23 Ağu 2010 13:34 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:34

ATV İLK KOZUNU EKRANA SÜRÜYOR! 'BİTMEYEN ŞARKI BAŞLIYOR!

Sezonun iddialı yapımlarından 'Bitmeyen Şarkı' bu gece başlıyor.

Yakışıklı oyuncu Bülent İnal, bu akşam 'Bitmeyen Şarkı' ile atv ekranında. Yoğun çalışma temposundan yakınan İnal "Seyirci 90 dakikalara alıştı ama biz çok yoruluyoruz. Bir insan günde üç saat uyuyarak nasıl çalışır? Bu 90 dakikalık bölümler yüzümüzü de eskitiyor" dedi

Bu akşam atv ekranında başlayacak 'Bitmeyen Şarkı' dizisinde 'Yaman' rolünü üstlenen Bülent İnal, "Dizilerde sert ama duygusal yanı olan karakterleri canlandırmayı seviyorum. 'Bitmeyen Şarkı'nın senaryosunu okuduğumda, rolümün senaryoda bile ete kemiğe büründüğünü gördüm" dedi. Özel hayatını gözler önünde yaşamayı tercih etmediğini belirten İnal, şunları söyledi: "Herkes nasıl yaşıyorsa ben de öyle yaşıyorum. Magazincilerin olabildiğini düşündüğüm yerlere gitmiyorum. Dışarıda vatandaşlar beni görüyor ve sohbet ediyoruz..."

AİLE HİKAYESİNİ SEVDİM

'Bitmeyen Şarkı'nın senaryosunu ilk okuduğunuzda sizi en çok ne etkiledi? Aklınızdan neler geçti?

Böyle bir aile senaryosu içinde pek olmamıştım. En son politik bir hikayede oynamıştım... Böyle bir aile hikayesi hoşuma gitti. Karakterlerin ilişkileri, dizinin entrikası, merak duygusu beni cezbetti. Karakterler de çok sağlam çizilmişti. İlişkiler biraz daha sıcak ve samimi geldi. Ege'de bir kasabada çekileceğini duyunca biraz ürktüm ama ailem İzmir'de olduğu için o bölgeyi iyi biliyorum aslında.

Canlandırdığınız 'Yaman' karakterinde sizi çeken ne oldu?
Karakter başlı başına güzel çizilmiş, çok iyi boyutlandırılmış... İlişkileri çok doğru yönlendirilmiş. Bu her zaman karşınıza çıkmayabilir. Hem aşk ilişkisi hem de çevreyle ilişkisi çok dozunda yazılmıştı... Güzel bir Ege tadı var dizide...

NE ACILAR ÇEKİYORUZ...
Oyuncular dramlarda oynamanın kendilerini çok yorduğundan yakınıyorlar. Sizce de böyle mi?
Dramlarda oynamak yorucu değil de uzun set saatleri yorucu... Herkes işinde nasıl yoruluyorsa biz de yorulacağız tabii ama bir insana "Günün 24 saati çalış" demek tuhaf... Bunun değişmesi için herkesin önce kendisine, sonra çevresine çok dürüst olması lazım. Biraz bizimle empati kurmaları lazım. Biri orada yorulurken siz odanızda oturup "Yapacak kardeşim! Burada sistem böyle" derseniz bu iş çözülmez.

Ancak izleyiciler de artık bu sisteme alıştı. Dizinin önce özeti ardından yeni bölümü yayınlanıyor. Hatta yaptıkları yorumlarda dizilerin çok çabuk bittiğini yazıyorlar...
Seyirci maalesef 90 dakikalara alıştı ve bunu talep ediyor. Akşam oturunca o diziyle üç saat yaşamak istiyor. O sırada misafirler geliyor, yemekler yeniyor; dizi bir yandan akmaya devam ediyor. Ama onun nasıl ve ne acılar içinde çekildiğini kimse bilmiyor. Belki de bizlerin bu konuda daha hızlı ve hareketli olması lazım. Ama Türkiye'de her sektörde olduğu gibi bu sektörde de kapana sıkılmışlık var. İnsanlar bu işlere muhtaç olduğu için sineye çekiyor.

İŞİN KALİTESİ DÜŞÜYOR

Bu yoğun çalışma saatleri sizden neler götürüyor?

Çok çabuk yaşlanıp, herkes çok çabuk bitiyor. Biz de çok yoruluyoruz. İşimizi çok severek yapıyoruz ama bir süre sonra işin içine zorunluluk giriyor. Böyle olunca da işin kalitesi düşüyor. Hem oyunculuk, hem yönetmen kalitesi düşüyor. Bir insan günde üç saat uyuyarak nasıl çalışabilir? Bir de bu 90 dakikalar yüzünüzü çok eskitiyor. Kendinizi çok iyi korumanız, doğru işlerde yer almanız gerekiyor.

HAYATIMIZ SET OLUYOR

Bu yoğun tempoda özel hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Ayıramıyoruz. Özel hayat falan yok! Hayatımız set oluyor. Haftada bir gün birkaç saat, biri gidip karısını, ailesini, çocuğunu görüyor. Çocuğu doğduktan sonra altı ayda bir görenleri biliyorum. Sevgiliniz varsa ve şehir dışında çalışıyorsanız ayda bir kere birkaç saat görüşüyorsunuz. İstanbul dışında çalışmak ise ekstra zor... Ama bu kadar zorluğa rağmen işimizi çok da seviyoruz.

Bu kadar zorlukla çekilen bir dizinin tutması için neler gerekiyor?
Yeni bir projenin tutması için birçok unsurun bir araya gelmesi lazım. Kadronun çok iyi olması şart... Aşk hikayesi yaşanacaksa, onu yansıtacak çifti seyircinin birbirine yakıştırması ve sevmesi lazım. Bu konuda da sezgilerinize güveniyorsunuz. Yönetmen, yapımcı ve iyi bir kadrodan iyi iş çıkıyor.

KİMSE ÜZERİMİZE ATLAMIYOR

Ön planda olan bir oyuncusunuz ama özel hayatınızı sessiz sakin yaşıyorsunuz. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Özel bir çaba sarf etmiyorum. Herkes nasıl yaşıyorsa ben de öyle yaşıyorum. Magazinin olabildiğini düşündüğüm yerlere gitmiyorum.

Birçok oyuncu ünlü olduktan sonra kendisini gizlemeye çalışıyor. Sizce bir oyuncunun hayattan kopması mesleği için tehlikeli değil mi?
Oyuncu hayattan kopmamalı. Koparsa bu işi yapamaz. Bizim işimiz insanla. Bizim onları görüp, onlardan beslenmemiz lazım. Sadece evinizde oturursanız, korkularınız yüzünden belli yerlere gidip çevrenizi daraltırsanız; o zaman mesleğiniz de köreliyor. Hepimizin ilk başlarda o hatalara düştüğü oldu ama kendini gizlemenin bir çare olmadığını sonradan anlıyorsunuz. Zaten kimse bizim üzerimize atlayıp bizi parçalamıyor.

EGE'NİN GÖRSELLİĞİ ETKİLEYECEK

'Bitmeyen Şarkı'nın tanıtım filmi çok beğenildi. Bu akşam da ilk bölümü yayınlanacak. Nasıl bir tepki bekliyorsunuz?

Her projede olduğu gibi herkes bir şeyler bekliyor ama bir yandan da şüpheler oluyor. Büyük bir ilgi olacağını umuyoruz.

Sizce 'Bitmeyen Şarkı'da izleyiciyi en çok ne etkileyecek?
Entrika ve aile ilişkileri hoşlarına gidecek. Bir de Ege'nin görselliği onları çok etkileyecek. Mekan ile dizinin duygusu kaynaşırsa bu özellik izleyiciyi çok etkiliyor. 'Asmalı Konak' bunun en güzel örneğidir. O hikaye Kapadokya'ya çok uymuştu mesela.

SABAH

ETİKETLER
#bitmeyen şarkı