15 Ara 2008 16:53 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:26

ARALARINA ÇÖLAŞAN RÖPORTAJI GİRDİ!.. TALAT ATİLLA FATİH ALTAYLI'YLA İPLERİ KOPARDI!..

Talat Atilla'dan Altaylı'ya ince gönderme: Başlıkta sormuştum; "ne zaman adam oluruz?" diye. Sanırım arkadan konuşmadığımız zaman...


Fatih Altaylı ile medya sitesi Turktime'ın sahibi Talat Atilla arasındaki yakınlık herkes tarafından bilinir. Hatta işsiz olduğu dönemde Altaylı, yazmak için Turktime'ı seçmişti.

Turktime da kuruluş aşaması boyunca Ciner Grubu'na destek vermiş, övücü haberlere yer vermişti.

Ancak son günlerde iki dost arasındaki ipler koptu. Olayı Emin Çölaşan röportajındaki, "Ciner bana 'bu hükümet benim malıma el koydu' dedi" sözü tetikledi.



İşte o yazı:



Ne Zaman Adam Oluruz?



Genelde gündelik hayatta, özelde medyada kural şu: İlişki her şeydir. Kural bu olunca "varlığım medyadaki varlığıma armağan olsun" zihniyeti ile var olanlar/olabileceğini sananlar, bu kuralı "İlişkide yaranmak her şeydir" şekline dönüştürmede zorlanmadılar. Bu tavır istisna olsa, güler geçeriz. Ama değil.

Kuralın bu olduğunu bilmeme rağmen bu bilgi objesini inanç objesi olarak görmedim hiç. Samimiyeti sahte yaranma gösterilerine, haksızlığın karşısında durmayı her ne olursa olsun güçlüyle iyi geçinmeye değişmedim. Samimiyetim zafiyet olarak algılandı çoğu zaman ama ben, değişmedim.

Bunları neden diyorum?
Şundan...
Emin Çölaşan röportajından sonra bazı gazetecilerden "Fatih sana köpürmüş, konuştuklarını duymak istemezsin." şeklinde telefonlar aldım... Basın dünyasının buz üstünde nefes aldığını bildiğim için bu sözleri Fatih'le aramı bozmak isteyenlerin işi diye düşünüp üstünde durmadım...
Ta ki, sözlerinden şüphe etmeyeceğim bir gazeteciden duyana kadar...
Altaylı, canımı sıkan sözleri köşesinde yazmış olsaydı, ya da direkt bana söyleseydi yine üzerinde durmazdım ama bu farklı bir durum.
Arkadan konuşma tavrı benim için saygıyı hak etmeyecek bir duruş.

Arkamdan konuşan kişi değer vermediğim, bana hınç duyan biri olsa, güler geçerdim ama Altaylı için bunu yapmayacağım...

Üzerinde durmaya değecek bir geçmiş var...

Altaylı ile tanışıklığımız 2-3 yıl öncesine dayanıyor.

Ben aradım kendisini...
"Nasılsınız, neler yapıyorsunuz?" dedim.
"Ne yapayım? Boş boş evde oturuyorum." dedi.

"Buyur, Turktime'de yaz" dedim.

Kabul etti.

1 seneye yakın güzel yazılar yazdı Turktime'da...

Şu yazıyla da veda etti Turktime'a;

Veda

Değerli Turktime okurları. Bu okuduğunuz satırlar, Turktime'da yazdığım son satırlar. Sevgili Talat Atilla, yazı yazacak bir ortam bulamadığım ve sadece kendi adımı taşıyan internet sitemde yazabildiğim dönemde bana bu sitenin kapılarını açtı. Sağolsun bana bir de "Başyazarlık" unvanı layık gördü. Kendisine minnettarım. Ancak bir gazete çıkarıncaya kadar bundan böyle sadece HaberTürk internet sitesinde yazacağım. Bugüne kadar gösterdiğiniz ilgi için hem sizlere, hem de Talat kardeşime çok teşekkür ediyorum.

Fatih Altaylı / 02.12.2007



Altaylı Turktime'da yazarken de, Habertürk'e geçtikten sonra da iletişim içinde olduk.
Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk.

Çölaşan röportajından kısa bir süre önceydi.

Bir vesileyle beni aradı.

Aradığı konu bitince kendisine"Röportaj yapalım." dedim.

"Röportaj kolay yaparız, seninle bir yemek yiyelim." dedi.

"Tamam" dedim. Başarı dileyerek kapattım telefonu.

Bunları niye anlatıyorum?

Çölaşan röportajına kadar aramızda tek bir problem olmadığını aktarmak için...

Emin Çölaşan röportajının anonsunu verdiğim gün Fatih Alta