13 Tem 2014 10:17 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:26

Ana Haber bültenimizi sunuyor ama...Enayiye hiç maaş ödemeyeceğiz!

Kanal Sokak'ta sürdürdüğü haber spikerliğini alacakları ödenmediği gerekçesiyle bırakan Rüştü Erata, yaşadıklarını "Allah kimseyi 'Sokak'a düşürmesin" diyerek anlattı.

CHP Yurtdışı İlişkiler Koordinatörü ve Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat'ın sahibi olduğu kanalda kayıt olmadan çalıştırıldığını öğrendiğini söyleyen Erata, Facebook hesabından haber bülteni sunarken bir fotoğrafını "ana haber bültenimizi sunuyor ama enayiye hiç maaş ödemeyeceğiz, nasıl 'haberci' ise bundan haberi yok" notuyla paylaştı.

İşte Erata'nın paylaştığı o fotoğraf ve yaşadıklarını anlattığı yazısı:

"ALLAH KİMSEYİ ‘SOKAK’A DÜŞÜRMESİN!..

EYLÜL

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de işe başlanır, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır… ‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak ilk ayın maaşı peşin ödenmiştir, her şey yolunda görünmektedir…

EKİM

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır… ‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak ikinci ayın maaşı da -12 günlük gecikmeyle de olsa- peşin ödenmiştir, her şey yolunda görünmektedir… ‘Televizyon’un deneme yayınından asal yayına geçmesine pek az kalmıştır…

KASIM

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır… ‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken üçüncü ayın maaşının hem ancak yarısı hem de dört haftalık gecikmeyle ödemiştir… Haklı olarak kafada bir kuşku doğmuştur, üstelik ‘Televizyon’un deneme yayınından asal yayına geçmesi ve yeni stüdyolara taşınma tarihi ertelenmiştir… Her şey yolunda gitmemektedir…

ARALIK

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır… ‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken dördüncü ayın maaşı ödenmemiş, geçen ayın kalan yarı maaşı ödenmiştir… Kafalardaki soru işaretleri çoğalmıştır… Neyse ki; ani bir kararla, ‘Televizyon’ yeni stüdyoların tamamlanmasını beklemeden, deneme yayınından asal yayına geçmiştir… Her şey yolunda gitmemektedir…

Hem ‘Gazete’de hem de ‘Televizyon’da homurtular yükselmiştir… Ancak kanalın (fazlasıyla ‘iyi niyetli’ olduğu birkaç ay sonra anlaşılacak) Ana Haber Spikeri arkadaşlarının tepkilerini yatıştırmaya çabalamaktadır…

“Arkadaşlar; patron koskoca CHP Milletvekili!.. Üstelik ‘eski tüfek’lerden, yani harbi solcu!.. Böyle birine güvenmemek bize yakışmaz.

Hem ne dedi patron: “Ben bugüne kadar hiçbir yoldaşımı yarı yolda bırakmadım, bundan sonra da bırakmam; biraz daha dişinizi sıkın, sabredin!..”

Aman sesimizi çıkarmayalım; öğle yemeklerini iyi kötü burada yiyiyoruz; kahvaltıyı es geçip, akşam yemeğinde ekmek-zeytinle, makarnayla-çorbayla idare etmeye biraz daha katlanalım; ha bir de, açlığınızı bastırmak için en ucuz kuruyemiş olan nohut birebir, unutmayın…

Aman ‘Gazete’nin, ‘Televizyon’un adı lekelenmesin…

Tamam; ödeyemediğimiz borçların faizleri işliyor, icra hatta haciz tehditleri kapımızda ama… Aman sesimizi çıkarmayalım, biraz daha katlanalım; ‘CHP’nin, sosyal demokratların adı lekelenmesin!

Hem, yeni yerimize taşınmaya az kaldı, oraya taşınınca sorunlarımız ortadan kalkacak…

Arkadaşım, ‘Televizyon’u ayağa kaldırmayacak olsalar, öylesine lüks bir yere taşınacak olur muyduk?..

Üstelik patron bir mülkünü ‘on yüz bin milyona’ satmak üzereymiş, yani artık maaşlarımız aybaşında tıkır tıkır ödenecek.

Ne; o aylardır süren bir söylenti mi? Yahu olabilir ama artık yeni bir yönetim var, harika kadrolar oluşuyor, pek yakında bomba gibi televizyonumuz olacak, gazeteye de filanca katılmak üzereymiş; biraz daha sabır yahu!..”

Aralık sonunda, o ayın maaşının beşte biri daha ödenmiştir…

OCAK

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır… ‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken beşinci ayın maaşı dört haftalık gecikmeyle ödenmiştir… ‘Televizyon’ yeni stüdyoların tamamlanmasını beklemeden, pek kısıtlı koşullarda asal yayınını sürdürmektedir… Her şey yolunda gitmemektedir…

Hem ‘Gazete’de hem de ‘Televizyon’da homurtular da sürmektedir… Ancak kanalın (fazlasıyla ‘iyi niyetli’ olduğu birkaç ay sonra anlaşılacak) Ana Haber Spikeri arkadaşlarının tepkilerini yatıştırmaya çabalamaktadır…

“Arkadaşlar; patron koskoca CHP Milletvekili!.. Üstelik ‘eski tüfek’lerden, yani harbi solcu!.. Böyle birine güvenmemek bize yakışmaz.

Hem ne dedi patron: “Ben bugüne kadar hiçbir yoldaşımı yarı yolda bırakmadım, bundan sonra da bırakmam; biraz daha dişinizi sıkın, sabredin!..”

Aman sesimizi çıkarmayalım; öğle yemeklerini iyi kötü burada yiyiyoruz; kahvaltıyı es geçip, akşam yemeğinde ekmek-zeytinle, makarnayla-çorbayla idare etmeye biraz daha katlanalım; bu arada, nasıl, açlığınızı bastırmak için en ucuz kuruyemiş olan nohut birebir değil mi?..

Aman ‘Gazete’nin, ‘Televizyon’un adı lekelenmesin…

Tamam; ödeyemediğimiz borçlarımızın faizleri işliyor, icralık olduk, maaşımıza haciz geldi ama… Aman sesimizi çıkarmayalım, biraz daha katlanalım; ‘CHP’nin, sosyal demokratların adı lekelenmesin!

Hem, yeni yerimize taşınmaya az kaldı, oraya taşınınca sorunlarımız ortadan kalkacak!

Televizyonu ayağa kaldırmayacak olsalar, öylesine lüks bir yere taşınacak olur muyduk?..

Üstelik, şükürler olsun; patron o malum mülkünü ‘on yüz bin milyona’ satmış, parası gelmek üzereymiş; yani artık maaşlarımız aybaşında tıkır tıkır ödenecek.

Biraz daha sabır yahu!..”

ŞUBAT

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır…

‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken altıncı ayın maaşı ödenmemiştir… ‘Televizyon’ yeni stüdyoların tamamlanmasını beklemeden, pek kısıtlı koşullarda asal yayınını sürdürmektedir… Her şey yolunda gitmemektedir…

Hem ‘Gazete’de hem de ‘Televizyon’da homurtular yükselmektedir… Ancak kanalın (fazlasıyla ‘iyi niyetli’ olduğu birkaç ay sonra anlaşılacak) Ana Haber Spikeri arkadaşlarının tepkilerini yatıştırmaya çabalamaktadır…

“Arkadaşlar; patron koskoca CHP Milletvekili!.. Üstelik ‘eski tüfek’lerden, yani harbi solcu!.. Böyle birine güvenmemek bize yakışmaz.

Hem ne dedi patron: “Ben bugüne kadar hiçbir yoldaşımı yarı yolda bırakmadım, bundan sonra da bırakmam; biraz daha dişinizi sıkın, sabredin!..”

Aman sesimizi çıkarmayalım; öğle yemeklerini iyi kötü burada yiyiyoruz; kahvaltıyı es geçip, akşam yemeğinde ekmek-zeytinle, makarnayla-çorbayla idare etmeye biraz daha katlanalım… Ne; her gün bir paket nohut açlığı bastırıyor ama feci gaz mı yapıyor? E, nohut bu arkadaşım; olacak o kadar! Aylardır onca sıkıntıya katlandık, birazcık gaza mı dayanamayacağız yani!..

Aman ‘Gazete’nin, ‘Televizyon’un adı lekelenmesin…

Tamam; ödeyemediğimiz borçlarımızın faizleri işliyor, icralık olduk, maaşımıza haciz geldi ama… Aman sesimizi çıkarmayalım, biraz daha katlanalım; ‘CHP’nin, sosyal demokratların adı lekelenmesin!

Hem, yeni yerimize taşınmaya az kaldı, oraya taşınınca sorunlarımız ortadan kalkacak…

Televizyonu ayağa kaldırmayacak olsalar, öylesine lüks bir yere taşınacak olur muyduk?..

Yahu bu arada, patronun o ‘on yüz bin milyona’ satıldı denilen mülkünden haber var mı?..

Haydi, biraz daha sabredelim!..”

MART

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama, haftanın yedi günü özenle çalışılır…

‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken yedinci ayın maaşı değil, altıncı ayın maaşı altı haftalık gecikmeyle ödenmiştir… ‘Televizyon’ yeni stüdyoların tamamlanmasını beklemeden, pek kısıtlı koşullarda asal yayınını sürdürmektedir… Her şey yolunda gitmemektedir…

Hem ‘Gazete’de hem de ‘Televizyon’da homurtular yükselmektedir… Ancak kanalın (fazlasıyla ‘iyi niyetli’ olduğu birkaç ay sonra anlaşılacak) Ana Haber Spikeri arkadaşlarının tepkilerini yatıştırmaya çabalamaktadır…

“Arkadaşlar; patron koskoca CHP Milletvekili!.. Üstelik ‘eski tüfek’lerden, yani harbi solcu!.. Böyle birine güvenmemek bize yakışmaz.

Hem ne demişti patron: “Ben bugüne kadar hiçbir yoldaşımı yarı yolda bırakmadım, bundan sonra da bırakmam; biraz daha dişinizi sıkın, sabredin!..” ne yani, adam yalan mı söylüyor?..

Ülke tarihinin en karanlık döneminden geçerken böylesi bir ‘Televizyon’ ve ‘Gazete’nin önemi ortada, nerede kaldı bizim yurtseverliğimiz, solculuğumuz yahu!..

Aman sesimizi çıkarmayalım; öğle yemeklerini iyi kötü burada yiyiyoruz; kahvaltıyı es geçip, akşam yemeğinde ekmek-zeytinle, makarnayla-çorbayla idare etmeye biraz daha katlanalım… Evet arkadaşım; nohut gaz yapıyor ne yapalım yani!.. Aaaa!..

Aman ‘Gazete’nin, ‘Televizyon’un adı lekelenmesin…

Tamam; ödeyemediğimiz borçlarımızın faizleri işliyor, icralık olduk, maaşımıza haciz geldi ama… Aman sesimizi çıkarmayalım, biraz daha katlanalım; ‘CHP’nin, sosyal demokratların adı lekelenmesin!

Hem, yeni yerimize taşınmaya az kaldı, oraya taşınınca sorunlarımız ortadan kalkacak…

Televizyonu ayağa kaldırmayacak olsalar, öylesine lüks bir yere taşınacak olur muyduk?..

Bu arada, müjdemi isterim; patronun o mülkü nihayet satılmış, parası her an gelebilirmiş!.. Gözümüz aydın!..

Haydi, biraz daha sabredelim!..”

NİSAN

Büyük bir hevesle ‘Gazete’de çalışma sürdürülür, izin mizin aklın ucundan bile geçmez; sabahtan akşama haftanın yedi günü özenle çalışılır…

‘212’lik Basın Çalışanı’ olarak peşin ödenmesi gereken sekizinci ayın maaşı da yedinci ayın maaşı gibi ödenmemiştir… ‘Televizyon’ sonunda yeni stüdyolarından yayına geçmiştir…

Bu yeni heyecana karşın her şey yolunda gitmemektedir…Hem ‘Gazete’de hem de ‘Televizyon’da homurtular yükselmektedir… Ancak kanalın (fazlasıyla ‘iyi niyetli’ olduğu birkaç ay sonra anlaşılacak) Ana Haber Spikeri arkadaşlarının tepkilerini yatıştırmaya çabalamaktadır…

“Arkadaşlar; patron koskoca CHP Milletvekili!.. Üstelik ‘eski tüfek’lerden, yani harbi solcu!.. Böyle birine güvenmemek bize yakışmaz.

Hem ne demişti patron: “Ben hiçbir yoldaşımı yarı yolda bırakmadım, bundan sonra da bırakmam!..” ne yani, adam yalan mı söylüyor?..

Ülke tarihinin en karanlık döneminden geçerken böylesi bir ‘Televizyon’ ve ‘Gazete’nin önemi ortada, nerede kaldı bizim yurtseverliğimiz, solculuğumuz yahu!..

Aman sesimizi çıkarmayalım; öğle yemeklerini iyi kötü burada yiyiyoruz; kahvaltıyı es geçip, akşam yemeğinde ekmek-zeytinle, makarnayla-çorbayla idare etmeye biraz daha katlanalım… Evet arkadaşım; nohut gaz yapıyor ne yapalım yani!.. Aaaa!..

Aman ‘Gazete’nin, ‘Televizyon’un adı lekelenmesin…

Tamam; ödeyemediğimiz borçlarımızın faizleri işliyor, icralık olduk, maaşımıza haciz geldi ama…

Aman sesimizi çıkarmayalım, biraz daha katlanalım; ‘CHP’nin, sosyal demokratların adı lekelenmesin!

Bakın, hihayet yeni yerimize de taşındık… Böyle lüks bir yere tonla para dökenler hiç bizim maaşları geciktirirler mi canım!

Artık ‘Televizyon’un ayağa kalkıp atılım yapmaması için hiçbir neden kalmadı değil mi?..

Bu arada, patronun o mülkü hani satılmıştı, parası her an gelebilirdi abi; tık yok!..

Neyse, haydi biraz daha sabredelim!..”

Sonra neler mi olur, şunlar… (Yine o ‘fazlasıyla iyi niyetli’ Ana Haber Spikeri’nin ağzından dinliyoruz)…

“Ne; ‘Televizyon’daki çocuklar “Tüm maaş alacaklarımız ödenene kadar yayına çıkmıyoruz” deyip direnişe mi başlamış?..

İstifa edenlerin tüm maaş alacakları ödeniyor muymuş; oğlum biz de mi istifa etsek yoksa?..

Ne; ‘Bağımsız’ medya grubumuzun başkanını istifaya mı zorlamışlar, yok artık daha neler!..

Ne; beni de mi işten çıkarmışlar; nasıl yanı, bildirimde bulunmadan falan mı?..

Neyse, madem işten çıkarmışlar, öteki çalışanlara yaptıkları gibi tüm maaş alacaklarımı da öderler artık…

Pardon ‘Muhasebe Müdürü Bey’, benim hem ‘Gazete’ hem de ‘Televizyon’dan tonla maaş alacağım var, başkalarınınkiler ödenirken ben niye havamı alıyorum?..

Ne; ‘Televizyon’da çalıştığıma ilişkin kayıt yok muymuş!..

Oha, pardon yani; ben bu ‘Televizyon’un Ana Haber Spikeri’yim yahu; aylardır ekrandayım… Ne yapsaydık yani; aylardır ‘Kan kusup, kızılcık şerbeti içtim’ diyecek kadar özverili çalışanlar olarak, sözleşmeye imza atmamız geciktirildi diye yayına çıkmayıp, daha kendine olumlu bir ad yaratma aşamasında olan ‘Televizyon’un adını lekelese miydik!..

Televizyonunun Ana Haber Spikeri’nin maaşlarını ödemeyi 7 ay geciktirip, sonra “Tarafınızca Beyoğlu … Noterliği’nin 20.06.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep edilen işçilik alacaklarına ilişkin müvekkil FİRMANIN HİÇBİR BORCU BULUNMAMAKTADIR. Nitekim tarafınız ile müvekkil firma arasında ihtarnamenizde konu ettiğiniz BİR İŞ İLİŞKİSİ BULUNMAMAKTADIR” diye yanıt verebilmek için nasıl bir ahlak anlayışına sahip olmak gerekir acaba?..

Hem, meslekte 25 yıllık deneyimi olan TRT kökenli bir spikeri ‘bedava’ya çalıştırmayı hangi şaşkın aklından geçirebilir ki!..

Üstelik; Türkçe üzerine toplam 750 sayfalık 2 kitap yazmış bu kişi ‘Gazete’nin Köşe Yazıları Editörlüğü görevini, ‘işler düzelince iyileştirilme sözü’ verilmiş kuş kadar maaşa katlanma özverisini gösterirken!..”



Sevgili okurlar; ‘Emek Sömürüsü’nü aşıp doğrudan ‘Emek Hırsızlığı’na yeltenecek kadar alçalabilmiş bir televizyon yönetiminin attığı bu kazık nedeniyle aylardır süren geçim sıkıntısı kabusa dönüşen ‘Yayın Emekçi’sinin öyküsü bu doğrultuda sürer gider.

Buradan çıkarılacak dersler olmalı…

Çeyrek yüzyıllık bir Yayın Emekçisi olarak, benim çıkardığım yaşam dersleri şunlar olabilir:

Muhalif televizyonlar Demokrasi kavramının bir süs olarak kalmasını istemeyen toplumlar için zorunluluktur.

Muhalif televizyonlarda çalışacak; iktidarın doğrudan ya da dolaylı baskılarıyla işinden edilmiş çok sayıda çok nitelikli yayın emekçisi bulunmaktadır.



Şöyle bir televizyon yaratmak öyle kolay ki:

Ana Haber Bülteni’nde sevgili Uğur Dündar…

Öteki haber bültenlerinde ‘kız ya da erkek ‘mankenler’ değil; Doğru, Güzel ve Etkili Türkçe Konuşma becerisini edinmiş spikerler…

Hafta içi her akşam, art arda iki nitelikli gazeteci-yayıncı (Ayşenur Arslan, Haluk Şahin, Yaşar Nuri Öztürk, Hulki Cevizoğlu, Cüneyt Ülsever, Tayfun Talipoğlu, Tuncay Mollaveisoğlu, Erol Mütercimler, Hüsnü Mahalli, Mustafa Sönmez ve daha niceleri) kendi izlencelerinde ülkenin tüm sorunlarını ele alıyor, bu ülkenin her alandan en aydın uzmanlarını konuk ediyor…

Metin Uca her sabah ülkemizin aydınlık bir güne başlaması için tüm becerisini sergiliyor…

TRT’deki izlenceleri unutulmazlar arasına girmiş sevgili Mehpare Çelik’ten aklınıza gelebilecek her konunun işlendiği bir izlence…

Eski TRT spikerlerinden Güler Kazmacı’nın usta sunumuyla herhangi bir izlence…

Sevgili Emre Kongar’dan Günün Yorumu izlencesi…

Ayşenur Yazıcı kadınlarımızın aydınlanması için onlarla kadınca konuşulan bir izlence sunuyor…

Toplumun bilgiye olan ilgisizliğini kırmaya yarayacak, en cahil yurttaşlarımızı bile sulu sepken değil, düzeyli esprilerle eğlendirirken bilgilendirecek-bilinçlendirecek ‘gerçek’ bilgi yarışmalarını artık Güner Ümit mi sunar, Erhan Yazıcıoğlu mu yoksa o düzeyde başka biri mi?..

Spor izlencelerinde Öztürk Pekin gibi, Doğan yıldız gibi Türkçe ustası sunucular…

Çetin Çeki gibi, Lale Dilligil gibi usta sunucularla bir ‘Akşama Doğru’ izlencesi…

Bilimsel düşünce anlayışıyla insana güven ve izleme keyfi veren Prof. Dr. Celal Şengör gibi bilimcilerimizin izlenceleri…

ODTÜ’de öğrencisi olmaktan övünç duyduğum Prof. Dr. Bozkurt Güvenç gibi bilgelerimizin konuk olduğu izlenceler…

Baş döndürücü bir hızla uçuruma yuvarlanan Ulusal Dilimiz Türkçe’yi ‘turkche’ye dönüşmekten kurtarmak amacıyla, Atatürk’ün TDK’sinden hayatta kalan değerlerimizden sevgili Emin Özdemir gibi dilcilerimizle yapılacak Türkçe Bilgisi - Bilinci izlenceleri…

Yine bu bağlamda, Işık Yenersu, Rüştü Asyalı, Çetin Tekindor, Sema Aybars gibi Devlet Tiyatroları’nın ‘Yaşayan Efsaneleri’… Erkan Oyal, Mesut Mertcan, Şengül Kılıç, Elçin Temel, Şebnem Savaşçı, Bengül Erdamar, Melek Dener, Can Akbel, gibi emekli olmuş usta spikerlerimiz… Levent Dönmezer, Esen Günay, Cahit Şaher gibi usta tanıtım seslerimizin; Türkçemizin en yetkin seslerinin konuk olacakları izlenceler…

7’den 70’e her yurttaşımızın yaşadıkları gezegeni, onun üzerinde olup bitenleri; bilimi - teknolojiyi, sanatı, tarihi vb anlamalarını, sevmelerini sağlayacak belgeseller…

Çocuklarımızın ‘gözlerini kırpmadan, ne halt ettiklerinin bilincinde olmadan katliamlar yapabilen’ birer çizgi film - bilgisayar oyunu (sanal evren) kahramanı değil; doğaya, onun tüm varlıklarına, dolayısıyla da bu toplumdaki herkese saygılı birer insan olmalarını sağlayacak çizgi filmler, izlenceler…

Bu gezegenin tüm kültürlerinden beslenen ama kendi kültürümüzü de unutturmadan sergilenen güzel sanatlar ürünleri, ezgiler (TRT zamanında Hava Durumu jeneriğinde Vivaldi’nin Dört Mevsim’inden bir bölüm kullanılmasının nasıl etkili olduğunu anımsayınız), tiyatro oyunları, operalar…

Bu böyle sürer gider, uzatmaya gerek görmüyorum.

Böylece şu sorumuza geldik: Bu koca ülkede, böylesi ‘iş yapacak’ düzeyde yararlı bir ‘Muhalif Kanal’ kurabilecek parasal kaynağa sahip ama ‘İktidar’ın doğrudan ya da dolaylı baskılarına da göğüs gerebilecek yüreklilikte hiç mi işadamı kalmamıştır?..

Kanal Sokak faciasında olduğu gibi; başarısızlığın ancak maaşların ödenmemesiyle kalburüstü nitelikteki çalışanlarının elden kaçırılması ve/veya yenilerinin kadroya katılmaktan çekinip uzak durmalarına bağlı olduğu projelere kalkışan ve çalışanlarının yaşantılarını kabusa çeviren ‘küçük’ düşünceli patronlardan kim, nasıl hesap soracaktır?

Üstelik bu tür patronlar artık ‘Patroniçelik’ oynamaya kalkışan, bir gün Haber Spikeri olmak isteyen, oysa Aralık ayından beri maaşlarını ödemediği çeyrek yüzyıllık bir spikere ancak “Ödemiyorum işte!..” diyebilecek kadar akla sahip çocuklarsa!..

Çeyrek yüzyıllık yayıncılık deneyimimle rahatlıkla söylüyorum: Bir değil, gerekirse beş tane nitelikli muhalif (yani iktidar yalakası olmayan, evrensel yayıncılık ilkeleri doğrultusunda yayın yapan) televizyon kurulabilir!..

Yeter ki; kendi küçük, kısa erimli çıkar planlarına yenik düşmemiş; sözünün eri ve ‘Emek Hırsızlığı’nı aklının ucundan bile geçirmeyen yürekli patronlar ortaya çıksın!

Yoksa; bu, benzeri faşist İtalya’da - İspanya’da, Nazi Almanya’sında görülmüş anlayıştaki ‘İktidar’, zaten sersemletilmiş milyonlara milyonlar katmayı, önüne hiçbir demokratik engel çıkmadığı için kolayca sürdürür ve ülke karanlığın dibini görür!

Esenlikle

Rüştü Erata

Spiker - Sunucu - Seslendirmen - Eğitmen - Yazar"