ZEKİ DEMİRKUBUZ, YERALTI'NDA NURİ BİLGE CEYLAN'LA MI HESAPLAŞIYOR?
Zeki Demirkubuz'un son filmi Yeraltı'nda rastlantıyla açıklanamayacak bazı göndermeler var. Medyaradar Sinema-TV yazarı Murat Tolga Şen konuyu tartışmaya açıyor.
Zeki Demirkubuzun merakla beklenen son filmi Yeraltının basın gösterimi geçtiğimiz Pazartesi günü yapıldı. Yazının daha başında söyleyeyim, yönetmenin sinemasının kuvvetli bir takipçisiyim ve Yeraltını çok sevdim.
Bazı haddinden fazla uzatılmış planları ve finale doğru sönen hikayeyi görmezden gelirsek gerçekten müthiş bir film. Türk sinemasının bizimle tanıştırdığı en nev-i şahsına münhasır karakterlerden biri de bu filmde; Muharrem
Fakat seyrettiğim andan beri kafamı kurcalayan bir şey var ve yazmadan edemeyeceğim. Bu gerçekten her şeyiyle kurgusal bir film mi yoksa Zeki Demirkubuzun içinde biriktirdiği bazı şeyleri ortaya döktüğü bir kendiyle ve başkalarıyla yüzleşme fikri mi?
"Ne diyor bu adam?" diyeceksiniz ama filmde rastgelmeyle açıklanamayacak şeyler var.
Mesela Muharrem ve arkadaşları bir gece bir meyhanede buluşuyorlar. Bunlardan biri çok başarılı olmuş bir yazar ve ne derse onaylayan yalakaları var.
Muharremi aralarında istemiyorlar ama zamanında çok da samimiymişler. Muharremin dediğine ve suçladığı arkadaşının ses çıkartmadığına göre ise bu adam/yazar aslında hiçbir numarası olmayan, arkadaşlarının fikrini çalıp kendine mal ederek başarı kazanan biri
Ödül kazandığı kitabının adı çok ilginç; Ankara Sıkıntısı!
Ödülünü almaya son derece şık bir koyu takım elbise ile gidiyor ve Bu ödülü çok sevdiğim Ankara için alıyorum diyor. (Muharrem bunu TVden izliyor)
Muharrem ona masadayken sen bu gidişle Oscarı da alırsın! diyor
Yanılmış olmayı ummakla ve gelecek tüm itirazları anlayışla karşılamakla birlikte kafamda bu karakterin gerçek hayatta tek bir yansıması var; Nuri Bilge Ceylan
Ceylana daha önce de bazı fikirlerini çektiği için bir teşekkür bile etseydi yeterdi, neden böyle yaptı ki denerek rahmetli Ahmet Uluçay (Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak) tarafından sitem edilmişti. Ayrıca pek dillendirilmez ama başka ihtilaflar da var/mı bu iki usta yönetmenin arasında ?
Acaba filmde kurulmuş masada oturan dört kişi, bir zamanlar iyi dostlar olan Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reis Çelik ve Ahmet Uluçay mı?
Nuri Bilge Ceylanın önümüze koyduğu bazı harika filmlerin fikirlerinin aslında Zeki Demirkubuzun kafasından çıktığı konuşulur ama okur önünde tartışılmayan bir fısıltı gibi
Nuri Bilge Ceylan artık pek kimsenin itiraz edemeyeceği üzere bir tür sinema peygamberine dönüştü ve onu eleştirmek, hakkında olumsuz anlaşılabilecek ufacık bir şeyler bile yazmak imkansızlaşıyor.
Entelektüel faşizm olarak nitelendirdiğim bu durumdan olabildiğince uzaklaşarak yazdığım bu konu film gösterime çıktıktan sonra çoğunluğun tartıştığı bir meseleye dönüşecek gibi görünüyor.
Hepi topu 4-5 iyi yönetmenimiz varken onların da kavgalı olduğunu görmek istemem ancak aklımda biriken şeyleri yazmaktan başka çaresi olmayan biriyim, kimilerine göre deliyim ama Yeraltı ilginç şeyler söyleyen, gerçek hayata çok denk düşen bir film. Film gösterime çıktıktan sonra hakkında tekrar yazacağım. Sevgiler
twitter.com/murattolga
Bazı haddinden fazla uzatılmış planları ve finale doğru sönen hikayeyi görmezden gelirsek gerçekten müthiş bir film. Türk sinemasının bizimle tanıştırdığı en nev-i şahsına münhasır karakterlerden biri de bu filmde; Muharrem
Fakat seyrettiğim andan beri kafamı kurcalayan bir şey var ve yazmadan edemeyeceğim. Bu gerçekten her şeyiyle kurgusal bir film mi yoksa Zeki Demirkubuzun içinde biriktirdiği bazı şeyleri ortaya döktüğü bir kendiyle ve başkalarıyla yüzleşme fikri mi?
"Ne diyor bu adam?" diyeceksiniz ama filmde rastgelmeyle açıklanamayacak şeyler var.
Mesela Muharrem ve arkadaşları bir gece bir meyhanede buluşuyorlar. Bunlardan biri çok başarılı olmuş bir yazar ve ne derse onaylayan yalakaları var.
Muharremi aralarında istemiyorlar ama zamanında çok da samimiymişler. Muharremin dediğine ve suçladığı arkadaşının ses çıkartmadığına göre ise bu adam/yazar aslında hiçbir numarası olmayan, arkadaşlarının fikrini çalıp kendine mal ederek başarı kazanan biri
Ödül kazandığı kitabının adı çok ilginç; Ankara Sıkıntısı!
Ödülünü almaya son derece şık bir koyu takım elbise ile gidiyor ve Bu ödülü çok sevdiğim Ankara için alıyorum diyor. (Muharrem bunu TVden izliyor)
Muharrem ona masadayken sen bu gidişle Oscarı da alırsın! diyor
Yanılmış olmayı ummakla ve gelecek tüm itirazları anlayışla karşılamakla birlikte kafamda bu karakterin gerçek hayatta tek bir yansıması var; Nuri Bilge Ceylan
Ceylana daha önce de bazı fikirlerini çektiği için bir teşekkür bile etseydi yeterdi, neden böyle yaptı ki denerek rahmetli Ahmet Uluçay (Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak) tarafından sitem edilmişti. Ayrıca pek dillendirilmez ama başka ihtilaflar da var/mı bu iki usta yönetmenin arasında ?
Acaba filmde kurulmuş masada oturan dört kişi, bir zamanlar iyi dostlar olan Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reis Çelik ve Ahmet Uluçay mı?
Nuri Bilge Ceylanın önümüze koyduğu bazı harika filmlerin fikirlerinin aslında Zeki Demirkubuzun kafasından çıktığı konuşulur ama okur önünde tartışılmayan bir fısıltı gibi
Nuri Bilge Ceylan artık pek kimsenin itiraz edemeyeceği üzere bir tür sinema peygamberine dönüştü ve onu eleştirmek, hakkında olumsuz anlaşılabilecek ufacık bir şeyler bile yazmak imkansızlaşıyor.
Entelektüel faşizm olarak nitelendirdiğim bu durumdan olabildiğince uzaklaşarak yazdığım bu konu film gösterime çıktıktan sonra çoğunluğun tartıştığı bir meseleye dönüşecek gibi görünüyor.
Hepi topu 4-5 iyi yönetmenimiz varken onların da kavgalı olduğunu görmek istemem ancak aklımda biriken şeyleri yazmaktan başka çaresi olmayan biriyim, kimilerine göre deliyim ama Yeraltı ilginç şeyler söyleyen, gerçek hayata çok denk düşen bir film. Film gösterime çıktıktan sonra hakkında tekrar yazacağım. Sevgiler
twitter.com/murattolga