"YOKSA SİZ TANRI'NIN DEĞİL ŞEYTANIN ÇOCUKLARI MISINIZ?" İPEK TUZCUOĞLU MAGAZİNCİLERE NEDEN İSYAN ETTİ?..
Bu yazı sadece ve sadece mutlu olan insanların mutluluğunu bozmaya çalışan, aile düzenini zedeleyici, küçük düşürücü, gerçekle ilgisi olmayan yalan yanlış haberleri yazan "Şeytanın çocuklarına" bir ithaftır.
Şeytanın çocuklarına bir ithaftır!!!
Ey magazin dünyasının büyükleri, küçükleri, kadınları- erkekleri, ustaları-çırakları masa başındakiler, ellerinde makineleriyle işlerini yapmaya çalışanlar; siz hangi dünyanın çocuklarısınız? Siz hangi dünyadansınız? Sizler, bizlerden çok mu başkasınız? Sizleri doğuran analar, doymanızı sağlayan babalar, okutan öğretmenler, sevgilileriniz, eşleriniz, çocuklarınız etten, tırnaktan, bir avuç yürekten, ruhtan değil mi yoksa? Siz hangi dünyanın çocuklarısınız ki yüreğiniz katılaşmış, ruhunuz karanlıkta yol alıyor? Yazdığınız muhteşem senaryolarla kendi halinde temiz ve sevgi dolu bir yolda ilerleyen kalplerin üzerine gölge oluyorsunuz? Yoksa siz Tanrı'nın değil, şeytanın çocukları mısınız? Düşünün kaç hayat, kaç kişi, kaç ilişki sizin kollarınızda can verdi. Ve sizler bu ölümleri ellerinizi ovuşturarak, keyif içinde seyrettiniz? Sizin duygularınızı, sağduyunuzu, ruhunuzu kim, neden, niçin, nasıl satın aldı? Dokunmayın kirli ellerinizle, temiz insanların yüreklerine artık!!! Biraz da, bunca vebal altında kalmanın korkusu sarsın yüreklerinizi Bozmayın mutluluğu bulmuş sevdalıların, rengarenk taptaze çiçeklerle ve binbir emekle bezedikleri yaşam bahçelerini... Sahte güçlerin kralları, kraliçeleri bilmelisiniz ki; sindirilerek, bezdirilerek, korkutularak elde edilmiş güç gerçek güç değildir. Gerçek güç; sağduyu, akıl, mantık ve kalple elde edilendir.
Sizler ise aklı, mantığı, sağduyuyu çoktan çöp sepetinize atmışsınız...
Geriye kalan ise fiziki işlevleriniz sadece... Yiyorsunuz, içiyorsunuz, uyuyorsunuz, uyanıyorsunuz ve bitmek bilmez bir istekle, yıllardır alışılagelmiş klişe cümlelerinizle çevrenizdeki mutlu, mesut kişilerin yaşamlarını yakıp, yıkıyorsunuz... Ve ne acıdır ki bu hakkı da kendinizde akıl almaz bir cüretle görüyorsunuz.
Ve biliyor musunuz ki; ünlü olmanın bedelini Türk toplumunda sadece o yazıp çizdiğiniz, resimlerini boy boy bastığınız şarkıcılar, artistler ödemiyor. Onların anneleri, babaları, aile büyükleri, kardeşleri, çocukları da ödüyor.
Evet bu satırlarda şu geçiyor aklınızdan "Eee ünlü olmanın bedeli bu. Ne yapalım? Onlar da güçlü olsunlar." Evet doğru, biz ünlü insanların bir kısmı bu güce sahibiz. Zaman içinde düşe kalka, acı çeke çeke, gözyaşı döke döke kendimizi inanılmaz bir kalkanla kaplayabiliyoruz.
Ama ya bu ünlü insanların çevresindekiler bu insanlar bu bedeli ödemek zorunda mı? Hele hele yalan yanlış yapılan, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan haberler uğruna! Soruyorum size, "Siz hangi dünyanın çocuklarısınız?" Bu yazı sadece ve sadece mutlu olan insanların mutluluğunu bozmaya çalışan, aile düzenini zedeleyici, küçük düşürücü, gerçekle ilgisi olmayan yalan yanlış haberleri yazan "Şeytanın çocuklarına" bir ithaftır.
Sağduyulu, çevresindeki tüm bu olan bitene rağmen iyi niyetini kaybetmemiş, doğru bilginin peşinde koşan, magazin basınını çıtasını yükseltmeye ve temizlemeye çalışan nice magazin muhabiri, müdürü ve genel yayın yönetmenlerini, böylesine bir ortamda işlerini yapabildikleri içinde ayrıca kutluyor ve alkışlıyorum.
Sizler ise aklı, mantığı, sağduyuyu çoktan çöp sepetinize atmışsınız...
Geriye kalan ise fiziki işlevleriniz sadece... Yiyorsunuz, içiyorsunuz, uyuyorsunuz, uyanıyorsunuz ve bitmek bilmez bir istekle, yıllardır alışılagelmiş klişe cümlelerinizle çevrenizdeki mutlu, mesut kişilerin yaşamlarını yakıp, yıkıyorsunuz... Ve ne acıdır ki bu hakkı da kendinizde akıl almaz bir cüretle görüyorsunuz.
Ve biliyor musunuz ki; ünlü olmanın bedelini Türk toplumunda sadece o yazıp çizdiğiniz, resimlerini boy boy bastığınız şarkıcılar, artistler ödemiyor. Onların anneleri, babaları, aile büyükleri, kardeşleri, çocukları da ödüyor.
Evet bu satırlarda şu geçiyor aklınızdan "Eee ünlü olmanın bedeli bu. Ne yapalım? Onlar da güçlü olsunlar." Evet doğru, biz ünlü insanların bir kısmı bu güce sahibiz. Zaman içinde düşe kalka, acı çeke çeke, gözyaşı döke döke kendimizi inanılmaz bir kalkanla kaplayabiliyoruz.
Ama ya bu ünlü insanların çevresindekiler bu insanlar bu bedeli ödemek zorunda mı? Hele hele yalan yanlış yapılan, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan haberler uğruna! Soruyorum size, "Siz hangi dünyanın çocuklarısınız?" Bu yazı sadece ve sadece mutlu olan insanların mutluluğunu bozmaya çalışan, aile düzenini zedeleyici, küçük düşürücü, gerçekle ilgisi olmayan yalan yanlış haberleri yazan "Şeytanın çocuklarına" bir ithaftır.
Sağduyulu, çevresindeki tüm bu olan bitene rağmen iyi niyetini kaybetmemiş, doğru bilginin peşinde koşan, magazin basınını çıtasını yükseltmeye ve temizlemeye çalışan nice magazin muhabiri, müdürü ve genel yayın yönetmenlerini, böylesine bir ortamda işlerini yapabildikleri içinde ayrıca kutluyor ve alkışlıyorum.
İpek Tuzcuoğlu/SAKLAMBAÇ