ayrıntılarına burada yeniden girmenin anlamı yok, ancak şu kadarı bile haber olması açısından yeterliydi: Bir kamu şirketi, hükümete yakın gazetecileri de toplayıp, yeni seferlere başladığı Tanzanya’ya götürüyor, Kempinski Otel’de ağırlıyor ve bunun karşılığında da bu gazetecilerden “haber” bekliyor...
Bu, çok sık yapılmasına rağmen, yine de haber niteliği taşıyan bir olaydır başlı başına.
Buna ek olarak, bu “geziye” katılan üç kadın gazetecinin Kempinski Oteli’nde yaşadıkları ve ardı ardına gelen taciz iddiaları haberi daha da ilginç ve önemli kılıyordu.
Bu da işin diğer tarafı.
Ama Reha Muhtar için bu olayın haber değeri yoktu herhalde ki, sayfasında bu haberin çok uzadığını, ciddiyetsizliğini söyleyince, kısacası gazetecilik dersi vermeye kalkışınca, Odatv için bir cevap hakkı doğdu.
Yaptığı haberlerle Türk televizyonculuğunda “magazin”leşmeyi en üst düzeye çeken Reha Muhtar, Tanzanya’daki taciz olayını “ciddiyetsizlikle” suçlamaya kalkışamayacak gazetecidir bize göre.
Bu yazı üzerine Reha Muhtar, Vatan gazetesindeki köşesinde “Ayıp Etme Soner!..” ara başlığıyla konuya bir kez daha değinme ihtiyacı duymuş, ama bu kez yaklaşım farklı.
Bu kez kılıçlar çekilsin diye, bu tür tartışmalarda uygulanan “ucuz” sataşma yöntemini devreye sokmuş Reha Muhtar.
Ama ne yazık ki, burada da “çuvallamış”, her şeyi birbirine karıştırmış...
Cümlelerdeki inceliğe(!) bakar mısınız? “Bıktığını” söylediği sataşmanın ne hallere kadar inebildiğine?
“Biliyorum,” diye başlıyor Reha Muhtar, “bu kavganın temelinde 6 ay öncesinde yaşanan olaylar var...”
Müthiş bir gizem...
Kısasa kısas yöntemi...
Ve “gazeteciliği” başlıyor ardından:

“Ama, benim sözlerimi, zamanında yaptığımız haberleri, eleştirerek yok etmeye çalışırsan sana şöyle söylerim:
İnsanlar önce bir aynaya bakmalılar...
Sonra konuşmalılar...
Canlı yayında Türkiye’de bütün aileler tarafından izlenen bir ulusal kanalda, Star televizyonunda hipnozla orgazm yayınını saat 20.30’da bütün çocuklar ayaktayken, 45 dakikaya yakın bir kadının inlemelerini vererek kim yaptı Soner?..
O sırada kimler hangi görevdeydiler?..
O yayından dolayı televizyon kaç gün kapatıldı Türkiye’de?..
İnsanlar önce boy aynasına bakmalı, sonra konuşmalı kardeşim...
Benim geçmişimde bir utanç belgesi yok...”

Başlayalım:
“Eskiden benimle çalışan Soner Yalçın...”
Ne demek istiyor, anlıyorsunuz...

Canlı yayında yapılan hipnoz-orgazm haberi sırasında, Soner Yalçın’ın o programla hiçbir ilgisi olmadığından, söz konusu “Gece Hattı” programından aylar önce ayrıldığından da haberi yok Reha Muhtar’ın. O süreçte Soner Yalçın Star Haber müdürüydü. Ve tekrar vurguluyoruz; söz konusu programla ilgisi yoktu.

Keza, aynı haber Reha Muhtar’ın eline geçse idi, kendisi de hiç düşünmeden yayınlardı ya, o ayrı mesele…

Kendisi “cüce” haberleriyle uğraşırken, sözünü ettiği dönemde Soner Yalçın’ın İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı istifaya kadar götürecek “Susurluk” haberlerine imza attığından da haberi yok anlaşılan...
Dün, kendisi Odatv’deki yazıyı okuduğunda; Soner Yalçın’ın Sivas’ta, Madımak’ta “katledilen kültür insanlarımızı” anma gününde olduğunu da kaçırmış belli ki...

Bunlar gazeteciliğin cilveleri...
Asıl Reha Muhtar’a yakışmayan ise, cümlelerini bitiriş şekli:
“İstersen bu anlamsız savaşı kimseye daha fazla boş yere zarar vermeden beraberce bitirin...
Yine de siz bilirsiniz...”
Elbette biz biliriz...

Barış Pehlivan
Odatv.com

"AYIP ETME SONER!.. " SONER YALÇIN'A REHA MUHTAR ELEŞTİRİSİ!