"O, rakısını köylülerin şerefine kaldırırken ben de bir taraftan O’nu hayran hayran seyrettim, bir taraftan da tabaktaki leblebilerini bitirdim. Adımı sordu. ‘Hanri’ dedim. Bana ‘Niye Ahmet, Mehmet, Mustafa değil’ diye sormadı ve ben o gün bu nedenle Türk oldum. Sonra da kendimi asla bir azınlık olarak hissetmedim."
1934 yılında trenle Eskişehir'e gelirken.
1927 yılında İstanbul'a gelişinde Ertuğrul yatında.
Atatürk, 1929 yılında Dolmabahçe Sarayı'na gelişinde törenle karşılanırken.