10 Tem 2011 14:24 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:33

AYAKLARINA LAF EDENLERİ SATIŞLAR İLE VURDU!

Yeteneklerinin haber sunmakla sınırlı olmadığını ve popüler medyada yer alabileceğini herkese gösterdi.

Onu ütülü gömleği ve ciddi ifadesiyle spor haberleri sunarken tanıdık. Sonra “Yok Böyle Dans”ta karşımıza püsküllü elbiselerle çıktı. “Futboldan anlayan kadın” fikrini kitlelere kabul ettiren Burcu Esmersoy şimdi şova, “Yaz Gecesi” programıyla devam ediyor.

İlk zamanlar başarısını güzelliğiyle ilişkilendirenler artık onu kabullenmiş görünüyorlar. Yeteneklerinin haber sunmakla sınırlı olmadığını, o güne dek koruduğu çizgisini bozmadan popüler medyada yer alabileceğini herkese gösterdi. Ünlü spiker, bir yandan hâlâ NTV çatısı altında çalışırken bir yandan da ona heyecan veren başka işler yapıyor olmanın mutluluğunu yaşıyor. “Markafoni” isimli alışveriş sitesi için gerçekleştirdiği fotoğraf çekiminin
ilk seferinde yapılan “ayağı çirkin” eleştirilerine kulak asmadan, ikinci kez poz verdi. “Eskiden gazeteye arkasından başlardım, hâlâ spor sayfalarını aynı heyecanla okuyorum ama bunlara Cadde, Günaydın, Kelebek de eklendi” diyor. Esmersoy’laGaye Sökmen Ajans’ın bahçesindeki dut ağacının altında buluşuyoruz. Hasretle beklediği televizyon programına kavuştuğu için mutlu. Yakın arkadaşı, gazetemiz muhabiri Pelin Çini de bize eşlik ediyor. İki arkadaşın sohbetine sorularımı ekliyorum. Burcu Esmersoy’la “Yok Böyle Dans”tan sonra değişen yaşamını, sayısı 6’yı bulan reklam kampanyalarını ve yeni programını konuşuyoruz.

* Televizyon programınız başladı. Daha önce de Yekta Kopan ile benzer bir çalışma yapmıştınız…

Evet başladı, hafta içi dört gün yayınlanacak ve yaklaşık iki ay sürecek. 2009’da Yekta Kopan’la “Yaz Gecesi Şovu”nu yapıyorduk. Çok güzel bir işti. İki senedir o programın hasretiyle yaşıyordum. Bu kez yalnız sunuyorum. Yekta da olsun diye kanal yöneticilerine çok direttim ama başka bir projesi olduğu için eşlik edemedi.

* Başka partner düşünülmedi mi?

Format iki kişinin sunumuna daha uygun aslında. Konuğu dinlerken gözünün içine bakmak zorundasınız. Bir yandan da sosyal medyayı ve gelen e-postaları takip etmek gerek. Birkaç isim söylendi ama kabul etmedim. Çünkü söylenen isimler ekranda güzel görünen ama sunucu olmayan isimlerdi.

* Kariyerinizi spor spikerliğinden başka bir kulvara kaydırmak için mi “Yok Böyle Dans”a katılmıştınız?

Evet, yakınımdakilere biraz değişiklik istediğimi söylüyordum ama Acun Ilıcalı beni harekete geçirene kadar kolumu kıpırdatmadım. Yarışma kariyer açısından fikirlerimi çok değiştirdi, beni çok daha geniş bir kitleye ulaştırdı. Hiç ummadığım şekilde çocuk hayranlarım da oldu mesela.

* “Yok Böyle Dans”tan sonra hayatınızda ne değişti?

Çalışkan olduğumu hatırladım. O yorucu tempoyu kaldırabildiysem her şeyi yapabilirim gibi geldi. İnsanların bana bakışları da değişti. İlk zamanlarda “Aa ne gerek vardı” diyenler, “Nasıl cesaret ettin?” demeye başladılar. Gerçekten öyle. Bir riskti. Gayet ciddi haber sunan kadın gidiyor, yerine minicik, pullu, saçaklı elbiseleriyle dans eden bir kadın geliyor.

* Bir kırılma da yaşadınız galiba yarışma esnasında…

İlk haftalarda “spiker Burcu” gibi davrandım. Sonra yanlış yaptığımı fark ettim. İbrahim Tatlıses’in geldiği programda da bir kırılma yaşandı ve göbek attım.
Herkes çok şaşırdı. “Ya bu kız eğleniyor bu işi yaparken, gayet de güzel dans ediyormuş” demeye başladılar.
Şimdi partilerde Shakira’nın “Waka Waka”sı çaldığında beni tutup ortaya atıyorlar.

* “Survivor” için teklif geldi mi?

Hayır ama zaten şirketimden üç ay için izin almıştım. Acun da bunu bildiği için teklif etmedi. “Yok Böyle Dans” kadrosuyla gidilseydi, koşa koşa giderdim.

“Beğendiğim bir şeyi almamı engelleyen tek insan ablam”

* İnternetten alışveriş yapar mısınız?

Evet ama ablamın kontrolünde. Beğendiğim bir şeyi almaktan hiçbir şey beni alıkoyamıyor çünkü. Markafoni ve enmoda.com’dan beğendiklerimi ablama söylüyorum, o da uygun görürse alıyor.

* Markafoni’ye ilk poz verdiğinizde ayağınızın çirkin olduğu söylendi. Bunu sorun haline getirdiniz mi?

Bu çekimlerde hep esprisi yapıldı; “Sadece ayakları çekelim” falan diye. Ben kendimle barışık bir insanım. Aklıma bile gelmez böyle bir şey. Ayrıca birine böyle bir şey söylemek de son derece ayıp. O zaman Markafoni’nin sitesinde, o fotoğrafların altına “Her şey iyi hoş da şu ayağa bir fotoşop yapamadınız mı kardeşim” diye esprili bir mesaj yazmıştım. Sonra da hemen arayıp sordum “Ayakkabı satışına olumsuz bir etkisi oldu mu ayakların?” diye. Olmamış, bütün stoklar tükenmişti. Markafoniciler de sanırım o yüzden ikinci kez çalışmak istediler.

* Bu çekimlerde Fırat Çelik’le birlikte poz verdiniz. Nasıl geçti?

Çok güzel geçti. Umduğumuzdan erken bitirdik çekimi. Fırat çok profesyoneldi. Ben ilk kez karşılaştım. Bütün arkadaşlarım “Fırat’a bizden bahset, bizim için bir umut var mı, sor” falan diyerek diyerek çekime yolladılar.

* Çekimlerde konsept tatil, deniz ve yattı. Ama siz bu yaz tatil yapmıyorsunuz. İçiniz gitmedi mi?

Bu yaz, hafta sonları küçük kaçamaklar şeklinde yapacağım tatili. Uzun tatili Türkiye’de yapmayı sevmiyorum zaten, Uzakdoğu’yu tercih ediyorum. Zaten Allah çarpar, beş aydır tatildeyim.

“Kadınların yeni bir sektörde iş bulmasına sebep olmaktan gurur duyuyorum”

Spor spikerliğini bıraktığınızda “Burcu Esmersoy’un tahtına kim geçecek?” haberleri yapıldı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Bir kere böyle bir taht yok. Bu işi popüler hale getirdiğim için böyle yakıştırmalar yapılıyor. Kadın ve sporun bir aradalığıyla ilgili kırılması gereken bir şey vardı. “Kadınlar futboldan anlamaz”ı yıkmak için çok uğraştım. Birçok kadının yeni bir sektörde iş imkanı bulmasına sebep olmaktan gurur duyuyorum. Gelecekte de, Halit Kıvanç’ın gittiği yerlerde gördüğü hürmeti, hayranlığı isterim sadece. Yoksa “Aman tahtıma kim oturdu” gibi bir derdim yok.

“Şike operasyonuna çok şaşırmamak lazım”

* Fenerbahçe’de yaşananlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Bunun aynısı İtalya’da yaşandı. İlk kez olan bir şey değil, ilk kez ortaya çıkan bir şey sadece. O yüzden çok şaşırmamak lazım. Ama sıkıntıya giren insanları görünce elbette üzülüyorum. Sezon başladığı zaman neler olacağını göreceğiz.

Güliz Arslan / Milliyet