Zaman yazarı Erdoğan'a ateş püskürdü! Kılıçlar inecek, başlar düşecek!

Yazar Mümtaz'er Türköne, Başbakan Erdoğan'ın cemaatin tepe yönetimini Hasan Sabbah çetesine benzetmesini sert tepki gösterdi.

Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, "Terazi tartacak ve adaletin keskin kılıcı inecek ve bazı başlar yere düşecek." diye yazdı.

Başbakan Erdoğan'ın cemaatin tepe yönetimini, Büyük Selçuklu yöneticilerine karşı düzenlediği suikastlerle korku salan Haşhaşinler'e benzetmesi, cemaat medyasını ayağa kaldırdı. Çete benzetmesine öfkelenen Türköne, bugünkü yazısında Erdoğan'ı yolsuzluklar üzerinden hedef aldı.

Benzetmenin aşırıya kaçmasını Erdoğan'ın sıkışmasına bağlayan yazara göre siyasetçinin silahı dilidir; yaralayıcı ve öldürücü bir şekilde kullanmaya başlamışsa çareler tükenmiş demektir.

KİM BU HAŞHAŞİNLER?

"Haşhaşin" lafının onur kırıcı ağır bir niteleme olduğunu ifade eden Türköne, köşesinde bu örgütü böyle anlattı:

"Haşhaşînler, uyuşturucu ve kadın ile gençlerin beynini esir alan ve onları suikastçı olarak kullanan bir örgüt. Dehşet salmak için tenhada kıstırmak yerine cuma vakti gibi kalabalık mekânlarda devlet büyüklerini öldürüyorlar. Suikastçı yakın mesafeden, hançer kullanarak işini bitiriyor ve sonrasında kesin olarak kaçmıyor. Dehşeti büyütmek için yakalanmasına ve paramparça edilmesine karşı koymuyor. Yaydıkları dehşet o kadar büyük ve kalıcı ki, Batı dünyası hâlâ suikast deyimini “assasin” yani “haşhaşin” kelimesi ile karşılıyor."

Hükümetin ağır bir yolsuzluk suçlaması altında ezildiğini yazan Türköne'ye göre Erdoğan, elindeki bütün imkânları seferber ederek, dört taraftan kıstırıldığı bu bataklık alandan çıkmaya çalışıyor.

KESKİN KILICI İNECEK

Yolsuzluk iddialarının üstünün komplo teorileriyle kapatılmak istenmesine tepki gösteren yazar, bu tür benzetmelerle olayın kapatılamayacağı görüşünde.

"Hiç şansları yok. Haçlı Seferleri çok gerilerde kaldı. Alamut Kalesi de, suikastlarla yürüyen siyaset de çökmüş vaziyette. Başbakan’ın siyasî geleceğini belirleyecek hesaplar savaş alanlarında veya bataklıkta değil, hukukun buz gibi sakin aklının egemen olduğu yargı alanında verilecek. Terazi tartacak ve adaletin keskin kılıcı inecek ve bazı başlar yere düşecek. Başbakan’ın geçtiğimiz günlerde gönderme yaptığı Anayasa’nın 138. maddesi, bu sefer sadece son bendi ile kimin kazandığını ve kimin kaybettiğini belirleyecek. “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Uygulanmayan mahkeme kararları var. Türkiye, hukukun askıya alındığı bu garip duruma daha ne kadar tahammül edebilir?"