"ARTIK KOCAMA KUYRUK SALLAMAKTAN VAZGEÇ!..." DOĞUM GÜNÜYDÜ!... HAMAM SEFASI YAPIYORDU!... AYŞE ARMAN ŞOK OLDU!.... İŞTE ARMAN'I ŞOK EDEN RADAR!....
Hafif ürkek, hafif tedirgin. Hayır, peştamal falan yok. Havada sıcak, şahane bir buhar salınıyor. Uzaklardan bir müzik... Mis gibi tütsü kokuyor... Ve Faslı kadınlar bizi yıkıyor...
Kadınların radarı
İki kadın hamamdayız.
Hafif ürkek, hafif tedirgin.
Hayır, peştamal falan yok.
Bikinilerleyiz.
Havada sıcak, şahane bir buhar salınıyor.
Uzaklardan bir müzik... Mis gibi tütsü kokuyor...
Ve Faslı kadınlar bizi yıkıyor...
Ürkekliğimiz bu yüzden, uzun zaman olmuş bir başkası tarafından yıkanmayalı.
Bebek gibi sabunluyorlar, bakır taslarla sular döküyorlar.
Elimizden tutup buhar odasına götürüyorlar, sonra geri getiriyorlar, kese için göbek taşına yatırıyorlar...
*
Arkadaşımla göz göze geliyoruz, utangaç bir şekilde birbirimize gülümsüyoruz.
Doğum günüm dolayısıyla bana hamam ısmarladı, "Bir Türk için böyle bir hediye riskli ama belki beğenirsin hadi gidelim..." dedi.
Türk değil, Fas hamamı.
Ritüeller biraz farklı. Hamama gitmeyeli de yıllar olmuş. Belki 20 yıl...
Alışmam zaman alıyor.
Ama sonra çok hoşuma gidiyor. Çok.
*
Göbek taşında yatarken bir ara gözlerimi açıyorum.
Başımın üstünde hayatımda gördüğüm en güzel kubbelerden biri.
Sızan ışık hüzmeleri insanı büyülüyor.
İnanılmaz estetik.
Gördüğüm en seksi hamamlardan biri.
Dubai´ye gelirseniz aklınızda olsun, Royal Mirage Oteli´nin hamamı.
Zamanı durdurduk!
Dışarıda hayat tüm hızıyla devam ediyor...
Ama burada, hamamda, bizim hamamımızda durmuş vaziyette...
Göbek taşının sıcaklığı tüm hücrelerimde.
Sıcak bir taşın üstünde yatıyor olmak inanılmaz bir duygu.
Ve yanıma uzanmış arkadaşım, anlatıyor:
"Biliyor musun" diyor, "Bütün kadınların radarı var... Hassas bir radar..."
"Nasıl yani?" diyorum.
"Bazen bir yere girerim, bir sürü kadın vardır... Hiçbiri beni rahatsız etmez... Dünyanın en güzel, en seksi kadınları bile olsalar... Ama biri vardır köşede öylece duruyordur, öyle matah bir şey de değildir... Ama kocama bir bakışını yakalarım... O zararlıdır bilirim, hissederim... Vahşi bir hayvan gibi tehlikeyi sezerim... Radarımın alarmı ötmeye başlar..."
"Çok güzel anlattın da... Bu hikaye, gerçek bir yere varacak mı?"
"Evet" diyor, "Bir arkadaşım var, yarı Mısırlı yarı Fransız, çok da güzel bir kadın... Ama mutsuz bir kadın... Kocasıyla ilişkisi iyi değil, zaten Haziran´dan beri yatmıyorlarmış, düşün... İşte bu kadın, sürekli kocamla ilgili bana iltifat ediyor... Acayip şanslıymışım, müthiş bir herifmiş, şöyle güzel bir vücudu varmış, böyle çekiciymiş... Bir gün onu bırakırsam haberi olsunmuş, hemen alırmış... Tüm bunları da güya espriyle karışık söylüyor. Tuhaf bir şekilde seviyorum da kadını, acıyorum, ama sinir de oluyorum... Hemen hemen her hafta görüşüyoruz, sonunda tavırları beni o kadar rahatsız etti ki, iş, geyikten çıktı... Kocamın itirazı yok tabii, güzel bir kadının ilgisi hoşuna gidiyor... Ama ben korktum, duygusal olarak durumu iyi değil, neme lazım, aşık-maşık olur kocama... Çektim bir kenara... Bana bak dedim, ben böyle bir şeyler seziyorum ve sana güvenmiyorum... Artık kocama kuyruk sallamaktan vazgeç..."
"İnanmıyorum sana, dedin mi gerçekten bunu!"
"Evet... Neden demeyeyim, arkadaşım o benim..."
"Senin elinden kocanı alacağını düşündüğün bir kadın nasıl arkadaşın oluyor?"
"Oluyor işte... O ayrı, bu ayrı... Onu Noel yemeğine de çağırdım, kocası ve oğlu Bali´ye gidiyor... Yalnız kalacak, bize bir sürü insan geliyor, sen de