08 Nis 2018 09:17
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:08
'Aydın Doğan, Emin Çölaşan'a da hakkını helal etti mi?'
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, köşesini Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın veda mesajına ayırdı.
Doğan Yayın Grubu'nun Demirören'e satılmasının ardından Aydın Doğan
ve kızları Arzuhan Doğan Yalçındağ, Vuslat Doğan Sabancı, Hanzade
Doğan Boyner, Begümhan Doğan Faralyalı, geçtiğimiz cuma günü
öalışanlarıyla vedalaşmışlardı.
İşte Özkök'ün bugünkü yazısından o bölüm:
Emin Çölaşan'a da hakkını helal etti mi?
AYDIN Doğan’ın Hürriyet’te biz çalışanlarla yaptığı veda töreninde onun iç dünyası açısından çok önemli bir ayrıntı vardı.
Bütün salon dinliyordu ama o ayrıntıyı benden başka kimsenin fark ettiğini sanmıyorum.
***
Veda konuşmasının helalleşme bölümüne gelmişti...
Kendisiyle birlikte çalışan, çalışıp da yanından ayrılan herkese hakkını helal etti...
***
“Herkese” kelimesini işitince geçen yaza döndüm
2017 yazının neredeyse tamamını Bodrum’da Aydın Doğan’la birlikte geçirdim...
Çok konuştuk...
Özellikle Hürriyet’ten ayrılan 3 yazardan sık sık söz ediyordu...
***
Mesela Yılmaz Özdil...
Onun hakkında, “Bizden ayrıldı. Ama hep çok mert davrandı. Hiç haksızlık etmedi bana” diyordu...
Eşi Sema Hanım’ın onun iyi bir okuyucusu olduğunu söylüyordu.
***
Bekir Coşkun konusunda üzgündü.
“Ben onun işine son vermedim. Kendi ayrıldı. Ama sanki biz ayırmışız gibi bir hava oluştu” diyordu.
Bekir’in hastalığını öğrendiğinde ne kadar üzüldüğünün şahidiyim.
***
Ancak Emin Çölaşan’a çok içerliyordu...
Ve sık sık şunu söylüyordu...
“İşte ona hakkımı asla helal etmeyeceğim...”
***
Veda konuşmasında o bölüme gelince içimde bir şey cız etti... “Keşke bunu söylemese” dedim...
Söylemedi...
Bir-iki saniye durdu, sonra “Herkese hakkımı helal ediyorum” dedi...
***
Önünde yazılı bir metin vardı.
Bu duyguyla mı geldi, orada mı böyle bir duygu oluştu bilmiyorum...
İçinde tek bir ukde vardı...
“Herkese” dediğine göre “Acaba içindeki son ukdeyi de sildi mi” diye düşündüm....
***
Bir “Gazeteci Aydın Doğan” vedasıydı...
Gazetecilerden haklarını helal etmesini isteyerek, gazetecilere hakkını helal ederek ayrıldı.
Amiral gemisini, kendisi gibi çok genç yaştan itibaren iş dünyasına girmiş, başarmış, gençlik yıllarından beri gazetecilik dünyasına çok yakın olmuş Erdoğan Demirören ve ailesine emanet etti.
***
Dinlerken, “Helalleşmek güzel bir duygu” dedim...
Ve Yılmaz Erdoğan’ın “Kelebeğin Rüyası” filmindeki o harika cümleyi hatırladım:
“Belki unutmak değil ama hatırlamamak mümkün...”
İşte Özkök'ün bugünkü yazısından o bölüm:
Emin Çölaşan'a da hakkını helal etti mi?
AYDIN Doğan’ın Hürriyet’te biz çalışanlarla yaptığı veda töreninde onun iç dünyası açısından çok önemli bir ayrıntı vardı.
Bütün salon dinliyordu ama o ayrıntıyı benden başka kimsenin fark ettiğini sanmıyorum.
***
Veda konuşmasının helalleşme bölümüne gelmişti...
Kendisiyle birlikte çalışan, çalışıp da yanından ayrılan herkese hakkını helal etti...
***
“Herkese” kelimesini işitince geçen yaza döndüm
2017 yazının neredeyse tamamını Bodrum’da Aydın Doğan’la birlikte geçirdim...
Çok konuştuk...
Özellikle Hürriyet’ten ayrılan 3 yazardan sık sık söz ediyordu...
***
Mesela Yılmaz Özdil...
Onun hakkında, “Bizden ayrıldı. Ama hep çok mert davrandı. Hiç haksızlık etmedi bana” diyordu...
Eşi Sema Hanım’ın onun iyi bir okuyucusu olduğunu söylüyordu.
***
Bekir Coşkun konusunda üzgündü.
“Ben onun işine son vermedim. Kendi ayrıldı. Ama sanki biz ayırmışız gibi bir hava oluştu” diyordu.
Bekir’in hastalığını öğrendiğinde ne kadar üzüldüğünün şahidiyim.
***
Ancak Emin Çölaşan’a çok içerliyordu...
Ve sık sık şunu söylüyordu...
“İşte ona hakkımı asla helal etmeyeceğim...”
***
Veda konuşmasında o bölüme gelince içimde bir şey cız etti... “Keşke bunu söylemese” dedim...
Söylemedi...
Bir-iki saniye durdu, sonra “Herkese hakkımı helal ediyorum” dedi...
***
Önünde yazılı bir metin vardı.
Bu duyguyla mı geldi, orada mı böyle bir duygu oluştu bilmiyorum...
İçinde tek bir ukde vardı...
“Herkese” dediğine göre “Acaba içindeki son ukdeyi de sildi mi” diye düşündüm....
***
Bir “Gazeteci Aydın Doğan” vedasıydı...
Gazetecilerden haklarını helal etmesini isteyerek, gazetecilere hakkını helal ederek ayrıldı.
Amiral gemisini, kendisi gibi çok genç yaştan itibaren iş dünyasına girmiş, başarmış, gençlik yıllarından beri gazetecilik dünyasına çok yakın olmuş Erdoğan Demirören ve ailesine emanet etti.
***
Dinlerken, “Helalleşmek güzel bir duygu” dedim...
Ve Yılmaz Erdoğan’ın “Kelebeğin Rüyası” filmindeki o harika cümleyi hatırladım:
“Belki unutmak değil ama hatırlamamak mümkün...”