25 Haz 2022 10:38 Son Güncelleme: 25 Haz 2022 10:41

Atatürkçü Düşünce Derneği’nden manifesto! "Bu düzen değişmelidir"

ADD Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt, "Dünyanın en bereketli topraklarında, dünyanın en fedakâr, en çalışkan halkını açlığa mahkûm eden bu düzen değişmelidir" dedi.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt, Sözcü yazarı Uğur Dündar’a açıklamalarda bulundu. Dündar’ın “manifesto” olarak değerlendirdiği Bozkurt’un, "Dünyanın en bereketli topraklarında, dünyanın en fedakâr, en çalışkan halkını açlığa mahkûm eden bu düzen değişmelidir" dediği açıklamaları şöyle:

Atatürk ve Kemalist Devrimciler “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” düsturuyla kurdukları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hamuruna, bir maya kattılar. O mayanın adı namus'tu! Devletimizi çürümekten koruyan namus mayası asla eksilmemelidir.

■ Çok kutuplu yeni bir dünya düzeni oluşurken; barış, huzur ve topyekûn kalkınma için, bu toprağın insanlarının kadın erkek birlikte yarattığı, başarısı kanıtlı, bütün ilke, eser ve politikalarıyla dünyaya örnek olmuş Atatürk cumhuriyeti en doğru yoldur, yeniden o yola girilmelidir.

■ Atatürk Cumhuriyeti; Aydınlanma Devrimleriyle toplumu tepeden tırnağa değiştiren, çağ atlatan, özünde bir kültür ve kadın devrimi, sanat ve bilim özgürleşmesi, bir Türk rönesansı'dır. cumhuriyetimizin bu niteliği ve Anadolu'nun binlerce yıllık kültürü ile bütünleşmiş laik cumhuriyet kültürü devletimizi bugünlere taşıyan en değerli kazanımımızdır, korunmalıdır.

■ Laiklik ilkesinin; demokrasinin olmazsa olmazı, aklın doğmalara tutsaklıktan kurtularak özgürleşmesi, gölgesinde güvenle yaşadığımız Cumhuriyet kubbemizin kilit taşı olduğu akıldan çıkarılmamalı, revlette hiçbir laik Cumhuriyet ve üniter ulus devlet karşıtı kadrolaşmaya izin verilmemelidir.

■ Yargı; egemenliğin ve Ulusal bağımsızlığın temel unsurudur. Bağımsız olacaktır, ama tarafsız olamaz. İktidarların ya da paralel güçlerin emrine girmiş, baskılarla hüküm kuran bir yargının devletleri felakete sürüklediğinin tarihte örneği çoktur, biri de Osmanlı Devleti'dir. Ulusumuz; 1961 Anayasası'nı esas alan demokratik bir anayasa'ya ve hukukun üstünlüğü ile kuvvetler ayrılığı ilkesine tam bağlı gerçek bir hukuk devleti'ne kavuşturulmalıdır.

■ Atatürk'ün “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir” tanımı doğrultusunda; ulus olma bilinci ve ulusal birliğimiz güçlendirilmelidir. Emperyalizmin “BÖL YÖNET” taktiği güdümlü mikro milliyetçilik ve mezhepçilik tuzaklarına düşülmemeli, federasyon çağrıştıran arayışlara itibar edilmemelidir.

■ Dış politika; “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ve bölge merkezli karşılıklılık esaslı Kemalist felsefeyle yürütülmeli, Cumhuriyetimiz antiemperyalist ve tam bağımsızlıkçı kuruluş ayarları'na dönmeli, Türkiye Türkiye'den yönetilmelidir!

■ Eğitim en önemli sorunumuzdur. Çocuklarımız; öncelikle düşünmeyi, öğrenmeyi, sorgulamayı öğrenmeli, tarikat ve cemaatlerden, hurafe ve dogmalardan uzak tutulmalı, bilimsel bilgi ile eğitilmeli, 4+4+4 yanlışından dönülmeli, temel eğitim kesintisiz 12 yıl olmalıdır. Parasız laik milli eğitim SİSTEMİ ile özgür bireyler yetiştirilmeli, öğretmenlerimiz yeniden baş tacı edilmeli, gençlerimiz geleceklerini yurt dışında arama çaresizliğinden kurtarılmalıdır.

■ Sağlık, sosyal devletin temel görevidir. Hastayı müşteri, hastaneyi ticarethane olarak tanımlayan neoliberal sağlık politikalarına son verilmeli, koruyucu tıp öncelikli toplumcu kamusal sağlık sistemi yeniden kurulmalıdır.

■ Kadının; insan olarak eşitliği temelinde, çalışma hayatının ve sosyal yaşamın içinde olması ile toplumsal özgürleşmenin mümkün olacağı bilinciyle, sadece ailenin değil, uygarlaşmanın da taşıyıcı kolonu olduğunu içselleştiren bir yönetim anlayışı yeniden yaratılmalı, kadına şiddet lügatimizden çıkarılmalı, “İstanbul Sözleşmesi'ne dönülmeli, çocuk ve gelin sözcüklerinin birlikte kullanılması utancı tarihe gömülmelidir.

■ 40 yıldır uygulanan neoliberal ekonomi politikalarının sürdürülemez olduğu ortadadır. Üretimsizlik sebep, faiz, enflasyon, işsizlik ve açlık neticedir. Üretimden kopmuş, yargı güvencesi sunamayan, adil bir vergi düzeni kuramamış devletlerin parası pul, yurttaşı kul olur. Yüksek teknolojili üretim ve 4 Denge Teorisi (Bütçe, gelir gider, dış ticaret, kamu özel sektör dengeleri) esaslı Kemalist karma üretim ekonomisi yeniden devletimizin ekonomi politikası olmalı, tarım ve hayvancılık güçlü biçimde desteklenmelidir.

Nüfusumuz ve insan kaynağımız planlanmalı, eğitimsiz kalabalıkların iş gücü ve üretime katılamayacakları bilinmelidir.

■ Mülteci (Sığınmacı) sorunu, akıl dışı ırkçılık suçlamalarının sislemesine bırakılmayacak kadar ciddidir. Bu sorunun; demografik yapımızı tahrip ve ülkemizi bölme amaçlı bir emperyal saldırı olduğu görülmeli, gereği yapılmalıdır.

■ Ordumuz; siyasetin etkisinden arındırılmalı, komuta bütünlüğü yeniden sağlanmalı, kendi sağlık, eğitim, yargı ve terfi sitemlerine sahip kılınmalıdır. Parti ordusu arayışlarının nafile ve sonunun hüsran olduğu bilinmelidir.

■ Basın; Atatürk'ün “Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.” sözü ışığında özgür olmalıdır. Basın organları sahiplerinin tek işlerinin basın olması yeniden sağlanmalıdır.

Siyasi partiler ve seçim yasaları demokratikleştirilmeli, lider sultası ortadan kaldırılmalıdır. Anayasa ve yasalarımıza uygun bütün örgütlülüklerin -örgütlü toplum olmanın- önündeki engeller kaldırılmalı, hukuk dışı uygulamalarla baskılanmamalıdır.

■ Tırnak boyası ve seçim kurulları dahil, seçim güvenliği tartışılır olmaktan çıkarılmalı, propaganda eşitliği sağlanmalıdır.

Kültür ve sanatta özgürlük tartışmasız olmalı, devlet sanatın ve sanatçının yanında yer almalıdır.

■ Ulaşım; demiryolu ve deniz ulaşımı öncelikli geliştirilmeli, başta enerji, tüm stratejik üretim alanlarındaki korkunç dışa bağımlılığımız en aza indirilmelidir.

■ Çalışma yaşamından banka ve sigorta sistemine, turizmden spora, emekli ve yaşlılarımızdan engelli yurttaşlarımıza her alanda uygulanacak ulusal ve akılcı politikalarla insanlarımızın barış, huzur ve güven içinde yaşayacakları bir düzen kurulmalıdır.

■ Ulusumuz; bütün bunları 100 yıl önce yaptı, doğru önderlik, doğru kadrolar, doğru yol haritası ile bugün de yapacak güçtedir.