23 Şub 2012 17:22 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:22

ANADOLU AJANSI'NDAN SANSÜR İDDİALARINA YANIT!

Anadolu Ajansı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine sansür uyguladığı iddialarına sert yanıt verdi

Anadolu Ajansı'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerine sansür uyguladığı iddiaları kurumu isyan noktasına getirdi.

Ajans, Hürriyet yazarı Mehmet Y.Yılmaz ve BirGün gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Doğan Tılıç gibi yazarların "Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında alıntı yaptığı Necip Fazıl'ın şiirindeki "kin" sözcüğünü çıkarttılmasını" sistematik bir eleştiri konusu haline getirdiklerini ileri sürdüler ve yazılı bir açıklama yaptılar.

Açıklamada, bu eleştirilerin "art niyetli" olduğu vurgulandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 19 Şubat 2012 tarihinde İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti İstanbul İl Gençlik Kollarının 3. Olağan Kongresi'ne telekonferans yöntemiyle katıldı. Başbakan Erdoğan'ın burada yaptığı konuşmada, Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabe şiirinden bir alıntı yaptı. Anadolu Ajansı ise Başbakanın bu konuşmasının önemli bir kısmını haberleştirilerek abonelere ulaştırıldı. Ancak haberde Başbakan'ın şiirden yaptığı alıntının tamamına yer verilmedi. Bazı köşe yazarları ise, Ajansın alıntı yapılan şiirde geçen "kin" ifadesini kasıtlı olarak vermediği, dolayısıyla sansür uyguladığı tezini işlemeye başladılar.
Anadolu Ajansı, yazılı bir açıklama yaparak "sansür" iddialarına sert tepki gösterdi. Açıklamada, "Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur'' denildi.

Anadolu Ajansı'nın hiçbir kişi ya da kurumun açıklama veya konuşmalarını sansürlemek, değiştirmek ya da perdelemek gibi bir görevi olmadığı belirtilen açıklamada şu sözlere yer verildi:

"Her gün çeşitli kategorilerde ürettiği yaklaşık 1.700 haber ile ülkemizin ve milletimizin sesini tüm dünyada duyurmaktadır. Bu çok saygın görevi 92 yıldır gururla ve dikkatlice sürdürmektedir.

Her gün yayınlanan 1.700 haberin içinde yapılan bir tek yanlış nedeniyle kurumumuzun haksız ve insafsızca eleştirildiğini üzülerek görmekteyiz. Dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanında canlarını tehlikeye atarak haber yapan çalışanlarımız, bu haksız ve insafsız eleştirilerden dolayı üzülmüş ama asla motivasyonları bozulmamıştır. Zira Anadolu Ajansı, tüm basın sektörünün beslendiği, Türkiye'nin en büyük haber üreticisidir. Bu, biz çalışanlar için büyük bir onur ve aynı zamanda ciddi bir sorumluluktur.

Bu ciddiyetle çalışırken kimi zaman hatalar yapılması ya da aksaklıkların oluşması doğaldır. Kasıt ve kötü niyet olmayan ve insan olmamızdan kaynaklanan bu hataların, büyük bir suçu tespit etmiş gibi üzerine gidilmesi, hatanın gerekçesi soruşturulmadan acımasız ve haksızca eleştirilmesi meslektaşlarımıza yakışmamıştır.

Bu eleştirilerin yer aldığı gazete sayfalarında, hatta o yazarların sütunlarında benzer birçok hata, yanlışlık olmuş, çoğu zaman da bunlar anlayışla karşılanmış ve görülmemiştir. Doğru olan da bu tür insani hatalarda kasıt aranmaması ve büyütülmemesidir.

Ancak söz konusu Anadolu Ajansı olunca, nedense bazı meslektaşlarımızın bu anlayışlı tutumdan uzaklaştığını görüyoruz. Hatalarımızın eleştirilmesini hiçbir zaman yadırgamayız ve kendimizi hemen düzeltiriz. Ancak hatamızın ardından haksız ithamlarda ve suçlamalarda bulunulması kabul edilemez bir durumdur.

Eleştiriye ve ithamlara neden olan söz konusu haberde, muhabir ve redaktörümüzün 'durumdan vazife çıkarma' ya da sansür amacı taşımayan insani bir hata oluşmuştur.
Sayın Başbakan'ın konuşmasındaki ilgili bölüm, telekonferans sisteminden ve salondaki aşırı sesten dolayı net olarak duyulmamıştır. Haber yazılırken bu bölümdeki anlaşılmaz kısımlar gözden geçirilmiş, görüntüler incelenmiş ve bu esnada bir kelimenin kayıtlarımızda net olarak duyulmadığı fark edilmiştir.

Muhabir ve redaktör tam olarak duyulmayan bu kelimenin ne olduğunu, metnin orijinaline bakarak ya da Başbakanlık kaynaklarına başvurarak öğrenme imkanına sahipken, haberi bir an önce yayına verme düşüncesiyle tam anlaşılamayan 'kinini' kelimesini metne koymadan yayınlamıştır.

Öte yandan, onlarca televizyonun canlı verdiği Sayın Başbakan'ın konuşmasının yazılı haberinde, bir kelimeye 'sansür' uyguladığımız iddiası, akıl ve mantığa aykırı, iyi niyetli olmayan bir yorumdur.

Necip Fazıl Kısakürek'in kamuoyuna mal olmuş söz konusu eserinin içinden bir kelimeyi 'sansür' amacıyla çıkarmak yine akılla izah edilecek bir davranış değildir.

Ayrıca, Sayın Başbakan ya da başka bir haber kaynağının tırnak içi bir ifadesini 'kasten' sansürlemek de Ajansımızın neredeyse yüz yıllık tarihinde görülmüş bir davranış değildir.
Ne Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın oto sansüre ihtiyacı vardır ne de Ajansımız böyle bir misyon üstlenmiştir.

Ajansımıza yönelik bu haksız ve insaftan uzak ithamları reddettiğimizi, meslektaşlarımızın birini suçlarken daha dikkatli ve adaletli olmalarını beklediğimizi abonelerimiz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz."