10 Mar 2013 10:36 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:04

AVNİ ÖZGÜREL "BASIN IRA VE ETA SÜRECİNİ SABOTE ETMEMİŞTİ"

Türkiye iki haftadır, çözüm sürecini sabote etmek için sızdırılan ‘İmralı Tutanakları'nı konuşuyor.

Başbakan Erdoğan’ın ‘Batsın sizin gazeteciliğiniz” diye tepki gösterdiği Milliyet’in manşetine çıkan tutanaklar için medyanın büyük kesiminde ‘sabotaj’ manşetleri atıldı.

Kandil’de PKK yöneticileriyle en son konuşan gazetecilerden Avni Özgürel, Star Gazetesi'ne “Kürt sorununun yarattığı statükodan çıkarı olan çevreler bunu sızdırdı” dedi. Özgürel, İspanya’da basının ETA konusunda kendi arasında ‘Bu barış süreci sonlanana kadar, bu konuda sürece zarar verecek bir yayın yapmayacağız’ diye protokol imzaladığını anlattı.

Herkes sızdırmış olabilir

-‘İmralı Tutanakları’na ilk günden itibaren sızdırma vurgusu yaptınız. Sızdırma ise kimin işine yarar bu?

30 yıllık çatışma tablosu var karşımızda. Bu durum, TSK’da, siyasette, medyada, PKK’da bir statüko oluşturdu. Barış tesis edilirse, bildiğimiz BDP aynen böyle devam eder mi yani? KCK’dan, Kandil’den, Avrupa’dan yeni siyasi aktörler gelecek. TSK’da, poliste, Türkiye’nin bütçesinde değişiklik olacak. O yüzden, bu süreci kim sızdırmıştır, neden sızar dediğimizde bu statükodan çıkarı olan, hayatını buna göre tanzim etmiş çevreler var... Türk, Kürt, güvenlikçi, gerilla, herkes olabilir...

Sızdıranlar bunu hesaplamadı

-Sızdırmada amaç nedir?

Bu sızdırmanın amacı; elbette zarar görmesi veya akamete uğraması sürecin. Şükretmek gereken şey var, o da bu barış süreç bu denli sert bir darbe ile test edilmiş oldu. İnsanların sürece olan güveni ve talebinin ortaya atılan bu denli sert iddialara rağmen, geriye çekilmediğini gösterdi. Amaç bu değildi sızdırırken ama netice bu oldu.

-Notların gerçekliği konusunda bir şüpheniz var mı?

Not böyle görüşmelerde tutulur. Onlar (BDP) not tutmuşlar, bu zaten yayınlanan tutanaktan bile onların Öcalan’ın cümleleri ve üslubu olduğu anlaşılıyor.

Bu tutanaklar kurgulanmış

-Metnin değiştirildiği söyleniyor yayımlanırken?

Metni biraz BDP’liler kendilerine göre tanzim etmişler. Bazı BDP’li vekillerin hoşuna gitmeyecek değerlendirmeler var Öcalan’ın. Onları çıkartmışlar, ‘Arkadaşlara ayıp olur’ diye. Yayınlarken de Milliyet, birkaç kendi gazetecisinin ismi geçiyor, onu çıkartmış. Ama başka isimler var. Yani öfkelendiğini herkes metne koymuş. Söylemek istediğim, bu kurgulanmış. AK Parti’ye zarar verecek, hükümetin hevesi kırılabilir mi diyen unsurlar nelerse onlar tanzim edilmiş.

Başkanlık sistemi konusunda Öcalan ile pazarlığa oturduğu intibakı verilmek isteniyor. Hâlbuki Öcalan’dan gelen mesaj bu anlayışı tekzip eden mesaj.

İpuçları verse gazetecilik olurdu

-İRA ve ETA ile de anlaşma süreçleri oldu. Orada basın ne yaptı, nasıl davrandı?

Önümüzde belki sonuçları itibariyle çok farklılık gösteriyor ama yöntem itibariyle benzerlik var. İRA ve ETA müzakerelerinde çok manidar örnekler var. İRA ile varılan anlaşma öncesi, bir taslak projesi gazeteye getirilmiş. Bu hatta Sunday Times’te yayınlanmak üzere haberleştirilmiş fakat, bundan Tony Blair’i gazete haberdar ediyor. ‘Bunu yayınlamayı planlıyoruz’ diye. O kadar iyi edit edilmiş ki bu taslak, ‘Doğru, böyle bir şey var’ demiş. O müzakere süreci o yayından zarar görmedi. Bunu gazetecilik başarısı olarak değerlendiriyorum. İngiltere bunun devamında bazı yayınlar da olabilir düşüncesiyle, mahkeme yayın yasağı getirdi bu konuda. Aynı benzer nitelikte yayın yasağı İspanya’da uygulandı.

Milliyet’in yaptığı yanlış

Yayın yasağı derken basın uzlaşma belgesi imzaladı. Dediler ki, ‘Bu barış süreci sonlanana kadar, bu konuda sürece zarar verecek bir yayın yapmayacağız.’ İmralı süreci başlangıcında, Aydın Doğan bir barış dili vurgusunu yaptığı açıklamada bulundu. Milliyet’in yayınının en büyük hatası ne şekilde olursa olsun biri sızdırmış getirmiş, ben istihbarat operasyonu diyorum ama ne şekilde olsun isterse çaycı versin, hiçbir şekilde editöryal çalışma yapılmadan aynen yayınlanmış bunlar. Yanlışlık buradadır. Eğer Milliyet, ‘Bu İmralı tutanağı sokağa düştü’ diye yayın yapsaydı, belgenin içeriğiyle ilgili ipuçlarını içeren bir yayın yapsaydı, bu eleştirilere muhatap olmazdı. Hem gerçekten gazetecilik başarısı olurdu. Hem de süreç bu yayından hiçbir zarar görmezdi.

Uzarsa Kandil ‘ama’ diyebilir

Çözümün uzaması demek, çözüm planının çok mıncıklanması demek. Bundan devlet kadar Öcalan da rahatsız olur. Projeye evet diyen Kandil’de birileri ‘İyi ama...’ tartışmasına da girişebilir. Oysaki Türkiye’nin çok çabuk bu silah bırakma kararını elde etmesi lazım... Bu hadiseden Türkiye’nin zarar görmediğini anlatan safhaya geçilmesi
lazım.