Zaman Davası'nda karar duruşması: Gülen hareketinin karanlık bir yüzü olduğunu göremedim
4'ü tutuklu 11 gazetecinin yargılandığı Zaman Davası'na bugünkü duruşma ile devam ediliyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturmalar kapsamında tutuklanan eski Zaman yazarları ve editörlerinin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu 11 sanıklı davanın görülmesine bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor. Davada savunmasını yapan gazetenin yazarlarından Şahin Alpay, "Bu davanın ilk duruşmasında vurguladığım gibi, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine gelinceye kadar Gülen hareketinin karanlık bir yüzü olduğunu maalesef göremedim" dedi.
Alpay, "Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın yegane nedeni, ona toplum bilimsel açıdan bakmam oldu; asla herhangi bir aidiyet, mensubiyet gereği değil" ifadesini kullandı.
Şahin Alpay ve Nuriye Akman'ın avukatı Aynur Tuncel Yazgan savunmasında, "NuriyeAkman'ın Fethullah Gülen ve Yakup Saygılı röportajlarını yaptığı dönemde bu kişiler hakkında herhangi bir soruşturma yoktu" dedi.
"Zaman'ın okurlarına hitap etmekte yarar gördüm"
Davada savunma yapan Zaman gazetesi yazarlarından Şahin Alpay, "İddianamedekilere ek olarak sunulan delillerin çoğu, tıpkı iddianamedeki delillerin tamamı gibi, Zaman gazetesinde yazdığım yazılardan oluşmakta. Evet, Zaman'da yaklaşık 14 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptım. Ondan önce Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gazetelerinde de yazarlık ve editörlük yaptım.Zaman ciddi bir gazete olmak, toplumun tüm kesimlerine seslenmek arayışıyla çok farklı görüşte yazarlara sayfalarını açıyordu. Ben de özgürlükçü demokrasiyi savunan görüşlerimle, Zaman’ın okurlarına hitap etmekte yarar gördüm" dedi.
"Zaman'da yazarak muhafazakâr kesimlerin demokrasinin ve hukuk devletinin erdemlerini kavramalarına bir katkım olabileceğini düşündüm" diyen Alpay, "14 yıldır köşe yazdığım gazeteye el konulmasına duyduğum tepkiyi göstermek amacıyla Zaman binasına gittiğim, orada bir de konuşma yaptığım doğrudur. O gün orada tepkilerini göstermek için sadece benim gibi Zaman yazarları ve çalışanları değil, başka gazeteciler yanında CHP milletvekilleri de vardı. Bunun neresi bir suç delili olarak mütalaa edilebilir, anlamak mümkün değildir" şeklinde konuştu.
Alpay, suçlama konusu Şubat 2015'te yayımlanan bir yazısı hakkında "Bu benim demokratik toplumun gereklerini hatırlatan şahsi görüşüm, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünü kullanarak dile getirdiğim bir görüş" ifadesini kullandı.
"Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın nedeni aidiyet gereği değil"
Alpay savunmasında, "Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın yegane nedeni, ona toplum bilimsel açıdan bakmam oldu; asla herhangi bir aidiyet, mensubiyet gereği değil" dedi.
Alpay, "Digitürk aboneliğinden ayrılarak, sadece izlediğim bir kısım kanalın değil, yıllardır içinde program yaptığım Mehtap TV'nin de platformdan çıkarılmasına tepkimi dile getirdim. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 13. maddesinde güvence altına alınan hakkımı kullanmaktan başka bir şey yapmadım. Bundan "müebbedlik" bir suç delili nasıl çıkarılabilir, anlamak mümkün değil" diye konuştu.
Savcılıkça delil olarak sunulan çeşitli yazı ve demeçleriyle ilgili suçlamalara cevap veren Alpay, "O dönem başkalarınca dile getirilen benzer açıklamalardan örnekler okuyor. Evet, o zaman dile getirdiğim bu görüşlerim yanlış, temelsiz olabilir, ama ifade özgürlüğümü kullanarak dile getirdiğim, o günkü samimi görüşlerdir; bir suç oluşturmaz. Bu davanın ilk duruşmasında vurguladığım gibi, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine gelinceye kadar Gülen hareketinin karanlık bir yüzü olduğunu maalesef göremedim" ifadesini kullandı.
"Tek adam yönetimine yöneldiğinde AK Parti'yi aynı kuvvetle eleştirdim"
Savcılığın suçlama delili olarak sunduğu Koza İpek Holding'e kayyum atanmasının eleştirildiği 2015 tarihli bir yazıya ilişkin olarak Alpay, "Burada anılanlar sadece benim dile getirdiğim fikirler değildir. Toplumun geniş bir kesimi Koza İpek Holding'e kayyum atanmasına tepki göstermiştir. Burada anılanlar sadece benim dile getirdiğim fikirler değildir. Toplumun geniş bir kesimi Koza İpek Holding'e kayyum atanmasına tepki göstermiştir. AK Parti iktidarına her zaman nesnel bir bakışla yaklaştım, asla düşmanlık gütmedim. Ülkeyi demokratikleştiren reformlar yaptığı sürece yurt içinde ve dışında kuvvetle destekledim. 2011'den itibaren rotasını tersine çevirip tek adam yönetimine yöneldiğinde ise AK Parti iktidarını aynı kuvvetle eleştirdim. Çünkü hakkaniyet bunu gerektiriyordu" şeklide savunma yaptı.
"Herhangi bir örgütten ya da kişiden talimat alarak yazmam asla söz konusu olamaz"
Alpay, hakkındaki AYM kararından okuduğu bölümle suçlamalara "...Yazıların FETÖ/PDY'nin amaçlarına hizmet etmek için yazıldığının kabulünü gerektiren nedenler iddianamede somut olgularla açıklanmamıştır. Yazılarımda ele aldığım konuları herhangi bir örgütün perspektifinden değil, bağlı olduğum özgürlükçü-çoğulcu demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri açısından yorumladım. Herhangi bir örgütten ya da kişiden talimat alarak yazmam asla söz konusu olamaz. Bu iddiayı kişiliğime karşı yapılmış bir hakaret telakki ediyorum. Yazılarımda "silahlı terör örgütüne üye olduğumu, Anayasa'ya aykırı davrandığımı gösterecek en küçük bir delil bulunması söz konusu değildir. Suçlama konusu yazılarımda sadece kamuoyunu da yakından ilgilendiren 17- 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili olarak kamuoyunun bir kesiminin ve muhalefet partileri liderlerinin dile getirdiklerine benzer görüşleri dile getirdim" şeklinde cevap verdi.
Tutukluluğu hakkında AYM ve AİHM tarafından verilen ihlal kararlarından bölümler okuyan Alpay, "Gülen hareketi ile ilgili hayal kırıklığım 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimiyle patlak verdi. İtiraf edeyim ki, 15 Temmuz'a kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim. Şurası muhakkak ki, Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı, bir gün bile Zaman’da yazmayı sürdürmezdim" diyerek savunmasını tamamladı.
Alpay, "Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın yegane nedeni, ona toplum bilimsel açıdan bakmam oldu; asla herhangi bir aidiyet, mensubiyet gereği değil" ifadesini kullandı.
Şahin Alpay ve Nuriye Akman'ın avukatı Aynur Tuncel Yazgan savunmasında, "NuriyeAkman'ın Fethullah Gülen ve Yakup Saygılı röportajlarını yaptığı dönemde bu kişiler hakkında herhangi bir soruşturma yoktu" dedi.
"Zaman'ın okurlarına hitap etmekte yarar gördüm"
Davada savunma yapan Zaman gazetesi yazarlarından Şahin Alpay, "İddianamedekilere ek olarak sunulan delillerin çoğu, tıpkı iddianamedeki delillerin tamamı gibi, Zaman gazetesinde yazdığım yazılardan oluşmakta. Evet, Zaman'da yaklaşık 14 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptım. Ondan önce Cumhuriyet, Sabah ve Milliyet gazetelerinde de yazarlık ve editörlük yaptım.Zaman ciddi bir gazete olmak, toplumun tüm kesimlerine seslenmek arayışıyla çok farklı görüşte yazarlara sayfalarını açıyordu. Ben de özgürlükçü demokrasiyi savunan görüşlerimle, Zaman’ın okurlarına hitap etmekte yarar gördüm" dedi.
"Zaman'da yazarak muhafazakâr kesimlerin demokrasinin ve hukuk devletinin erdemlerini kavramalarına bir katkım olabileceğini düşündüm" diyen Alpay, "14 yıldır köşe yazdığım gazeteye el konulmasına duyduğum tepkiyi göstermek amacıyla Zaman binasına gittiğim, orada bir de konuşma yaptığım doğrudur. O gün orada tepkilerini göstermek için sadece benim gibi Zaman yazarları ve çalışanları değil, başka gazeteciler yanında CHP milletvekilleri de vardı. Bunun neresi bir suç delili olarak mütalaa edilebilir, anlamak mümkün değildir" şeklinde konuştu.
Alpay, suçlama konusu Şubat 2015'te yayımlanan bir yazısı hakkında "Bu benim demokratik toplumun gereklerini hatırlatan şahsi görüşüm, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan ifade özgürlüğünü kullanarak dile getirdiğim bir görüş" ifadesini kullandı.
"Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın nedeni aidiyet gereği değil"
Alpay savunmasında, "Gülen hareketine saygılı yaklaşmış olmamın yegane nedeni, ona toplum bilimsel açıdan bakmam oldu; asla herhangi bir aidiyet, mensubiyet gereği değil" dedi.
Alpay, "Digitürk aboneliğinden ayrılarak, sadece izlediğim bir kısım kanalın değil, yıllardır içinde program yaptığım Mehtap TV'nin de platformdan çıkarılmasına tepkimi dile getirdim. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 13. maddesinde güvence altına alınan hakkımı kullanmaktan başka bir şey yapmadım. Bundan "müebbedlik" bir suç delili nasıl çıkarılabilir, anlamak mümkün değil" diye konuştu.
Savcılıkça delil olarak sunulan çeşitli yazı ve demeçleriyle ilgili suçlamalara cevap veren Alpay, "O dönem başkalarınca dile getirilen benzer açıklamalardan örnekler okuyor. Evet, o zaman dile getirdiğim bu görüşlerim yanlış, temelsiz olabilir, ama ifade özgürlüğümü kullanarak dile getirdiğim, o günkü samimi görüşlerdir; bir suç oluşturmaz. Bu davanın ilk duruşmasında vurguladığım gibi, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine gelinceye kadar Gülen hareketinin karanlık bir yüzü olduğunu maalesef göremedim" ifadesini kullandı.
"Tek adam yönetimine yöneldiğinde AK Parti'yi aynı kuvvetle eleştirdim"
Savcılığın suçlama delili olarak sunduğu Koza İpek Holding'e kayyum atanmasının eleştirildiği 2015 tarihli bir yazıya ilişkin olarak Alpay, "Burada anılanlar sadece benim dile getirdiğim fikirler değildir. Toplumun geniş bir kesimi Koza İpek Holding'e kayyum atanmasına tepki göstermiştir. Burada anılanlar sadece benim dile getirdiğim fikirler değildir. Toplumun geniş bir kesimi Koza İpek Holding'e kayyum atanmasına tepki göstermiştir. AK Parti iktidarına her zaman nesnel bir bakışla yaklaştım, asla düşmanlık gütmedim. Ülkeyi demokratikleştiren reformlar yaptığı sürece yurt içinde ve dışında kuvvetle destekledim. 2011'den itibaren rotasını tersine çevirip tek adam yönetimine yöneldiğinde ise AK Parti iktidarını aynı kuvvetle eleştirdim. Çünkü hakkaniyet bunu gerektiriyordu" şeklide savunma yaptı.
"Herhangi bir örgütten ya da kişiden talimat alarak yazmam asla söz konusu olamaz"
Alpay, hakkındaki AYM kararından okuduğu bölümle suçlamalara "...Yazıların FETÖ/PDY'nin amaçlarına hizmet etmek için yazıldığının kabulünü gerektiren nedenler iddianamede somut olgularla açıklanmamıştır. Yazılarımda ele aldığım konuları herhangi bir örgütün perspektifinden değil, bağlı olduğum özgürlükçü-çoğulcu demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri açısından yorumladım. Herhangi bir örgütten ya da kişiden talimat alarak yazmam asla söz konusu olamaz. Bu iddiayı kişiliğime karşı yapılmış bir hakaret telakki ediyorum. Yazılarımda "silahlı terör örgütüne üye olduğumu, Anayasa'ya aykırı davrandığımı gösterecek en küçük bir delil bulunması söz konusu değildir. Suçlama konusu yazılarımda sadece kamuoyunu da yakından ilgilendiren 17- 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili olarak kamuoyunun bir kesiminin ve muhalefet partileri liderlerinin dile getirdiklerine benzer görüşleri dile getirdim" şeklinde cevap verdi.
Tutukluluğu hakkında AYM ve AİHM tarafından verilen ihlal kararlarından bölümler okuyan Alpay, "Gülen hareketi ile ilgili hayal kırıklığım 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimiyle patlak verdi. İtiraf edeyim ki, 15 Temmuz'a kadar hareketin gayrimeşru işlere karışan bir karanlık yüzü olduğunun bilincinde değildim. Şurası muhakkak ki, Gülen hareketinin bir suç örgütü olduğuna dair bir yargı kararı olsaydı, bir gün bile Zaman’da yazmayı sürdürmezdim" diyerek savunmasını tamamladı.