YUNAN BANKASI'NIN 'BEDAVA GAZETECİLİK' TARTIŞMASINA NEDEN OLAN MEDYA GEZİSİNE SABAH'IN YANITI OMBUDSMAN'DAN GELDİ!..
Gazeteci "eylemci" değildir. Eyleme yöneldiği anda mesleğine ara vermiş olur. Sadece ara vermekle kalmaz, ona ve kendi itibarına gölge de düşürür.Gazeteci sadece kendi mesleğiyle ilgili bir engelleme ile karşılaştığı zaman eyleme yönelebilir.
Bedava seyahat"
Bir bankanın Atina'daki genel merkezine düzenlediği basın gezisi hafta içinde tartışmalara neden oldu. Eleştiri yöneltilenler arasında Sabah ve bazı gazeteciler vardı. Acaba tartışmada doğru ve yanlışlar neydi?.
Sabah köşe yazarı Yılmaz Özdil'in 27 Eylül tarihli, "Bas Bas Paraları Medyaaaaya" başlıklı yazısı, Sabah'ı öncelikli olarak ilgilendiren bir "meslek ahlakı ve davranış biçimleri" tartışmasının tetikleyicisi oldu.
Özdil yazısında, Finansbank'ı satın alan Yunan bankası National Bank of Greece'in (NBG) Atina'ya düzenlediği basın gezisi nedeniyle gazeteler ve meslektaşlarını eleştirdi.
Yazıda şu noktalar tartışmaya da önayak oldu:
* NBG, geziye katılanların (yazıda Sabah hariç deniyor) tüm masraflarını karşıladı ve buna ses çıkaran olmadı.
* Sabah, Hürriyet ve Radikal temsilcileri "business" uçtu, diğerleri "economy". Buna da ses çıkaran olmadı.
* NBG genel müdürlük binasında yer alan, Türkleri (Osmanlıları) zalim gösteren, onların Yunanlılarca kılıçtan geçirilmelerini anlatan tablolara Türk gazeteciler gerekli tepkiyi göstermedi, ses çıkarmadı.
Biliyorsunuz Sabah yönetimi, davetli gezilerin (kültür amaçlı bazı bariz istisnalar hariç) masraflarının gazete tarafından karşılanacağını bir yayıncılık ilkesi olarak uygulamaya koyduğunu kısa bir süre önce duyurmuştu.
Çünkü böyle gezilere katılmanın bağımsız haberciliği olumsuz etkileme riskleri var.
Şimdi...
Gazetecilerin "mesleki rol sınırları" açısından bakınca; ayrıca yazı ardından patlak veren tartışmayı da dikkate alınca, okurlara açıklık getirmek, yanlış anlamaya gebe noktaları gidermek gerekiyor.
Aksi halde sapla saman karışır, kafalar bulanır.
Aldığım bilgiye göre Ekonomi Müdürü Cüneyt Toros bu tip gezilerin masrafı gazete tarafından karşılandığı için gerekli adımı atmış: "Davet yapıldığında bu koşulu şirketin çalıştığı halkla ilişkiler yetkilisine ilettim. Dolayısıyla gezinin masrafları Sabah tarafından karşılanıyor" dedi Toros. (Gazete yönetimi de ödeme yapılması için faturanın beklendiğini bildirdi.)
Toros evvelce kendisine sorulan sorulara verdiği yanıtlarda da ödemenin gazete tarafından üstlenildiğini belirtmiş.
Bu konuda bazı "harici sesler" de duyuldu. Meslektaşımız Murat Sabuncu, Sabah'ın "ödemeye gecikerek yanaştığını" öne sürdü.
Öyle veya böyle...
Asıl önemli olan ödemenin bu gazete tarafından yapılıyor olmasıdır.
Eleştiri yöneltenler, dünyada bağımsızlık ve dürüstlüğe önem veren büyük gazeteler gibi, bu gezinin "finansmanı" konusunda nasıl bir tavır aldıklarına öncelikle açıklık getirmelidir.
Bu onların okurlarına boyun borcudur.
Yani önce özeleştiri, sonra eleştiri...
Dolayısıyla diğer gazetelerden yanıtı beklenen soru şudur: "PR amacı taşıma riski çok yüksek olan bu tip bir geziye, muhabirlerinin masrafını karşılamadan katılmak etik açıdan doğru mudur, değil midir?"
Açılan bu tartışma "doğru"nun bulunmasına yardımcı olmalıdır.
Tartışmada doğru olmayan tek nokta, gezinin masraflarını ödemeyi ilkesi gereği kabul eden Sabah'ın "günah keçisi" olarak gösterilmesidir!
Şunu da ekleyelim: Gazetecilerin üzerine leke gibi yapışan "bedava seyahat", "avanta gezi" salgınından kurtulmak kolay olmayacak, zaman alacaktır.
Şimdilik önemli olan, "kurtulma" yönünde niyet beyanı ve uygulamanın başka yayın organlarına da yayılmasıdır.
Bu ilke çok katı da olamaz: Öyle geziler olur ki, gazete yönetimi yayıncılık açısında
Bir bankanın Atina'daki genel merkezine düzenlediği basın gezisi hafta içinde tartışmalara neden oldu. Eleştiri yöneltilenler arasında Sabah ve bazı gazeteciler vardı. Acaba tartışmada doğru ve yanlışlar neydi?.
Sabah köşe yazarı Yılmaz Özdil'in 27 Eylül tarihli, "Bas Bas Paraları Medyaaaaya" başlıklı yazısı, Sabah'ı öncelikli olarak ilgilendiren bir "meslek ahlakı ve davranış biçimleri" tartışmasının tetikleyicisi oldu.
Özdil yazısında, Finansbank'ı satın alan Yunan bankası National Bank of Greece'in (NBG) Atina'ya düzenlediği basın gezisi nedeniyle gazeteler ve meslektaşlarını eleştirdi.
Yazıda şu noktalar tartışmaya da önayak oldu:
* NBG, geziye katılanların (yazıda Sabah hariç deniyor) tüm masraflarını karşıladı ve buna ses çıkaran olmadı.
* Sabah, Hürriyet ve Radikal temsilcileri "business" uçtu, diğerleri "economy". Buna da ses çıkaran olmadı.
* NBG genel müdürlük binasında yer alan, Türkleri (Osmanlıları) zalim gösteren, onların Yunanlılarca kılıçtan geçirilmelerini anlatan tablolara Türk gazeteciler gerekli tepkiyi göstermedi, ses çıkarmadı.
Biliyorsunuz Sabah yönetimi, davetli gezilerin (kültür amaçlı bazı bariz istisnalar hariç) masraflarının gazete tarafından karşılanacağını bir yayıncılık ilkesi olarak uygulamaya koyduğunu kısa bir süre önce duyurmuştu.
Çünkü böyle gezilere katılmanın bağımsız haberciliği olumsuz etkileme riskleri var.
Şimdi...
Gazetecilerin "mesleki rol sınırları" açısından bakınca; ayrıca yazı ardından patlak veren tartışmayı da dikkate alınca, okurlara açıklık getirmek, yanlış anlamaya gebe noktaları gidermek gerekiyor.
Aksi halde sapla saman karışır, kafalar bulanır.
Aldığım bilgiye göre Ekonomi Müdürü Cüneyt Toros bu tip gezilerin masrafı gazete tarafından karşılandığı için gerekli adımı atmış: "Davet yapıldığında bu koşulu şirketin çalıştığı halkla ilişkiler yetkilisine ilettim. Dolayısıyla gezinin masrafları Sabah tarafından karşılanıyor" dedi Toros. (Gazete yönetimi de ödeme yapılması için faturanın beklendiğini bildirdi.)
Toros evvelce kendisine sorulan sorulara verdiği yanıtlarda da ödemenin gazete tarafından üstlenildiğini belirtmiş.
Bu konuda bazı "harici sesler" de duyuldu. Meslektaşımız Murat Sabuncu, Sabah'ın "ödemeye gecikerek yanaştığını" öne sürdü.
Öyle veya böyle...
Asıl önemli olan ödemenin bu gazete tarafından yapılıyor olmasıdır.
Eleştiri yöneltenler, dünyada bağımsızlık ve dürüstlüğe önem veren büyük gazeteler gibi, bu gezinin "finansmanı" konusunda nasıl bir tavır aldıklarına öncelikle açıklık getirmelidir.
Bu onların okurlarına boyun borcudur.
Yani önce özeleştiri, sonra eleştiri...
Dolayısıyla diğer gazetelerden yanıtı beklenen soru şudur: "PR amacı taşıma riski çok yüksek olan bu tip bir geziye, muhabirlerinin masrafını karşılamadan katılmak etik açıdan doğru mudur, değil midir?"
Açılan bu tartışma "doğru"nun bulunmasına yardımcı olmalıdır.
Tartışmada doğru olmayan tek nokta, gezinin masraflarını ödemeyi ilkesi gereği kabul eden Sabah'ın "günah keçisi" olarak gösterilmesidir!
Şunu da ekleyelim: Gazetecilerin üzerine leke gibi yapışan "bedava seyahat", "avanta gezi" salgınından kurtulmak kolay olmayacak, zaman alacaktır.
Şimdilik önemli olan, "kurtulma" yönünde niyet beyanı ve uygulamanın başka yayın organlarına da yayılmasıdır.
Bu ilke çok katı da olamaz: Öyle geziler olur ki, gazete yönetimi yayıncılık açısında