Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin sonu geldi mi?
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı seçildi. Sevenleri mutlu, sevmeyenler tedirgin. Peki, bundan sonra ne olacak, başbakanlık koltuğuna başka bir "Erdoğan" mı oturacak?
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı… Tabi bu işin bir de ‘ama’ sı var. Cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gitmeyen azımsanamayacak kadar çok seçmen var, bu durum sadece “tatile çıkmış” olmakla açıklanabilir mi? Bence kafalarına göre aday bulamadılar. Ayrıca Erdoğan’ı “tercih” etmeyenlerin sayısı da neredeyse başa baş. Şimdi bu insanların kafasında sorular var doğal olarak… Bana sorarsanız, Erdoğan karşıtları "bundan daha kötü ne olabilir?" demesin, daha kötüsü de olabilir, burada her şey olabilir, çünkü burası Türkiye!
Örneğin, Bilal Erdoğan'ın adını gereğinden fazla duyar olduk bu aralar... Medya onu, dünkü balkon konuşmasında ayağının kayıp düşmesi dahil, karikatürleştirmek için yoğun çaba harcıyor ama Bilal Erdoğan’dan bir Akbulut komedisi çıkmaz bence… Dedim ya, adını çok duyar olduk, milli eğitime ayar vermesi, okulların İmam Hatip'leştirilmesi, kız-erkek öğrencilerinin ayrı sınıflarda/okullarda öğrenim görmesi gibi olaylarda falan üstelik... Şimdiye kadar "başbakan oğlusun ama haddini bil!" dediniz geçtiniz...
Ama başka bir tarafta, muhafazakar insanlarımızda bunlar sevinçle karşılanan, keşke olsa denen şeyler... O yüzden, bana bunlar Bilal Erdoğan’ı siyasete ısındırma, taban oluşturma gayreti gibi geliyor. Erdoğan eğer kendi ailesinin fertlerini siyasete ve toplum adına karar almaya bu kadar ortak etmişse bu soyadını taşıyan insanları mecliste göreceğimiz günler yakındır. Başkanlık sistemi mayalanıyor ama tutmaz ise, R. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, oğlu Bilal de (belki de kızı Sümeyye) başbakan olursa şaşırmam, siz de şaşırmayın!
Türkler bir adamın peşine düşüp ülke kurmaya bayılır. Osmanlı, Osman Bey’in kurduğu, oğullarının devam ettirdiği bir sistemdi. Belki de Erdoğan’ın, Osmanlı sevgisi bundan kaynaklanıyor bile olabilir.
Bizler Mustafa Kemal Atatürk’ün tasarladığı ülkenin insanlarıydık şimdiye kadar, sağolsun, iyi-kötü bir cumhuriyet rejimini layık görmüştü bize, günahlarına karşın bizi bugün olduğumuz noktaya getiren bir sistem…
91 yıl sonra bir kez daha bir adamın peşine düşmüş gibi görünüyor ülke…
Bundan sonra ne olacak? Malum, sonuçlara pek etki edemiyoruz, bekleyelim ve görelim.
Binalarla dolarken yeşilini kaybeden ülkenin insanlarına…
Şehirde yaşayan insanlar bunalır. Her yer beton, her yer gri... Bir gün, otobüste ya da kendi arabasında, şehirlerarası yolda giderken bir şey görür, manzaralı, ağaçlar içinde bir tepe... İhtiyacı olan özgürlük, yalnızlık, hepsini vaat eden bir tepe...
"Keşke burada küçük bir evim olsa, kimseye karışmadan, kuş-böcek sesleri içinde, ağaç gölgesinde yaşasam" der. Böyle bir sürü hayal kurar, deli gibi çalışır, para biriktirir ve günün birinde gerçekten oraya ev yapabilecek hale gelir. Bazıları yapar da... Ama sonra yalnızlık bunaltır, "şurada başkaları da olsa, bir insan yüzü görürdük" der. Başkaları da gelir zaten bir süre sonra... Ormanlı-rüzgarlı o serin tepede tek bir ağaç, tek bir gölge kalmayana kadar, evler çoğalır, ağaçlar azalır. Artık havalı ismi olan sitelerle, konforlu evlerle dolu kıraç bir tepedir orası...
Sonra yine bir gün, adamın/kadının biri çıkar o evlerden birinden, biner arabasına, çevre yolunda ilerlerken manzaralı bir tepe görür ve düşünür; "keşke şurada bir evim olsa..."
Yaşadığım yerin, (Değirmendere) fındık ve başka bir sürü ağaçlarla dolu dağları, tepeleri yüzme havuzlu villalarla dolmuş, insanlar ilerliyor, ağaçlar çaresiz, daha da yükseklere kaçıyor. Çocuklarımız, torunlarımız ağaç-yeşillik görmek için iyi birer tırmanıcı olmak zorunda kalacak!
MURAT TOLGA ŞEN