ANAR, SONAR ve Gezici'ye göre 'evet' mi, 'hayır' mı önde?
Referanduma bir hafta kala, üç araştırma şirketi yöneticisi, anayasa referandumu konusunda farklı görüşler dile getirdi.
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, referandum sürecinde "Hayır
blokunun performasının daha yüksek olduğunu" söyledi. SONAR Başkanı
Hakan Bayrakçı, "Tek adam tehlikesi seçmeni etkiledi, 51 küsur
oranında hayır bekliyorum" derken Murat Gezici, "Yaptığımız
araştırmada yüzde 53.3 evet, 46.7 hayır görünüyor. Erdoğan, tekrar
doğdu. Çünkü MHP’yle ve MHP tabanı ile barıştı. 14 yıllık iktidarı
boyunca Türk milliyetçileriyle, ülkücülerle arasına mesafe
girmişti. Bunu kapatmış oldu. Referandumun kazananı Erdoğan olacak"
diye konuştu.
Cumhuriyet gazetesşnden Kemal Göktaş araştırma şirketlerinin
yöneticileriyle konuştu.
Gezici Araştırma Genel Müdürü Murat Gezici'nin açıklamaları
şöyle:
Murat Gezici: 15 Temmuz olmasaydı hayır yüzde 60-65’i bulurdu
- Referandum sonucuna ilişkin bir tahmininiz var mı?
Yaptığımız araştırmada yüzde 53.3 evet, 46.7 hayır görünüyor.
Aslında evetçilerin sayısı hemen hemen aynı ama sandığa
gitmeyenlerin oldukça yüksek olduğu görünüyor. Türkiye’de 15 Temmuz
sonrası milliyetçilik arttı. Muhalefet toplumu konsolide etmekte
zayıf kaldı. Merkez sağ seçmen yüzde 70 görünüyor. Referandum
sonucunu belirleyecek seçmen kitlesi AKP ve MHP’ye oy vermiş merkez
sağ seçmen kitlesi. Muhalefet merkez sağ seçmenin kaygılarını
giderecek tutum geliştirmekte başarılı olmadı. MHP tabanının yüzde
55’i, HDP seçmeninin de yüzde 15’i evet veriyor. Sandığa gitmeyen
yüzde 15- 17 oranında bir kitle var. Bu seçmen öğrenilmiş
çaresizlik yaşıyor, bu seçmene muhalefet umut olamadı. 14 yıllık
AKP iktidarının her seçimi kazanması, Erdoğan’ın karizması,
muhalefet liderlerine güvenin azalması, kendilerini iktidara
taşıyacaklarını ummadıkları için ‘bir oyumla bir şeyi değiştiremem’
dedirtiyor. Sandığa gitmeyenlerin yüzde 55.9 ‘bir oyumla bir şeyi
değiştiremem’ diyor. Sandığa gitmeyenlerin yüzde 44’ü genç. Bu
gençlerin eğitim, kültür, gelir seviyesi azaldıkça sandığa sahip
çıkma, liberal demokrasiye sahip çıkma artıyor. Eğitim, kültür,
gelir arttıkça sandığa ve liberal demokrasiye güven azalıyor. Halk
Erdoğan’dan korkmuyor. Aksine toplumun çoğunluğunda 15 Temmuz’dan
sonra Erdoğan’a güven arttı. Onu doğal bir lider gibi görmeye
başladıklarını görüyoruz. 15 Temmuz olmasaydı hayırlar yüzde 60-65
bandındaydı. 15 Temmuz öncesi başkanlığa destek 35, maksimum 37
civarındaydı. Son dönemde ülkenin bekası için, ülkenin daha iyi bir
ekonomiye sahip olması için seçmenin ‘evet’ dediği görüyor.
Özellikle MHP’nin ‘hem devlet için hem millet için evet’ söyleminin
etkili olduğu görülüyor. Özellikle iktidar mensuplarının haç ile
hilalin karşı karşıya geldiği, ülkemize haçlı seferinin cephe
aldığı söylemi, Papa ve Avrupa liderlerinin bir araya geldiği
görüntüleri etkili oluyor. Erdoğan ayrıca 14 yıllık AKP iktidarının
hizmetlerini anlatıyor. Yaş yükseldikçe bu propagandaya kabul
artıyor. Zaten orta yaş üstü kararsızlık fazlaydı. Bu da o
seçmenleri evete itiyor. Seçmenin referandumda oylanacak
değişikliği bilme oranı sadece yüzde 55. Yüzde 45’i bilmiyor.
AKP’lilerin ise yüzde 80’i referandum içeriğini asla bilmiyor.
Erdoğan’ın karizmasından ötürü, ‘o yapıyorsa bir bildiği vardır’
diye oy verenler yüksek bir oranda.
"Erdoğan tekrar doğdu"
- Kampanyanın yıldızı kim oldu sizce?
Erdoğan, tekrar doğdu. Çünkü MHP’yle ve MHP tabanı ile barıştı. 14
yıllık iktidarı boyunca Türk milliyetçileriyle, ülkücülerle arasına
mesafe girmişti. Bunu kapatmış oldu. Referandumun kazananı Erdoğan
olacak. Hayır çıksa bile kazanan o olacak. Çünkü milliyetçilerin
ona oy verdiği görülüyor. Yüzde 55’inin desteğini alıyor.
- ‘Evet’ kampanyasını nasıl
değerlendirirsiniz?
İlk etaplarda sert, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı söylemler içerdiği
oldu. Bu kampanya toplumun 80’i için değil, kararsız olan yüzde
20’si için yapılıyor. Her iki taraf da bu kararsızları sandığa
yönlendirmede zayıf kaldı. Sandığa gitmeyenlerin yüzde 75’i
hayırcı, yüzde 25’i evetçi.
- ‘Hayır’ kampanyasını nasıl
değerlendirirsiniz?
Merkez sağa dokunamayan bir kampanya yürütüldü. Bu kitlenin endişe
ve korkularını hayırcılar cevaplayamadı. Hayır kampanyasının
başarısı denilebilecek şey, değişikliğin içeriğini anlatması oldu.
Ama bunun yanında iktidarın 14 yıllık süreçteki hatalarını
hatırlatmaları gerekiyordu. İktidar 14 yıllık hizmetleri
hatırlatıyor ama muhalefet hataları hatırlatmaktan kaçındı.
Referandumu güvenoylamasına da dönüştürebilirdi, muhalefet bunu
beceremedi.
- Kampanya süresince oylarda anlamlı bir değişikliğe neden
olan gelişme oldu mu?
Erdoğan’ın Batı’yla yaşadığı kriz sonrasında seçmeni ülkenin bekası
için tek çatı altında toplama çağrısı çok etkili oldu. MHP
seçmeninin en fazla evet gerekçesi, ülkenin bekası söylemi.
İdeoloji ile değil, ‘ülke sevdası’ olarak gördükleri için evet
dedikleri görülüyor.
- Erdoğan faktörü nasıl işledi?
Evet ve hayır kampanyalarında liderin olduğu tek afiş Erdoğan’a
ait. Hayır afişlerinde hiçbir liderin fotoğrafı yok. Evet
kampanyasında Erdoğan faktörü, karizması kullanıldı. Evet logoları
ile birlikte taşınarak seçmene mesaj verildi. Erdoğan’ın 15 Temmuz
gecesi başarısının bir anlamda PR’ı kullanılarak ivme kazanmasını
sağladılar.
Hakan Bayrakçı: Tek adam tehlikesi seçmeni etkiledi, hayır
önde
SONAR Başkanı Hakan Bayrakçı'nın açıklamaları
şöyle:
- Referandum sonucuna ilişkin bir tahmininiz var
mı?
Ben 51 küsur oranında hayır bekliyorum. Sonar’ın yayımladığı
raporlarda bu çıktı. Burada 1.7 hata payı var. Bu hata payının
tamamının evet lehine işlemesi lazım evet çıkması için. Olsa olsa
50.3 hayır çıkabilir. Ben ‘hata payı var, evet lehine de bitebilir’
diye bir şeyin arkasına saklanmak istemiyorum. Bu araştırma 20 gün
kadar oldu ama şöyle söyleyeyim: 5 günde bir tekrarlasanız, 10
firmaya da tekrarlatsanız ham sonuç birkaç puan farkla evet önde
çıkacaktır. Yüzde 12-15 oranında ‘kararsızım, fikrim yok, cevap
yok’ diye görüş belirtmeyen bir kitle var. Biz mesleki olarak bunu
orantısal olarak dağıtırız. Diyelim ki 44 evet, 42 hayır çıktı.
Orantısal dağıtırsak 53 evet 47 hayır çıkar, matematiksel olarak.
Ben neden matematiksel olarak yapmıyorum. Kişisel olarak 1 Kasım
seçimlerindeki başarısızlığımızı tekrarlamak istemem. Ben onu
orantısal dağıtmıyorum. Çünkü konuşmayan kitle, hatta konuşanların
bir kısmı çekindikleri için konuşmuyorlar. Telefonla yapılan
anketlerin birçoğunu dinledim. Düşünün 2.5 milyon civarında memur
var. Bunların hiçbiri ankette ‘hayır’ demiyor. 5 bin kişiyle
yaptığınız bir ankette 250 memur olmalı. Düşünün bunların
hiçbirinde hayır çıkmıyor nedense. Bu arkadaşlar bunu göze
alamıyorlar. Ben olayı başa baş görüyorum. 49.9’da da kalabilir
hayır. 55’lere çıkarsa şaşırırım. 40 yıllık tecrübem bu işin kafa
kafaya biteceğini söylüyor.
"Tek adam cümlesi"
- Kampanyanın yıldızı kim oldu sizce?
Tayyip Erdoğan, her zamanki gibi... Erdoğan kendini dinleten bir
siyasetçi. Fakat bu kampanyada Kemal Kılıçdaroğlu’nu da beğendim.
Konsept olarak da, tarz olarak da hakikaten başarılıydı. Bazı
AKP’lileri muhalif seçmenlerin görmeye bile tahammülü yok ama
birçoğu Binali Yıldırım’a sempatik bakıyor. Samimi, sıcak bir
siyasetçi.
- ‘Evet’ kampanyasını nasıl
değerlendirirsiniz?
Yapabilecek en doğru hedefleri ve konseptleri kullandılar. Ben
zaten 6 ay önce referandum gündeme geldiğinde iktidarın hayırcıları
PKK ve FETÖ ile bir arada göstereceğini söylemiştim. Doğru
yerlerden hamle yaptılar. Bütün bunlara rağmen neden hayır çıkıyor?
Hayırcılar başarısız olsaydı bile tek cümleleri insanları çok
etkiliyor. “Türkiye’yi tek kişiye teslim etmemek gerek.” Bu söylem
bütün konseptleri, reklamları tuşa getirecek, insanları tedirgin
edebilecek bir cümle. Muhalefetin en büyük avantajı bu. MHP’lilerin
de yüzde 90’ı hayır diyecek. Genel merkezi destekleyen, örgütlü
MHP’liler bile hayır diyor.
- ‘Hayır’ kampanyasını nasıl
değerlendirirsiniz?
Etkinlikleri fazla olmadı. Medya da yer vermedi. Ben HDP’nin
planını çok başarılı buldum. HDP aktif hayır kampanyası yapsaydı,
yüzde 57 evet çıkardı. HDP’nin bulunduğu taraf, kaybetmeye
mahkûmdu. HDP’nin yapması gereken kendi kitlesine hâkim olmaktı ve
bunu yaptı. HDP seçmeninin yüzde 90’ı hayır diyecek.
"Denize dökme tepti"
- Kampanya süresince oylarda anlamlı bir değişikliğe neden olan
gelişme oldu mu?
‘Kontrollü darbe’ hayır kampanyası yapanlara zarar veren bir
söylem. Ben de seçmenin çoğu gibi gerçek bir darbe olduğunu
düşünüyorum. Yanlış bir söylemdi ama Allah’tan çabuk söndü. “Denize
dökme” de benzer şekilde zarar verdi. Ama bütün bunların ötesinde
seçmeni etkileyecek olan şey ekonomik durumdur. Turizm bu anlamda
çok önemli. Hollanda ve Almanya’yla yaşanan kriz de ekonomik açıdan
olumsuz etkileri olacağı için seçmeni tedirgin etti.
- Tayyip Erdoğan faktörü nasıl işledi?
Tayyip Erdoğan faktörü seçmen üzerinde daima olumlu olur. AKP dediğiniz partiden de 15 yıllık bu iktidarın da bir numaralı imza sahibi Erdoğan’dır. Erdoğan’ın üslubu, tarzı, yetenekleri olmasa ne öyle bir iktidar, ne öyle bir AKP ne de öyle bir 15 sene olurdu. Erdoğan kampanyada konuşmasaydı hayır çok daha fazla çıkabilirdi.
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu'nun açıklamaları şöyle:
İbrahim Uslu: 'Hayır’cıların performansı yüksekti
- Referandum sonucuna ilişkin bir tahmininiz var mı?
Başından itibaren düzenli araştırmalar yaptık. Son olarak mart sonu- nisan başı itibarıyla yaptığımız araştırmanın sonuçlarını gelecek hafta alacağız. Ondan önce mart başına ait bir araştırmamız var. Onda evet ile hayırı birbirine çok yakın gördük. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Kararsızlar yüzde 10’lara düşmüştü. Ancak mart başından itibaren birçok hadise yaşandı. Onların etkilerini hafta başında bitecek olan çalışmamızda göreceğiz.
- Kampanyanın yıldızı kim oldu sizce?
Bu kampanyada, diğer kampanyalarda olduğu gibi bir yıldız çıkmadı. Herkes kendisinden bekleneni yaptı. Bir tek şey var: Hayır bloku kendi performanslarının üzerinde bir performans gösterdi.
- ‘Evet’ kampanyasını nasıl değerlendirirsiniz?
MHP’nin birkaç miting dışında kampanya yürüttüğünü söylemek zor. Özellikle bir önceki referandumda gösterdiği performansla mukayese ettiğimizde bu görülüyor. AK Parti’nin birinci başarısı, ocak başında ölçtüğümüzde yüzde 15 seviyesinde olan halkın anayasa değişiklik teklifi ile ilgili bilgi seviyesini yüzde 85’lere yükseltti. Bilgi sahibi olanları artırdı. Bu çok önemli bir başarı, çünkü teklif teknik bir metin. İkincisi, çok tartışmalı olan anayasa değişikliği konusunda seçmeninin büyük çoğunluğunu konsolide etmeyi başardı. Mart başındaki araştırmamızda bunu gördük. O yüzden AK Parti’nin kampanyası amaçlarına uygun yürüdü.
"Olumlu dil etkiledi"
- ‘Hayır’ kampanyasını nasıl değerlendirirsiniz?
Hayır blokunun performansı yüksekti. İkisinin, yani CHP ve HDP’nin toplam oyu yüzde 35 iken mart başında hayıra destek yüzde 50’ler civarındaydı. Bugüne kadar alışkın olduğumuz negatif kampanya dilinden uzaklaşmaları büyük bir yenilikti. Gerçi HDP, 7 Haziran’da da olumlu kampanya dilini kullanmıştı ama CHP ilk kez bu dili kullandı. Son günlerde açtığı tartışmalara kadar başarılı geldi. Ancak son birkaç gündür, ‘kontrollü darbe’ gibi ‘denize dökme’ gibi açıklamalar şimdiye kadar yaptıklarına tersti. Kampanya tutarlılığı açısından bu söylemlerin yanlış olduğunu düşünüyorum. İki açıklama dışında bir hata görmedim. Kampanya baştan düşündükleri gibi doğru bir stratejiyle yürüdü. Hedef kitle tespiti çok iyiydi. Hangi hedef kitleye nasıl ulaşacaklarını iyi planladılar. Kampanya disiplini içinde son bir haftaya girdiler. Polemiğe girmediler ama son bir haftadaki açıklamalar, bugüne kadarki kampanyayı unutturacak bir durum yarattı. Bunu da anlamak mümkün değil.
"Avrupa krizi şanssızlık"
- Kampanya süresince oylarda anlamlı bir değişikliğe neden olan gelişme oldu mu?
Ocak - Mart arasında yaşananlar, gelişmeler evet ya da hayır yönünde bir etkiye neden olmadı. Avrupa ile yaşanan gerilimler şanssız gelişmelerdi. Sonuçları nasıl etkileyecek onu yeni çalışmada göreceğiz ama kampanya disiplininden uzaklaşılmasına, konsantrasyon dağılmasına neden oldu. Birkaç hafta ülke anayasayı bırakıp Avrupa ülkeleri ile yaşanan gerilimleri konuştu. Kampanya tutarlılığı yüksek, enformatik tarafı yüksek bir kampanyada odak noktasının dağılması gibi bir etkiye neden oldu. Bunun oylara nasıl etki ettiğini göreceğiz.
- İktidarın ‘FETÖ ve PKK’nin hayır tarafında olduğu’ söyleminin oylarda bir etkisi oldu mu?
Mart başına kadar olmamıştı. O dönemde de o dil kullanılmıştı. Seçmenler kampanya nedeniyle kullanılan ifadeleri ya görmezden geliyorlar ya da hoş görüyorlar. Kampanya nedeniyle öyle söylendiğini biliyorlar.
- Erdoğan faktörü nasıl işledi?
Erdoğan’ın meydanlarda olmasının 7 Haziran’da oyları olumsuz etkilediği kanaatine katılmıyorum. Cumhurbaşkanı referandum için meydana çıkmasaydı ne olurdu? Bu farazi bir değerlendirme olur. Bunu kestirmek çok güç. Kampanyalar başlamadan önce oy dengesi vardı, yüzde 50 yüzde 50 idi. Kampanyaların genel performansı ortalamaların tutunması sağladı. Ben zararı olduğunu düşünmüyorum ama mart başına kadar umulan kadar etkisi de olmadı. Şunu da dikkate almak lazım: Mart başına kadar az sayıda miting vardı. Kampanya henüz başlamamıştı. Ondan önce sahaya inilecek bir ortam da yoktu, kış koşulları vardı. Etkisini yeni çalışmamızda göreceğiz