ZAMAN GAZETESİ GENEL YAYIN YÖNETMENİ EKREM DUMANLI, ENİS BERBEROĞLU'NA HANGİ TAVSİYELERDE BULUNDU?

Enis Berberoğlu'nun yeni görevini değerlendiren Ekrem Dumanlı, Berberoğlu'nu överken bazı tavsiyelerde bulunmayı da ihmal etmedi...


Bir yayın yönetmeni gider, diğeri gelirken


Hürriyet Gazetesi yeni yıla yeni bir genel yayın yönetmeniyle başlıyor. Ertuğrul Özkök gitti, Enis Berberoğlu geldi.


Sanıyorum gidene 'Hayırlısı olsun' demek gerekir. Gelene de gönülden 'başarılar' diliyorum. Ertuğrul Bey, yirmi senelik genel yayın yönetmenliği ile yakın siyaset ve medya tarihimizde çoktan yerini aldı. Çok konuşuldu, çok eleştirildi. Çünkü çalkantılı dönemlerde büyük riskler aldı. Çoğu kez kendini, tavır almak zorunda hissetti. Aldığı tavır bazen birilerini memnun etse de bazen de büyük öfkelere neden oldu. Sevenleri de oldu, nefret edenleri de.


İşin doğrusu o, bildiği şeyleri yaptı, inandığı şeylerin arkasında durdu. Doğru mu yaptı? Bu soruya herkesin cevabı farklı olacaktır. Zaten önemli olan da bugün meslektaşları tarafından sıcağı sıcağına verilen cevaplar değil. Maşeri vicdanın ne dediği önemli. Bir de tarihin... Kardak krizinden Cumhuriyet mitinglerine, Tayyip Erdoğan ile ilgili 'Muhtar bile olmaz' manşetinden '411 el kaosa kalktı'ya kadar pek çok konu tartışıldı, daha da tartışılacak. Ve sonuçta tarih üç aşağı beş yukarı bir neticeye varacak. Umarım o nokta, herkes için (en başta da Ertuğrul Bey için) üzücü ve yaralayıcı bir sonucu işaretlemez...

Enis Berberoğlu, deneyimli bir gazeteci. İnsanlığı, arkadaşlığı, kuşatıcılığı vs. herkes tarafından bilinir. Zor bir dönemde Hürriyet'in başına geçiyor. Hem ülkedeki büyük değişimin sancısı yaşanıyor hem de çalıştığı medya grubu bazı zorluklarla yüz yüze. İşi zor. Ancak bu zorluğun üstesinden gelebilecek bir donanıma sahip olduğunu bilmeyen yok. Umarım iyi bir çalışma ortamı yakalar. Oradaki pozitif gelişme sadece Hürriyet için değil; Türk basını için de önemli. Çünkü Hürriyet'in demokrasi ve medya pusulası şaşınca herkesin dengesi belli bir oranda bozuluyor. Oysa bu memleketin köprüler kurmaya ihtiyacı var, diyalog adalarının yok edilmesine değil...

Aslında söylemek istediğim şu: Genel yayın yönetmenliği de diğer makam ve mevkiler gibi geçici. Bugün varız, yarın yokuz. Bir gazetenin ya da televizyonun bu kadar genel yayın yönetmenlerine bağımlı gözükmesi, editörlük sisteminin yazılı disiplinlere bağlı olmamasından kaynaklanıyor. Ortak akıl yeterince devrede olsa ve o şuur, yazılı kriterlerle keyfîliğin önünü alabilse genel yayın yönetmenleri bu kadar önemsenmez, dolayısıyla da hırpalanmaz. Her neyse... Şu fani dünyada kim ne kadar şeye malikse o kadar korkak da olabilir. En iyisi makam koltuğunun altında ezilmek yerine o koltuğun ağırlığını omuzlarında taşımaktır. Aslolan, insanın vicdanıyla yaşaması ve topluma karşı kendini sorumlu hissetmesidir. Ondan sonrasına temiz vicdanlar karar verecektir; tabii bir de tarih...

Ekrem Dumanlı/ZAMAN


changeTarget(document.getElementById("news_content"))