20 Mayıs 2010 10:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:18
AŞK VE CEZA'DAKİ HANGİ SAHNELER REYTİNG PATLAMASI YAPTI?
Ben en şanssız aile olarak "Yaprak Dökümü"ndekileri bilirdim ama "Aşk ve Ceza" kısa sürede arayı kapattı.
İşte Yüksel Aytuğ’un köşe yazısı...
Ben en şanssız aile olarak "Yaprak Dökümü"ndekileri bilirdim ama "Aşk ve Ceza" kısa sürede arayı kapattı. Baldarlar yarım sezonda bir ölümlü trafik kazası, iki silahlı baskın, bir sel felaketi, bir bar kavgasında tutuklanma, bir uyuşturucu baskını, bir intihara teşebbüs, bir cinayet ve bolca ihanet yaşadı... Adeta her türlü musibet gelip, bu aile ve çevresindekilere yapıştı... Aslında senaristlere hak vermiyor da değilim. Bu çetin rekabet koşullarında dizinin temposu bir-iki hafta düşmeye görsün, Reyting Hazretleri kılıcını bilemeye başlıyor. Durum böyle olunca da senaristlerin kaleminden zorunlu olarak kazalar, hastalıklar, kriminal olaylar, aldatmalar, ayrılıp, barışmalarla örülü "konsantre" hayatlar damlıyor. Yasemin ile Savaş bir kez daha ayrılık kararı aldılar. Yasemin, köşkteki silahlı baskın olayından sonra Savaş ile böyle bir hayatı paylaşamayacağına hükmetti. Aslında "bencilce" davrandı. İnsan sevdiği kişiden "onun hayatı tehlikede olduğu için" ayrılır mı? Bu tıpkı, ölen yakınının ardından "Bizi yalnız koyup da nerelere gittin? Ben şimdi sensiz ne yapacağım?" diye gözyaşı dökenlerin "gizli bencilliği"ne benziyor. Yani üzüntünün nedeni, gidenden çok "kalan" için... Yasemin de kendi yalnızlığından ürküp, ayrılık kararı verdi. Hem de "Seni daha fazla sevmeden ayrılalım" diyerek... Ama bu "gerekçe" senaristleri de yeterince tatmin etmemiş olacak ki, daha sonra ayrılık kararına yeni bir kulp takıldı. Yasemin, oğlu Ömer’in hayatını tehlikeye sokmamak için ayrıldığını söyledi. İyi de bir çocuğu babasız bırakmak, bir babayı çocuksuz bırakmaktan daha az dramatik değil ki... Ama dedim ya, ayrılıklar, yeniden barışmalar, farklı heyecanlar, yeni aksiyonlar olmadan bir diziyi 50-60 bölüm boyunca ekranda tutmak ne mümkün? Bu arada Nazan bileklerini kestiğinde aile üyeleri tarafından arabaya atılıp, turnike bile uygulanmadan apar topar hastaneye götürülmek yerine keşke ilk yardım kuralları uygulanıp, ambulansı beklenseydi. Böylece daha doğru bir mesaj verilmiş olurdu. Kıraç’ın enfes şarkısı "Kifayetsiz Tüm Şarkılar" eşliğinde mükemmel bir klibe dönüşen "ayrılık sancısı" sahnesi ise reytingleri tavana vurdurdu. İşte, müziğin bir dizi için ne denli önemli olduğunu gösteren bir örnek daha...
Yüksel Aytuğ/Sabah
Ben en şanssız aile olarak "Yaprak Dökümü"ndekileri bilirdim ama "Aşk ve Ceza" kısa sürede arayı kapattı. Baldarlar yarım sezonda bir ölümlü trafik kazası, iki silahlı baskın, bir sel felaketi, bir bar kavgasında tutuklanma, bir uyuşturucu baskını, bir intihara teşebbüs, bir cinayet ve bolca ihanet yaşadı... Adeta her türlü musibet gelip, bu aile ve çevresindekilere yapıştı... Aslında senaristlere hak vermiyor da değilim. Bu çetin rekabet koşullarında dizinin temposu bir-iki hafta düşmeye görsün, Reyting Hazretleri kılıcını bilemeye başlıyor. Durum böyle olunca da senaristlerin kaleminden zorunlu olarak kazalar, hastalıklar, kriminal olaylar, aldatmalar, ayrılıp, barışmalarla örülü "konsantre" hayatlar damlıyor. Yasemin ile Savaş bir kez daha ayrılık kararı aldılar. Yasemin, köşkteki silahlı baskın olayından sonra Savaş ile böyle bir hayatı paylaşamayacağına hükmetti. Aslında "bencilce" davrandı. İnsan sevdiği kişiden "onun hayatı tehlikede olduğu için" ayrılır mı? Bu tıpkı, ölen yakınının ardından "Bizi yalnız koyup da nerelere gittin? Ben şimdi sensiz ne yapacağım?" diye gözyaşı dökenlerin "gizli bencilliği"ne benziyor. Yani üzüntünün nedeni, gidenden çok "kalan" için... Yasemin de kendi yalnızlığından ürküp, ayrılık kararı verdi. Hem de "Seni daha fazla sevmeden ayrılalım" diyerek... Ama bu "gerekçe" senaristleri de yeterince tatmin etmemiş olacak ki, daha sonra ayrılık kararına yeni bir kulp takıldı. Yasemin, oğlu Ömer’in hayatını tehlikeye sokmamak için ayrıldığını söyledi. İyi de bir çocuğu babasız bırakmak, bir babayı çocuksuz bırakmaktan daha az dramatik değil ki... Ama dedim ya, ayrılıklar, yeniden barışmalar, farklı heyecanlar, yeni aksiyonlar olmadan bir diziyi 50-60 bölüm boyunca ekranda tutmak ne mümkün? Bu arada Nazan bileklerini kestiğinde aile üyeleri tarafından arabaya atılıp, turnike bile uygulanmadan apar topar hastaneye götürülmek yerine keşke ilk yardım kuralları uygulanıp, ambulansı beklenseydi. Böylece daha doğru bir mesaj verilmiş olurdu. Kıraç’ın enfes şarkısı "Kifayetsiz Tüm Şarkılar" eşliğinde mükemmel bir klibe dönüşen "ayrılık sancısı" sahnesi ise reytingleri tavana vurdurdu. İşte, müziğin bir dizi için ne denli önemli olduğunu gösteren bir örnek daha...
Yüksel Aytuğ/Sabah