ZAMAN YAZARI O AÇIKLAMASI İÇİN NE DEDİ?

Zaman'da bugüne kadar çıkan Erdoğan'a yönelik en ağır yazının sahibi o yazısına açıklama getirdi.

Zaman'ın sayfalarında bugüne kadar gördüğümüz en ağır Erdoğan eleştirisiydi...

"Ustalık devre denilen demek bu imiş" diyerek Başbakan'a ağır bir dille yüklenmiş ve "Başbakan, küçük bir hatır meselesi için daha büyük bir hâtırı kaale almamaya karar verdi." demişti.

Bu satırların yazarı Zaman'ın etkin kalemlerinden Ahmet Turan Alkan olunca yazı medyada çok büyük yankı buldu. Gazetelerin internet siteleri bir yana, televizyonlara da bu yazı taşındı. Eleştirilerin geldiği adres Zaman olunca da haliyle bu görüşler "cemaatin" kanaati olarak algılandı.

ZAMAN ADINA YAZMA YETKİM YOK

Ahmet Turan Alkan yazdığı satırlardan çok yazısının Zaman'ın ve cemaatin kanaati olarak algılanmasından rahatsız oldu. Bugün getirdiği uzun açıklama da bu mealde...

Diyor ki:

"Değerli hanımlar ve beyefendiler -Bunu da nezaketen yazıyorum ha!-, önemle belirtirim ki benim Zaman gazetesi adına kurum görüşü edâsı taşıyan şeyler yazmak yetkim yok; olmasını da istemem; böyle ciddi sorumluluklar beni sıkar, elime ayağıma dolaşır. Yazdıklarımın şahsi sorumluluğunu sırtlanmak benim için zaten yeterince ağır bir yük. Uzatmayalım; kendimden başka kimse adına konuşmuyorum. Başbakan'ı eleştirirken ve desteklerken kimseden ilhâm almıyorum. Eskiden gazetenin Pazartesi toplantılarına katılırdım ve gazetenin mutfak ekibiyle mütâlefe ederdik, artık mümkün olmuyor.

"HATIR" SÖZÜNÜ OY VERENLER İÇİN SÖYLEMİŞ

Ahmet Turan Alkan'ın yazısındaki en çarpıcı satırlar için de açıklama getirdi. "Küçük hatır için büyük bir hatırı kaale almadı" sözleri ile Fethullah Gülen'i kastetmediğini söyledi.

"Ne diyorduk, "Ben mercimekli bulgur pilavını pek severim" dediğimde, bu, gazetemi ilzâm etmeyeceği gibi, bir vesile ile "Kıymalı lâhana sarması benden uzak olsun" cümlesi de tamamen şahsî bir görüşten ibarettir. Dolayısıyla, "Başbakan, küçük bir hatır meselesi için daha büyük bir hâtırı kaale almamaya karar verdi" cümlesinin bütün fikrî (ve ticârî) hakları bana ait bulunuyor; buradan hareketle "Büyük hatır"dan maksat, zımnen imâ olunduğu üzere Fethullah Gülen Hocaefendi veya onu sevenler değildir; bilakis AK Partili olmadıkları halde öyle uygun gördükleri için bu partiyi destekleyenlerdir; yazarken böyle düşünmüştüm, doğru veya yanlış, bence hakikat böyledir."

VEKALETEN KONUŞMADIM

Belli ki Ahmet Turan Alkan'ın bu yazısının bu kadar kıymetleneceğini ummamış. Özellikle de Zaman ve cemaat adına yazdığının düşünülmesinden fazlasıyla rahatsız olmuş. Yazının devamında defaatla bu noktanın altını çizmesi de bu rahatsızlığının göstergesi.

"Hayır, bu meselede hakkaniyeti rencide ettiğim kanaatinde değilim; yazdıklarımın arkasında gizli-kapaklı yönlendirmeler, birileri nâmına vekâleten konuşmak gibi bir nükte yok. Doğru olduğuna inandığım şeyleri yazdım. Hiçbir partiye, topluluğa, mihraka karşı bağımlılığım yok; böyle şeyleri yazmaya da hicâb ediyorum aslında fakat dedikoducusu, komplocusu mebzûl bir mahallede yaşıyorsanız bazen kaçınılmaz oluyor. Bu arkadaşlara "ivazsız ve garezsiz, tamamen hasbî ve müstağnî" tavrın ne olduğunu anlatmak kolay olmuyor; başka kaamuslarla büyümüşler demek ki. Hükümet'e çatarken veya överken "hasbeten" değil de birileri veya patronları nâmına, zımnen başka şeyler talep etmeye alışkın olanlar, istiğnâ kavramını kolay anlamayabilir.

Bu satırları yazarken mutfaktan hanım, "Gel bak TV'de senin yazını konuşuyorlar" diye seslendi. Şöyle bir baktım, "Vay canına yahu" dedim, "Bir ok attım kebab oldu!" Parti mi kursam nedir? Bu cümleden hareketle medya dedikoducuları da oturup hemen "Parti kuruyorlar" diye döşenirler; aksiyon olur, eğleniriz.

Hasbinallaah!"