Avukatından Elif Çakır'a Kabataş darbesi!
Avukat Fidel Okan, kucağında 6 aylık bebeği ile Kabataş'ta saldırı iddialarının, kurgu ve düzmece olduğunu ve yalanlara ekleme üstüne ekleme yapıldığını söyledi.
Kabataş'ta Gezi Olayları sırasında, başörtülü bir kadına, belden
yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah
bandanalar bulunan 80-100 kişilik grubun, genç kadını dövdüğü ve
üzerlerine idrarlarını yaptığı iddiasının en önde gelen
savunucularından Elif Çakır'ın o dönemdeki avukatlarından Fidel
Okan, Kabataş'ta öne sürüldüğü gibi bir olay yaşanmadığını
söyledi.
Avukat Okan, kişisel Twitter ve Facebook sayfalarında yayınladığı
'Verdiğiniz zararın farkında mısınız?' başlıklı yazıda, Kabataş
olaylarının kurmaca ve kandırmadan kandırmacadan ibaret olduğunu
belirterek, "Kabataş'ta, Gezicilerle gelin arasında ki sözlü
tartışma, tacize, darba, aşşağılamaya, insanlık dışı muameleye
dönüşmüştür. Hiç kuşku yok ki; Sn. Başbakan da olayın gerçekten bu
haliyle yaşandığına inandırılmıştır" ifadelerini kullandı.
Avukat Fidel Okan'ın 'Verdiğiniz zararın farkında mısınız?'
başlıklı yazısı şöyle:
Verdiğiniz zararın farkında mısınız?
Kötü şeyler oluyor... Nahoş... Bunları yazmak bile bana zul
geliyor... Biliyorum ki az sonra okuyacaklarınız bazı çevreleri çok
rahatsız edecek bunların arasında dostlarımda var...Ama gördüğüm ve
inandığım gerçekleri yazmassam, susarak hem inandığım değerlere
ihanet etmiş olacağım hemde bu mücadelede birlikte hareket ettiğim
dostlarıma onları uyarmayarak kötülük yapmış olacağım...
Gelelim Sadede...
Asıl konumuz Gülen Cemaat'in haber alma ve istihabrat merkezi
olarak çalışan Fuat Avni müstear isimli hesaba ait olduğu iddia
edilen DM yazışmaları... Twitter ve Facebook adreslerimden beni
takip edenler bilir ki;bu konu ile alakalı haberlere ilk anda
tepkimi gösterdim... Bana gelen özel bilgilerden hareketle bu DM
yazışmaları haberinin tam bir kandırmaca ve kumpas olduğunu bilerek
yapılan haberlerle ilgili sert eleştiride bulundum. Meseleye o
dakikalarda henüz aymayan kesimler, benim bu tepkim üzerine
hakkımda ipe sapa gelmez yorumlarda bulundular. Üstüne hem Zaman
Gazetesi hem de örgütün alt elemanı olan Emre Uslu bu haklı tepkimi
kendilerine malzeme yaptılar... Beni tanıyan tanır, bildiğim
doğrudan, inandığım değerlerden sonunda ne olursa olsun asla
şaşmam...Ortada bir yalan bir kurgu düzmece bir şeyler varsa ve
bunlar benim yıllardır verdiğim mücadeleye zarar veriyorsa hiç
susmam... Fuat Avni DM yazışmaları meselesinde de durum aynen
budur... Dün Gülen Cemaati bugün Paralel Örgüt olarak anılan bu
yapıya karşı uzun yıllardır mücadele veriyorum.... Bu yapının ve
liderinin adının bile anılmaktan korkulduğu dönemde bu örgütün
hakimlerine mahkeme huzurunda; “Siz talimatları Pensilvanya'dan
alıyorsunuz” diyebilecek kadar yüreğimi ortaya koymuş biriyim... O
yüzden hangi niyetle olursa olsun, öz kardeşimde olsa kim bu
mücadeleye zarar veriyorsa karşısına dikilir ve gerçeği yüzüne
haykırırım...
Şimdi burada bu konuya bir ara verelim ve durumu daha iyi
kavrayabilmeniz için başka bir konu üzerinden yürüyelim...
Kabataş Meselesi..
Fuat Avni DM yazışmaları ile alakalı yapılan haberlerin doğurduğu
kötü sonuçlar ve yansımaları henüz tam olarak belirmedi. Kuşkusuz
ileriki zamanlarda anlaşılacak tıpkı Kabataş meselesinde olduğu
gibi. O yüzden o konuyu somut bir örnek olarak sunmak istiyorum
sizlere.
'Ortada büyük bir kandırmaca vardı'
Ne oldu Kabataş Olayı'nda hatırlayalım... Gezi Olaylarının
yaşandığı bir zamanda kamuoyu korkunç bir haberle uyandı bir sabah.
Haberde anlatılanlara göre İstanbul'da ki Kabataş İskelesi önünde
ellerinde deri eldiven ve kafalarında bandana olan yarı çıplak 70
kadar erkek yanında küçücük bebeği olan başörtülü anneyi itip,
kakıp tartaklamış, bebek arabasını alaşağı edip bebeği fırlatmış ve
dahası kadın ve bebeğin üzerine idrarlarını boşalatarak inanılması
güç bir olaya sebep olmuş. Bir gazetenin manşetinden verilen ancak
tüm Türkiye kamuoyunu şaşkına çeviren olayın o günlerde bir
görüntüsü ortaya çıkmamıştı... Görüntüler ortaya çıktığında aslında
bir gerçekle karşı karşıya kaldık; Ortada büyük bir kandırmaca
vardı.
Hikâye sürekli abartılarak anlatıldı
Peki olayın aslı neydi? Şöyleydi; Genç kadın Kabataş İskelesi'nde
bebeği ile birlikte eşini bekliyordu. O sırada Gezi'ye destek veren
bir grup, genç kadının yanından geçerken aralarında bir kaç
saniyelik sözlü sataşma olur.. Kadın ürker...Bu arada beklediği
kocası gecikir. Geldiğinde de kadın, kendisini bekleten sorumsuz
kocasına, öfkesini kusarken yaşadığı olayıda bire bin katarak
anlatır. Kadının belki de amacı kocasına sorumluluğunu
hatırlatmaktır. Olayı duyan koca panik ve tabiki suçluluk duygusu
ile konuyu İlçe Belediye Başkanı olan babasına hikayeyi daha da
abartarak anlatır. Ak Partili Belediye Başkanı, kendisine anlatılan
ve iki kez abartılmış olan hikayeyi daha da abartarak durumu parti
yöneticilerine bildirir.Gezinin sıkıntılı döneminde parti
yöneticilerine gerçekmiş gibi aktarılan hikaye basına bildirilir.
Hemen kadınla röportaj yapılır. Birbirinden bağımsız olarak üç kez
abartılmış bu olay gazete manşetine dahada vurucu cümlelerle
geçirilir. Şu gerçek ki; o ana kadar olaya herkes inanmıştır.
Olayın gerçek olmadığını sadece gelin bilmektedir. Olayı ilk
abartan yalanlarla süsleyen gelindir. Diğerleri ise yalanlara
ekleme yapmıştır.
Kabataşta, Gezicilerle gelin arasında ki sözlü tartışma, tacize,
darba, aşşağılamaya, insanlık dışı muameleye dönüşmüştür. Hiç kuşku
yok ki; Sn. Başbakan da olayın gerçekten bu haliyle yaşandığına
inandırılmıştır. Sonradan görüntüler ortaya çıkınca bu olaya inanan
herkes dile getirmeseler de büyük bir şaşkınlık yaşamıştır. Bu
olaya inandırılan ve tepkisini ortaya koyan dindar muhafazakar
kesim toplumun bir bölümü tarafından yalancılıkla hala da
suçlanmaktadır.İslami değerler bu olay yüzünden tartışma konusu
olmuştur. Öyle ki son zamanlarda görüldüğü gibi bu olay tartışma
programlarında muhafazakar kesime karşı kullanılan bir silah haline
dönüşmüş, özde mağdur ama yalancı olan bir gelin yüzünden
İslamiyet, dindarlık, muhafazakarlık, islami değerler aralarında
kötü niyetlilerin de olduğu insanların bile ağzına pelesenk
olmuştur.Bundan toplum olarak gördüğümüz zararın haddi hesabı
yoktur...Ve Maalesef halende görmeye devam ediyoruz...
Sonuca gelirsek bu iki olayı niye birbirine bağladım. Çünkü bir
süre sonra Fuat Avni DM haberi de tıpkı Kabataş yalanı gibi
karşımıza heyyula gibi dikilecek. Bu kurgu ve düzmece olan haber
Paralel Örgüt'le doğru, objektif ve tamemen somut belge ve
bilgilerden hareket eden bizleri çok güç duruma düşürecek. O yüzden
çok kaygılıyım ve gerçekten üzgün ve kızgınım.Şimdi değil ama bir
süre sonra, bu düzmece haberin nereden çıktığı, kimlerin bu işte
parmağı olduğu ve hangi istihbaratçıların başrol oynayıp, kimleri
nasıl kandırdığı da ortaya çıkacak. Ama dedim ya...Şimdi değil! Bir
süre sonra!