Anadolu Ajansı Genel Yayın Yönetmeni ifade verdi!
AA Genel Yayın Yönetmeni Ömer Ekşi, "Tevhid-Selam" soruşturmasında usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla bazı polisler hakkında yürütülen soruşturmada, hakim karşısına çıktı.
Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni
Ömer Ekşi, "paralel yapı"nın telefon dinleme iddialarına konu olan
''Tevhid-Selam'' soruşturmasında usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla
bazı polisler hakkında yürütülen soruşturmada, "müşteki" sıfatıyla
ifade verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi'ne
bağlı savcılardan İrfan Fidan'ın yürüttüğü, "Tevhid-Selam
soruşturmalarında usulsüzlük yapıldığı, Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı ve bakanlarının, diğer ülke yetkilileri ile
görüşmelerinin kaydedildiği" iddialarına ilişkin soruşturma
kapsamında, dinlenilen veya dinlemelere takılan mağdurların
ifadeleri alınıyor.
Yasadışı dinlemeye takılan ve müşteki olarak davet edilen Anadolu
Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Ömer Ekşi de, bu kapsamda
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek, savcı İrfan
Fidan'la görüştü.
"İsmini dahi duymadığım bir örgütle ilişkilendirildim"
İfadesine başvurulan Ekşi'nin, telefon görüşmelerinin hiç
birisinde suç unsuru olmamasına rağmen dinlenildiğini medyada yer
alan haberlerden öğrendiğini belirterek, "ismini dahi duymadığı bir
terör örgütüyle irtibatlandırılmaya çalışıldığını ve bu nedenle
mağdur edildiğini" söylediği kaydedildi.
İfadesinde şahsi ve mesleki onurunun zedelendiğini belirten
Ekşi'nin, buna sebebiyet veren tüm sorumlulardan şikayetçi ve
davacı olduğu da ifade edildi.
Suç duyurusu dilekçesi
Bu arada, Ekşi'nin, yasadışı bir şekilde dinlenildiği ve mağdur
edildiği gerekçesiyle, avukatı aracılığıyla bir suç duyurusu
dilekçesi hazırladığı ve bu dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet
Başsavclığı'na gönderdiği belirtildi.
Dilekçede, sözde "Tevhid Selam Kudüs Ordusu" ile ilgili
soruşturma gerekçesiyle, aralarında bazı üst düzey bürokratlar ve
gazetecilerin de bulunduğu 242 kişiyle ilgili gözaltı listesinde
Ekşi'nin de yer aldığı hatırlatıldı.
Usulsüz dinlemeler ve aslı olmayan suç isnatları nedeniyle Ekşi'nin
anayasal ve ceza kanunundan doğan haklarının ihlal edildiği
belirtilen dilekçede, silahlı terör örgütüne üye olma suç isnadı
ile telefonlarının dinlendiği ve hakkında hukuka aykırı şekilde
teknik takip gerçekleştirildiği ifade edildi.
Çok sayıda kişinin hukuksuz olarak dinlenildiği soruşturmanın
takipsizlikle sonuçlandığına dikkat çekilen dilekçede, bu
soruşturmanın hukuki mekanizmalar aracılığı ile yürütülmesine
rağmen önemli hukuksuzluklarla gündeme geldiği dile getirildi.
"Kurumlar keyfi olarak dinlenildi"
Söz konusu soruşturmada örgütsel bir bağlantı kurularak
dinlemelerin yapıldığı ve kayıtların tutulduğunun anlaşıldığı
belirtilen dilekçede, ''Dolasıyla müvekkilimin böyle bir isnat
altında bırakılması ve bunun hukuki araçlar kullanılarak yapılmış
olması, keyfi olarak kişi ve kurumların dinlenebileceğine ilişkin
önemli bir tehdit oluşturmakta, hukuk güvenliği ilkesini
zedelemektedir. Ayrıca müvekkilimin isminin bu şekilde şaibeli
oluşturulmuş bir dosyada yer alması, bilgilerinin ve görüşmelerinin
kayıt altına alınmış olduğu iddiası da kişilik haklarını,
haberleşme hürriyetini ihlal etmekte, ismini ve itibarını
zedelemektedir'' denildi.
Dilekçede, "suç ve cezanın kişiselliği ilkesine aykırı olarak,
soruşturma dahilinde olmayan kişilerin dinlenmelerinin kayıt altına
alınmış olmasının da, önemli bir hukuki garabet olarak görüldüğü"
aktarıldı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne vurgu
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde özel hayata, aile hayatına,
konuta ve haberleşmeye saygı hakkının düzenlendiği vurgulanan
dilekçede, Anayasa'nın ''Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği''
başlıklı 12. maddesinde herkesin, kişiliğine bağlı, dokunulmaz,
devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunun
belirtildiği anlatılan dilekçede şu ifadeler yer aldı:
''İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması' başlıklı bu
tarz dinlemelerin yapılabilmesi için, suç işlendiğine ilişkin
kuvvetli şüphe ile başka suretle delil elde edilmesi imkanın
bulunmaması durumu aranmıştır. Bunun yanı sıra telekomünikasyon
yolu ile iletişimin tespit edilmesine ilişkin kararı ile
olabileceği ve net şekilde belirtilmiştir. Aynı maddenin 3.
fıkrasında ise hakim tarafında verilecek kararda, yüklenen suçun
türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim
aracının türü, telefon numarası, tedbirin türü, kapsamı ve süresi
belirtmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Ancak tespit edildiği üzere bulunduğu makamı kötüye kullanıp
iletişimin tespiti için karar aldıran dönemin istihbarat şube
çalışanları, müvekkilimin herhangi bir suça konu fiili veya delil
elde etme zarureti hali oluşmamasına rağmen farklı amaçlara hizmet
eden adalet mensubu hakim veya savcılardan müvekkil için dinleme
kararı aldırmış ve müvekkilin iletişimine müdahale
edilmiştir.''
Öncelikle iddialar hakkında kapsamlı bir inceleme ve delil tespiti
yapılması, adı geçen soruşturma dosyalarının ve delillerin
toplanmasının talep edildiği dilekçede, tespit edilecek tüm
şüpheliler hakkında, ''görevi kötüye kullanma'', ''özel hayatın
gizliliğini ihlal'', ''kişisel verilerin kaydedilmesi'',
''iftira'', ''suç uydurma'' ve ''haberleşmenin gizliliğinin ihlal
edilmesi'' suçlarından kamu davası açılması ve bu şüphelilerin
cezalandırılması istendi.
1360 mağdurun ifadesi alınacak
İstanbul Cumhuriyet Başsavsılığı'nın 251 kişi hakkında yürütülen
Selam-Tevhid soruşturmasını, dinlemelerin yasadışı ve usulsüz
yapıldığı gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandırmasının ardından,
bununla ilgili başlatılan yeni soruşturma kapsamında, telefonu
dinlenilen veya dinlemelere takılan, aralarında başbakan, bakanlar,
danışmanlar, üst düzey bürokratik görevliler, siyasetçi, gazeteci
ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin de bulunduğu bin 360
mağdurun ifadesi alınmaya başlandı.
Bu kapsamda Ekşi'nin yanı sıra, İnsani Yardım Derneği (İHH) Genel
Başkanı Bülent Yıldırım, yazar Mustafa İslamoğlu, Hilal Tv Genel
Yayın Yönetmeni Adnan İnanç, gazeteciler Kemal Gümüş ve Nurettin
Şirin'in de aralarında bulunduğu 30'u aşkın mağdurun ifadesine
başvurulduğu öğrenildi.
Başsavcılıkça yürütülen adli soruşturma dışında, takipsizlikle
sonuçlanan "Tevhid-Selam" soruşturmasını yürüten dönemin savcıları
hakkında, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) yapılan
şikayetler üzerine, HSYK müfettişlerinin de tüm mağdurların
bilgisine başvuracağı dile getirildi.