Anayasa Mahkemesi'nden, "Musa'nın Gül'ü" kitabı için flaş karar!
Anayasa Mahkemesi, Yazar Ergün Poyraz’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tazminat ödemesini ifade özgürlüğü ihlali saydı.
Anayasa Mahkemesi, 'Musa’nın Gülü' kitabı nedeniyle Ergenekon
Davasından 29 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılan Yazar Ergün
Poyraz’ın 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tazminat ödemesini ifade
özgürlüğü ihlali saydı. Kararda, demokratik toplumun temellerinden
olan ifade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya
zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen ifadeler için değil,
devletin veya toplumun bir bölümünü eleştiren, onlara çarpıcı
gelen, onları rahatsız eden ifadeler için de geçerli olduğu
vurguladı.
Ergenekon Davasından 29 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılan Yazar
Ergün Poyraz kaleme aldığı “Musa’nın Gülü” isimli kitabı nedeniyle
tazminat ödemeyle mahkum edilmesini ifade ve basın özgürlüğünün
ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek
Mahkeme ise tazminat kararıyla Poyraz’ın ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğine hükmederek, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapmak üzere kararı Ankara 6. Asliye Hukuk
Mahkemesine gönderdi. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan
kararın gerekçesinde, Poyraz’ın Ergenekon davasından 29 yıl 7 ay
hapis cezasına çarptırıldığı, bu davanın yargılama sürecinde 6 yıl
9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildiği, ceza davası henüz
Yargıtay aşamasında olduğu ve kesinleşmediği anımsatıldı.
Gerekçede, 2007 yılında yayınlanan Musa’nın Gülü isimli kitapta o
dönemin cumhurbaşkanlığına aday olan Abdullah Gül hakkında bazı
değerlendirmelere yer verildiğinin belirtildiği gerekçede, Gül
tarafından kitapta yer alan bazı ifadelerin doğru olmadığı, şeref
ve itibarına zarar verdiği iddiasıyla Poyraz hakkında manevi
tazminat davası açtığı ifade edildi.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DEVLETİN VEYA TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ
ELEŞTİREN İFADELER İÇİN DE GEÇERLİ
Poyraz’ın yazdığı kitapta yer alan sözlerinin ve iddialarının
Gül’ün şeref ve itibarına zarar verdiği kabul edilerek 15 bin TL
tazminat ödemeye mahkûm edildiğinin hatırlatıldığı gerekçede,
demokratik toplumun temellerinden olan ifade özgürlüğünün sadece
lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ya da ilgilenmeye değmez
görülen ifadeler için değil, devletin veya toplumun bir bölümünü
eleştiren, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden ifadeler için
de geçerli olduğu vurguladı.
Mahkemelerin, düşüncelerin açıklanması ve yayılmasına yönelik
olarak tazminata veya cezaya karar verirken ifade özgürlüğünün
kullanılmasından kaynaklanan yarardan çok daha ağır basan,
korunması gereken bir yararın varlığını somut olgulara dayanarak
göstermeleri gerektiğinin belirtildiği kararda, siyasilere yönelik
eleştirinin sınırları çok daha geniş olduğu anımsatıldı. Kararda,
Poyraz’ın, Gül ve Gülün birlikte siyaset yaptığı kişilere karşı son
derece şüpheci yaklaştığına, bu kişilere genel olarak
güvenmediğine, bu kişilerin kendisinin de mensubu olduğu dünya
görüşüne karşı düşman oldukları fikrini taşıyarak, milleti
aldattıklarına inandığına dikkat çekildi.
SAĞLIKLI BİR DEMOKRASİDE HÜKÜMETLERİ STK, BASIN VEYA SİYASİ
PARTİLERİN DE DENETLEMESİ GEREKİR
Hükümetlerin kullandıkları kamu gücünden dolayı kendilerine
yöneltilmiş en ağır eleştirileri bile hoşgörü ile karşılamak
zorunda olduğunun ifade edildiği kararda, “Sağlıklı bir demokrasi,
bir hükümetin yalnızca yasama organı veya yargı organları
tarafından denetlenmesini değil, aynı zamanda sivil toplum
örgütleri, medya ve basın veya siyasi partiler gibi siyasal alanda
yer alan diğer aktörlerce de denetlenmesini gerektirir. Aynı
şekilde siyasetçilere yönelik eleştirilerin kabul edilebilir
sınırları, diğer kişilere yönelik eleştiri sınırına göre daha
geniştir. Bir siyasetçi diğer kişilerden farklı olarak her sözünü
ve eylemini bilerek halkın ve aynı zamanda diğer siyasetçilerin
denetimine açar; bu nedenle de daha geniş hoşgörü göstermek
zorundadır” denildi. Mahkemelerin, siyasi tartışmaların yoğun
olarak yaşandığı bir dönemde bu kitabın yayımlanmasının beklenen
bir gelişme olduğunu gözardı ettiğinin ifade edildiği gerekçede,
kitapta, 20 yılı aşkın bir süredir Türkiye siyasetinin en önemli
aktörlerinden biri olan davacının eleştirmesinin ve onun hayatının
bazı kesitleri ile ilişkilerini ve sözlerini analiz etmesinin genel
olarak kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğu belirtildi.
Hükümetlere ve siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırının özel
kişilere göre daha geniş olduğunun anımsatıldığı kararda, şu
değerlendirmeye yer verildi:
“Başvuru konusu kitapta, kitabın yayımlandığı tarihte dışişleri
bakanı ve cumhurbaşkanı adayı olan davacı Abdullah Gül'ün siyasi ve
aile yaşamına ilişkin bazı detaylara yer verilmiş ve bazı iddialar
ortaya atılmıştır. Ancak ortaya atılan iddialar genel olarak başka
kitaplardan, gazete haber ve yazıları ile dergi makalelerinden
alıntılar temelinde yapılmıştır. Bununla birlikte kitapta sıklıkla
atıf yapılan bir başka kaynak ise Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının bazı yazışmaları ile Abdullah Öcalan'ın bir
mektubudur. Bu kapsamda kullanılan kaynakların büyük çoğunluğunun
herkesin ulaşabileceği yazı ve haberler ile çoğunlukla davacının
siyasi görüşlerine muhalif kişilerin yazıları olduğu
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kitap önemli ölçüde herkesin
ulaşabileceği açık kaynaklar kullanılarak yapılan bazı değer
yargılarına dayanmaktadır.”
SİYASİLERE İLİŞKİN YAPILAN ELEŞTİRİLERİN CEZALANDIRILMASI
FARKLI SESLERİN SUSTURULMASINA YOL AÇABİLİR
Poyraz’ın yazdığı kitabının yoğun siyasi tartışmaların yaşandığı
bir dönemde yayımlandığı gözetildiğinde kamu yararına yönelik
olmadığının söylenemeyeceğinin kaydedildiği gerekçede, başvurucunun
kendi adına kamuoyunu bilgilendirmek ve eleştirilerle kamuoyu
oluşturmak amacıyla hareket ettiğinin açık olduğu vurgulandı.
Kararda, “Başvurucunun yorumları ve çıkarımlarının ağır eleştiri
olduğunda herhangi bir tereddüt olmamasına rağmen başvurucunun
yorumlarının ve çıkarımlarının keyfi kişisel saldırı boyutuna
ulaştığı da söylenemez. Başvurucunun polemik içeren agresif usulü
değerlendirilirken ifade özgürlüğünün sadece haber ve fikirlerin
içeriğini korumadığı, haber ve fikirlerin iletilme usulünü de
koruduğu gözetilmelidir” denildi.
Siyasi kişilerin demokratik bir ortamda kendilerine yönelik ağır
eleştiriler yapılabileceğini, aile ve özel yaşamlarının sürekli
takip edileceğini bilerek tercihlerini belirlediğinin ifade
edildiği kararda, Poyraz’ın, uzun yıllardır siyasetin içinde ve
cumhurbaşkanı adayı olan kişi hakkında önceden yayımlanmış
kaynaklar temelinde siyasi hayatında yapmış olduğu bazı
tercihlerden yola çıkarak aile hayatına ilişkin bilgiler iletmesine
ve ağır eleştiriler yapmasına demokratik çoğulculuk açısından
tahammül edilmesi gerektiği vurgulandı. Aile hayatına ilişkin
bilgilere, ağır eleştirilere ve değerlendirmelere tahammül
edilmesinin ve ifade özgürlüğünün güvencesi ile bunların dile
getirilmesinin demokrasinin sağlıklı işlemesini sağlayacağının
kaydedildiği kararda, şöyle denildi:
“Rahatsız edici de olsa siyasilere ilişkin yapılan bilgilendirme ve
eleştirilerin cezalandırılması caydırıcı etki doğurarak toplumdaki
ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açabilir.
Cezalandırılma korkusu, çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine engel
olabilir. Bu nedenle somut olayda başvurucunun 15 bin TL tazminat
ödemesine karar verilmesi, siyasilere yönelik olarak bilgilendirme
ve eleştiri ortamına zarar verebilecektir. Dolayısıyla başvurucunun
ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin başkalarının şöhret ve
haklarının korunması için demokratik bir toplumda gerekli bir
müdahale olmadığı kanaatine varılmıştır. Başvurucunun Anayasa'nın
26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.”
KARAR OYÇOKLUĞUYLA ALINDI
Karara, üyeler Burhan Üstün, Serdar Özgüldür ve Muammer Topal karşı
oy kullandı. Karara katılmayan üyeler karşıoy yazısında,
“Başvurucunun yazdığı kitabın bir bütün olarak incelenmesinde;
ifade özgürlüğü sınırlarının aşıldığı, kitapta sarfedilen sözlerin
ve iddiaların demokratik bir toplumda başvurucunun ifade özgürlüğü
ile başkalarının şöhret veya haklarının korunması arasında makul
bir denge teşkil etmediği, ayrıca kitabın ön ve arka kapaklarındaki
resim ve tanıtım yazılarının da, başvurucunun şeref ve itibara
yönelik düşüncelerini ortaya koyduğu, dolayısiyle derece
mahkemelerinin bu konudaki tespit ve vardıkları sonucun hukuka
uyarlı bulunduğu ve başvurucunun Anayasa'nın 26. maddesinde güvence
altına alman ifade özgürlüğünün ihlâl edilmediği kanaatine
vardığımızdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz” dedi.