Aydın Doğan'dan şok tepki! Onur kırıcı davranış biçimini hak etmiyoruz!
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın "Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla yargılandığı davada zorla getirme kararı çıktı.
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın "Sermaye Piyasası
Kanunu'na muhalefet" suçlamasıyla yargılandığı davada verilen
"zorla getirme kararını" bazı yayın organlarının “yakalama kararı”
diye duyurduğunu belirten Aydın Doğan’ın avukatları Köksal
Bayraktar ve Şehnaz Yüzer, yazılı açıklamada bulundu.
Açıklamada dava süreci şöyle anlatıldı:
“10 yıla yakın süredir devam eden, Sermaye Piyasası Kanunu'na
aykırılık iddiası ile açılan davada iki kez beraat, bir kez de
beraatte direnme kararı verilmiştir. İlk beraat kararı 06.07. 2011
tarihinde verilmiş bu kararı bozan Yargıtay Ceza Dairesi’nin iki
hakimi FETÖ terör örgütü üyeliğinden halen tutukludur. Bu dava 5
yıl boyunca sürekli Yargıtay a gidip gelmiş, davanın esası ile
ilgili hiçbir değerlendirme yapılmamış, hatta Yargıtay Ceza Genel
Kurulu da dava şartı olmadan dava açıldığı, usuli eksiklik olduğu
gerekçesi ile bozma kararı vermiştir. Ancak en son olarak da yine
aynı bozma kararı verildiğinden dosya 28 Nisan’da İstanbul 7.
Asliye Ceza Mahkemesi’ne gelmiştir. Bu mahkeme hakimi de ilk kez bu
dosya ile karşılaşmıştır.”
“OMURİLİK RAHATSIZLIĞI VARDIR VE SÜREKLİ ERTELEDİĞİ
AMELİYATI İÇİN…”
Aydın Doğan’ın hastalığı nedeniyle yurtdışında olduğuna dikkat
çekilen açıklamada, Doğan’ın hastalığının ayrıntıları ve tedavi
süreci de şöyle belirtildi:
“Müvekkilimiz Aydın Doğan’ın 2015 yılından bu yana omurilik
rahatsızlığı vardır ve sürekli ertelediği ameliyatı için Doğan
Medya Grubu’nun satışından sonra karar almış ve 12.04.2018
tarihinde de tedavi için Münih’e gitmiştir. 18 Nisan’da da daha
önce planlandığı gibi bir operasyon geçirmiştir. Bu operasyondan
sonra 7 Mayıs 2018 tarihinde İstanbul’a gelmiş ancak nekahat
döneminin iyi gitmemesi nedeniyle doktorunun çağrısı üzerine 9 gün
sonra Münih’e geri dönmüştür. Halen de orada yoğun bir tedavi
görmektedir. Bu tedavi 31 Temmuz’a kadar devam edecek bilahare
doktorları tarafından değerlendirilecektir.”
“HAKİMİ HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU’NA ŞİKAYET
ETTİK”
Avukatların açıklamasında “Dosyanın geldiği 7. Asliye Ceza
Mahkemesi ise 1.6.2018 tarihine duruşma günü vererek, duruşma
tarihinde hazır edilemeyen müvekkilimiz için son derece haklı,
yasal ve belgeli mazeret beyanını kuşkuyla karşılamış, Münih’ten
alınan sağlık raporunun tek imzalı olduğu heyet raporu olmadığı
gerekçesi ile kabul etmemiş, yine de sağlık sorunu olduğundan
duruşmayı 11.6.2018 tarihine ertelemiştir” denildi.
“Ancak duruşmadan sonra 7 Haziran tarihinde il sağlık müdürlüğüne
raporları göndererek uygun olup olmadıklarını sormuştur” denilen
açıklama şöyle son buldu:
“11.06.2018 günlü duruşmada bu kez tarafımızdan üç doktor imzalı ve
konsolosluk onaylı rapor sunulmuş ve operasyona katılan Türk doktor
da tanık olarak dinlenmiştir. Buna rağmen duruşmayı yine de
18.6.2018 tarihine bırakmış ve yine yokluğumuzda, kararda
belirtmediği halde hem İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak
yurt dışında olup olmadığını sormuş hem de adreslerine zorla
getirme kararı çıkarmıştır.
Müdafii olarak biz bu karara itiraz ettiğimiz gibi sayın hakimi de
HSK’na (Hakimler ve Savcılar Kurulu) şikayet ettik. Çünkü T.C.
Devleti, laik demokratik sosyal bir hukuk devletidir, anayasaya
göre de yasalar herkese eşit ve objektif bir biçimde uygulanmak
zorundadır. Biz yerel mahkeme hakiminin amacını anlamakta güçlük
çekiyoruz. Bugüne kadar yargıya güvendik ve ilk duruşmaya
katıldığımız gibi çağrılan her duruşmada da hazır olduk, yargılama
sürecinin uzamasının müsebbibi biz olmadığımız gibi yerel mahkeme
de değil. Dolayısı ile, yasal ve haklı mazeretimize karşın böyle
zorlayıcı ve onur kırıcı davranış biçimini ne müvekkillerimiz ne de
savunma makamı olarak bizler hak etmiyoruz. Bu açıklamayı da bazı
yayın organlarında müvekkilimiz aleyhine ‘yakalama kararı çıktığı’
yazıldığı için yapmak zorunda kaldık. Bu kapsamda her türlü yasal
yollara başvuracağımızı kamuoyuna saygı ile duyururuz.”
NE OLMUŞTU
Geçen yıllarda Aydın Doğan, kızı Hanzade Vasfiye Doğan Boyner, İmre
Barmanbek ve Ali Rıza Temuroğlu hakkında, kağıt ve baskı malzemesi
temin eden şirketlere haksız kazanç sağlandığı gerekçesiyle
"Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet" suçundan İstanbul 7. Asliye
Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.
Mahkeme, suçun yasal unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Aydın
Doğan'ın da aralarında bulunduğu 4 sanığın beraatine karar
vermişti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay
7. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozmuştu.
Yerel mahkemenin kararında direnmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza
Genel Kuruluna gelmişti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunda 23'e karşı 24 üyenin oyu ile alınan
kararda, uyuşmazlık konusu olarak öncelikle sanıklar hakkında
usulüne uygun açılmış kamu davası bulunup bulunmadığı irdelenmiş,
Kurulun 24 üyesi, "davanın usulüne uygun açılmadığı"na
hükmetmişti.
Söz konusu dava yeniden görüldü. Ancak duruşmaya Almanya’da tedavi
gördüğü için katılamayan Aydın Doğan ve yurt dışında olan Hanzade
Vasfiye Doğan Boyner hakkında zorla getirme kararı çıkmıştı.