ATATÜRK'ÜN GİZLİ VASİYETİ NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Kenan Evren Türk halkı hazır değil diye açıklamamıştı... 75 yıldır saklanan gizli vasiyet için geri sayım başladı.
Hürriyet yazarı İzzet Çapa Aytunç Altındal ile röportaj yaptı.
Altındal Atatürk’ün vasiyetinin Kasım ayında açıklanacağını
söyledi.
Araştırmacı Aytunç Altındal, 50 yıllık gizlilik kararı
1988’de 25 yıl daha uzatılan Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetinin
önümüzdeki Kasım ayında açıklanacağını söyledi. Altındal, vasiyette
Atatürk’ün halifelikle ilgili önemli ifadelerinin olduğunu
belirtirken hilafetin aslında kaldırılmadığını öne sürdü. İşte
İzzet Çapa’nın Aytunç Altındal ile yaptığı röportaj...
Hapishanelerde işkence görüp bir böbreğini kaybetmesine neden olan
solcu geçmişi, yıllarca yurtdışında kaçak olarak yaşaması,
İsviçre’de ve Moskova’da kurduğu Modüs Vivendi adlı devasa
yayınevleri ve sanat galerisiyle, yazdığı birbirinden çarpıcı
kitapları kadar, hakkında yapılan çeşitli spekülasyonlarla da
anıldı adı. Kimi onun için komplo teorileri uzmanı dedi, kimi KGB
ve CIA ile bağlantılı olduğunu iddia etti. Ama gerçek olan bir şey
var ki bugün uluslararası alanda kabul görmüş bir yazar ve
araştırmacı Aytunç Altındal.
Altındal, Atatürk’ün vasiyeti konusundaki son açıklamasıyla yine
tartışmalara neden oldu... Aşağıda okuyacaklarınız onun iddiaları,
bendeniz sadece bir ’aktarmacıyım’... Tam 75 yıldır saklanan ve
Kasım ayında kamuoyuna açıklanacak olan Atatürk’ün vasiyetinde
neler var? Halifelik ve Hilafet müessesesi yeniden yapılanabilir
mi? Bu muhabbetimizde Altındal’ın anıları eşliğinde ben sadece
bunları size aktaran bir aracı rolü üstlendim.
Uzun yıllar yurt dışında kaçak olarak yaşadınız... Neydi
sizi gurbet ellere firar etmeye iten sebep?
12 Eylül
döneminde Partizan adlı şiir kitabım nedeniyle Orduya hakaretten
7,5 yıl hapse mahkum olmuştum...
Şiirsel küfürler mi etmiştiniz?
’Apolet yerine
omuzlarına dolar takan Türk paşaları’ demiştim. Son duruşmaya
gitmeden bir gün once Serhat Bucak telefon etti ve "Sakın mahkemeye
gitme, mahkum olacaksın" dedi... Hemen o gece Bulgaristan’a
kaçtım.
Anlamadım.
Serhat eski milletvekili Sedat
Bucak’ın ağabeyi, davayla bir ilgisi yoktu... O olmasaydı tıpış
tıpış gidecektim mahkemeye... Ama tabii ben de zamanında onun
hayatını kurtarmıştım.
O nasıl olmuştu?
Serhat’ın babası Faik Bucak 55
ağanın başıydı ve Türkiye’nin en önemli Kürt liderlerinden biriydi.
Bir gün bunlara pusu kuruyorlar, babası ölüyor, Serhat 6 kurşun
yiyor ama kurtuluyor. Aşiretin diğer kanadı peşindeydi, o da
İstanbul’a geldi. Serhat’ı günlerce evimde sakladım...
"KAÇACAĞIM GECE BABA OLACAĞIMI ÖĞRENDİM"
Bulgaristan’a kaçmanızda kalmıştık...
Aynı gece
evleneceğim kızla buluştuk. Ona o gece kaçacağımı söyleyecektim.
Baktım gözlerinin içi parlıyor... Benden önce davranıp hamile
olduğunu söyledi bana.
Şok şok şok...
Hem de nasıl... "Ben bu gece
gidiyorum, bir kızımız olacak, adını Emine koy" dedim. Gerçekten de
kız oldu. Emine’yi ancak bir sene sonra Paris’te görebildim. O
doğduktan dokuz yıl sonra da evlendik...
Bir solcu olarak yurt dışına kaçmışsınız ama sonra
hakkınızda çeşitli iddialar ortaya atılmış...
Neler
neler... Doğu Perincek beni KGB ajanı ilan etti. Sonra Sovyetler
çöktü, bu sefer CIA ajanı olduk. Bir ara da Mossad ajanlığına terfi
ettim... Sonra MİT’çi dediler... İyi ki gülüp geçmeyi erken
öğrenmişim...
Klasik deyimle hayatınız bir roman gibi, biraz daha devam
edersek asıl konuya gelemeyeceğiz... "Eğer
Atatürk’ün siyasi vasiyeti açıklanırsa yer yerinden oynar"
diyorsunuz. İslam ülkelerinin birbirinin gözünü oyduğu bu dönemde
’yeri yerinden oynatacak kadar önemli olan
nedir?
Öncelikle son 33 yıldır neyi iddia ettiğimi bir
kez daha anlatmam gerekiyor. Ben diyorum ki; Atatürk’ün Hilafet ve
Saltanat konusunda bazı fikirlerini, düşüncelerini, görüşlerini
içeren notlar var. Zaten bunları Nutuk’ta da dile getiriyor.
Atatürk’ün Nutuk’ta dile getirip bizim anlayamadığımız bir
bölüm mü var?
"Bugün (1922) dünyada sadece 3 Müslüman
ülke var. Bu sayı ileride 40-50’ ye yükselirse, Hilafet işte o
zaman yeniden gündeme gelir" diyor. Bakın bunları ben demiyorum
Mustafa Kemal diyor ve Nutuk’ta söylüyor. Yani ortada bir
yalancılık durumu varsa, Nutuk’un yalancısıyım. Dolayısıyla ben
Mustafa Kemal’in ’siyasi vasiyeti’ ile ilgiliyim; yoksa ’Makbule’ye
50 Lira, Erdal’a bilmem kaç lira verin’ şeklindeki bir vasiyet ne
beni, ne de başkasını ilgilendirir.
ATATÜRK’ÜN VASİYETİNDE NE VAR?
Peki bu vasiyette çağdaş dünyayı değiştirecek neler
gizli?
Hilafet işte tam bu dönemde yani Müslümanların
atıştıkları günlerde etkili olur. Ben de zaten bu konuda
uluslararası bir çağrı yapıp konferans düzenliyorum.
Nerede gerçekleştirmeyi düşünüyorsunuz bu
konfenrası?
Bu soruna yanıt vermeden önce tarihten bir
sayfa açayım istersen. Halife Abdülmecid Efendi 3 Mart
1924 tarihinde hal edilince ailesiyle birlikte İsviçre’de Territet
diye bilinen bir kasabaya yerleşti. Territet de hani şu 1910’lu
yıllarda Cenevre’de bir suikast sonu öldürülen Habsburg Hanedanı
İmparatoriçesi Sissi’nin (Elizabeth) de yaşadığı yer. Neyse
efendim, Mecid Efendi Territet’ye geldikten bir hafta sonra, Halife
unvanının Ankara Hükümeti tarafından geri alınışını protesto etmek
için ilk kez siyasi bir bildiri yayınladı ve İslam alemini Hilafet
konusunda bir konferans düzenlemeye çağırdı.
Bu tarih dersi nasıl sonuçlanacak merak
ediyorum...
Ben de tam 8 yıldır Territet’de yaşıyorum.
Burası Çaykovski, Marx, hatta Scott Fitzgerald’ın da zamanında
ikamet ettiği bir ’bahtı karalar’ diyarı. Şimdi gelelim sorunun
cevabına. Mecid Efendinin karşılıksız bırakılan konferans
çağrısının tam 90. yılında onun gibi ben de Territet’den aynı
çağrıyı yapıyorum.
Ne zaman gerçekleşecek bu konferans ?
11 Mart
2014’de konferans düzenlenecek, 22 Ekim’de ise Konferansın
toplanacağı açıklanacak. Hıristiyan birçok din adamı konferansa
katılıp tebliğ sunacaklar. Uluslararası medya da orada olacak.
Bu¨tün temaslar yapıldı ve hazırlıklar tamamlanıyor.
Bu kadar sözünü ediyoruz ama nasıl bir hilafetten
bahsediyorsunuz?
Bu ayrı bir tartışma konusu. Benim
için Hilafet seküler bir birliktir. Yıllarca bunu yazdım ve
anlattım. Hilafet ne Kuran’da, ne de hadislerde vardır, sonradan,
tamamen siyasi amaçlarla kurulmuş dini bir kurumdur.
Yazıldığından 50 yıl sonra açıklanması öngörülen bu
vasiyetin içeriğinden neden hala hiçbirimizin haberi yok
peki?
Bu 50 yıllık yasağın üstüne Kenan Evren, "Halk
bunu zor hazmeder" diyerek bir 25 yıl daha yasak koydu da onun
için.
Gerek darbecilerin, gerekse siyasilerin vasiyetin
açılmasını geciktirme hakları var mı?
Hakları yok ama
yasak koydurabiliyorlar. Bütün dünyada böyledir bu. CIA’nin İran’da
darbe yaptığı bile resmi olarak 60 yıl sonra açıklandı. Ama ben bu
darbe hakkında 1980’den beri yazıp konuşuyordum. Türkiye kamuoyunu
bu konuda da tam 30 yıl önce Süreç dergisindeki yazılarımla
uyarmıştım.
Hilafet ile birlikte şeriatın geri gelebilir korkusu muydu
acaba onları bu yasaklamaya iten?
Bu ülkede ’Şeriat
geliyor ’ korkusu hep diri tutulmuştur. Ayrıca gariban Türk
milletini korkutmak için ’Komünizm bu sene Mart’ta gelecek’, ’
Laiklik elden gitti ’ diyen umacılar yaratırlar. Bunlar klasik ’
Yan gel yat’çı CHP’nin palavralarıdır.
Peki ya şeriat gerçekten gelirse ?
Bu halka,
İran, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki şeriatı yaşatmaya kalkanlara
AB, ABD ve İsrail anında ayvayı yedirtir. Faiz sorununu şeriata
göre çözmeye kalkarsanız, bugünkü uluslararası faiz bankacılığı
kurallarına göre hemen iflas edersiniz.
Siyasal ve ekonomik durumu anladık da, peki ya toplumsal
etkiler ?
Şeriat sadece kadınları ve kafayı çeken
akşamcıları etkiler. Şeriata göre nükleer silahları nasıl üretir ve
kullanabilirsiniz? Uluslararası futbol maçlarına bile
katılmazsınız... İran’daki şaklabanlıkları eğer Şeriat
zannediyorsanız aldanıyorsunuz. Mesela İsrail’e bakın... Yahudi
şeriatı resmen uygulanıyor ama İsrail kendi şeriatına karşı ne
varsa hepsini yapıyor. Tıpkı İran gibi.
"VASİYETİN AÇIKLANMASI BU KEZ ERTELENMEZ"
Kasım ayında Ata’nın vasiyetinin 25 yıllık erteleme
süresinin bittiğini söylüyorsunuz. Sizce yine ertelenir mi yoksa
toplum olarak hazır mıyız okunmasına...
Bu kez
erteleneceğini sanmıyorum...
Şunu bir kez daha açığa kavuşturalım. Nutuk’ta Atatürk’ün
üstü kapalı olarak beyan ettiği bir vasiyeti var mı, yok
mu?
Vasiyet değil, siyasi öngörüleri var. Adam yeni bir
devlet kurmuş, Cumhuriyeti getirmiş, bunun ilerisini düşünmemiş
olabilir mi? Ayrıca Nutuk’ta üstü örtülü başka anlatımları da var
Mustafa Kemal’in. Mesela ’ Fellah-ı- Vatan’ adlı gizli örgütten
bahsediyor. Ama ben ve birkaç yazarın dışında hiç kimse cesaret
edip de bu konuda bir yazı yazamamıştır.
Fellah-ı Vatan’ı ilk defa duyuyorum...
Yeni
Türkiye’nin asıl kurucularından biri de bu örgüttür. Atatürk
"Fellah-ı-Vatan" diyerek Nutuk’ta örgütü aşağılar ama bu gizli
örgüt olmasaydı, ne 23 Nisan, ne de bugünkü Türkiye olabilirdi.
Şu işi biraz daha açsanıza...
Mustafa Kemal bu
örgütün İslamcı (İttihad-ı İslam) bir teşkilat olduğunu vurgulamak
için Nutuk’ta ’Fellah’ı Vatan’ diyor. Oysa örgütün gerçek adı
’Felah-ı Vatan’dır, tek ’l’ ile ve Felah sözcüğü ezandan
alınmıştır. 23 Nisan’da Son Osmanlı Meclisi Mebusanı’nın Ankara da
toplanmasını bu örgüte bağlı olan seçilmiş milletvekilleri
sağlamıştır. Onlar Ankara’ya gelmeseler Meclis toplanamazdı.
Evren’in vasiyetnameyi yasakladığı zaman devrin Başbakan’ı
Özal’ın tavrı neydi?
Özal da bunu Menderes’ten ve
"Fellah-ı Vatan" ın gizli arşivinden öğrenmiş diye biliyorum ama
yanlış olabilir. Aslolan Mustafa Kemal’in çalışma notlarıdır.
Hilafet eğer gerekiyorsa, sırf bu sebepten çağdaş şekliyle kurulur,
Nutuk’ta olmuş olmamış hiç önemli değildir; buna Müslümanlar karar
verirler.
Halifelik unvanı kaldırıldığında makam da kendiliğinden
ortadan kalkmış olmuyor mu?
Başbakan da seçimle geliyor
ama onu Başbakan yapan TBMM’nin kararıdır. Başbakan düşürülse bile
Başbakanlık makamı aynen kalıyor. Bunlar TBMM ve
Cumhuriyet’in kararıdır.
"TBMM HİLAFETİ GERİ GETİREBİLİR"
Yani TBMM isterse hilafeti yeniden getirebilir
diyorsunuz...
Halife’yi halife yapan da, ondan bu
görevi alan da Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Sonuçta Halife
gitmiş, hilafet kalmıştır. Bununla ilgili çıkarılan kanunda;
’Halife hal edilmiştir’ diyor. ’Hilafet kaldırılmıştır’
demiyor.
Vasiyetten dediğiniz gibi hilafet çıkarsa, laiklik elden
gider mi?
Bazı düşüncelerin tam aksine hilafet
sayesinde Türkiye’de sekülerleşme güçlenir. Ben
Fransız-Jacoben Laisizmi’nin değil, Anglo-Saxon Sekülarizmi’nin
öncelikle incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kısacası devlet
laisizmi dediğim Fransız modeli Laisizmi değil, daha civic
(yurttaşlarla ilgili) olan diğer modelin geçerli olduğuna
inanıyorum.
Hilafetin tekrar gelmesi için bir referandum gerekli
mi?
Referanduma falan gerek yok, partilerin anlaşması
yeterlidir. Bu esasta tüm İslam aleminin konusudur. Onların
alacakları kararlara bakılarak başka yollar da bulunur.
"ATATÜRK’ÜN VASİYETİNİ KİMLER GÖRDÜ?"
Atatürk’ün vasiyetini kimler gördü bugüne
kadar?
Evren, Özal, Menderes, Bayar gibi üst düzey
politikacılar ya okumuş ya da görmüşlerdir. Ancak Ecevit’in
2005’den sonra haberi oldu sanıyorum. Ben bir dönem Sayın
Ecevitler’in danışmanlarından biriydim. Aramızda bazı ilginç
konuşmalar geçmişti. Onlara özellikle ekümenizm ve devlet laisizmi
konularındaki görüşlerimi iletmiştim.
Atatürk, bugün İslam devletlerinin böylesine sayısının
artacağını o zamandan öngörmüştü değil mi?
Aynen
öngörmüştü. Bu da onun ne denli bilgili bir stratejist olduğunun
kanıtıdır. İslam alemi yeniden kendine bir çeki düzen vermeli.
Bakın bugün BM’de Müslüman ülkelerin esamesi bile okunmuyor.
Birleşmiş milletlerde çok sayıda Müslüman ülke yok mu
ki?
Tam 71 ülke var ama bunların tamamı havagazı. Tek
bir karar bile çıkartamıyorlar. Düşünsene, tüm Arap alemi,
onca parasına rağmen minicik bir bağımsız Filistin Devleti’ni
bile kurduramadı. İşte bu yüzden sadece son 3 ay içinde dünyanın
çeşitli ülkelerinde en az 400.000 Müslüman Hilafet çağrısı yaptı.
Bu sayı birkaç ay sonra milyonlara ulaşacak.
"MECLİS KATİPLERİNDEN BİRİ VEHBİ KOÇ’TU"
Hilafetin kaldırılması için 1924 yılının 3 Mart günü
Ankara’da mecliste yapılan yedi saatlik gizli celsenin zabıt katibi
23 yaşındaki gencin adı Ahmet Vehbi Efendiymiş... Yani Vehbi
Koç...
Vehbi Bey ile tanışmıştım ama bu konular hiç
açılmadı. Zaten Vehbi Bey bunları konuşmazdı. Ama kod adı Anjelik
olan bir TBMM katibesi de gizli oturumlarda bu konuların içinde
bulunmuştu.
Madem adını söylemiyorsunuz biraz ipucu
verseniz...
Sonradan bir Başbakanın metresi demeyeyim
ama ’Harem-i İsmet’i olmuştu. Ben bu Hilafet meselesini hem ondan,
hem de Celal Bayar’dan dinlemiştim.
İslam ülkelerinin kuracağı bir hilafet sistemi, dünyadaki
terörizmi önleyebilir mi?
Terörizmi değil ama sapık akımların eylemlerini yavaşlatabilir.
Çünkü terörizm dini değil, ideolojik bir akımdır. Al Kaide, Taliban
veya Hizbullah İslami değil ideolojik örgütlerdir.
Hilafetin İslam ülkeleri arasında rotasyonla degişecek bir
kurum olarak canlandırılabilecegini söylüyorsunuz. İslam ülkeleri
acaba bu ’olgunluğu’ kaldırabilecek güçte mi? Yoksa bu makamı ele
geçirmek için başımıza yeni belalar açılabilir
mi?
Güzel ve cevabı güç bir soru... Konumuz ve
tartışmamız da zaten ’Nasıl bir hilafet olmalı’ üzerindedir. Yoksa
Hilafet gelir mi gelmez mi martavalı bu çağda çoktan bitmiştir.
Menderes’in "Eğer isterseniz hilafeti de getirebiliriz"
sözünün 27 Mayıs darbesinin en büyük etkeni olduğunu
söylüyorsunuz. Madem Mustafa Kemal’in böyle bir düşüncesi
vardı, Atatürkçü olduğunu düşündüğümüz askerler neden darbe
yaptı?
Ben başta Numan Esin olmak üzere pek çok Milli
Birlik Komitesi üyesiyle bu konuyu konuştum. TSK’nın, CIA’nın ve
MI6’in, Menderes’in mevcut ’Laiklik’ yasalarını değiştireceği
yönünde endişeleri vardı. Hatta Menderes’in uçak kazasını bile buna
bağlayanlar oldu.
MENDERES VASİYETİ NERDEN BİLİYORDU?
Atatürk, ölümünden iki ay önce bu vasiyeti yazmış, elli yıl
sonra açılmasını istemiş. 1988 yılında açılacak olan vasiyetnameyi
1958’de Adnan Menderes nereden biliyordu?
Menderes
güçlü bir liderdi. Ve CHP’nin içinden geliyordu. Celal Bayar’dan
veya eski istihbaratçı olan Refik Koraltan’dan dinlemiş
olabilir.
Türk halkı olarak bizim haberimiz yok ama İngiliz
istihbaratçılar Atatürk’ün vasiyetini biliyor. Sizce kim sızdırmış
olabilir bu bilgileri?
Türk halkı denen amorf yapı,
zaten bir çok tarihi olayın iç yüzünü bilmez. Ben "1980’lerde CIA,
Ankara’dan İran ve Irak’daki darbeleri düzenledi ve Başkan
Roosevelt’in oğlu Kermit Roosevelt Türkiye’den bu gizli işleri
yönetiyordu" diye yazdığım zaman; Türk halkı ’Olmaz öyle şey’ dedi
ama o zamanlar MİT’deki maaşların bile CIA tarafından
ödendiğini bilmiyorlardı.
Gerçekten CIA tarafından mı ödeniyordu?
Tabii
ama boşverin bunları... Dünyada hiç bir halk olayların içyüzünü
bilmez. Zaten bilmesi de gerekmez, halkın ilgisini çeken ya
futbolcudur ya da sinema oyuncusu bilmem kimdir. Onun don giyip
giymediği, kimlerle yatıp kalktığı daha önemlidir.
İki önemli bilim adamı Dr. Mehmet Saray ve Prof. Dr. Salahi
Sonyel, bütün araştırmalarına rağmen, arşivlerde Atatürk’e ait
gizli bir belge ya da vasiyet bulamadıklarını iddia ediyorlar.
Hatta Sonyel, "Atatürk’ün siyasi gizli vasiyeti olsa
İngilizler bunu mutlaka bir şekilde kullanırdı"
demiş....
Saray da, Sonyel de değerli
araştırmacılardır. Ama onlar belge arıyorlar. Ben belgelerden değil
notlardan bahsediyorum. İngilizlere gelince Mustafa Kemal’in sözde
’vasiyetini’ zaten kullanıyorlar. Ben bunları tarihleriyle
açıkladım.
"HALİDE EDİP’İN AĞZI ÇOK BOZUKTU"
Bu konuda ’Atatürk’e çok yakın olan Halide Edip Adıvar ile Latife
Hanım’dan öğrendiğim şeyler var’ diyorsunuz.
Laika
Manyas hanımefendi aracılığıyla Latife Hanımı da, Halide Edip’i de
tanıdım. Onlardan çok şey öğrendim ama bunları henüz yazmadım,
yazacağım. Yalnız şu kadarını şimdiden söyleyebilirim. Halide Edip
tanıdığım en ağzı bozuk kadındı. Elia Kazan’ın karısı Frances
Kazan, Halide Edip’in hayatıyla ilgili kitabını yazarken New
York’ta benimle uzun uzun konuşmuştu.
Yine vasiyete dönersek.... Bu vasiyette, önceleri Misak-ı
Milli sınırları içinde görülen Musul ve Kerkük’le ilgili bir bölüm
de olabilir mi?
Elbette vardır. Musul ve Kerkük’ün
Misak-ı Milli içinde olduğunu tüm tarihçiler kabul ediyor. Bu
hilafet meselesi özellikle İsrail’in işine gelmiyor. Daha geçen
hafta İsrailli bir Askeri Yetkili, "Mısır’da Mursi’nin
devrilmesinin nedeni Hilafet meselesini geri getirmektir"
dedi.
HALİFE BAŞBAKAN MI OLUR?
Varsayalım Hilafet müessesesi geri geldi. Bu durumda TC Başbakanı
mı halife olacak?
Başbakan Halife falan olmayacak,
kimse heveslenmesin. Çünkü Hilafet kurumu TBMM’nin manevi
şahsiyetindedir. Hilafeti meclis temsil eder, şahıs değil.
Başbakan’a gelince, zaten benim açıklamalarımdan önce bu
işlerin içindeydi.
"Türkiye’de özellikle 20. yüzyılın başından bu yana Batı
işbirlikçisi olan kişilerin neredeyse tamamına yakını masondur"
diyorsunuz. Sizce bu vasiyetnamenin açıklanmamasında masonların
parmağı var mıdır? Hatta Atatürk’ün ’zehirlenerek
öldürüldüğü’, doktorun da mason olduğu
söyleniyor.
Ben Türkiye’yi yönetmiş olan tüm
Masonlar’ın listesini ’Gül ve Haç Kardeşliği’ kitabında verdim...
Bu olayda onların parmağı olup olmadığını bilemem. Ama Atatürk’ün
doktoru benim çok iyi tanıdığım bir ailenin mensubuydu. O sadece
raporu imzalamıştı, o kadar.
Kenan Evren’in bu yasağına karşı, bunca yıldır bir
oyunbozanın çıkmaması enteresan değil mi?
İşte 1980’den
beri ben karşı çıkıyorum. Daha ne istiyorsunuz? Başkası atmıyor,
bari ben kendime çiçek atayım, İzzet Paşa. Bu konuda hiç bu kadar
derinlemesine sorguya çekilmemiştim, iyi oldu.. Hiç değilse
birazcık ayrıntıya girebildim.
İzzet Çapa/ Hürriyet
RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ