ARAP DÜNYASI TÜRK DİZİLERİNİ ELEŞTİRİYOR!
El Cezire Türkiye Temsilcisi Ömer Radi Haşram, Arap dünyasında izlenen Türk dizilerinin olumsuz etkilerine değindi.
Haşram, ‘’Bu dizileri izledikten sonra Türkiye’ye gezmeye gelen Araplar bize; ‘Türkler bizi neden kandırıyor, bu dizilerdeki hayatı biz Türkiye’ye gittiğimizde göremiyoruz’ diyorlar. Dizileriniz biraz da Türk insanının gerçek yaşamını yansıtır şekilde olmalı.’ eleştirisinde bulundu.
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından Bursa Kervansaray Otel’de düzenlenen ’Yerel ve Bölgesel Medya Semineri’nin ilk günkü oturumlarında ’Yerel medya sorunları’, ’Medyada etik’ ve ’Bursa’nın tanıtımı’ konuları tartışıldı.
Seminerde Bursa’nın uluslar arası alanda nasıl tanıtılması gerektiğini anlatan El Cezire Türkiye Temsilcisi Ömer Radi Haşram, Türkiye’nin birçok yerini gezme imkanı bulduğunu ve Bursa’ya hayran kaldığını belirtti. Haşram, ‘’Ancak Arap dünyası böylesi güzel bir şehri bilmemektedir.’’ dedi.
EL CEZİRE TEMSİLCİSİ: ARAPLARA ÜLKENİZİ DENİZ-KUM GÜNEŞ OLARAK TANITMAYIN
Türkiye’nin Batı dünyasına yaptığı tanıtımların aynısını yıllarca Arap alemine de aynı şekilde yaptığını bildiren El Cezire Temsilcisi, ‘’Turizm tanıtımlarında Türkiye; deniz-kum-güneş olarak tanıtılıyor. Ancak Arap dünyasında petrolden daha çok deniz kum ve güneş var. Araplar buna gelmez…Araplar örneğin Bursa’ya yeşili, suyu ve Uludağ’ı için gelir.’’ diye konuştu. Sadece Bursa’nın değil tüm Türkiye’nin gerçek değerleriyle Arap dünyasına tanıtılması halinde Arap turistlerin Türkiye’ye ve Bursa’ya geleceğini kaydeden Haşram, ‘’Bursa’yı tanıtmak için belgesel çekimi yapıyoruz. Buradaki güzelliklere hayran kalmamak elde değil.’’ ifadesini kullandı. Bursa Uludağ’da bir buçuk metre kar varken aşağıya inerken sisli bir havaya ve daha sonrasında da ormanlara rastladıklarını bildiren Haşram sözlerine şöyle devam etti- ‘’Şehre indiğinizde ise bambaşka bir Bursa karşınıza çıkıyor. Güneşli bir hava…1 -2 saat içinde Uludağ’dan Bursa’ya inene kadar karı da güneşi de yeşili de suyu da görüyor yaşıyorsunuz.’’ Bu güzellikleri gören Arapların ’bu nasıl oluyor’ diye kendilerine sorduğunu belirten Haşram, ‘’Siz buraları Araplara Batı’ya tanıttığınız gibi tanıtmaz, suyuyla yeşiliyle tanıtırsanız onlar gelir.’’ şeklinde konuştu.
Arap dünyasında izlenen Türk dizilerine de değinen Haşram, şunları dile getirdi- ‘’Bu diziler Türkiye’nin genelini yansıtmıyor. Küçük bir alanda, yüzde 10’un sosyete hayatındaki entrikaları yansıtan bu diziler sonrası Türkiye’yi gören Araplar bize; ‘Türkler bizi neden kandırıyor, bu dizilerdeki hayatı biz Türkiye’ye gittiğimizde göremiyoruz’ diyorlar. Dizileriniz biraz da Türk insanının gerçek yaşamını yansıtır şekilde olmalı. Türk dizilerini gören Araplar, Türkleri villalar içinde zengin ve sosyetik bir hayat süren, açık-saçık insanlar olarak biliyor. Ancak geldiklerinde bunu böyle görmediklerini bize söylüyorlar.’’
BAYDAR- GAZETECİNİN EN BÜYÜK DÜŞMANI YALANCILIK OLMALI
Gazeteci Yavuz Baydar, Bursa Kervansaray Otel’de gerçekleşen Yerel ve Bölgesel Medya Semineri’nde ‘Medyada Etik ve Özdenetim’ konusunda konuştu. Baydar, gazeteciliğin hata yapmaya açık bir meslek olduğunu vurgulayarak, ‘’Asıl sorun hata yapmak değil, hatayı telafi etmeye çalışmamaktır. Tabi hatanızı kabul etseniz bile inandırıcı da olmanız gerekir. Gazeteciliğin inandırıcılığını artırması gerekiyor.’’ dedi.
Gazetecilikte en önemli kavramının etik değerler olduğunu ifade eden Baydar, ‘’Gazetecilik mesleğinin inandırıcılığını yükseltmek gerekiyor. Gazetecinin en büyük düşmanı yalancılıktır, ancak gazeteciler bugün yalanla anılır hale gelmişlerdir.’’ ifadelerinin altını çizdi. Öte yandan seminerin açılışını yapan ve ilk gün toplantılarını takip eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a Bursa’nın tarihi ve kültürel dokusunu anlatan geniş hacimli bir Bursa kitabı hediye edildi.
CİHAN