ZİRVE KATLİAMININ İLK MAHKUMU UMUR TALU OLDU! PEKİ SUÇU NE?

"Zirve Katliamı"nda, gırtlak kesmek ve kestirmekten sanık olanlar bile henüz "masum sayılır"ken, galiba ilk ve tek mahkum benim!

Gazete Habertürk yazarı Umur Talu, Zirve Katliamı’nı lanetlerken, açık haberlere atıfta bulunduğu için 26 bin TL. tazminata mahkum oldu. Talu, gırtlak kesmek ve kestirmekten sanık olanlar bile henüz "masum sayılır"ken, kendisine verilen bu cezayı köşesine taşıdı...

Tazminat!


Habertürk’te Özlem Yılmaz ile Hüseyin Şentürk’ün haberiydi.
Taksim’de ekimdeki canlı bomba saldırısında yaralanan baba-kıza devlet “tazminat” münasip görmüştü:
Kızın kopma noktasına gelen, 5 ameliyat görmüş bacağı için 473 TL…
Babanın yaralı baldırı için 172 TL.
Bu saldırı, devlet, Vilayet ve Emniyet’in, göstericilere karşı Taksim Meydanı’na birer açık hedef gibi yığdığı, yüklü teçhizatla saatlerce “devlet kölesi” halinde beklettiği polislere yapılmıştı…
Devlet, açık meydanda o polislerin önünden çoluk çocuk geçen, yerli ve yabancı on binlerce kişiyi de adeta canlı kalkan yapma sorumsuzluğundan sorumluydu.
Ama öngördüğü tazminat bu!

***

Başka tazminatlar da var hayatta.
Daha sonra daha ayrıntılı anlatacağım bir dava:
“Gırtlak kesmekten sanıklar”ın bile henüz mahkum olmadığı…
Bir yazımda adı değil bahsi gecen kamu görevlilerinin nihayetinde tutuklandığı…
Haberini yapan gazetecileri dava eden yargı mensubunun o davaları kaybettiği…
Ama yazının bir kısmında o kamu görevlilerine, son paragrafında da o yargı mensubunun gazetecileri suçlamasına atıf yapan benim mahkum olduğum bir dava.
“Zirve Katliamı”nda, gırtlak kesmek ve kestirmekten sanık olanlar bile henüz “masum sayılır”ken, galiba ilk ve tek mahkum benim!
Katliamı lanetlerken, açık haberlere atıf yaptığım için!
Devlet ihmaliyle kopma noktasına gelen bacağa 473 TL öngören “Kamu vicdanı”nda, bağımsız yargının yazıya biçtiği tazminat cezası ise, faiziyle 26 bin TL.
Bana ve yazının yayınlanıp onca başka yazım gibi arşivine onurla girdiği (şimdi galiba yokmuş sayan) gazete ve şirkete filan!
Önce beraat edip sonra mahkum edildiğim ve tekrar temyiz aşamasına giden davanın etrafındaki medya ve hukuk ahlakını da anlatırım… Nasıl (adeta) cami avlusuna terk edildiğini de…
Demokratları, cumhuriyetçileri, bağımsızlığı da!
Şimdilik, “ceza”nın hepsi üstüme kalarak ve hepsini üstlenerek, “bağımsız yargı” karşısında parmağım kıldan ince!
Gırtlakların kesilebildiği, kiminin genç insanları vahşete yönlendirdiği; ömürlerin, hayatların, bacakların çalındığı ve pek umursanmadığı, sözde demokrat ve yontma adalet düşkünlerinin her cepheye yığıldığı bir ortamda, mecazî bir parmak acısını abarttığımdan değil!
Hayatta ve ayaktayım diye şükretmeyi asla unutmadan! Bu nevi mevzularda inat ve ısrarımdan elbet bir şey kaybetmeden.
İster beraber yürüyerek, ister eğilip bükülmeden yalnız kalarak.

Umur Talu/Gazete Habertürk