YÜKSEL AYTUĞ HINCAL ULUÇ'U ÖYLE BİR TERS KÖŞEYE YATIRDI Kİ!
"Hıncal Uluç, Schuster yazımı beğenmiş. Ama beğenisini ifade ederken, beni yine hırpalamaya çalışmadan duramamış"
Yapma Hıncal Ağabey!
Hıncal Uluç, Schuster yazımı beğenmiş. Ama beğenisini köşesinde ifade ederken, beni yine hırpalamaya çalışmadan duramamış. Tırnak içinde yazmış. Sözde o cümle benim ağzımdan aynen şöyle çıkmış: "Ağbi ha babam de babam bana geçiriyorsun..." Bu 'geçirmek' lafı her ne kadar argoda 'ağır eleştirmenin' karşılığı olarak kullanılsa da, benim ağzıma yakışmaz, sevmem ve asla kullanmam... Beni yakından tanıyanlar argo ve küfür konusundaki hassasiyetimi de çok iyi bilirler.
Sürekli gazetecilik dersleri veren sevgili Hıncal Ağabey, tırnak içinde verilen cümlenin 'sorumluluğunu' iyi bilir. Günahı, vebali boynuna... İkincisi; yazılarımı "Hıncal beğensin" diye yazmam. Bir ustanın övgüsü tabii ki ruhumu okşar ama böyle bir kaşeye, onaya, takdire asla ihtiyaç duymam. Üçüncüsü; hayatımda hiç kimseye "Benim yazılarımı öv" demedim, demem. Defne Joy Foster'la ilgili Hıncal Uluç yazısına yanıt vermemin ardından, Hıncal Ağabey büyük nezaket gösterip, beni aradı. Düşündüğümü, inandığımı yazmam gerektiğini, kendisinin de öyle yaptığını, bizim köşenin ismini yanlış yazmasının sorumlusunun ise yardımcısı Yasemin olduğunu söyleyip bunun için özür diledi.
Beni eleştirdiğini, çünkü her gün dikkatle okuduğu yazılar yazdığımı belirtip, "Bunun için bana teşekkür etmen gerekir" deyince, dayanamadım. "İyi de ağabey, hiç mi iyi bir şey yazmıyorum da sürekli olumsuz eleştiriler yapıyorsun?" diye sordum. Bu konuda objektif ve adaletli davranmadığını vurgulamak için... Yani ondan takdir ve taltif beklediğim için değil. Ama ne yazık ki konuyu evirip, çevirip, kendi deyimiyle 'geçirme' yazısına dönüştürmüş.
Övgü süsü vererek... Hıncal Ağabey en iyisi sen benden hiç bahsetme. Ne övmek, ne yermek için... Çünkü ikisini de hakkıyla yapamıyorsun. Ve son bir not: Benim için "Pazartesi Günaydın'da bir Schuster yazısı yazmış, benim diyen spor yazarı yazmaz. Yazamaz..." demişsin. Sağol da, ben pazartesi günleri yazmıyorum. Yine yandı günah keçisi Yasemin!..
Bir de ben zaten spor yazarıyım ağabey. Mesleğe 1982'de spor muhabiri olarak başladım, TSYD üyesiyim ve Türkiye'nin en çok okunan spor gazetesi Fotomaç'ta düzenli olarak yazıyorum!..
Yüksel AYTUĞ / SABAH