Argo'nun Prim Yaptığı Örnek Televizyoncular Ve Yap Boz Tahtasına Dönen Tv'lerin Hal-İ Pür Melali...
Koca bir yılı devirdik, Bahar'ın kokusu da gelmeye başladı... Ama gelin görün ki TV dünyası kaygılı, hala sonbahar havası hakim... Dizileri dökülüyor, final bölümü çekilmeden seyirciye saygının zerresi sergilenmeden yayından kaldırılıyor. Kimi programların ömrü en fazla 1-2 ay sürebiliyor. "Reyting canavarına" yenik düşüldüğü söylenen birçok kaliteli yapım ve onca emek heba ediliyor. Yap-boz tahtası gibi...
Türkiye'de özel televizyonculuk 20 yaşına giriyor ama maalesef 'bir arpa boyu yol alınamamış' olması 'acı bir gerçek' olarak önümüze çıkıyor... Tabii bu durum yüreğimizi acıtıyor. Bugün gelinen noktanın özetini ifade edersek, "kalitesiz ve de niteliksiz kadroların çoğunlukta olduğu bir televizyon sektörüne sahibiz". Abartı yok, acı bir gerçek bu efendiler...
Yaratıcılıktan yoksun sürekli olarak bir diğerini taklit eden televizyon kanallarından izleyiciye 'gına' geldi. Bakın televizyonlara, biri yemek ve evlilik programı yapıyor hemen diğerleri taklit ediyor. Özgün ve yaratıcılık hak getire...
Haber kanallarını analiz etmeye ise bu sütunlar yetmez. Birbirinin aynı bii dolu haber kanalına sahibiz. Kimse sanırız bu konuda Türkiye'yle yarışamaz. A kanalında program yapanları C kanalında da görüyoruz. B kanalındaki programın benzerini aynı şahısların başka adla bir iki farklı partner takviyesiyle E kanalında yaptığını görüyoruz.
Konular da konuklar da aynı. Her konuda ahkam kesen 20-30 kişilik bir konuk listesi var, çoğu da gazeteci-yazar diye takdim ediliyor ve o konuklarda önünüze gelen her mevzuda yaradana sığınıp döktürüyor. Yarabbim bu ızdırap ne zaman bitecek diye sormadan edemiyoruz, ama nafile. Birde bakın haber kanallarının tamamında ekranlar kıpkırmızı. BBC kopyası... Bir de 'sonu gelmeyen', 'son dakika' furyasıdır aldı başını gidiyor. Bu gerilim kültürlü televizyonculuğa ne yürek ne de göz dayanır.
Kısaca diyeyim; nerede o eski gazetecilik??? Muhabir eksenli gazetecilikten yoksun, sürekli ajansların haber ve görüntülerini ekrana yansıtanların egemenliği altında televizyonlarımız.
Bir ikisi dışında hiçbir kanal haberciliğin olmazsa olmaz desturuna riayet etmiyor. Tek sesli, kendin pişir kendin ye muhabbeti var ekranlarda.
Bir de yöneticiliğini yaptıkları haber kanallarında izleyicilerden gelen maillere 'sokak ağzıyla' cevap vermeler var ki sormayın gitsin... Örnek olması gerekenler ekranlarda çok rahat 'argo' kullanabiliyor... Demezler mi ki adama sen niye 'onların' seviyesine iniyorsun diye ? Beğenmiyorsan izleme mantığını söylerken o seyirciye, sende o hakaret içeren maili okuma be adam... Ben niye ekranda senin 'argo' söylemlerini duyayım... Dakikalarca üstelik... !
Bildik durumu bir kez daha hatırlattıktan sonra baharın ilk günlerindeki tabloya bakalım.
FOX TV de ise üst katlar çok hareketli... Fox Türkiye'nin İtalyan genel müdürü Pietro Vicari, asistanı Aslı Keskinoğlu'nu "program danışmanı" olarak program departmanına bağlaması sadece buzdağının görünen ufak bir yüzü... Asıl kıyametin üst düzey yöneticileri arasında koptuğu söyleniyor... Aralarına 'kara kedi' giren bu üst düzey ikili arasında soğuk savaşın nasıl noktalanacağı merak konusu...
Şimdi de en sıcak kulis haberine geçelim... Doğan Grubu ile İpek-Koza grubunun flörtü en nihayetinde bitti... Taraflar flörtün evlilikle sonlanmayacağını en nihayetinde gördü ve ilişkiye son noktayı koydu. "Seviyeli dostluğumuz baki kalsın" dediler... Dumanı tüten ateşi korlaşmamış bir haberi verelim; Koza grubu yeni arayışlar içinde... Hem de sürpriz sayılacak bir arayış var. Koza grubu haftalardır Star Gazetesi ve artık marka haline kelmiş olan haber kanalı 24'le dirsek temasında... Televizyon dünyamızın kulislerinde en heyecanlı konu şimdi bu flörte dair... Keza 24'te uzun bir süredir maaş ödemelerinde ciddi sorun yaşanıyor. Bu aşikar, herkesin bildiği acı bir gerçek... Birçok çalışan maaşının 3'te biriyle 20 gün geçiriyor, ay sonuna on gün kadar kala da kalanını alabiliyor. İki yıldır zam alamayan çalışanlara 20 TL ile 75 TL arasında komik bir artış yapıldı.
Doğan Grubu Televizyonlarının başına getirilen İrfan Şahin, yeni sezonun planlamasını şimdiden yapmış durumda... Ufak tefek rötuş söz konusu. Patron yetkisindeki Şahin'in Star TV'de başlattığı temizlik harekatını grup içindeki diğer kanallarda da uygulayacağı konuşuluyor... Acı bir reçete hazırlandığı konuşuluyor, tenkisatlar kapıda!...
Bu arada, Kanal D ve Star TV'de bir türlü yıldızları barışmayan Birand-Dündar cephesinde kılıçlar artık iyiden iyiye keskinleştirildi. Yani bileylendi. Yaşları 70'e dayanan her iki duayen de sezon sonunu beklemekte... Belki biri jübile bile yapabilir... Kanal D'nin Seda Sayan'dan sonra sabah kuşağında ne tür bir hamle yapacağı da merak konusu... Yeri gelmişken 3-2-1 adlı yemek programı 'tad' vermiyor. Yapılan yemekleri anlayan ya da tariflerini akıllarında tutabilen ev hanımları varsa beri gelsin..
ATV, Esra Erol'la İzdivaç ve Show TV'den transferi EZEL'in ekmeğini yiye dursun, suni olan bu reytinglerin daha ne kadar kanalı taşıyacağı merak konusu... Kanalın, usta yapımcı Ekrem Çatay'la tüm dizilerini ATV'ye yapması konusunda anlaştığı gelen haberler arasında... Bu arada, ATV haber bünyesinde açılması planlanan yeni haber kanalının da başka bir bahara kaldığı konuşuluyor...
Yeni yayın döneminin iddialı kanallarından biri de farklı televizyon kanalı olduğu iddiasını ortaya atan TV8'di... Ancak, maalesef acı gerçeği söylemek lazım; TV8 beklentileri karşılayamadı. Afişlerde görünen yüzleri ve programları, bir iki hafta sonra ekrandan yok oldu! Her ne kadar sürekli "reyting kanalı değiliz" deseler de sözde kalan bu anlayışın özde de olması lazım... Kanalın yöneticisi Abiş Hopikoğlu, yabancısı olduğu televizyon dünyasında beklentinin üzerinde bir gayretle duruma hakim görüntüsü ortaya koymasına koydu ama alt kadrosunun kifayetsizliğinden maratonun yarısına gelemeden havlu atmış görüntüsü veriyor. Kanal eski görüntüsünden, dinamizminden çok çok uzakta... Sadece bir örnek verelim; iletişimin uluslararası deneyime sahip profesörü gazeteci Haluk Şahin, evsahibi olduğu haber tartışma programı 8.Gün'ün bantlarını evde yeniden izlemeli... Özellikle genç gazeteci Candaş Tolga Işık'ın her şeyi bildik edasıyla kaykıla kaykıla oturup alaycı üslubuyla ilgili büyük bir sıkıntının var olduğunu kendisi de görecek... Rahmetli Turan Yavuz'un kemikleri sızlıyordur. 8. Gün'ün isim babasıydı ve onun hazırlayıp sunduğu 8. Gün ses getiren saygınlıktaydı.
Bu arada, Nükhet Duru 2.kez geldiği Tv 8 ekranlarına veda edeceği söyleniyor...
Her dönem ekrana taşıdığı yapımlarla marka yaratmış bir kanal olan TV8, ne yazık ki aynı performansı gösteremiyor... Komedi Dükkanı ve Yavuz Seçkin'den sonra "ÇETE" ne yazık ki marka olmaktan çok uzakta bir yapım... Bana göre insanı sexten soğutan 'Sexsuel trajedi' bir komedi programı... Yanlış anlamayın cinselliğe bir itirazım yok, itirazım olan ekrana yansıyanın mizah adı altında bize dayatılması... (beğenmiyorsan izlemezsin anlayışını dillendirebilirsiniz... eyvallah)
Biraz da TRT cephesine bakalım...
Adeta belgesel kanalı havasındaki TRT Türk'te frene basıldı, dış yapımlar donduruldu... TRT Müzik'te ise gerekli kan değişikliği en nihayetinde gerçekleşti... Müzik sektörüne bir ivme kazandıracağı düşünülen ve Klip yayıncılığının ötesinde farklı bir Müzik kanalı olması beklenen "TRT Müzik" bugüne kadar beklentilere ne yazık ki cevap veremedi... Belgeselleri ile dikkat çeken kanal, müzik adına bir adım öteye gidemedi... TRT yönetimi de bu durumu görmüş olacak ki, düğmeye bastı ve sektörde saygın bir ismi olan Necati Güngör'e kanalı teslim etti... Umarız Güngör, bu beklentileri karşılar...
KESKİN KALEM
[email protected]
Türkiye'de özel televizyonculuk 20 yaşına giriyor ama maalesef 'bir arpa boyu yol alınamamış' olması 'acı bir gerçek' olarak önümüze çıkıyor... Tabii bu durum yüreğimizi acıtıyor. Bugün gelinen noktanın özetini ifade edersek, "kalitesiz ve de niteliksiz kadroların çoğunlukta olduğu bir televizyon sektörüne sahibiz". Abartı yok, acı bir gerçek bu efendiler...
Yaratıcılıktan yoksun sürekli olarak bir diğerini taklit eden televizyon kanallarından izleyiciye 'gına' geldi. Bakın televizyonlara, biri yemek ve evlilik programı yapıyor hemen diğerleri taklit ediyor. Özgün ve yaratıcılık hak getire...
Haber kanallarını analiz etmeye ise bu sütunlar yetmez. Birbirinin aynı bii dolu haber kanalına sahibiz. Kimse sanırız bu konuda Türkiye'yle yarışamaz. A kanalında program yapanları C kanalında da görüyoruz. B kanalındaki programın benzerini aynı şahısların başka adla bir iki farklı partner takviyesiyle E kanalında yaptığını görüyoruz.
Konular da konuklar da aynı. Her konuda ahkam kesen 20-30 kişilik bir konuk listesi var, çoğu da gazeteci-yazar diye takdim ediliyor ve o konuklarda önünüze gelen her mevzuda yaradana sığınıp döktürüyor. Yarabbim bu ızdırap ne zaman bitecek diye sormadan edemiyoruz, ama nafile. Birde bakın haber kanallarının tamamında ekranlar kıpkırmızı. BBC kopyası... Bir de 'sonu gelmeyen', 'son dakika' furyasıdır aldı başını gidiyor. Bu gerilim kültürlü televizyonculuğa ne yürek ne de göz dayanır.
Kısaca diyeyim; nerede o eski gazetecilik??? Muhabir eksenli gazetecilikten yoksun, sürekli ajansların haber ve görüntülerini ekrana yansıtanların egemenliği altında televizyonlarımız.
Bir ikisi dışında hiçbir kanal haberciliğin olmazsa olmaz desturuna riayet etmiyor. Tek sesli, kendin pişir kendin ye muhabbeti var ekranlarda.
Bir de yöneticiliğini yaptıkları haber kanallarında izleyicilerden gelen maillere 'sokak ağzıyla' cevap vermeler var ki sormayın gitsin... Örnek olması gerekenler ekranlarda çok rahat 'argo' kullanabiliyor... Demezler mi ki adama sen niye 'onların' seviyesine iniyorsun diye ? Beğenmiyorsan izleme mantığını söylerken o seyirciye, sende o hakaret içeren maili okuma be adam... Ben niye ekranda senin 'argo' söylemlerini duyayım... Dakikalarca üstelik... !
Bildik durumu bir kez daha hatırlattıktan sonra baharın ilk günlerindeki tabloya bakalım.
FOX TV de ise üst katlar çok hareketli... Fox Türkiye'nin İtalyan genel müdürü Pietro Vicari, asistanı Aslı Keskinoğlu'nu "program danışmanı" olarak program departmanına bağlaması sadece buzdağının görünen ufak bir yüzü... Asıl kıyametin üst düzey yöneticileri arasında koptuğu söyleniyor... Aralarına 'kara kedi' giren bu üst düzey ikili arasında soğuk savaşın nasıl noktalanacağı merak konusu...
Şimdi de en sıcak kulis haberine geçelim... Doğan Grubu ile İpek-Koza grubunun flörtü en nihayetinde bitti... Taraflar flörtün evlilikle sonlanmayacağını en nihayetinde gördü ve ilişkiye son noktayı koydu. "Seviyeli dostluğumuz baki kalsın" dediler... Dumanı tüten ateşi korlaşmamış bir haberi verelim; Koza grubu yeni arayışlar içinde... Hem de sürpriz sayılacak bir arayış var. Koza grubu haftalardır Star Gazetesi ve artık marka haline kelmiş olan haber kanalı 24'le dirsek temasında... Televizyon dünyamızın kulislerinde en heyecanlı konu şimdi bu flörte dair... Keza 24'te uzun bir süredir maaş ödemelerinde ciddi sorun yaşanıyor. Bu aşikar, herkesin bildiği acı bir gerçek... Birçok çalışan maaşının 3'te biriyle 20 gün geçiriyor, ay sonuna on gün kadar kala da kalanını alabiliyor. İki yıldır zam alamayan çalışanlara 20 TL ile 75 TL arasında komik bir artış yapıldı.
Doğan Grubu Televizyonlarının başına getirilen İrfan Şahin, yeni sezonun planlamasını şimdiden yapmış durumda... Ufak tefek rötuş söz konusu. Patron yetkisindeki Şahin'in Star TV'de başlattığı temizlik harekatını grup içindeki diğer kanallarda da uygulayacağı konuşuluyor... Acı bir reçete hazırlandığı konuşuluyor, tenkisatlar kapıda!...
Bu arada, Kanal D ve Star TV'de bir türlü yıldızları barışmayan Birand-Dündar cephesinde kılıçlar artık iyiden iyiye keskinleştirildi. Yani bileylendi. Yaşları 70'e dayanan her iki duayen de sezon sonunu beklemekte... Belki biri jübile bile yapabilir... Kanal D'nin Seda Sayan'dan sonra sabah kuşağında ne tür bir hamle yapacağı da merak konusu... Yeri gelmişken 3-2-1 adlı yemek programı 'tad' vermiyor. Yapılan yemekleri anlayan ya da tariflerini akıllarında tutabilen ev hanımları varsa beri gelsin..
ATV, Esra Erol'la İzdivaç ve Show TV'den transferi EZEL'in ekmeğini yiye dursun, suni olan bu reytinglerin daha ne kadar kanalı taşıyacağı merak konusu... Kanalın, usta yapımcı Ekrem Çatay'la tüm dizilerini ATV'ye yapması konusunda anlaştığı gelen haberler arasında... Bu arada, ATV haber bünyesinde açılması planlanan yeni haber kanalının da başka bir bahara kaldığı konuşuluyor...
Yeni yayın döneminin iddialı kanallarından biri de farklı televizyon kanalı olduğu iddiasını ortaya atan TV8'di... Ancak, maalesef acı gerçeği söylemek lazım; TV8 beklentileri karşılayamadı. Afişlerde görünen yüzleri ve programları, bir iki hafta sonra ekrandan yok oldu! Her ne kadar sürekli "reyting kanalı değiliz" deseler de sözde kalan bu anlayışın özde de olması lazım... Kanalın yöneticisi Abiş Hopikoğlu, yabancısı olduğu televizyon dünyasında beklentinin üzerinde bir gayretle duruma hakim görüntüsü ortaya koymasına koydu ama alt kadrosunun kifayetsizliğinden maratonun yarısına gelemeden havlu atmış görüntüsü veriyor. Kanal eski görüntüsünden, dinamizminden çok çok uzakta... Sadece bir örnek verelim; iletişimin uluslararası deneyime sahip profesörü gazeteci Haluk Şahin, evsahibi olduğu haber tartışma programı 8.Gün'ün bantlarını evde yeniden izlemeli... Özellikle genç gazeteci Candaş Tolga Işık'ın her şeyi bildik edasıyla kaykıla kaykıla oturup alaycı üslubuyla ilgili büyük bir sıkıntının var olduğunu kendisi de görecek... Rahmetli Turan Yavuz'un kemikleri sızlıyordur. 8. Gün'ün isim babasıydı ve onun hazırlayıp sunduğu 8. Gün ses getiren saygınlıktaydı.
Bu arada, Nükhet Duru 2.kez geldiği Tv 8 ekranlarına veda edeceği söyleniyor...
Her dönem ekrana taşıdığı yapımlarla marka yaratmış bir kanal olan TV8, ne yazık ki aynı performansı gösteremiyor... Komedi Dükkanı ve Yavuz Seçkin'den sonra "ÇETE" ne yazık ki marka olmaktan çok uzakta bir yapım... Bana göre insanı sexten soğutan 'Sexsuel trajedi' bir komedi programı... Yanlış anlamayın cinselliğe bir itirazım yok, itirazım olan ekrana yansıyanın mizah adı altında bize dayatılması... (beğenmiyorsan izlemezsin anlayışını dillendirebilirsiniz... eyvallah)
Biraz da TRT cephesine bakalım...
Adeta belgesel kanalı havasındaki TRT Türk'te frene basıldı, dış yapımlar donduruldu... TRT Müzik'te ise gerekli kan değişikliği en nihayetinde gerçekleşti... Müzik sektörüne bir ivme kazandıracağı düşünülen ve Klip yayıncılığının ötesinde farklı bir Müzik kanalı olması beklenen "TRT Müzik" bugüne kadar beklentilere ne yazık ki cevap veremedi... Belgeselleri ile dikkat çeken kanal, müzik adına bir adım öteye gidemedi... TRT yönetimi de bu durumu görmüş olacak ki, düğmeye bastı ve sektörde saygın bir ismi olan Necati Güngör'e kanalı teslim etti... Umarız Güngör, bu beklentileri karşılar...
KESKİN KALEM
[email protected]