İstanbul’u terk edip hayatıma düzenli sporu ve sağlıklı beslenmeyi sokmadım sadece, bana faydası olmayan her türlü eşya ve insanı da hayatıma sokmadım mesela… Sadece tüm sahteliklerden uzak gerçek doğada aylar günler geçirmedim, bana ait olmayan, başkalarının tüm yargılarını asla kabul etmemem gerektiğini ve kusurlarımla önce kendimi kabul etmem gerektiğini öğrendim mesela.
Mesela kendimi en çok sakatlıklarım ve marazlarımla da sevmeyi öğrendim mesela, o düz durmayan dizimi her sabah öpüp okşadım, o sabahları yataktan zor kalkmama sebep olan o belime her sabah şefkat gösterdim.
Durmayı öğrendim. Bir de durmanın da en zor eylem olduğunu, sabretmenin aslında benim de başarabileceğim bir şey olduğunu… Ve her gün ve her gün yeniden yeni baştan başlasam da bedenin inanılmaz bir güce sahip olduğunu öğrendim. Yogayı, pilatesi öğrendim. Her yerde her zaman bedenimi dinlemeyi de öğrendim tabi ki.
Mesela bana iyi gelmeyen bir ortamı, insanı, bir işi, bir şehri bırakmam gerektiğini, eğer bırakamıyorsam söylenmemeyi de öğrendim ki en zor öğrendiklerimden biri buydu. ‘Sağlık sahip olunması gereken en zaruri ihtiyaçtır ve kişinin bu ihtiyacını hiçbir iş, hiçbir insan ve kişisel hiçbir hata engelleyemez!’ demeyi de öğrendim.