Yüksel Aytuğ, Kemal Kılıçdaroğlu'na ateş püskürdü: Sanatçılar mı rezil, yoksa...
Yüksel Aytuğ bugünkü köşesinde, Mehmetçiklerimize destek olmaya giden ünlüleri sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu'nu kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la sınıra giden ünlü isimleri , "Bu rezil adamlar ve onları oraya götüren adam, sen eğer yüreğin yetiyorsa...Bir Afrin şehidinin evinin bulunduğu sokaktan geç ve Yaylalar türküsünü
söyle bakalım.” sözleri ile eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu'na bir tepki de Sabah yazarı Yüksel Aytuğ'dan
geldi.
Kılıçdaroğlu'nun bölücülük yaptığını yazan Aytuğ, "Gezi provokasyonuna destek veren sanatçıları 'vatansever', Afrin Harekatı'nı destekleyenleri 'rezil, vatan hainleri' ilan etmek, önüne çıkan en masum
fotoğraftan bile 'çaresizce' muhalefet yontmaya çalışmak, bu ülkenin her evladının kutsal mirası olan 'şehit kanından' siyaset damıtmak ancak bir 'aczin' ifadesi olabilir." dedi.
İşte Yüksel Aytuğ'un bugünkü yazısından "Sanatçılar mı rezil, yoksa..." başlıklı o bölüm:
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Afrin'deki askerimize moral vermek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber birlikleri ziyaret eden sanatçılara "Reziller" dedi. Hızını alamadı, onları 'vatan haini' ilan etti.
Kılıçdaroğlu, türkü söylenmesine isyan etmiş. İyi de, sanatçılar oraya Mehmetçiğe moral vermeye gitmedi mi? Tabii ki Afrin şehitleri onların da kalbinde yaşamaya devam ediyor, hepimizin olduğu gibi. Ama bu millet, savaşta yaslara bürünmez, karalar bağlamaz. Moralle, şevkle, coşkuyla, gururla mücadelesine devam eder. O yüzdendir ki; karşısındaki ordular ne kadar güçlü olursa olsun boyun eğmemiş, her daim vatanını savunmayı başarmıştır. Bir de... Tarihte düşman ordusunun üzerine 'marşla' yürüyen tek ordu, bu topraklarda yetişmiştir. Mehter Marşı'nın verdiği coşku ve enerji, Mozart gibi büyük bestecilere bile ilham kaynağı olmuş, Türk Marşı bestelenmiştir.
Müzik, bu milleti aynı duygu ve düşüncede birleştiren en önemli unsurlardan biridir. Hangimiz Çanakkale Türküsü'nü, Memleketim şarkısını dinleyip de duygulanmayız ki? Kıbrıs Barış Harekatı sırasında hepimiz ekranlara burnumuzu yaslayıp Hasan Mutlucan türküleri ile coşmadık mı? O günlerde de Beşparmak Dağları'nda şehitler vermiyor muyduk? Peki ya Kore Savaşı'nda Marilyn Monroe, Vietnam'da Elvis Presley ve diğerleri cephe cephe dolaşıp ABD askerlerine moral konserleri verdiğinde, ABD'li siyasetçilerin arasından biri çıkıp da, 'Ne yapıyorsunuz? Yitirdiğimiz askerlerimize ayıp oluyor' dedi mi?
Peki bir ülkenin sanatçıları, cepheye katkı vermek için ne yapmalı? Silah kuşanıp taarruz mu etmeli? Yoksa sadece yas tutarak, camilerde toplanıp mevlit okumakla mı yetinmeli? Onlar kendilerini 'sorumlu' hissetmişler, 'Ben Mehmetçik için ne yapabilirim?' diye düşünmüşler, sonra da toplanıp Mehmetçiğin yanına koşmuşlar. Bugün hâlâ pek çok sanatçı o organizasyona katılamadığı için sitem ediyor, haberiniz var mı Sayın Kılıçdaroğlu? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kamuflajları kuşanmış; bir yanında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, diğer yanında İbrahim Tatlıses ve Sibel Can. Günlerdir evine, ocağına hasret halde vatan savunmasına katılan bir asker de savaşın tüm kirinden pasından bir anlığına arınıp yüzünde kocaman bir gülücükle selfie çekiyor. Bu manzaradan rahatsızlık duymak için gerçekten de 'mitomani' hastalığına tutulmak gerekiyor.
Kemal Kıçıldaroğlu'nun yaptığı resmen bölücülüktür.
Gezi provokasyonuna destek veren sanatçıları 'vatansever', Afrin Harekatı'nı destekleyenleri 'rezil, vatan hainleri' ilan etmek, önüne çıkan en masum fotoğraftan bile 'çaresizce' muhalefet yontmaya çalışmak, bu ülkenin her evladının kutsal mirası olan 'şehit kanından' siyaset damıtmak ancak bir 'aczin' ifadesi olabilir.
Sayın Kılıçdaroğlu, "Aman sakın ha Afrin merkezine girmeyelim" diyen siz, eğer bugünlerde iktidar olsaydınız, tarihimizde 'Afrin zaferi' diye bir sayfa açılamayacaktı.
Maazallah, 'Başkomutan' siz olsaydınız, bugün hâlâ Kilis'teki 15 yaşındaki masum kız çocuklarımız uykularındayken Afrin'den atılan terör füzeleriyle ölüyor olacaktı.
İşte Kılıçdaroğlu tam da bu yüzden girdiği tüm seçimlerden büyük hüsranla ayrılıyor.
Allah her iktidara böyle muhalefet nasip etsin...
söyle bakalım.” sözleri ile eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu'na bir tepki de Sabah yazarı Yüksel Aytuğ'dan
geldi.
Kılıçdaroğlu'nun bölücülük yaptığını yazan Aytuğ, "Gezi provokasyonuna destek veren sanatçıları 'vatansever', Afrin Harekatı'nı destekleyenleri 'rezil, vatan hainleri' ilan etmek, önüne çıkan en masum
fotoğraftan bile 'çaresizce' muhalefet yontmaya çalışmak, bu ülkenin her evladının kutsal mirası olan 'şehit kanından' siyaset damıtmak ancak bir 'aczin' ifadesi olabilir." dedi.
İşte Yüksel Aytuğ'un bugünkü yazısından "Sanatçılar mı rezil, yoksa..." başlıklı o bölüm:
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Afrin'deki askerimize moral vermek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber birlikleri ziyaret eden sanatçılara "Reziller" dedi. Hızını alamadı, onları 'vatan haini' ilan etti.
Kılıçdaroğlu, türkü söylenmesine isyan etmiş. İyi de, sanatçılar oraya Mehmetçiğe moral vermeye gitmedi mi? Tabii ki Afrin şehitleri onların da kalbinde yaşamaya devam ediyor, hepimizin olduğu gibi. Ama bu millet, savaşta yaslara bürünmez, karalar bağlamaz. Moralle, şevkle, coşkuyla, gururla mücadelesine devam eder. O yüzdendir ki; karşısındaki ordular ne kadar güçlü olursa olsun boyun eğmemiş, her daim vatanını savunmayı başarmıştır. Bir de... Tarihte düşman ordusunun üzerine 'marşla' yürüyen tek ordu, bu topraklarda yetişmiştir. Mehter Marşı'nın verdiği coşku ve enerji, Mozart gibi büyük bestecilere bile ilham kaynağı olmuş, Türk Marşı bestelenmiştir.
Müzik, bu milleti aynı duygu ve düşüncede birleştiren en önemli unsurlardan biridir. Hangimiz Çanakkale Türküsü'nü, Memleketim şarkısını dinleyip de duygulanmayız ki? Kıbrıs Barış Harekatı sırasında hepimiz ekranlara burnumuzu yaslayıp Hasan Mutlucan türküleri ile coşmadık mı? O günlerde de Beşparmak Dağları'nda şehitler vermiyor muyduk? Peki ya Kore Savaşı'nda Marilyn Monroe, Vietnam'da Elvis Presley ve diğerleri cephe cephe dolaşıp ABD askerlerine moral konserleri verdiğinde, ABD'li siyasetçilerin arasından biri çıkıp da, 'Ne yapıyorsunuz? Yitirdiğimiz askerlerimize ayıp oluyor' dedi mi?
Peki bir ülkenin sanatçıları, cepheye katkı vermek için ne yapmalı? Silah kuşanıp taarruz mu etmeli? Yoksa sadece yas tutarak, camilerde toplanıp mevlit okumakla mı yetinmeli? Onlar kendilerini 'sorumlu' hissetmişler, 'Ben Mehmetçik için ne yapabilirim?' diye düşünmüşler, sonra da toplanıp Mehmetçiğin yanına koşmuşlar. Bugün hâlâ pek çok sanatçı o organizasyona katılamadığı için sitem ediyor, haberiniz var mı Sayın Kılıçdaroğlu? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kamuflajları kuşanmış; bir yanında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, diğer yanında İbrahim Tatlıses ve Sibel Can. Günlerdir evine, ocağına hasret halde vatan savunmasına katılan bir asker de savaşın tüm kirinden pasından bir anlığına arınıp yüzünde kocaman bir gülücükle selfie çekiyor. Bu manzaradan rahatsızlık duymak için gerçekten de 'mitomani' hastalığına tutulmak gerekiyor.
Kemal Kıçıldaroğlu'nun yaptığı resmen bölücülüktür.
Gezi provokasyonuna destek veren sanatçıları 'vatansever', Afrin Harekatı'nı destekleyenleri 'rezil, vatan hainleri' ilan etmek, önüne çıkan en masum fotoğraftan bile 'çaresizce' muhalefet yontmaya çalışmak, bu ülkenin her evladının kutsal mirası olan 'şehit kanından' siyaset damıtmak ancak bir 'aczin' ifadesi olabilir.
Sayın Kılıçdaroğlu, "Aman sakın ha Afrin merkezine girmeyelim" diyen siz, eğer bugünlerde iktidar olsaydınız, tarihimizde 'Afrin zaferi' diye bir sayfa açılamayacaktı.
Maazallah, 'Başkomutan' siz olsaydınız, bugün hâlâ Kilis'teki 15 yaşındaki masum kız çocuklarımız uykularındayken Afrin'den atılan terör füzeleriyle ölüyor olacaktı.
İşte Kılıçdaroğlu tam da bu yüzden girdiği tüm seçimlerden büyük hüsranla ayrılıyor.
Allah her iktidara böyle muhalefet nasip etsin...