Avukat Arzu Akalın Adem Metan'a konuştu: TÜRGEV artık genç bir kız oldu!
Radyo Viva’da yoğun ilgi gören programlara imza atan ünlü Radyo Programcısı Adem Metan, TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Arzu Akalın’ı ağırladı.
Radyo Viva’da yoğun ilgi gören programlara imza atan ünlü Radyo
Programcısı Adem Metan, TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Arzu
Akalın’ı ağırladı. Akalın, Erdoğan ile tanışmasından, 28 Şubat
döneminde yaşadığı acı hatıralara tüm soruları açık yüreklilikle
cevapladı.
Programın başında çocukluğunun Almanya’da geçtiğini ifade eden
Akalın, eğitiminin belirli bir kısmını yurt dışında
gerçekleştirdiğini ifade etti. 14’lü yaşlarda geldiği Türkiye’de
dil konusunda uyum zorluğu yaşayıp yaşamadığına dair sorulan
sorulara Akalın, özellikle ilk geldiği yıllarda konuşurken ‘pot’
kırmaya dair yaşadığı çekinceleri anlattı ve gerekli entegrasyonu
kısa sürede sağladığını ifade etti. Çocukluğunu İki ülkede
yaşamanın zor olduğuna dikkat çeken Akalın, şöyle konuştu: “Arzunun
olgunlaşması, zorluklarla mücadelede tavır geliştirmesi iki ülke
arasında gidip gelmenin önemli etkisi oldu.
İlk meslek hayaliniz neydi sorusuna ise şöyle cevap verdi; İlkokul
zamanlarımda standart her çocuk gibi Almanya’daki
öğretmenlerimi rol model alarak öğretmenlik hayali kuruyordum.
Almanya’dan döndükten sonra karakter yapıma uygun olarak kendi
özgün hayallerimi kurmaya başlayınca ailemin de etkisiyle Hukuk
eğitimi aldım. Rabbim nasip etti”
“ARZUMU YAŞAR GEÇERİM”
Sohbet sırasında her insanın içinde özgür bir ruh barındırdığını da
ifade eden Akalın, zaman zaman çılgınlık yapma arzusunun her
insanda olduğu gibi kendisinde de olduğunu belirtti. Görevini
keyifle yaptığını anlatan Akalın, ancak insani Arzu tarafının ağır
bastığı zamanlarda Başkanlık kalıbından sıyrılabildiğini
kaydederken, mahalle baskısına veya ‘çevredekiler ne der’ kısmını
önemsemediğini anlattı. Akalın, “Hayat içinde sıkıntı da
getirebiliyor. Onu göğüslemek gerekiyor. Tempolu hayatta bir takım
şeyleri oturtmaya başlıyorsunuz. Kendinize zaman ayırma çabası
içinde oluyorsunuz. Hayatı ıskalamamak gerekli. Eğer, deniz
kenarında yürümek istiyorsam, toplantıdan çıkıp evime giderken gece
saat 24.00 dahi olsa yürürüm. Geç oldu, diye düşünmem. Yapmak
istiyorsam yaparım. Arzu’yu yaşamak istediğimde aklıma
koyduğum an yapar geçerim ertelemem, şeklinde konuştu.
“TÜRGEV GENÇ KIZ OLDU”
Metan’ın, TÜRGEV gibi 21 Yıllık bir kurumun başında olmanın nasıl
bir duygu olduğunu sorması üzerine de Akalın, öğrenci kız
çocuklarına hizmet verdiklerini belirtti. TÜRGEV’in artık genç bir
kız olduğunu da vurgulayan Akalın, şu ana kadar tanıtımının
yapılmaması ile ilgili olarak da ‘hayır, işlerini yaparken ulu orta
haykırılmadığını, bunun tevazuyu bozduğu düşüncesinin yaygın
olduğunu ifade etti. Ancak bu düşüncenin safiyane olduğunu da
belirten Akalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptığınız hizmet reklam değil. Ancak, muhataplarınıza anlatmak
zorundasınız. Dünya ve ülkemiz bu konuda tarz değişikliğine gitti.
Faaliyetlerini daha fazla anlatmaya başladı. Türkiye, eğitim
alanında 17-25 aralık sürecinde istismar edildi. Ardında gizli
niyetlerin olduğu ortaya çıktı. Halkımız bu yüzden açık ve şeffaf
yapılara meyil ediyor. Bu da sebeplerden birisi. Aşırı ihtiyaç
çıkınca TÜRGEV bir sivil toplum kuruluşu olarak daha fazla öne
çıkmaya başladı”
TÜRGEV NE YAPIYOR?
Üniversite tercihi yapan kız öğrencilerin, yaşadıkları şehrin
dışındaki bir şehirde eğitim almak istediklerini kaydeden Akalın,
ev veya yurt ihtiyacı olduğunu anlattı. TÜRGEV’in genç kızlara
barınacakları güvenli ve konforlu yurt ortamı sunduğunu da anlatan
Akalın, Türkiye’nin her bir köşesinde mimari standartlarda o
yaştaki genç kızın ihtiyaçlarına göre belirlenen standartlar
olduğunu belirtti. Gençlerin hayata donanımlı hazırlanmasının
önemli olduğunu da söyleyen Akalın, lisans ve yüksek lisans
döneminde TÜRGEV’in yanlarında olduğunu söyledi. TÜRGEV yurtlarında
donanımla gençlere fırsatlar sunduklarını da belirten Akalın,
“Öğrenciler, TÜRGEV’de kendilerini keşfetmiş oluyorlar. Türkiye ve
gençler yeteneklerine uygun üniversiteleri okuma imkanı buluyorlar.
Aksi halde mutsuz bir hayat yaşıyorlar. Onların, kendilerini
keşfetmelerine yönelik destekler veriyoruz” diye konuştu.
“TÜRGEV’DE KIYAFET KURALI YOK”
Türgev’in bir kıyafet sınırlandırması var mı sorusu üzerine de
önceleri başörtüsü kullanmadığını ancak artık hayatının uzun
bölümünü başörtülü yaşadığını da hatırlatan Akalın, en nefret
ettiği şeyin de insanların kıyafetlerine göre kategorize edilmesi
olduğunu söyledi. Akalın, “Kendine yapılmasını istemediğini
başkasına yapmayacaksın. Kendi hayatımda insanların kıyafetlerine
göre kategorize edilmesine karşıyım. TÜRGEV yurtlarında kalacak
öğrenciler mutlaka başörtü takacak, şu rengi tercih edecek tarzında
anlayış yok ve olmamalı. Bu anlayış olursa o kurumun samimiyetini
sorgularım” diye konuştu. Herkese kucak açtıklarını da kaydeden
Akalın, ancak disipline önem verdiklerini söyledi. TÜRGEV’de temel
omurgayı kız öğrencilerin oluşturduğunu da hatırlatan Akalın, 8500
öğrenciye hizmet verdiklerini kaydetti. Bu sayıya + 4 bin öğrenci
kapasiteli ilave yurtlar açacaklarını da hatırlatan Akalın, yurt
dışında da lisans ve yüksek lisans alanında öğrencilere yardımcı
olduklarını ekledi.
“FİKRET ORMAN’I GÜZEL BİR KARAKTER OLARAK
TANIDIM”
Özel yaşamıyla ilgili soruları da cevaplayan Akalın, çocukluk
zamanlarında abisinin de telkiniyle Beşiktaş taraftarı olduğunu ve
sonrasında bunun bir tutkuya dönüştüğünü ekledi. Maç ve benzeri
aktivitelere katılmayı seviyorum çünkü insanın hayata başka
açılardan bakabilmesini sağladığını düşünüyorum.
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’dan övgü ile bahseden Akalın,
“Kayseri ile Beşiktaş maçının gelirinin şehit ve gazi ailelerine
bağışlanması organizasyonu düzenledi. O karşılaşma sırasında Fikret
Orman’ı güzel bir karakter olarak tanıdım”
“BAZEN TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINI DA
KULLANIYORUM”
Giyim tarzı ile ilgili de konuşan Akalın, gönüllü fahri imaj
danışmanları olduğunu anlattı. Katıldığı toplantılarda kıyafeti ile
ilgili tanıdıklarının görüşlerine dikkat ettiğini de anlatan
Akalın, “Bu fısıltılar beni şekillendiriyor. Döpiyes, topuklu
ayakkabı ve muhteşem renk uyumu ile koşturan kadın yönetici tarzı
ruhumu daraltırdı. Spor ile klasiği birleştirmeye çalışıyorum.
Rahatlığı ön planda tutuyorum” dedi. Akalın, ayrıca araç kullanmayı
da çok sevdiğini anlatarak, zaman zaman toplu taşıma araçlarını
kullandığını da anlattı. Araç kullanmayı da sevdiğini anlatan
Akalın, direksiyon başında sorunlarına çözüm bulduğunu hatta
kendisini terapi ettiğini söyledi. Akalın, “Hüzünlü ya da mutlu
olduğum zamanlarda araç kullanmayı ekstra seviyorum. Araç
kullanırken terapi oluyorsunuz, sorunlara çözüm buluyorsunuz. Uzun
yollarda araç kullanmayı daha fazla seviyorum” dedi.
“ÖLECEKSEM 15 TEMMUZ’DA ÖLEYİM, DİYE DÜŞÜNDÜM”
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını da paylaşan Akalın, THY’deki yönetim
kurulu toplantısından çıktıktan sonra evine gittiğini belirtti.
Gelişmeleri öğrenince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılamak üzere
Atatürk Havalimanı’na geçtiğini belirtti. Akalın, ‘Sayın
Cumhurbaşkanımız Devlet Konuk Evi’ne geldi. Sabaha kadar
vatandaşlarımız, siyasiler, Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesi ile
bulunduk.. Normal hayatımda kontrollü bir insanımdır. Kolay
kolay paniklemem. Anlamaya çalışırım. 15 Temmuz’da hayatımda ilk
defa patlama sesiyle kendimi ölüme bu kadar yakın hissettim.
Kendimle konuşurken, hislerimi sordum. Öleceksem, böyle bir akşam
böyle bir gecede ölmeyi büyük şeref ve memnuniyetle yapabilirim,
dedim. Ölümle ilgili de hayatımda ilk defa bu kadar yakın oldum. O
gece farklı bir geceydi. Millet olarak da unutamayacağım. O geceden
sonra İstiklal Marşı’nı farklı duygularla okuyorum” şeklinde
konuştu.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN MARKASINI TESCİL ETMEM MESLEK
HAYATIMDA UNUTMAYACAĞIM BİR DENEYİM OLDU
Program sırasında sorulara açık yüreklilikle cevap veren Akalın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili hatırasını da
paylaştı. İÜ Hukuk Fakültesini dönem birincisi olarak tamamladığını
da hatırlattı. Erdoğan’ın başkanlığı döneminde İBB’de stajını
yaptığını da belirten Akalın, yollarının kesişmesini de paylaştı.
Daha sonra avukatlık yaparken patent konusuyla ilgilendiğini de
belirten Akalın, kendisine vekalet verilmesiyle birlikte 2012’de
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ismini marka olarak tescil
ettiğini anlattı. Yine 2013 yılında Erdoğan’ın daveti ile
hukukçuların katıldığı toplantıya katıldığını da anlatan Akalın,
orada düşüncelerini ifade ettiğini söyledi. Toplantı sonrası
Erdoğan’ın,‘Arzu yanıma gelir misin?’ dediğini ve kendisine TÜRGEV
ile alakalı çalışma teklifinde bulunduğunu da söyleyen Akalın,
konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok kıymetli ve heyecanlı bir andı.
Daha önce belki beni uzaktan tanıyordu. Doğru ve tam kesişme o an
gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanımızı tanımış oldum. Onun için
söylenen “Güçlü karakterdir ve Kendi dediklerinde ısrar eder gibi
söylemlerin aslında bir şehir efsanesi olduğunu farkettim.
Kendisiyle Bir konuda istişarede bulunup, fikrimi
söylediğimde; nedenlerinizi , niçinlerinizi dikkatle sorup
anlamaya çalışıyor. Bu, hukuk eğitimim sırasında aldığım
hukuk formasyonuna da çok uygun düştü. Mutlaka o konudaki
gerekçelerinizi başından sonuna dinliyor. Ben de bu ve buna
benzer deneyimlediğim yönetimsel doğruları kendi hayatıma taşıdım.
Bir konuyu çalıştığınızda inandığınızda hangi gerekçeyle
savunduğunuz dikkatle dinliyor ve o konu içselleştirip
içselleştirmemiş olduğunuzu ölçüyor. Sizi başından sonuna kadar
dinliyor”
“22 YILLIK AVUKATLIK HAYATIMDA 20 YIL DURUŞMALARA GİREMEDİM
ANCAK BU BENİ YILDIRMADI”
28 Şubat sürecinde yaşadıklarının sorulması üzerine sıkıntılı
sürecin getirmiş olduğu hatıralarını paylaşan Akalın, 22 yıllık
meslek yaşamının 20 yılında duruşmalara giremediğini söyledi. O
dönem Almanya’ya gidip geldiğini ve bir avukatlık bürosunda
ücretsiz çalıştığını da anlatan Akalın, böylece tecrübe kazandığını
anlattı. Son 2 yıldır artık yasağın kalkmasıyla mesleğini
rahatlıkla yapabildiğini anlatan Akalın, çok keyif aldığını
kaydetti. Akalın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mahkemede muhakeme gücünüzü kullanıyorsunuz. Satranç oyunu gibi
savunma yapıyorsunuz. Karşı tarafa cevaplar hazırlıyorsunuz.
Duruşma tecrübesi beni heyecanlandırıyor. Keyif alıyorum. Her
insanın hayatında zorluk dönemleri oluyor. Hepimiz farklı
yaşıyoruz. Başörtüsü yasağı döneminde kapılar kapandığında başka
hangi kapılar açılabilir sorusunu kendime sordum. O dönem
Almanya’ya gidip geldim. Yıllık iznimi orada bazı hukuk bürolarında
ücretsiz olarak çalışarak geçirdim. O dönem beni güçlendirdi. Kriz
dönemini başka fırsatlara taşıyorsunuz. Olgunlaşma dönemim oldu.
İnsanların özel yaşamı sebebiyle ötekileştirilmemesi gerekiyor”