23 Mar 2009 08:05 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:36

"AYDIN DOĞAN'IN PETROL OFİSİ'NDEN AKARYAKIT ALINMASIN,CUMHURİYET'E REKLAM VERİLMESİ TEŞVİK EDİLSİN!" TARAF'TAN ŞOK BELGE!..

Taraf Gazetesi, Şener Eruygur'a ait olduğu iddia edilen bazı belgeleri yayınladı. Belgelere göre işten atılan ulusalcı gazetecilerin tekrar işe alınması için medya patronlarına baskı yapılması da isteniyormuş.


İŞTE O HABER


Ergenekon sanığı Eruygur'un Genelkurmay'a raporu: Basını teknik takibe alalım, özel görüşmelerini deşifre edelim, dış güçlerle bağlantılı gazetecileri küçük düşürelim, yandaşlarımızı da kollayalım. Raporda "Hükümetin "ulusal çıkara ters" icraatları medya üzerinden manipüle edilsin, işinden uzaklaştırılan ulusalcı gazeteciler medya patronlarına şantaj yapılarak geri döndürülsün" deniyor.


Raporda Cumhuriyet Gazetesi'ne reklam verilmesinin teşvik edilmesi, Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Petrol Ofisi'nden akaryakıt alınmaması da isteniyor.


Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın 2002-2005 arasında tuttuğu günlüklerin ardından Taraf'ın ele geçirdiği TSK'ya ait yeni raporlar, asker ve gazeteciler arasındaki ilişkinin rastgele değil, Karargâh'ta hazırlanan kapsamlı bir plan dahilinde gerçekleştiğini ortaya koyuyor.


2003'te Jandarma Genel Komutanı olan Orgeneral Şener Eruygur, Teknik Takip Daire Başkanı Atilla Uğur ve İstihbarat Dairesi Başkanı Levent Ersöz'ün hazırladıkları iki ayrı rapor bulunuyor. "Hükümetin medya organlarını kendi siyasi amaçları doğrultusunda kullanması ve medya kuruluşlarına yönelik icra edilen faaliyetler" başlıklı 23 Aralık 2003 tarihli 13 sayfalık rapor Genelkurmay Başkanlığı'na iletilmiş. Ayrıca dokuz sayfalık Kuvvet Komutanlıkları'na takdim edilen bir rapor daha hazırlanmış. Yabancı diplomatların ilişkilerinin teknik takibe alınmasından Cumhuriyet gazetesinin OYAK tarafından reklam verilerek desteklenmesine ve 2003'te darbeye destek vermeyen Doğan grubuna karşı "Askerin Petrol Ofisi'nden akaryakıt almaması" kararına kadar her şey raporlara yansımış.


Kuvvet Komutanları'na Takdim


İşte "Sayın Kuvvet Komutanlarına Takdim" konulu Powerpoint sunumu raporundan satır başları:
(Arabaşlıklar Taraf'a aittir)


"TSK ve Jandarma aleyhine gelişen yanlı ve bilinçli faaliyetlere yönelik haberler veya çıkar çevrelerinin milli menfaatlerimize aykırı politikalarının kamuoyuna yanlış yansıtılmasına karşı, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kapsamında basından istifade edilmesine devam edilecektir.


Komutanlar sızdırmış


Web sitesi çalışmaları en kısa sürede hazırlanarak hizmete açılacaktır. Site sahibinin gizlenmesi konusunda azami dikkat edilecektir. Sitede kullanılmak üzere Kuvvet Komutanlıklarınca gönderilecek argümanlar ve bunların tarafımıza ulaştırılmasının prosedürü belirlenecek. Site içerik bilgileri hazırlanacak ve link yapılacak siteler tespit edilecek. Sitede yapılacak ilk anketin konusu incelenecektir.


Yayın çizgisini CÇG belirleyecek
Üniversite radyolarında yapılan yayınların yönlendirilmesi maksadıyla çalışmaya devam edilecektir. Yayın Stratejisi ve program konseptleri Cumhuriyet Çalışma Grubu'nca belirlenecek.


Gazeteci, politikacı, STK mensubu, üst düzey yönetici ve yabancı misyon personelinin ilişki ve iltisakları teknik takip altında tutulacaktır. Elde edilen bilgiler vatansever.info sitemizden, kaynağın gizlenmesine azami dikkat gösterilerek kamuoyuna yansıtılacaktır."


Genelkurmay'a 12 teklif
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından hazırlanıp, 23 Aralık 2003 tarihinde Eruygur imzasıyla Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen ikinci rapor 13 sayfadan oluşuyor. Raporda Teklifler başlığıyla Genelkurmay Başkanlığı'na 12 teklif yapılıyor. Tekliflerden bazıları şu şekilde:


- Yeni bir basın yasası çıkartılarak, finans sektöründe ve siyasi faaliyetlerde bulunan şahısların medya kuruluşu sahibi olmalarının belirli bir esasa bağlanması ve sınırlandırılması, basının denetimini, bağımsız ve özgür olmasını sağlayacak esasların yeniden düzenlenmesinin sağlanması,


- Hükümetin ve siyasi partilerin RTÜK ve TRT Genel Müdürlüğü üzerindeki baskı ve etkisinin kaldırılması, TRT'nin her türlü baskıdan uzak, devlet kurumu olma niteliğinin muhafaza edilmesinin sağlanması,


- Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükümetin ulusal çıkarlarımıza ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarına maniple edilmesi.


- Ulusalcı ve milliyetçi medyayı tasfiye etmeye çalışanların kazanımlarını ortadan kaldırmak ve dengeyi sağlamak maksadıyla, diğer medya kuruluşlarından farklı olarak Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet Gazetesi'nin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında TSK birimlerinde satışı ve TSK'ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank'ın reklam vermesi vb.) bu gazeteye bağlı ulusal bir TV kanalı kurularak iktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı basın mensuplarının burada görevlendirilmesi,


- Yerel medyada oluşturulan iktidar yandaşı kesime karşı alternatifler yaratılması ile ilgili örtülü bir düzenleme yapılması,


- TSK'ne hasmane tutum takınan medya ve kurumlara karşı (Oyak Bank'ın reklam vermemesi, Petrol Ofisi'nden akaryakıt alınmaması vb.) ambargo oluşturularak baskı altına alınmalarının sağlanması,


- İkili görüşmeler ve İnternet siteleri vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi,


- Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahısların kamuoyuna deşifre edilmesi,


- İşinden uzaklaştırılan medya mensupları ve yayından kaldırılan programlar konusunda, medya sahiplerinin usulsüzlüklerinin ortaya çıkarılması ve şahısların geri alınarak programların yeniden yayına sokulmasının sağlanması,


- ÇAS örgütlenmeleri ve diğer oluşumlarla iltisaklı olan milletvekilleri, medya kuruluşları sahipleri ve iş adamlarının faaliyetlerinin kamuoyuna deşifre edilmesi,


- Söz konusu şahısların karıştığı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılmasında Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurumu'nun harekete geçirilmesinin sağlanmasını, Arz ve teklif ederim."


Sendikalar manipüle edilecek


"Milli duyarlıkları nedeniyle sendikal faaliyetlerden dışlanan sendikacılardan bir temas grubu oluşturulacak ve bunlardan sendikal faaliyetlerin maniple edilmesinde istifade edilecektir. Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükümetin ulusal çıkarlarımıza ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarınca maniple edilmesi sağlanacaktır. Cumhuriyet Gazetesi'nin desteklenmesi ve güçlendirilmesi incelenecektir. İktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının görevlendirilmesi konusu incelenecektir. Yerel medyada oluşturduğu yandaş kesime karşı, alternatifler yaratılması konusu incelenecektir. TSK'ya karşı hasmane tutum takınan medya ve kurumlara ekonomik yaptırımlar uygulanması incelenecektir. İkili görüşmeler, internet ve vatansever.info sitesi vasıtasıyla STÖ'ler harekete geçirilecektir. Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahıslar kamuoyuna deşifre edilecektir.


Yeni Sevr'ler yaratılmaya çalışılmış


Raporda bir basın kuruluşunda sorumlu yazı işleri müdürü olabilmek için "Türk vatandaşı olma" şartının yeni yasayla kaldırılmasından duyulan rahatsızlık dile getiriliyor: "Türk medyasının AB ülkeleri tarafından daha etkin bir şekilde kontrol edilmesine olanak sağlayabilecek önemli bir değişiklik olarak görülmektedir. Türk vatandaşı olmayan bir kişi için bu yasa hükümlerinin uygulanması, devletlerarası anlaşmalar çerçevesinde sorunlar çıkarabilir ve bu yasanın uygulanması olanağı bulunmayabilir."


"İrticai unsurlarla bağlantısı olan, Gulbettin Hikmetyar (Eski Afganistan Başbakanı) ile çekilmiş fotoğrafları bulunan ve Atatürk düşmanlığı ile tanınan Şenol Demiröz'ün ısrarla TRT Genel Müdürlüğü'ne atanması yönündeki çabaları devam etmektedir. Bunun da başarılmasıyla, devletin resmi ve tarafsız TV kanallarını kendi kontrolüne geçirerek hakimiyetini perçinlemeye çalıştığı görülmektedir. Ülkemizdeki bazı siyasi görüşe sahip basın mensuplarının; fikirleri, kökenleri ve hitap ettiği kitlelerin durumuna göre hareket ederek, Cumhuriyet ve ülke değerlerine saldırılarda bulundukları, geçmişte siyasi partilerin ve yöneticilerinin yaptığı hataları devlete mal ederek her fırsatta karalama kampanyası içerisinde oldukları tespit edilmiştir. Bir kısmının AB karşıtı, din düşmanı, demokrasinin üzerindeki baskı unsuru gibi asılsız temaları işleyerek TSK'lerini yıpratmayı ve Cumhuriyet değerlerini erozyona uğratmayı, bir kısmının ise ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin güdümünde faaliyet gösterdiği, yine bazılarının yabancı devletlerce ve örgütlerce satın alındığı, yönlendirildiği ve çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri gözlenmektedir. Bu kapsamda, EK-E'de belirtilen ulusal bazda yayın yapan gazetelerdeki bazı köşe yazarlarınca;


- Kıbrıs davasına ömrünü adamış Rauf Denktaş'ın süreci tıkadığı iddia edilmiş, seçim sonrasında görüşmelerden çekilmesi gerektiği belirtilerek Annan Planı'na destek verilmiş,


- Irak konusunda tam bir çıkmaz ile karşı karşıya gelen hükümetçe, ABD menfaatleri doğrultusunda kararlar alınması için sürekli yanlı yayın yapılmış, oluşan tablonun mimarının TSK olduğu izlenimi yaratılmış,


- Ulus devlet yapısı yok edilerek, AB'nin dayatmaları demokratikleşmenin gereği olarak lanse edilmek suretiyle yeni Sevr'ler yaratılmaya çalışılmış."


Raporun sonuç bölümünde ise Hükümetin medya patronlarının zayıf yönlerinden istifade ederek, basın kuruluşlarını kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı belirtiliyor.
11 maddelik sonuç bölümü özetle şöyle:


Hükümet medyayı kuşatacak


"TRT'nin başına yapılacak atamayla, hükümetin basın üzerindeki hakimiyeti pekiştirilecek. Yandaş Albayraklar Grubu ve benzer medya gruplarının büyümesi, gelişmesi ve etkinliği artırılacak. Hükümet parti programları ve faaliyetlerini bölgesel ve yerel seviyede desteklemek için parti mensupları ve yandaşlarına yerel televizyonlar satın aldıracak veya yeni televizyonlar tesis edecek. Ulusal televizyon ve TRT'yi ele geçiren hükümet, muhalefet partilerinin görüşlerini baskı yoluyla engelleyecek. Yandaş medya vasıtasıyla başta laiklik olmak üzere, Cumhuriyet kazanımlarına saldırı ve müdahalelerde bulunacak. Yapılan yazılı uygulamaları ve kendi siyasi görüşleri çerçevesinde yaptığı uygulamaları, dezenformasyon faaliyetleriyle kamufle etmeyi ve kamuoyunu yanıltmayı başardığı değerlendirilmektedir. BDDK, TMSF Merkez Bankası gibi özerk kuruluşlardaki yöneticiler baskı ve karalama kampanyalarıyla istifa ettirilerek ekonomiyi yöneten kurum ve kuruluşlar kontrol altına alınacak. Bazı basın yayın organları siyasi görüş ve diğer ülkelerle bağlantıları sebebiyle, ülkenin üniter yapısı dahil devletin tüm temel unsurlarını tartışmaya açarak zafiyete uğratmaya çalışacaklar. Ülkemizde bulunan diğer siyasi partilerin kontrol ve güdümündeki basın yayın organları tiraj ve yeterli görsel basına sahip olmamaları nedeniyle istenilen seviyede etkin olamayacaklardır. Mevcut durumun bu şekilde devam etmesi halinde, iktidara sahip olan partinin, basının da desteği ile yerel seçimlerden daha güçlü çıkma ve yerel yönetimleri ele geçirerek gelecek seçimleri de garantileme, genel seçimlerde aldığı oy oranının üzerinde oy ile Anayasa dahil devletin tüm oluşumlarını kendi isteği doğrultusunda değiştirebilme potansiyeline ulaşmayı hedeflediği değerlendirilmektedir."


Özkök'e ABD brifingi raporda


Raporda AB ve ABD'nin medya ile yakın ilişkide olduğuna vurgu yapılarak, şöyle dendi: "ABD Büyükelçisi Eric Edelman'ın göreve başlamasından bu yana bazı siyasiler, iş adamları ve medya mensuplarına ziyaret ve toplantılar düzenlendiği gözlenmektedir. Elçiliğe çağrılan, aralarında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün de bulunduğu 10 kişilik Türk gazeteciye, bir hafta `Yeni Osmanlıcılık' ile `ABD ve Türkiye'nin Ortak Çıkarları' konularında brifing verildi. Büyükelçilik Siyasi Sorumlusu olan John isimli kişi Ankara'da Cumhuriyet Gazetesi'nin bulunduğu sokakta her hafta üç-dört gazetecinin temsilcisi, muhabir, vekiller ve işadamlarını kapsayacak şekilde toplantılar düzenliyor. Bu görüşmelerin hiç bir gazetede yer almaması dikkat çekici ve anlamlıdır. Ayrıca, ABD'nin CNN Türk TV kanalı vasıtasıyla, kendi menfaatlerine hizmet eden medya mensuplarının finansal desteğini sağladığı yönünde bilgiler de mevcuttur. AB ülkelerinin de, Türkiye'deki menfaatlerine yönelik medya desteğini artırma çabası içerisinde olduğu ve Fransa Büyükelçiliği'nce müteakip dönemde Mehmet Dülger vasıtasıyla bu desteği artırma yönünde girişimlerde bulunulacağı yönünde bilgiler alınmıştır."



Taraf