09 Nis 2013 12:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:07
ARDAN ZENTÜRK KIDEMLİ GAZETECİYE BÖYLE VEDA ETTİ!
Ardan Zentürk, bir zamanlar birlikte çalıştığı BM'deki en kıdemli gazeteci Behzat Barış'ın hayatını kaybetmesi nedeniyle neler yazdı?
Birleşmiş Milletler’de en uzun süre görev yapan usta gazeteci Behzat Barış, 95 yaşında vefat etti. Barış, Birleşmiş Milletler’de (BM), ilk Genel Sekreter Trygve Halvdan Lie hariç bütün Genel Sekreterler döneminde çalışan tek gazeteciydi.
45 yılı New York’ta olmak üzere toplam 58 yıl gazetecilik yapan Behzat Barış, BM’deki en kıdemli gazeteci olarak biliniyor.
Barış’a yine başka bir usta gazeteci, bir dönem birlikte çalıştığı Ardan Zentürk, yazdığı yazıyla veda etti.
Güle Güle Behzat ağabey…
Ardan ZENTÜRK
Demek, 1980’li yılların sonlarında GÜNEŞ Gazetesi’nin Haber Merkezi’nin ortasında biz gençlerin teşvikiyle çok usta olduğu step dansını yaptığında yaklaşık 70 yaşındaymış!..
Her zamanki o tatlı-huysuz haliyle New York’tan çıkıp gelmiş, beş para etmez genç gazeteciler olduğumuza ilişkin uzun söylevlerinden birini daha yapmış ve sözlerini, hepimizi bir “genç” olarak cebinden çıkaracağını söyleyip, noktayı o dansla koymuştu…
Behzat Barış, en ağır sözlerini bile gülümseyerek karşıladığımız bir meslek büyüğü olarak yaşadı…
Ölüm haberini aldığımda dönüp baktım, 95 yaşındaymış… Daha geçenlerde Özden Akbal ile bir sohbet sırasında kulaklarını çınlatmış, her birimizin meslek anılarında yer tutan o zorlu sohbetleri hatırlamıştık…
Çok üzgünüm…
Yaklaşık iki ay önce New York’taydım, zamana karşı süren bir belgesel çekimi için ve çok istememe rağmen, bırakın Brooklyn’deki evine uğramayı bir telefon etmeye bile vakit bulamadım…
Oysa, o, gençlik yıllarımda ne zaman yolum Manhattan’a düşse, en ucuz ve en güvenilir oteli bulmakta mahir yaşlı bir dosttu…
Mesleğe, ben doğmadan bir yıl önce, 1954 yılında başlamış bir çınar olarak kabul ettim onu her zaman… Ankara’dan New York’a uzanan anılar zincirinde, bugün çoğu ebedi yaşama intikal etmiş eski meslek ustalarıyla ilgili anılarını dikkatle dinlerdim…
İlerleyen yaşına rağmen dik durmayı başaran, yaşamdan, mesleğinden kopmayan ender insanlardan biriydi…
Meslekte biriktirdiği yılları bir müktesep hak olarak görüyordu. Bu nedenle basın toplantılarında soru sormak için söz aldığında hepimizin biraz gerildiğini hatırlıyorum. Soru öncesi uzun bir yorumu mutlaka olur, muhatabını şöyle bir silkelemeden soruya geçmezdi. Basın toplantısını düzenleyen kim olursa olsun, önce o yorumu dinlemek, devamında gelen sağlı-sollu sözel kroşelere katlanmak zorundaydı…
Kolay değil, bir meslekte geçirilmiş 58 yıldan söz ediyoruz…
Çok genç yaşta GÜNEŞ Gazetesi Dış Haberler Editörü olmuştum. 30’lu yaşların hemen başları… Behzat Barış benim New York muhabirimdi!.. Kendisinden yaklaşık 40 yaş genç editörün telefonda söylediklerini dikkatle dinler, “ricalarını” not eder ve akşamüstüne doğru teleks odasındaki bir teleks New York’tan geçilen haberin tıkırtılarını bize duyururdu… Bana güvenir, uzun yazardı… Yazdıklarının dikkatle edit edileceğini bilir, zaten, haberi kısaltırken önem verdiği bir noktayı dışarıda bırakmışsam, gereğini de söylerdi…
İki metropolün sentezi olarak gördüğüm bir karaktere sahipti…
Kadim İstanbullulara has kalenderlik ile New Yorklular’ın dobralığını kişiliğinde birleştirmiş bir yapıya sahipti…
Behzat ağabeyin sizin hakkında ne düşündüğünü merak etmez, bilirdiniz.
Allah ona uzun ve keyifli bir yaşam nasip etti…
Rahmetini üzerinden esirgemesin…
45 yılı New York’ta olmak üzere toplam 58 yıl gazetecilik yapan Behzat Barış, BM’deki en kıdemli gazeteci olarak biliniyor.
Barış’a yine başka bir usta gazeteci, bir dönem birlikte çalıştığı Ardan Zentürk, yazdığı yazıyla veda etti.
Güle Güle Behzat ağabey…
Ardan ZENTÜRK
Demek, 1980’li yılların sonlarında GÜNEŞ Gazetesi’nin Haber Merkezi’nin ortasında biz gençlerin teşvikiyle çok usta olduğu step dansını yaptığında yaklaşık 70 yaşındaymış!..
Her zamanki o tatlı-huysuz haliyle New York’tan çıkıp gelmiş, beş para etmez genç gazeteciler olduğumuza ilişkin uzun söylevlerinden birini daha yapmış ve sözlerini, hepimizi bir “genç” olarak cebinden çıkaracağını söyleyip, noktayı o dansla koymuştu…
Behzat Barış, en ağır sözlerini bile gülümseyerek karşıladığımız bir meslek büyüğü olarak yaşadı…
Ölüm haberini aldığımda dönüp baktım, 95 yaşındaymış… Daha geçenlerde Özden Akbal ile bir sohbet sırasında kulaklarını çınlatmış, her birimizin meslek anılarında yer tutan o zorlu sohbetleri hatırlamıştık…
Çok üzgünüm…
Yaklaşık iki ay önce New York’taydım, zamana karşı süren bir belgesel çekimi için ve çok istememe rağmen, bırakın Brooklyn’deki evine uğramayı bir telefon etmeye bile vakit bulamadım…
Oysa, o, gençlik yıllarımda ne zaman yolum Manhattan’a düşse, en ucuz ve en güvenilir oteli bulmakta mahir yaşlı bir dosttu…
Mesleğe, ben doğmadan bir yıl önce, 1954 yılında başlamış bir çınar olarak kabul ettim onu her zaman… Ankara’dan New York’a uzanan anılar zincirinde, bugün çoğu ebedi yaşama intikal etmiş eski meslek ustalarıyla ilgili anılarını dikkatle dinlerdim…
İlerleyen yaşına rağmen dik durmayı başaran, yaşamdan, mesleğinden kopmayan ender insanlardan biriydi…
Meslekte biriktirdiği yılları bir müktesep hak olarak görüyordu. Bu nedenle basın toplantılarında soru sormak için söz aldığında hepimizin biraz gerildiğini hatırlıyorum. Soru öncesi uzun bir yorumu mutlaka olur, muhatabını şöyle bir silkelemeden soruya geçmezdi. Basın toplantısını düzenleyen kim olursa olsun, önce o yorumu dinlemek, devamında gelen sağlı-sollu sözel kroşelere katlanmak zorundaydı…
Kolay değil, bir meslekte geçirilmiş 58 yıldan söz ediyoruz…
Çok genç yaşta GÜNEŞ Gazetesi Dış Haberler Editörü olmuştum. 30’lu yaşların hemen başları… Behzat Barış benim New York muhabirimdi!.. Kendisinden yaklaşık 40 yaş genç editörün telefonda söylediklerini dikkatle dinler, “ricalarını” not eder ve akşamüstüne doğru teleks odasındaki bir teleks New York’tan geçilen haberin tıkırtılarını bize duyururdu… Bana güvenir, uzun yazardı… Yazdıklarının dikkatle edit edileceğini bilir, zaten, haberi kısaltırken önem verdiği bir noktayı dışarıda bırakmışsam, gereğini de söylerdi…
İki metropolün sentezi olarak gördüğüm bir karaktere sahipti…
Kadim İstanbullulara has kalenderlik ile New Yorklular’ın dobralığını kişiliğinde birleştirmiş bir yapıya sahipti…
Behzat ağabeyin sizin hakkında ne düşündüğünü merak etmez, bilirdiniz.
Allah ona uzun ve keyifli bir yaşam nasip etti…
Rahmetini üzerinden esirgemesin…