Argo kelimelerle ilgili flaş karar! Oynak, kötü yola düşmek ve yollu...
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, kelimelerin argo anlamlarının Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünden kaldırılmasına ilişkin idare mahkemesi kararının yürütmesini durdurdu.
Ankara'da TDK'ye başvuran kişi, argo anlamı yayımlanan "müsait",
"esnaf", "teslim etmek", "serbest", "oynak", "kötüleşmek", "kötü
yola düşmek", "taze", "yollu" ve "boyalı" sözcüklerinin cinsiyet
ayrımcılığına dayalı aşağılayıcı ve küçük düşürücü ifadeler olduğu
gerekçesiyle argo karşılıklarının sözlükten çıkarılmasını
istedi. Başvurunun kabul edilmemesi üzerine Ankara 6. İdare
Mahkemesinde dava açıldı. Mahkeme, söz konusu kelimelerin argo
anlamlarının sözlükten çıkarılmasına karar verdi.
Argonun anlamına bakıldığında kullanılmaması gereken söz ve deyim
olduğunun ortaya konulduğu, toplumun her kesimince anlaşılmayan,
kendine özgü bir sözcük, deyim ve deyişlerden oluştuğu ifade edilen
kararda, dava konusu kelimelerin argo anlamlarının Türkçe'nin doğru
ve güzel kullanılması hususunda öncü görevi üstlenen TDK'nin
sözlüğü ve internet sayfasında yer almasının hukuka uygun olmadığı
kaydedildi.
Kararın istinafa taşınmasıyla dosya, Ankara Bölge İdare Mahkemesi
12. İdari Dava Dairesinin gündemine geldi. İstinaf mahkemesi,
Ankara 6. İdare Mahkemesinin kararının yürütmesini durdurdu.
İstinaf mahkemesinin kararında, sözlüklerin dilin bütün veya belli
bir dönemindeki kelimelerini, yazılışları, türleri, söylenişleri,
temel ve yan anlamları, kullanılış özellikleri bakımından kayıt
altına alan, açıklayan, edebi metinlerden seçilen cümlelerle
örneklendiren, alıntı kelimelerin hangi dilden geçtiğini bildiren
başvuru kaynakları olduğu belirtildi.
Kelimelerin türleri, yazılışları, söylenişleri, kullanılış
biçimleri, alıntıysa hangi dilden geçtikleri, çekim ekleri ve
fiillerle kullanılış özellikleri gibi bilgilerin sözlüklerde
belirli düzen içerisinde sıralandığına yer verilen kararda, bu
düzenin sözlük hazırlama ve yazma ilkeleriyle sağlandığı
anlatıldı. Kararda, sözlüklerde kelimelerin
anlamlandırılmasında genellikle sözün en yaygın anlamına öncelik
verildiği, sonra mecazi, daha sonra argo, alay, hakaret ve benzeri
anlamlarının yer aldığı, eğer varsa o kelimeyle deyimleşmiş ve
kalıplaşmış biçimlerinin örnekleriyle sıralandığı bildirildi.
TDK'nin hazırladığı Türkçe Sözlük'te yer alan dava konusu
sözcüklerin anlamlandırılmasında, halk ağzındaki yaygın kullanımı,
sözcüğün asıl ve mecaz anlamları ile argo kullanımı dikkate
alınarak anlam sıralaması yapıldığı belirtilen kararda,
anlamlandırma çalışmalarında TDK'nin iradesinden ziyade sözcüğe
halkın yüklediği anlamın dikkate alındığının anlaşıldığı
aktarıldı. Bu ifadelerin sözlükte yer almasında kadınlara
ayrımcılık yapmak veya kadına şiddet uygulanmasına zemin
hazırlanması gibi bir amaç güdülmediği vurgulanan kararda,
"Sözlükte kelimelerin, toplumsal yaşamda var olan kavramların iyi
ya da kötü, doğru ya da yanlış olduğundan bağımsız kelime anlamları
ile varsa argo, alay, hakaret ve benzeri anlamlarının da
belirtildiği, bu kapsamda argo, alay, hakaret ve benzeri anlamları
olan kelimelerin sözlükte bulunmalarının değil kullanımlarının
hukuka aykırı olduğu açıktır." ifadesi kullanıldı.
İnsan haklarına saygılı hukuk devletinde cinsiyete dayalı
ayrımcılık veya bu ayrımcılığı destekler nitelikteki uygulamaların
kabulünün mümkün olmadığına dikkati çekilen kararda, bir milletin
günlük hayatta kullandığı sözcükler ve bunlara halk tarafından
yüklenen anlamların, kadın veya erkek bireylerin aşağılanması,
ötekileştirilmesi veya cinsiyete dayalı ayrımcılığın nedeni olarak
görülemeyeceği belirtildi.
Ayrımcılığın ve ötekileştirmenin dilde bulunan kelimelerden değil,
bireylerin düşünce yapısına dayalı eylemlerinden kaynaklandığı
kaydedilen kararda, aksi durumun Türk Ceza Kanunu'nun 125.
maddesinde düzenlenen hakaret suçu kapsamındaki tüm kelimelerin
Türkçe'den çıkarılması sonucunu doğuracağı, bu durumun ise fiilen
ve hukuken mümkün olmadığı bildirildi.
Kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Her dilde olduğu gibi Türkçe'de de olağan hayatın içerisinde yer
alan olumsuz durumları ifade etmek için dava konusu kelimelere
benzer bazı kelimelerin bulunduğu, bu kelimelerin varlığının
ayrımcılık ve ötekileştirme nedeni olarak kabulünün mümkün
olmadığı, aksine davalı kurum tarafından internet sitesinde ve
basılı sözlükte bu kelimelere yer verilmek suretiyle kişilerin daha
dikkatli davranmasının sağlanacağı, bu sözcüklerin kullanıldıkları
yere ve amaca göre suç unsuru sayılabileceğini alenileştirmiş
olacağı, dolayısıyla kadına karşı yapılabilecek ayrımcılığın
önlenmesine hizmet edeceği anlaşıldığından dava konusu işlemde
hukuka aykırılık bulunmamaktadır."