Arda Turan'dan ezber bozan sözler: "Bizim evde sosyalizm var"
Atletico Madrid'in ve A Milli Takım'ın yıldız futbolcusu Arda Turan, L-Manyak Dergisi’ne konuştu: "Bizim evde sosyalizm var"
A milli futbol takımının kaptanı, İspanyol deviAtletico Madrid’in10
numaralı yıldızı Arda Turan, Madrid’teki evinin kapılarını yazar
Ozan Önen’e açtı ve aylık mizah dergisi L-Manyak’ın Mayıs 2015
sayısında yer alan 10 sayfalık özel röportajda, ezber bozacak
siyasi açıklamalarda bulundu.
Ozan Önen’in bir hafta boyunca Arda Turan’la beraber Madrid’te
yaşadıktan sonra gerçekleştirdiği ve L-Manyak Dergisi’nin “manyak
özel” mahreciyle kapaktan verdiği röportajda, Arda Turan’a dair
birbirinden ilginç detaylar ortaya çıktı.
Arda Turan’ın “Biat Yok” ifadesini manşetine taşıyan muhalif mizah
dergisi, sürmanşetteyse İspanya İç Savaşı’nın ünlü sloganı “No
Pasaran!” (Faşizme Geçit yok!) ifadesine yer verdi. Kürt sorunundan
Türkiye’deki ifade özgürlüğüne, sosyalizmden faizlerin düşmesine,
hükümetten muhalefete, futbol hayatından Madrid’teki özel hayatına
kadar birçok konuda bomba açıklamalar yapan yıldız futbolcu,
derginin kapağında“Bayrampaşalı Godfather” olarak karikatürize
edildi. Ünlü yıldızın İspanya’daki hayatına dair iki adet de
izlenim yazısının yer aldığı mizah dergisi için, Arda Turan kendini
ti’ye alan bir de karikatür çizdi ve ilginç fotoğraflarına yer
verildi. İşte, dünyaca ünlü yıldızın gündemi sarsacak siyasi
açıklamalarının yer aldığı o röportajdan çarpıcı bir bölüm:
FENERBAHÇELİ OLANLA DA BEŞİKTAŞLI OLANLA…
Arda Turan: Bizim evimizin sırrı aslında şu: Bizim
evimizde CHP’li oluyor, AKP’li oluyor, MHP’li oluyor, HDP’li
oluyor, asosyal oluyor, apolitik oluyor, Kürt oluyor, Laz oluyor,
içki içen oluyor, beş vakit namaz kılan oluyor, ateist oluyor,
İspanyol oluyor... Bizim evde herkes var: Sanatçısı geliyor,
işadamı geliyor, sporcusu geliyor, menajeri geliyor, televizyoncusu
geliyor ama sonuçta, burada, herkes aynı sofraya oturuyor, birlikte
oyun oynuyor, birlikte gülüp ağlıyor. Çünkü bizim evimizde şu
düşünce var: Biz, hayatta, bizden olmayanlarla da, bizim gibi
düşünmeyenlerle de mutlu olabiliriz. Benimle aynı fikirleri
paylaşmayan, benim gibi düşünmeyen ev arkadaşlarım da oluyor.
Fenerbahçeli olanla da Beşiktaşlı olanla da biz mutluyuz, beraber
olabiliyoruz. Çünkü biz fikirlere saygı duyuyoruz ve niyete çok
önem veriyoruz. Ve biliyorsun, bizim evimizde çok fazla oyun
oynanıyor, çok fazla konu tartışılıyor, bazen bu sabahlara kadar
sürebiliyor ve genellikle de hep kalabalığız; ben de objektif
olarak, adaleti sağlamaya çalışıyorum. Sağ olsun, evimize gelen
büyük küçük her mevkiideki her türlü insan da, benim adaletime
inanıp buna uyuyorlar.
“BU EVDE SOSYALİZM VAR”
Ozan Önen: Üç gün önce, sabaha karşı, bana dönüp
“Bu evde sosyalizm var” dedin. Bunu da evdeki adaleti, iş, emek ve
ekmek paylaşımını ve eşit söz hakkını kastederek söyledin
herhalde?
Arda Turan: Evet, aynen öyle. Bu evde sosyalizm
var.
Ozan Önen: Türkiye’deki siyasi iklimde kutuplaşma
çok yükseldiği için, insanlar, iki cümlene bakarak seni çok çabuk
etiketleyebiliyorlar. Çok çabuk sinirlenebiliyorlar birbirlerine.
Kavga ortamı doğabiliyor bir anda. Çok fazla önyargı var. Sen de
insanlarla fikirlerini paylaşırken, mesela geçen gün yaptığın
birtakım açıklamalardan sonra, sana karşı çok sert şekilde...
Arda Turan: Faiz konusuna mı geleceksin? Faiz
konusunu mu soruyorsun?!
Ozan Önen: Evet, faiz konusuna geliyorum ve sana
çok açık soruyorum: Sen necisin abi? Faizlerin düşmesi gerektiğine
dair yaptığın o yorumlardan sonra, ekonomi uzmanı olmadığın halde
senin siyasi olarak belli bir kesime yakın olduğun, Türkiye’deki
mevcut hükümeti ve iktidar kanadını desteklediğin yorumlarını
yapmaya başladılar.
Arda Turan: Bak bu soruya şöyle cevap vereceğim;
ben hayatım boyunca, şu’cuyum, bu’cuyumcu asla olmadım. Ben hayatım
boyunca hiçbir insana biat etmedim, etmem. Hayatım boyunca da
Allah’tan başka hiçkimseye biat etmedim ve hayatım boyunca da
hiçbir insandan bir şey istemedim. Hiçbir insandan... Kendim
için... Hiçbir zaman istemedim! Ben günün şartlarında doğru ne ise
onu söylerim. Ben bir banka ile bir reklam filmi çektim... Benden
ekonomi röportajı istendiği için, ekonomiyle ilgili naçizane
fikirlerimi söyledim o röportajda. Bunu söylerken de ekonomi benim
bilgi alanım dışındadır ama benim de bir fikrim var dedim ve halen
aynı fikirdeyim: Faizlerin düşmesi gerektiği fikrindeyim. Bundan
iki sene önce de Kürtler’le ve Kürt sorunuyla ilgili bir şey
söylemiştim ve bu söylediğim şey de hükümetin, iktidarın hiç hoşuna
gitmeyen bir şeydi. O zaman bu insanlar, yani şu an beni hükümet
yanlısı olmakla itham edenler neredeydiler? Hiçkimseye biat etmek
yok! Unutmasınlar! Unutmasınlar!
KÜRT SORUNU İLE İLGİLİ KONUŞTUĞUMDA…
Ozan Önen: Kürt sorununa dair açıklamalarından
sonra, hükümet kanadındakiler de seni o zaman eleştirmiş miydi
peki?
Arda Turan: Bir sürü... Bir sürü söylemleri oldu o
zaman. Eleştirildim de, evet. Ama ben sporcuyum. İnsanlar benim
fikirlerime değer veriyorlarsa, ben de bir banka ile reklam filmi
çekiyorsam ve bu banka da benim ekonomi konusunda röportaj vermemi
istiyorsa, ben de çıkar, fikrimi açıkça söylerim. Ve ben fikrimi
söyledim. Fikrim, neden insanların bu kadar ağırına gidiyor? Neden
bu sıkıntı?
Ozan Önen: Arda... Şöyle söyleyeyim. Tabi ki bu
röportajda senin fikirlerini merak ettiğimiz için seninle
konuşuyorum, ama klasik bir röportaj olsun da istemiyorum bu: Madem
sordun ve madem ki yakından izliyorum seni, benim de şöyle bir
izlenimim var bu konuya dair, hattâ biraz da itirazım: Biliyorsun,
sıkıntılı bir siyasi ortamımız var. Mesela, Gezi Parkı Direnişi’nde
hayatını kaybedenler için de açıklama yapsaydın, diğer yandan,
Türkiye’de yaşanan bir başka ağır adaletsizlik hakkında da açıklama
yapsaydın eğer...
Arda Turan: Konular bana gelseydi, konular bana
sorulsaydı, inan bana adaletle, kendi inandığım adaletle, her
adaletsizlik üzerine konuşurdum! Bana sorarlarsa her adaletsizlik
üzerine de konuşurum. Hiçbir şeyden kaçmam, hayatım boyunca da
hiçbir şeyden kaçmadım. İnsanlar bunu anlamıyorlar. İki sene önce
de Kürt sorunu ile ilgili konuştuğumda ve sarfettiğim cümleler,
bazı insanların hoşuna gitmediğinde, insanlar artık bu şekilde
ölmesin dediğimde de bir sürü tepki aldım. Ama ben yine de
konuştum, yine konuşurum.
Ozan Önen: Şu anda, Kürt sorununda dediğin noktaya
geliniyor gibi?
Arda Turan: Evet ama şunu unutmasınlar: Ben sokaktan gelip, kendi
emeklerimle çalışarak, kazanarak, aileme ve sevdiklerime bakan,
Türkiye’deki kardeşlerimi de beni örnek almaya teşvik eden bir
sporcuyum. Bana oradan, yok “Faizler düşsün”, yok “Ekonomi hakkında
şöyle konuşsun, şu açıklamayı yapsın”, yok “Bilmem ne yapsın”
falan... Biat yok! Ben, başkalarının fikirlerine karşı saygıyla
yaklaşabilirim ama ekonomi konusunda da böyle düşünüyorum işte.
Başkasının değil, kendi düşüncelerim. Bugün bir konuda hükümet
kanadıyla aynı fikirde olabilirim ama yarın bir başka konuda
hükümet kanadıyla aynı fikirde olmayabilirim. Ben hayatım boyunca
hiçbir insana biat etmedim, etmem. İnsanlar bunu bilsinler:
Arda’nın hiçbir insanla göbek bağı yok! Ne bir kulüp başkanıyla, ne
bir kulüp yöneticisiyle, ne bir teknik direktörle, ne de bir
siyasiyle... Biraz önce dediğim nokta önemli: Bizim evimizde, bizim
gibi düşünmeyenlerle de mutlu olabilirim. Ben, “faiz oranları
yükselsin” diyen biriyle de bu evde oturabilirim. Onu
dinleyebilirim. Fikirlerini merak ederim. Arkasında da kötü bir şey
de aramam. Çünkü neden? İnsanlar zaten kutuplaşmışlar Türkiye’de.
Ayrışmışlar. Diş dişeler. Kendilerinden olmayanlarla mutlu
olamıyorlar. Bizde öyle bir şey yok. Biz önce niyete bakarız.
Herkesin başımın üstünde değeri var, yeri var. Bak, benim yardımcım
da Kürt, biliyorsun.
Ozan Önen: Evet, Ata Bozan... Filozof gibi de bir
adam.
Arda Turan: Aynen öyle. Filozof gibi adam.
Yıllardır da bir aradayız. Hayatımdaki en yakın insanlarımdan
biridir. Tekrar söylüyorum: Arda Turanhiçkimseye biat
etmez!Etmeyecek! Hiçbir kimseye de bağlılığı yok!Hiçkimseye biat
etmek yok! O gün için doğru ve adaletli olduğunu düşündüğüm ne
varsa onu söylerim. İki yıl önce hükümetin hiç sevmediği bir şey
söyledim diyorum ısrarla; bugün hükümetin ya da o kanattakilerin
sevdiği bir şeyi söylemişim, yarın da onlara yine inanmadığımda,
başka bir şeylerini daha söylerim. Ne iktidarla, ne muhalefetle
göbek bağımız yok! Ama bugün için? Evet. Faizlerin düşmesinden
yanayım.
Ozan Önen: Niye?
Arda Turan: Çünkü benim babam Karaoğlan’cıydı.
Ozan Önen: Evet, biliyorum, Ecevit ekolünden gelen
emekçi bir baban olduğunu. İşçi sınıfı bir ailede büyüdüğünü... Ama
niye?
Arda Turan: Babam Karaoğlancı’ydı, böyle bir
adamdı. Ha, dedemse sağcıydı, o da ayrı konu... Ama ben böyle bir
aileden geliyorum. Sonradan ülkede ekonomiyle ilgili bazı
sıkıntılar da olmuş olabilir...Ve faizlerin düşmesinin de, küçük
esnafın, emekçinin işine yarayacağını düşünüyorum. Nedeni aslında
bu kadar basit. O emekçi insanları düşündüğüm için bu açıklamayı
yapıyorum. Objektifim ve sosyal adaletten tarafım. Bir Türk
vatandaşı olarak ben de bu benim fikrimdir diyebilmeliyim. Ben her
zaman halkın iyiliğinden yanayım.
Ozan Önen: Galiba yanlış anlaşılmaktan da epey
muzdaripsin?
Arda Turan: Evet. Kendi alanımla ilgili konuşurken
bile şöyle şeyler duyuyorum meselâ: “Aaaa, Arda Turan, Türkiye’de
sporla ilgili şu olaya dair halen bir açıklama neden yapmadı? Aaaa,
bak hala açıklama yapmadı mı o?!” Ehhh... Ben açıklama yapacağım
tabi ya! Konu da spor yani... Bundan doğal ne olabilir? Benim
fikrim merak edilmeyecek mi spor konusunda? Sen değil, asıl ben
yapacağım tabi o açıklamayı! Neden biliyor musun?! Çünkü ben 12
yaşımdan bu yana hep çalışıyorum, emekçiyim, emekten yanayım.
Çalışarak ve hayal ederek, gençlerin hayal ettiği şeyleri
gerçekleştirmeye çalışıyorum, onlara örnek olabilmek için
çabalıyorum. Bir hedefim, bir hayalim var. Bu konuyla ilgili de bir
fikrim var. Fikirlerimin üzerinde yürüdüğüm bir yol var. Bir gün
Fenerbahçeli eski bir sınıf arkadaşımla oturuyorum; Galatasaraylı
kızıyor. Galatasaray’la ilgili bir şey koyuyorum sosyal medyaya,
Fenerbahçeli kızıyor. Hükümetin savunduğu bir şeyi ifade ediyorum,
muhalefet kızıyor. Muhalefetin söylediği şeyleri onaylıyorum, bu
sefer hükümet kanadı falan, hep birden fena halde buna
bozuluyorlar. Bu hükümet hiçbir zaman doğru bir şey yapmıyor mu ki
muhalefet de onu asla onaylamıyor? Ülkedeki muhalefet hiçbir zaman
doğru bir eleştiri yapmıyor mu ki hükümet de onlara asla destek
olmuyor? Muhalefet olmak, iktidara doğru şeylerde destek vermeyi;
iktidar olmak da muhalefetin eleştirilerinden ya da önerilerinden
dersler çıkartıp, onu onaylayıp desteklemeyi gerektirir. Kim olursa
olsun, muhalefet de iktidar da halkın hakkını taşıyor. Kul hakkı
hayattaki en önemli şeydir... Muhalefet yapmayı da, iktidar gücünü
kullanmayı da insanlar kendi egoları için değil, halkı için
yapmalıdır! Hükmederken de muhalefet ederken de sen halkın için var
olmalısın. Bana göreyse, benim kalbimin, adalet anlayışımın içinden
süzülüp gelen şey doğrudur ve ben kalbimle Allah’a bağlıyım.
Ötekisi benim için boş. Bomboş... İstediklerini diyebilirler.
Faizmiş, bilmem neymiş... Yok sporla, yok ekonomiyle ilgili
konuşacakmışım, konuşmayacakmışım falan. Rakibim bile olsa, Türk
sporu için doğru bir şey yapıldıysa, doğru şekilde davranırım,
doğru şekilde desteklerim, savunurum onu. Konu sadece spor olunca
değil, her şey için de geçerli bu. Türkiye için ne doğru ise onu
savunurum. Zaten yetiştiğim kulüpten aldığım terbiye de bunu
gerektirir.
FAKİRLER DOYAMADIĞI İÇİN DEĞİL
Ozan Önen: Milli Takım’ın da kaptanısın... Senin
özellikle yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden tüm
sporcularımıza ihtimamla yaklaştığının da, onları özellikle sosyal
medyada ve medyada tanıttığının da farkındayım, sadece futbol,
basketbol ya da takım sporlarıyla ilgili de değil.
Arda Turan: Çağla Büyükakça’ya, Şahika Ercümen’e,
İpek Soylu’ya bir bak... Ben hepsine destek vermeye çalışıyorum.
Sağ olsunlar, onlar da bana destek vermeye çalışıyorlar. Bizi
yurtdışında temsil eden tüm sporcuları bir arada tutmaya
çalışıyorum kendimce. Bak ne diyorum, Fenerbahçe Ülker Basketbol
Takımı, Madrid’e geldiğinde, ben gidip onları otellerinde ziyaret
ediyorum. Yani ben, benim adalet anlayışım hakkında sadece Allah’a
hesap veririm. Hiçbir insana biat etmem. En çok da bu röportajda
şunu belirtmek istiyorum Ozan... İki şey istiyorum senden ve
okuyanlardan.
Ozan Önen: Evet?
Arda Turan: Bu röportajımla ilgili bana dair bir
değerlendirme yapılacaksa, bu röportajımdan sonra bir şeyler
değerlendirilecekse, bir... Bu röportajın tamamı harfi harfine
yayımlansın ve okuyanlar da bu röportajımın tamamını okusunlar,
yalnızca bir cümlesini değil, tamamını okusunlar lütfen. İkincisi
de şuna içtenlikle insansınlar: Arda Turan, hayatı boyunca
hiçkimseye, hiçbir otoriteye bağlı olmayacak; Arda Turan’ın adalet
anlayışını oluşturan iki şey, içindeki Allah korkusu ve kalbindeki
vicdanıdır. Bugün bir şeyle ilgili doğru bir şey söylemişimdir,
yarın öbür şeyle ilgili... Ama ben her şeyi de doğru bilirim diye
bir şey de iddia etmiyorum: Ben ne diyorum? Faizler düşsün, çünkü
küçük esnafın işine yarayacak bu kardeşim diyorum. Bu kadar! Bak...
Dünyada fakirlik neden var? Dünyada neden fakirlik bitmiyor?
Fakirler doyamadığı için değil, zenginleri doyuramadığımız
için!
Ozan Önen: Güzel söz, ben de imzamı atarım
altına.
Arda Turan: Bakarsan Ozibenim hayatıma, şu an
sahip olduğumdan çok daha fazla param da olabilirdi. Biliyorsun.
Başka tercihlerim olsaydı, parayı öncelikli tutsaydım birçok
konuda, inan bana çok daha fazla param olurdu. Ama bak... Ben on
tane arkadaşımla birlikte yaşıyorum burada bile. Paylaşarak,
yiyerek.
Ozan Önen: Şahidim. Mesela evde, “ekmek almaya
gitmek” diye bir şey var, aynen Türkiye’deki gibi yani. Hani
markete gitmek değil de, “ekmek almaya gitmek”. Bisikletle ekmek
almaya gidiyorsunuz. Bu röportajda ben de adaletli olmak
istiyorum... Hakkın neyse onları söylemeyi. Seni ne kayırmayı
isterim, ne de bilerek ya da bilmeden sana bir zarar vermeyi.
Arda Turan: Bilip bilmeden günahımı alıyorlar Ozan
ya. Bana gerçekten haklı eleştirilerle gelsinler. Ben fikrimi
söyledim diye bana küfretmesinler. Çünkü niye? Sonra yarın onlar da
fikrini söyledi diye bir başkası da onlara küfür eder ve bu güzel
bir şey değil. Fikrini söyleyene saygı duysunlar. Neden diye
sorsunlar. Dalga geçmesinler. Bak... Faizler çıksın diyen birini
gerçekten dinlerim. Hiç onaylayamayacağım, bana göre tam ters
fikirde biri karşıma gelsin; o bana bir şey iddia etsin, onu da
dinlerim. Anladın mı? Bir şey çıksın, bir şey olsun diyen birini
zaten dinlerim ki ben.
Ozan Önen: Bir iddia, bir önerme var ortada...
Arda Turan: Evet bir iddia var, önerme var;
dinlerim. Fikrimi de paylaşırım. Hayat, bizden olmayanlarla güzel.
Bu çok önemli. Bak bir daha söylüyorum: Hayat, bizden olmayanlarla
güzel! Defalarca söylüyorum ama insanların hiç sabrı kalmamış ki
birbirine.
Ozan Önen: Bak Arda... Tam da bu noktada... Önce
bir şeyi ortaya koyalım. Sen çok güzel, açık yüreklilikle, her
fikrin tartışılması gerektiğini, her görüşten, her inançtan, her
renkten insanla aynı masaya oturmamız gerektiğini ve
oturabileceğimizi ve onlarla her konuyu çatır çatır konuşabilmemiz
gerektiğini söylüyorsun, di mi?
Arda Turan: Elbette.
YARIN BU HÜKÜMET GİDERSE…
Ozan Önen: Felsefece de insanca da doğru bir şey
yapıyorsun ve bu konuda tutarlı görüyorum seni... Ama...
Arda Turan: Benim soframı görüyorsun di mi?
Görüyorsun her şeyi yani? Bizimle yaşıyorsun... Daha önceler de
geldin. Her çeşitten insan geldi buraya. Her türden... Kimi ararsan
var burada. Di mi?
Ozan Önen: Evet.
Arda Turan: Bir huzursuzluk, birbirine ya da
birilerine karşı bir nefret söylemi gördün mü? Neden? Sevgi var.
Paylaşım var. Birbirini dinleme var. Huzur var. Aynı sofraya
oturmayı bilmenin getirdiği ortak ruh var.
Ozan Önen: Çalışma arkadaşın Ata Bozan’ın, Ata
Abi’nin bir sözünü aklıma getirdin. Ata Abi aynen şöyle demişti
hatırlarsan: “Sosyalistiz Allah’a şükür!” Yani hem ‘sosyalist’, hem
de “Allah’a şükür”; ikisi bir arada. Birçokları için çok tuhaf
görünse de, aslında ne kadar güzel bir cümledir bu.
Arda Turan: Kardeşim.... Bu evde biliyorsun; Ata
Abi gidip Kur’an da okuyor içeride, ama misafirimiz de gelip burada
istediğini yapıyor.
Ozan Önen: Ve evde, “Sosyalistiz Allah’a şükür”
diyebiliyorsunuz.
Arda Turan: Evet. Bizim kapımız herkese açık, her
fikre açık, paylaşmaya açık. Yeter ki insanların niyeti iyi olsun,
niyetleri güzel olsun, gönülleri hoş olsun.
Ozan Önen: Birlikte yaşadığın arkadaşlarınla,
böyle oldukça demokratik ve oldukça paylaşımcı bir ortam
yaratmışsınız ama sen de benden ayrıca duy ki Türkiye’deki
milyonlarca insan da senin idealize edip kendi hayatında eyleme de
döktüğün bu demokratik ortama hasretler. Türkiye’deki milyonlarca
insan, her konuda konuşabilmek, kendilerini ifade edebilmek, yeri
gelince de muhalefet edebilmek istiyor. Bunu korkmadan, hür biçimde
yapmak istiyorlar. Kendisini Türkiye’de yoğun siyasi baskı altında
hisseden milyonlarca insan yok mu? Konuşabiliyor muyuz abi rahat
rahat? Bak, ben karşındayım ve o insanlardan biriyim Arda.
Arda Turan: Anlıyorum seni...
Ozan Önen: Sen nasıl ki Arda Turan olarak fikrini söyleyebilmek
istiyorsan, ben de bir yazar olarak, fikirlerimi açıkça paylaşmak
istiyorum, felsefe eğitimi almışım; bu da bunu gerektiriyor; yani
sadece hür iradem değil, devletin bana verdiği eğitim de bana
özgürce konuşabilmem gerektiğini söylüyor, o ehliyeti veriyor: Ben
devleti de, hükümeti de, askeri de, sivili de, muhalefeti de gümbür
gümbür eleştirebilmeliyim, sorgulayabilmeliyim, karşı da
çıkabilmeliyim. Biliyorsun... Çok köklü bir mizah dergisinde, LeMan
grubunda, L-Manyak’ta yazıyorum. Mizahçılar daha da çok
eleştirebilmeli, hatta kafa da bulabilmeli, di mi? Adı üstünde,
mizah be abi... Baskıya göğüs gererek, ama envai çeşit risk de
alarak yapılıyor bu işler bu ülkede.. Yıl olmuş 2015... Fikrini
beğenmediğine hapis cezaları, vergi cezaları, para cezaları,
işinden ekmeğinden etmeler... Yazarlar, gazeteciler, çizerler,
fikir adamları, hatta işadamları bile var aralarında, belediye
işçileri, maden işçileri var. Tweet atan öğrenciler bile hapis
cezası alabiliyor. Sen “fikrimi söyleyebilmeliyim” diyorsun. Ama
sen bu savunduğun adaleti, evinde yaşattığın adaleti ülkende de
istemiyor musun abi? Söylesene bunu da açık açık...
Arda Turan: İstiyorum! İstemez miyim ya?! İşte
bundan bahsediyorum zaten! Senin sorununu da ben zaten sana yanıt
verirken dile getirmiyor muyum? Ama bir birey olarak da ben
kendimle ilgili şeylerden sorumluyum öncelikle. Ama ben zaten
anlatırken, senin sorununa da tercüman olmuyor muyum? İnsanlar şunu
anlamalılar: Yarın bu hükümet giderse, yerine başka bir hükümet
gelirse, başka bir siyasi ekolden, başka bir Cumhurbaşkanı, başka
bir Başbakan, başka bir muhalefet lideri olursa, ben onlara da
saygı gösteririm... Çünkü bizim öğrendiğimiz örf, adet, ahlâk,
dünya görüşü bunu gerektiriyor: Saygıyı. Fikir ayrılıkları başka
şeydir. Tekrar söylüyorum: Her şey paylaşılabilir olsun, her şey
konuşulabilir olsun ülkemizde de. Bu herkes için geçerli.