23 Nis 2011 08:39
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:16
''ARTIK HADDİMİ VE KONUMUMU BİLECEĞİM!'' ÖZKÖK'TEN HÜSEYİN ÇELİK'E YANIT!
Ertuğrul Özkök kendisi hakkında basın toplantısı yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'e ne yanıt verdi?
Artık haddimi ve konumumu bileceğim
Dün hayatımda iki “ilk”i yaşadım.
Birincisi; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, geçen perşembe günkü yazım için bir basın toplantısı düzenledi.
Onun da, benim de ilk defa başımıza geliyor.
Hakkımda çok ağır ifadeler kullandı.
İki; devletin haber ajansı Anadolu Ajansı, bu konuşmayı neredeyse tam metin yayınladı.
Sadece çok önemli bir cümleyi atladı.
* * *
Benim mesleki literatürümde, iktidarlarla veya kurumlarla savaşmak yoktur.
Tabii ki, eleştirel bir yazı yazmışsam, iktidar partisinin sözcüsünün cevap vermesine de hiç itirazım olmaz.
Hakkıdır...
Buna benzer ifadeleri daha önce de kullanmıştım. Hâlâ da eleştirel sınırlar içinde bir yazı yazdığıma inanıyorum.
Hakaret yoktu ama bu yazıda kullandığım ifade bazıları tarafından ağır bulunabilir.
Doğrusu yazarken, tarafı bulunduğumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iki kararından cesaret almıştım.
1995 tarihli Siadet Tromso ve Stensaas kararı:
“Basın özgürlüğü, belirli bir ölçüde abartma hatta tahrik içerebilir.”
1986 tarihli Lingens kararı:
“Basın özgürlüğü kamuoyuna, siyasal liderlerin düşünceleri ve davranışlarını öğrenmek ve bunlar hakkında bir kanaat oluşturmak olanağı sağlar. Daha genel olarak siyasal tartışma özgürlüğü demokratik toplum kavramının temelidir. Bu nedenle bir siyasetçiye yöneltilen eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir kişiye kıyasla daha geniştir.”
* * *
Sayın Çelik, attığımız manşetler ve yazdığım yazılardan dolayı hakkımızda dava açılacağını ima etti.
Merak ediyorum bu sözler ne anlama geliyor?
Bağımsız mahkemelere bir talimat mı, özel bilgi mi yoksa basit bir temenni mi? Onu da göreceğiz.
Bir de AA’nın, o kadar uzun haberine koymadığı bir cümle var.
Sayın Çelik, hakkımda darbecilikten şakşakçılığa kadar her türlü ağır ifadeyi kullandıktan sonra, bu zihniyeti “Ayaklar altına almalıyız” diyor.
İktidarı elinde bulunduran bir siyasetçinin “ayaklar altına almak” ifadesi çok doğal olarak beni korkuttu.
Çalıştığım müessese adına korktum.
Ailem adına korktum.
Kendi adıma korktum.
O nedenle, bundan böyle, bu konulara girmemeye, girersem de görüşlerimi mümkün olduğunca temkinli yazmaya gayret edeceğim.
Sayın Çelik, “Haddimi ve konumumu bilmem gerektiğini” söyledi.
Emin olsun bileceğim...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
Dün hayatımda iki “ilk”i yaşadım.
Birincisi; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, geçen perşembe günkü yazım için bir basın toplantısı düzenledi.
Onun da, benim de ilk defa başımıza geliyor.
Hakkımda çok ağır ifadeler kullandı.
İki; devletin haber ajansı Anadolu Ajansı, bu konuşmayı neredeyse tam metin yayınladı.
Sadece çok önemli bir cümleyi atladı.
* * *
Benim mesleki literatürümde, iktidarlarla veya kurumlarla savaşmak yoktur.
Tabii ki, eleştirel bir yazı yazmışsam, iktidar partisinin sözcüsünün cevap vermesine de hiç itirazım olmaz.
Hakkıdır...
Buna benzer ifadeleri daha önce de kullanmıştım. Hâlâ da eleştirel sınırlar içinde bir yazı yazdığıma inanıyorum.
Hakaret yoktu ama bu yazıda kullandığım ifade bazıları tarafından ağır bulunabilir.
Doğrusu yazarken, tarafı bulunduğumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin iki kararından cesaret almıştım.
1995 tarihli Siadet Tromso ve Stensaas kararı:
“Basın özgürlüğü, belirli bir ölçüde abartma hatta tahrik içerebilir.”
1986 tarihli Lingens kararı:
“Basın özgürlüğü kamuoyuna, siyasal liderlerin düşünceleri ve davranışlarını öğrenmek ve bunlar hakkında bir kanaat oluşturmak olanağı sağlar. Daha genel olarak siyasal tartışma özgürlüğü demokratik toplum kavramının temelidir. Bu nedenle bir siyasetçiye yöneltilen eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, özel bir kişiye kıyasla daha geniştir.”
* * *
Sayın Çelik, attığımız manşetler ve yazdığım yazılardan dolayı hakkımızda dava açılacağını ima etti.
Merak ediyorum bu sözler ne anlama geliyor?
Bağımsız mahkemelere bir talimat mı, özel bilgi mi yoksa basit bir temenni mi? Onu da göreceğiz.
Bir de AA’nın, o kadar uzun haberine koymadığı bir cümle var.
Sayın Çelik, hakkımda darbecilikten şakşakçılığa kadar her türlü ağır ifadeyi kullandıktan sonra, bu zihniyeti “Ayaklar altına almalıyız” diyor.
İktidarı elinde bulunduran bir siyasetçinin “ayaklar altına almak” ifadesi çok doğal olarak beni korkuttu.
Çalıştığım müessese adına korktum.
Ailem adına korktum.
Kendi adıma korktum.
O nedenle, bundan böyle, bu konulara girmemeye, girersem de görüşlerimi mümkün olduğunca temkinli yazmaya gayret edeceğim.
Sayın Çelik, “Haddimi ve konumumu bilmem gerektiğini” söyledi.
Emin olsun bileceğim...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet