09 Kas 2006 11:18 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

"ARTIK GÖZÜ DOYSUN"...BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN ÜNLÜ MEDYA PATRONUNA ÇAĞRI...

Başbakan Erdoğan Ankara'nın üst düzey gazetecileriyle yaptığı kahvaltılı sohbet toplantısında bir medya patronu için "artık gözün doysun" iması yaptı.O patronu ve neden gözünün doymadığını Akşam Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut açıkladı!...

Bir kısım medyaya fırça

Başbakan'ın lafları arasında, o patrona 'Artık gözün doysun' iması da yapılmaktadır ama bunu anlayacak da yok, çünkü o tür gözler katiyen doymaz. Ne yapacaksınız; bu da Türkiye'nin bir gerçeği

Bu köşeden günlerdir dile getirmeye çalıştığım konuyu Başbakan Erdoğan dün net olarak özetledi. İlk önce dediklerimi kısaca belirteyim sonra da Başbakan'ın tavrını vereyim. Ben günlerdir hükümete yakın Yeni Şafak gazetesinin manşetinden duyurduğu haberi yani Aydın Doğan'ın gazetelerinin YİMPAŞ olayını manşet yaparak hükümete yüklenmelerinin aslında POAŞ'ın ödemesi gereken cezayı erteletme baskısı kurmaya çalıştıklarını söylemesini yorumluyordum. Söz konusu patronun ve gazetelerinin davranışlarının tarihini bilenler için bu suçlama hiç de şaşırtıcı olmadı. Çünkü söz konusu gazeteler, bir dönemde buna benzer baskı kurucu başlıkları sık sık atmışlardı ve bu da okuyucunun gözünden katiyen kaçmayan bir gelişmeydi. Bence bu alışkanlık Türkiye'nin en önemli sorunuydu, hem medyada hem de siyasette yozlaşmaya yol açarak Türkiye'yi bozuyordu.

Dün Başbakan bu konuda çok açık konuştu: 'Türkiye'de alışkanlıklar var. Hükümet bu alışkanlıkları bozuyor. Bundan rahatsız oluyorlar. Şunu çok açık söylüyorlar. Onların patronu, bir numarası söylüyor. Bizim malvarlığımız birdi, on oldu diyorlar. İyi güzel de; gerilime neden olacak bu başlıkları neden atıyorsunuz?'

Bu laflardan sonra söz konusu medya ve onların patronu, bir numarası oturup iyice bir muhasebe yapmalı, kendi davranışlarını özeleştiriye tutmalıdırlar. Bunu yapacaklarını hiç sanmıyorum ama yine de iyimser düşünmek istiyorum. Başbakan'ın lafları arasında, o patrona 'Artık gözün doysun' iması da yapılmaktadır ama bunu anlayacak da yok, çünkü o tür gözler katiyen doymaz. Ne yapacaksınız; bu da Türkiye'nin bir gerçeği işte... Başbakan'ın dediğine göre bu alışkanlığı, bir numaranın rehabilite olmasından önce bitirmenin de imkanı olmadığı anlaşılıyor. Onun nasıl rehabilite edileceği sorunu Türkiye'nin ciddi sorunlarından birisidir.

Bunları söyledikten sonra Başbakan'ın, Yeni Şafak gazetesinde yapılan, 'YİMPAŞ haberleri-hükümete baskı' ilişkisine de girdiği belirtiliyor. Bana iletilen konuşma metninde Başbakan da bu konuda şöyle demiş:

'YİMPAŞ altı aylık, bir yıllık veya dört yıllık bir olay mı? 25 yıllık mazisi olan bir kurum YİMPAŞ. Bunu gündeme getiren anlayış niye bugün gündeme getiriyor? Niye o gün değil de şimdi? Ben bu kurumların hiçbirinin avukatı değilim. Her zaman da karşısında oldum. Bu kurumlar benim ekonomik anlayışıma yatmıyor. Yargı karar verirse yürütme yerine getirmiyorsa bizzat ben takipçisi olacağım. Emniyet işi takip etmiyorsa ben kovalayacağım.'

Şimdi tabii ki bir gazete bir konuyu gündeme getirdiği zaman buna 'neden bunu gündeme getirdin' diye sorulmaması lazım. Ama bir kısım medya, bazı alışkanlıkları nedeniyle haberlerinde, manşetlerinde öyle kuşku yaratmış, öyle güven duygusunu yitirmiştir ki; Başbakan'a da bu tür soruyu sorma hakkı verilmiştir. Başbakan, Türkiye'nin kanayan yarasına parmak basmış ve tavır almıştır. İyi ki de aldı. Yoksa bizler bu sorunu açıkça, korkmadan tartışamayacaktık.