02 Mayıs 2012 19:51 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:36

ATİLLA KAVDIR DEĞİL AMA HABERCİLİK ÖLDÜ!

İnsana değil binaya ve dekorasyona yatırım yapmanın hazin sonu.VAROL ERSOY yazdı.

Türk basını bugün tarihinin en dramatik günlerinden birini yaşadı:

Saatler 17:00’ye yaklaşırken, Doğan Haber Ajansı, Antalya mahreçli bir haber geçti ve 21 Ocak’ta Akdeniz Üniversitesi’nde çift kol ve bir bacak nakli yapılan, daha sonra nakledilen bacağı geri alınan Atilla Kavdır’ın saat 16:00’da kalp ve böbrek yetmezliğinden öldüğünü duyurdu.

Ancak bu haberin üzerinden 15 dakika bile geçmeden Anadolu Ajansı’ndan bu kez farklı bir haber geldi:

Atilla Kavdır ölmemişti.

AA, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Ramazanoğlu ile görüşerek, Atilla Kavdır’ın yoğun bakım ünitesindeki tedavisine devam edildiğini ancak durumun kritik olduğunu belirten haberi servise koydu.

Kavdır şu anda gerçekten de hayatta ve yoğun bakımda.

Ölen ise, masa başı gazeteciliği…



İşin garibi ne biliyor musunuz?

Türk basını, sektörün henüz bilgisayar teknolojisiyle tanışmadığı, telefonla görüşmenin ayrıcalık olduğu dönümlerde bile böylesine büyük hatalar yapmazdı.

Bölge muhabirleri iki elleri kanda olsa olay yerine giderler ve hata riskini sıfıra indiremedikleri haberi asla merkeze göndermezlerdi.

Ancak birden fazla gazeteye, dergiye, televizyona, internet sitesine sahip olan medya patronları; yaptıkları yatırımı daha da karlı hale getirmek için önce “emek”ten kıstı…

İtalyan mobilyalara, lüks binalara milyonlarca dolar harcanırken; önce ilçe, sonra il muhabirleri işten çıkarıldı.

Merkezdeki polis adliye muhabirlerinin sayısı 50-60’dan 5-6’ya, en az 200 kişilik muhabir ağları, seçilmiş birkaç kişiye çekildi.

Ve haber merkezlerinin bütün yükü AA, DHA, İHA ve CHA gibi ajanslara bırakıldı.

Merkezdeki birkaç muhabirin işi ise; ajansların geçtiği haberleri yeniden yazmak haline geldi!

İşte; “emekten tasarruf”un hazin sonunu bugün birlikte yaşayarak gördük:

Türkiye’nin en büyük illerinden biri olan Antalya’nın göbeğindeki Türkiye’nin en büyük hastanesinden bile yanlış haber geçildi.

Çünkü bir muhabirin hata yapma riskini ortadan kaldıracak denetim mekanizması devre dışı bırakılmıştı.

Bir çift sözü de; isim ve yayın haklarına, stüdyolara, şatafata milyonlarca lira harcayan “muhabirsiz haber kanalları” hak ediyor:

Bugün bu haber kanalları, DHA’nın geçtiği haberi aynen ekrana taşıdılar ve bir saate yakın sürekli okutup durdular.

Sonra da haberin yanlış olduğunu anlayıp, kendilerini yalanlamaya koyuldular!

Ey Aydın Doğan, ey Ferit Şahenk, ey Turgay Ciner, ey Mehmet Emin Karamehmet…

Haber kanallarınızın dün 16:30-17:30 arasında yaptıkları yayınları banttan izleyin ve izlediğiniz istihdam politikasının mesleği ne hallere düşürdüğünü kendi gözlerinizle görün.

Ve asla unutmayın beyler:

İnsan yoksa habercilik yoktur!


VAROL ERSOY