11 Haz 2012 12:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:46

ATİLLA AKAR'DAN FATİH ALTAYLI'YA "FIKRALI" TEPKİ!

Yurt yazarı Atilla Akar, Altaylı'nın Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazası dolayısıyla komplo teorisi ve teorisyenlerine saldıran yazısına “Tepki”sini “Fıkralı” bir şekilde koydu.

Komplo teorileri “Ezberler”i bozmasaydı!..

Fatih Altaylı dün “Paranoid Şizofreni” başlıklı bir yazı yazmış. Muhsin Yazıcıoğlu’nun başına gelen helikopter “Kaza”sı ve ardından doğan şüphelerden dolayı komplo teorileri ve teorisyenlerine demediğini bırakmamış. Olabilir! Herkes kavrama “Sıcak” bakmak zorunda değil. Ancak “Haksızlık” yapmak zorunda hiç değil!

Altaylı, yazısına “Türkiye'de sayıları hiç de azımsanamayacak ve pek büyük bir bölümü gazete köşelerini işgal etmiş komplo teorisyenleri var. Bunlar zaman içerisinde o denli etkili oldular ki hepimizin ruh sağlığını bozarak bizleri de kendilerine benzettiler.” demiş. Nedense bir ben göremiyorum o köşelerdeki “Komplo teorisyenleri”ni! Tam tersine yıllardır kimi okusam bir “Komplo teorisi” nefretidir ki gidiyor. Öyle ki cümlelerine “Komplo teorilerinden pek hoşlanmam ama…” diye başlamaları “Standart” haline gelmiştir. Altaylı istiyorsa kendisinin de dahil olduğu geniş bir listeyi gönderebilirim!

Onların diğer bir özelliği de “Komplo teorisi” yaptıklarını düşündükleri kişileri ikide bir “Paranoyak” olmakla suçlamalarıdır. Altaylı’da baygınlık veren bu “Klişe” suçlamaya sarılmış. (Yoksa “Hakaret”e mi?) Artık daha “Zekice” suçlamalar bulsalar diyorum!

Neyse, özellikle vurgulamalıyım ki –Yazıcıoğlu olayının “Normal bir kaza olmadığına” inananlardan biri de ben olmama rağmen- bu dar alanda onu tartışacak değilim. Benim asıl derdim kavramın kendisine dair bu derece ”Negatif” ve “Agresif” bir şekilde saldırılmasıdır.

Altaylı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne yol açan kazaya dair “Egzoz gazının havalandırma sistemine karışması sonucu helikopterin içindekilerin bayılmasından kaynaklanan bir kaza.” demiş. Elinde ne gibi ispatlı “Veriler” var bilmiyorum ama “İhtimaller skalası”nda bu da olabilir! Lakin –Ben dahil- “kimse “İlla ki böyledir” demedi. Sadece “Acaba”larımızı dile getirdik ve varsa “Alternatif senaryo”muzu ortaya koyduk. Devlet üç yıldır olaya ikna edici, kanıtlanmış bir “İzah” getirdi de biz mi bunları inatla kafamızdan uydurduk?

Muhakkak ki ortaya “Komplo teorisi” etiketi altında atılmış “Deli saçması” , “Mantıksız” yahut “Kasıtlı” iddialar olmuştur. 12 yıldır bu konularda yazan ve kitapları külliyatı bulmuş bir yazar olarak söyleyebilirim ki bunlardan en başta bizler mustaribiz. (NTV telefonları saçmalığında olduğu gibi!) Ya da Altaylı’nın da vurguladığı gibi “Komplo teorileri”nin “İddianame” haline getirilmesi eğilimi de mevcuttur. Ancak o zaman bunlara “Komplo teorisi” değil “Psikolojik savaş” derler. Komplo teorisi “Sivil” bir alandır ve gerçeği arar. O yüzden devletler “Komplo teorileri” ile idare edilemez. Ediliyorsa başka bir şeydir!

O halde bırakın komplo teorilerinden “Komplo tertipçisi” odaklar korksun, rahatsız olsun. Size ne oluyor? Diyelim ki, “Yazıcıoğlu kazası” konusunda haklısınız. Ne fark eder? Bu komploların, entrikaların, tertiplerin olduğu gerçeğini değiştirir mi? Devletlerin, hükümetlerin her söylediğine inanacak olsaydık “Sürü”ye katılırdık. Zaten bizleri “Paranoya”ya itende onların “Gizli operasyon”ları değil mi?

Eğer Komplo teorileri olmasaydı olaylar sadece bize “Anlatılan”dan, ezberlettiklerinden ibaret kalırdı. Hepinize “Sağlıklı ruhlar” diliyorum!..

Günün fıkrası: İki inek yemyeşil bir tarlada otluyormuş. Biri diğerine dönmüş “Şu insanlar ne iyi, bizi gayet güzel besliyorlar” demiş. Diğeri “Sevdiklerinden değil, bizi semirtip kesmek için yapıyorlar” diye cevaplamış. Saf inek irkilmiş; “Aman canım bırak şu komplo teorilerini!..”

Atilla Akar/Yurt Gazetesi